TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ABDULKERİM KAYA VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/6844)
|
|
Karar Tarihi: 8/2/2024
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
Muhterem İNCE
|
Raportör
|
:
|
Tuğçe TAKCI
|
Başvurucular
|
:
|
Abdulkerim KAYA ve diğerleri
[bkz. ekli listenin (C) sütunu]
|
Vekilleri
|
:
|
bkz. ekli listenin (F) sütunu
|
I. BAŞVURUNUN
ÖZETİ
1. Başvuru; haksız olarak uygulanan koruma tedbirleri
dolayısıyla ödenen tazminatın yetersiz olması nedeniyle kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurular muhtelif tarihlerde yapılmıştır. Ekli
listenin (B) sütununda gösterilen dosyalar konu yönünden hukuki irtibat
bulunması nedeniyle Bölüm tarafından 2021/6844 numaralı bireysel başvuru
dosyasıyla birleştirilmiş ve inceleme bu dosya üzerinden yürütülmüştür.
Başvurucu Ramazan Korkmaz bireysel başvuruda bulunduktan sonra 25/10/2023
tarihli dilekçeyle avukatını azlettiğini bildirmiştir.
3. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Adli Yardım
Talebi Yönünden
4. Ekli listenin (E) sütununda adli yardım talebinde
bulunduğu belirtilen başvurucuların başvuru giderlerini karşılayabilecek ölçüde
mal varlığının bulunmadığı ve taleplerinin dayanaktan yoksun olmadığı
anlaşılmış olup adli yardım taleplerinin kabulüne ve yargılama giderini ödemekten
muaf tutulmalarına karar verilmesi gerekir.
B. Kişi
Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
5. Başvurucular özetle haklarındaki ceza muhakemesi
sürecinde haksız olarak uygulananyakalama, gözaltı ve tutuklama koruma tedbirleri
nedeniyle açtıkları tazminat davalarında mahkemelerce hükmedilen tazminat
miktarlarının yetersiz olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvuru belgelerinin birer örneği bilgi için
Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
Başvurucuların bir kısmı, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuş; başvuru
formundaki iddiaları tekrarlamıştır.
6. Anayasa Mahkemesi Gülseren Çıtak ([G.K.],
B.No:2020/1554, 27/4/2023) kararında haklarında kovuşturmaya yer olmadığı veya
beraat kararı verilenlerin 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu’nun 141. maddesinde öngörülen tazminat yolunu tükettikten sonra
yakalama, gözaltı veya tutuklamanın hukuki olmadığı ve ödenen tazminatın
yetersiz olduğu iddiasıyla yaptıkları bireysel başvurularda başvuru yollarının
tüketilmiş kabul edilebilmesi için yalnızca 5271 sayılı Kanun'un 141.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi kapsamında bir tazminat davasının
açılmasının yeterli olacağı sonucuna varmıştır. Zira bu hükümle yakalama,
gözaltı ve tutuklamanın daha sonra verilen kovuşturmaya yer olmadığı veya
beraat kararıylahukuka aykırı hale geldiğinin kabul edildiği, dolayısıyla 141.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarınca açılan tazminat
davalarının Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında olduğu
değerlendirilmiştir. Bu çerçevede bu bent kapsamında açılan davalarda hukuka
aykırılık kanun gereğince kabul edildiğinden ağır ceza mahkemesince bu bende
dayanılarak tazminat ödenmesi durumunda Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu
fıkrası kapsamında yapılacak inceleme tazminat miktarının yeterli olup
olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (Gülseren Çıtak, §§ 36-39).
7. Açıkça dayanaktan yoksun olmayıp kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
8. Somut başvuruda da ekli listenin (D) sütununda
belirtilen mahkemeler tarafından ihlal tespiti yapılmış ve bir miktar manevi
tazminata hükmedilmiş olmakla başvuruda yapılacak inceleme hükmedilen tazminat
miktarlarının yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (M.E.,
B. No: 2018/696, 9/5/2019, § 47).
9. Bu bağlamda derece mahkemelerinin tazminat için somut
olayın koşullarına göre takdir yetkisi bulunmakla birlikte meydana gelen
ihlalle orantılı olmayan önemsiz miktarda bir tazminat Anayasa'nın 19.
maddesinin dokuzuncu fıkrasına aykırı olacaktır. Öte yandan tazminat miktarı
Anayasa Mahkemesinin benzer davalarda verdiği tazminat miktarına göre kayda
değer ölçüde düşük olmamalıdır. Bununla birlikte hükmedilen miktarın Anayasa
Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarından
belirli ölçüde düşük olması tek başına Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu
fıkrasının ihlal edildiği anlamına gelmez. Tazminatın Anayasa'nın 19.
maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla uyumlu olup olmadığı değerlendirilirken somut
olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerekir (M.E., § 48).
10. Bunun yanında manevi tazminat miktarının yeterli olup
olmadığı belirlenirken tazminata karar veren derece mahkemesinin karar
tarihinde Anayasa Mahkemesinin benzer başvurular üzerine verdiği veya
verebileceği tazminat miktarına göre bir karşılaştırma yapılacaktır. Anayasa
Mahkemesince yakalama, gözaltı veya tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle
manevi tazminata hükmedilirken kişinin sosyal ve ekonomik durumu, mesleki ve
toplumsal konumu, üzerine atılı suçun niteliği, koruma tedbirine neden olan
olayın cereyan tarzı, tedbirin kişinin üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler ve
tedbirin süresi, tedbir nedeniyle meydana gelen ihlalin ağırlığı dikkate
alınmaktadır (bkz. Siyami Hıdıroğlu [GK], B. No: 2018/11489, 11/1/2024,
§ 35).
11. Somut başvuruya konu tazminat davasını inceleyen
Mahkemelerce başvurucular hakkında uygulanan tedbirler nedeniyle manevi
tazminat ödenmesine hükmedilmiştir. Dolayısıyla yapılacak inceleme bu
miktarların Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği veya
hükmedebileceği tazminat miktarlarına nazaran yeterli olup olmadığının
belirlenmesiyle sınırlı olacaktır. Hükmedilen manevi tazminat miktarlarının,
somut olayın koşullarında ve manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin yukarıda
belirtilen kriterler çerçevesinde değerlendirildiğinde; -tazminata karar veren
derece mahkemelerinin karar tarihleri itibarıyla- Anayasa Mahkemesinin benzer
durumlarda verebileceği tazminat miktarına göre oldukça düşük olduğu ortadadır.
Mahkemelerce hükmedilen tazminatların Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda
verilmesine hükmettiği veya hükmedebileceği tazminat miktarlarıyla aynı olması
gerekmemekle birlikte somut olayın şartlarında ödenmesine hükmedilen
miktarların tazminat hakkının özünü zayıflatacak kadar düşük olduğu
anlaşılmıştır.
12. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 19. maddesinin
-üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine
karar verilmesi gerekir.
C. Diğer İhlal
İddiaları
13. Başvuruculardan bir kısmı, yukarıda belirtilen
hakların yanı sıra Anayasa'da güvence altına alınan diğer hak ve
özgürlüklerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucuların iddiaları
Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru inceleme yetkisine girdiği ölçüde ve
sunulan belgeler çerçevesinde değerlendirildiğinde temel hak ve özgürlüklerin ihlal
edildiğine ilişkin iddiaların 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'da düzenlenen diğer
kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamadığı anlaşılmıştır. Açıklanan
gerekçeyle başvurunun bu kısmının kabul edilebilirlik kriterlerini
karşılamaması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
14. Başvurucular; ihlalin tespiti, yargılamanın
yenilenmesi, maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunmuşlardır.
15. Anayasa Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda
Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu
fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Bu itibarla ihlalin mahkeme
kararlarından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla kararın ihlalin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere ekli
listenin (D) sütununda belirtilen Mahkemelere gönderilmesi gerekmektedir.
16. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat
taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
17. Başvurucu Ramazan Korkmaz bireysel başvuruda
bulunduktan sonra avukatını azletmiş olduğunu bildirmişse de, bireysel başvuru
sürecinde hukuki yardımdan yararlandığı gözetilerek bu başvurucu yararına da
18.800 TL vekalet ücreti ödenmesi gerekmektedir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvuruların BİRLEŞTİRİLMESİNE,
B. Adli yardım talebinde bulunan ekli listenin (E)
sütununda belirtilen başvurucuların adli yardım taleplerinin KABULÜNE,
C. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının kabul edilebilirlik
kriterlerini karşılamaması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
D. Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla
bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasında güvence altına alınan kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
E. Kararın bir örneğinin kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama
yapılmak üzere ekli listenin (D) sütununda belirtilen mahkemelere
GÖNDERİLMESİNE,
F. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,
G. Vekille temsil edilen başvuruculara ekli listenin (G)
sütununda belirtilen vekâlet ücretleri ile ekli listenin (E) sütununda
belirtilen harçların bu tabloda gösterildiği şekilde ÖDENMESİNE,
H. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucuların
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
I. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 8/2/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.