TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ÖNDER BOZKURT BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/6931)
|
|
Karar Tarihi: 30/4/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
Metin KIRATLI
|
Raportör
|
:
|
Ali Erdem ŞAHİN
|
Başvurucu
|
:
|
Önder BOZKURT
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; ceza infaz kurumundaki haftalık yirmi dakikalık telefonla görüşme hakkının ikiye bölünerek kullanılması talebinin reddedilmesinin aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hükümlü olarak Patnos L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.
3. Türkiye'de ilk kez 11/3/2020 tarihinde görüldüğü açıklanan COVID-19 hastalığının pandemiye dönüşmesi üzerine oluşturulan Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulunun (Bilim Kurulu) tavsiye kararları doğrultusunda Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce (Genel Müdürlük) başsavcılıklara gönderilen 14/3/2020 tarihli yazı ile mahpusların açık ve kapalı görüş haklarının kullanımı ikinci bir yazıya kadar ertelenmiştir. Genel Müdürlükçe 27/3/2020, 11/4/2020, 30/4/2020, 15/5/2020 tarihlerinde başsavcılıklara gönderilen yazılarda da kısıtlamanın aynı şekilde uygulanmasına devam edileceği ifade edilmiştir (Yunus Bulut [1. B.], B. No: 2020/38826, 20/7/2023, § 6).
4. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) anılan tedbirleri gözeterek, 29/3/2020 tarihli ve 31083 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik'in (Yönetmelik) 74. maddesinin 2. fıkrasının (f) bendi uyarınca tutuklu ve hükümlülere "haftada bir kez, bir telefon numarasıyla ve on dakikayı geçmemek üzere" kullandırılan telefonla görüşme hakkına ek olarak aynı fıkrada yer alan "hastalık gibi zaruri hâllerde görüşme süresi ve sayısının artırılabileceği" hükmüne istinaden haftalık bir telefonla görüşme hakkı daha tanımıştır. Bu bağlamda Ceza İnfaz Kurumu, söz konusu ek telefonla görüşme hakkını süre açısından değerlendirerek mevcut görüşme hakkının süresini tek seferde kullanılmak üzere yirmi dakika olarak uygulamaya başlamıştır.
5. Başvurucu, haftalık yirmi dakikalık telefonla görüşme hakkının ikiye bölünerek kullandırılması istemiyle Ceza İnfaz Kurumuna başvurmuştur. Talep dilekçesinde, ilk olarak beş ve yedi yaşlarında iki çocuğunun bulunduğunu ve eşinin de Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olduğunu belirtmiştir. Bunun yanında başvurucu, pandemi koşulları ve ailevi sorunları nedeniyle çocuklarından birinin Bursa'da, diğerinin ise Şanlıurfa'da bulunduğunu belirterek mevcut uygulamanın haftada yalnızca bir çocuğuyla iletişim kurmasına izin verdiğinden yakınmıştır. Başvurucu, bu durumu Bakanlığa da yazdığını ve Bakanlığın 30/11/2020 tarihli cevap yazısında telefonla görüşme hakkının kullandırılma şartlarının belirlenmesinin Ceza İnfaz Kurumunun inisiyatifinde olduğunun bildirildiğini ifade etmiştir.
6. Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı (Kurul), ilgili Yönetmelik hükmüne ve pandemi önlemleri kapsamında kapalı ve açık görüşlerin durdurulmasına ilişkin sürece yer verdiği 16/12/2020 tarihli kararıyla başvurucunun talebini reddetmiştir.
7. Başvurucu, Kurul kararına karşı Patnos İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) 18/12/2020 tarihinde şikâyette bulunmuştur. Başvurucu; şikâyet dilekçesinde, daha önce Ceza İnfaz Kurumuna verdiği dilekçede ifade ettiği hususları tekrarlamıştır. Başvurucu ayrıca çocuklarının hangi ailevi sorunlardan kaynaklı olarak farklı illerde bulunduğunu detaylı olarak açıklamış ve mevcut durumun çocuklarının psikolojisi üzerindeki etkilerinden söz etmiştir. Bunun yanında başvurucu, farklı ceza infaz kurumlarında yirmi dakikalık telefonla görüşme süresinin bölünerek kullanılmasına izin verilmesinin eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu son olarak Ceza İnfaz Kurumunun ret gerekçesinin talep dilekçesinde dile getirdiği hususları karşılamaması nedeniyle ilgili ve yeterli gerekçeye sahip olmadığını ifade etmiştir.
8. İnfaz Hâkimliğince 22/12/2020 tarihli kararla şikâyetin reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde, mevzuata göre hükümlülerin telefonla görüşme haklarını haftada bir kez ve bir telefon numarasıyla bağlantı kurarak kesintisiz olarak kullanabileceklerinin açık olduğu belirtilerek başvurucunun başka bir kişi ile görüşmesinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Anılan karara karşı yapılan itiraz başvurusu, Patnos Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 6/1/2021 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.
9. Başvurucu, nihai kararı 13/1/2021 tarihinde öğrendikten sonra 28/1/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
10. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
12. Başvurucu; telefonla görüşme hakkının tek seferde yirmi dakika olarak kullandırılmasının farklı illerde bulunan beş ve yedi yaşlarındaki çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurmasını zorlaştırdığını, eşinin de tutuklu olduğunu ve mevcut durumun çocuklarında psikolojik sorunlara yol açtığını belirterek ailenin korunması ve çocuk haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; mevcut başvuruda başvurucunun özel hayata saygı hakkının ve hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
13. Başvuru, aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.
14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
15. Aile hayatına saygı hakkı, Anayasa'nın 20. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınmıştır. Söz konusu düzenleme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesi çerçevesinde korunan aile hayatına saygı hakkının Anayasa'daki karşılığını oluşturmaktadır. Ayrıca Anayasa'nın 41. maddesinin -Anayasa'nın bütünselliği ilkesi gereği- özellikle aile hayatına saygı hakkına ilişkin pozitif yükümlülüklerin değerlendirilmesi bağlamında dikkate alınması gerektiği açıktır (Murat Atılgan [2. B.], B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 22; Marcus Frank Cerny [GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 36; Yeliz Erten [2. B.], B. No: 2020/99, 11/3/2021, § 34).
16. Devletin pozitif tedbirler alma yükümlülüğü konusunda Anayasa'nın 20. ve 41. maddeleri ebeveynin çocuğuyla bütünleşmesinin sağlanması amacıyla tedbirler alınmasını isteme hakkını ve kamusal makamların bu tür tedbirleri alma yükümlülüğünü içermektedir. Anayasa'nın 41. maddesinde de her çocuğun yüksek yararına aykırı olmadıkça anne ve babasıyla kişisel, doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahip olduğu açıkça belirtilmektedir. Ancak bu yükümlülük mutlak olmayıp her olayın özel koşullarına bağlı olarak alınacak tedbirlerin nitelik ve kapsamı farklılaşabilmektedir (Marcus Frank Cerny, § 41; Yeliz Erten, § 35).
17. Anayasa'nın 19. maddesi gereğince hükümlü ve tutukluların haberleşme hürriyeti ve aile hayatına saygı hakkının sınırlanması, hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Öte yandan hükümlü ve tutukluların aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (Mehmet Koray Eryaşa [2. B.], B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 88; Mehmet Zahit Şahin [1. B.], B. No: 2013/4708, 20/4/2016, § 36; Yeliz Erten, § 36).
18. Bununla beraber bu yükümlülük yerine getirilirken ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal sonuçlarının gözetilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi ile aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı arasında adil bir denge sağlanmalıdır (Mehmet Koray Eryaşa, § 89; Mehmet Zahit Şahin, § 37). Ayrıca bu kapsamda yapılan talepler hakkında idari ve yargısal makamlar tarafından verilen kararların gerekçeleri ikna edici nitelikte ilgili ve yeterli olmalıdır (Yeliz Erten, § 37).
19. Ayrıca Anayasa'nın 41. maddesinde ifade edilen çocuğun yüksek yararı mahkemeler, idari makamlar ve yasama organı tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde gözetilmesi gereken bir ilkedir. Bu bağlamda çocuklar üzerinde etki doğuracak bir işlem yapılacağı zaman bu işlemin çocuğun yararına uygun olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılması aile hayatına saygı hakkının öngördüğü pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmesi açısından oldukça önemlidir (Şükran İrge [1. B.], B. No: 2016/8660, 7/11/2019, § 33; Yeliz Erten, § 38).
20. Somut olayda, COVID-19 pandemisine karşı alınan tedbirler kapsamında ceza infaz kurumlarındaki kapalı ve açık görüşlerin durdurulması üzerine Bakanlık tarafından tutuklu ve hükümlülere ek telefonla görüşme hakkı tanınmıştır. Ceza İnfaz Kurumu ise bu hakkı, haftalık tek arama şeklinde kullandırılan mevcut telefonla görüşme süresini yirmi dakikaya çıkarmak suretiyle uygulamıştır. Başvurucu, bu uygulamanın iki ayrı ilde bulunan küçük yaştaki çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurmasını engellediğini ve çocuklarının psikolojisini olumsuz etkilediğini belirterek yirmi dakikalık sürenin aynı hafta içinde her iki çocuğuyla da iletişim kurmasını sağlayacak şekilde ikiye bölünerek kullandırılmasını talep etmişse de Ceza İnfaz Kurumu bu talebi reddetmiştir. İnfaz Hâkimliği ise mevzuat gereği haftada yalnızca bir kez ve tek bir telefon numarasıyla iletişim kurulabileceğini belirterek başvurucunun başka bir kişiyle görüşemeyeceği sonucuyla şikâyetinin reddine karar vermiştir. Bu karar, itiraz kanun yolunda kesinleşmiştir (bkz. §§ 3-8).
21. Açıktır ki başvurucu, somut olayda ne telefonla görüşme hakkını kullanamadığından ne de kendisine tanınan yirmi dakikalık sürenin mevzuatta öngörülen şekilde kullandırılmadığından şikâyet etmiştir. Bu bağlamda, başvurucunun sahip olduğu telefonla görüşme hakkının, aile fertleriyle doğrudan temasını sürdürme imkânı sağladığı ve idarenin pandemi koşullarını gözeterek tanıdığı ek telefonla görüşme hakkıyla da bu imkânın genişletildiği söylenebilir. Ancak başvurucunun esas şikâyeti, farklı illerde yaşayan çocuklarıyla aynı hafta içinde ve ayrı ayrı iletişim kurmasına Ceza İnfaz Kurumunca izin verilmemesine ilişkindir. Dolayısıyla eldeki mesele, başvurucuya genel anlamda aile fertleriyle iletişim kurma imkânı sağlanıp sağlanmadığından ziyade başvuruya konu olayda idare ve yargı makamlarınca çocuğun üstün yararı ilkesi gözetilerek aile hayatına saygı hakkının öngördüğü pozitif yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediğinin değerlendirilmesidir (bkz. §§ 16, 19).
22. Yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında başvurucunun talebini reddeden Ceza İnfaz Kurumu ile bu kararın hukuka uygunluğunu denetleyen yargı makamlarının kararları dikkatli bir şekilde ele alınmıştır. Somut olayda başvurucuya gönderilen 30/11/2020 tarihli Bakanlık yazısında, telefonla görüşme hakkının kullandırılmasına ilişkin hususların Ceza İnfaz Kurumunun takdirinde olduğu açıkça ifade edilmiştir (bkz. § 5). Buna göre ilgili mevzuatın telefonla görüşme süresinin bölünmesini engelleyici nitelikte olduğu söylenemez. Ancak idare ve yargı makamları, söz konusu Bakanlık yazısını dikkate almaksızın ilgili Yönetmelik hükmüne atıf yaparak doğrudan telefonla görüşme süresinin bölünemeyeceği sonucuna varmıştır. Bunun haricinde anılan merciler; telefonla görüşme süresinin bölünerek kullandırılmasının sürdürülen kamu hizmetine etkileri, başvurucu ve eşinin tutuklu olması, beş ve yedi yaşındaki çocukların ayrı illerde ikamet etmeleri,mevcut uygulamanın çocukları doğrudan ilgilendirip ilgilendirmediği ve çocuğun yararına uygun olup olmadığı gibi hususlarda herhangi bir değerlendirme yapmamıştır.
23. Nihayetinde idarenin uygulaması ve yargı kararları birlikte değerlendirildiğinde somut olayda çocuğun üstün yararı gözetilerek aile ilişkilerinin devamlılığını sağlayacak şekilde hareket edilmediği, başvurucunun talebinin neden karşılanamadığı hususunda ilgili, yeterli ve somut bir gerekçe sunulmadığı anlaşılmakla olayda aile hayatına saygı hakkı bakımından devletten beklenen pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediği sonucuna ulaşılmıştır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ümit Balaban (3) [1. B.], B. No: 2016/2821, 29/5/2019, § 39; Yeliz Erten, § 43).
24. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
25. Başvurucu, farklı ceza infaz kurumlarında yirmi dakikalık telefonla görüşme süresinin bölünerek kullanılmasına izin verildiğini ileri sürerek eşitlik ilkesinin de ihlal edildiğini iddia etmiştir. Somut olayda aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin varılan sonuç gözetildiğinde başvurucunun diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
26. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ile 20.000 TL maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
27. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında taleple bağlı olarak net 20.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,
E. Kararın bir örneğinin aile hayatına saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Patnos İnfaz Hâkimliğine (E.2020/1444, K.2020/1452) GÖNDERİLMESİNE,
F. Başvurucuya net 20.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.