logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Fatma Ateş ve diğerleri [2. B.], B. No: 2021/8370, 17/9/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FATMA ATEŞ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/8370)

 

Karar Tarihi: 17/9/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Duygu BAKAY

Başvurucular

:

Fatma ATEŞ ve diğerleri [bkz. ekli listenin (C) sütunu]

Vekili

:

[bkz. ekli listenin (G) sütunu]

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu tarafından hükmedilen tazminatın yetersiz olması nedeniyle makul sürede yargılanma hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Konu yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle 2021/15431, 2021/18282 ve 2021/43437 bireysel başvuru numaralı dosyaların 2021/8370 bireysel başvuru numaralı dosya ile birleştirilmesine karar verilmesi gerekir.

3. Başvurucu Hasan Çakmak bireysel başvuru yapıldıktan sonra 25/10/2022 tarihinde vefat etmiş; başvurucunun mirasçıları Özgür Çakmak, Mehdi Çakmak, Lamia Çakmak, Cihan Karakoç, Barış Çakmak ve Rabia Çakmak başvuruya devam etmek istediklerine ilişkin dilekçe sunmuş ve bu kişiler başvurucu olarak kabul edilmiştir.

4. Başvuruya konu olaylar birleşen dosyalar yönünden aşağıdaki şekilde özetlenmiştir:

A. 2021/8370 Numaralı Bireysel Başvuru Yönünden

5. Başvurucular Gaziantep'in Islâhiye ilçesi, Güllühöyük köyünde yaşamakta olup köyde mera olarak kullanılan taşınmazların köy yerleşim ve gelişme alanı olarak tescil edilmesine yönelik işlemin iptali istemiyle 23/2/2010 tarihinde Gaziantep 1. İdare Mahkemesinde dava açmışlardır. Yapılan yargılama neticesinde 28/6/2011 tarihli karar ile işlemin iptaline hükmedilmiş; bu karar temyiz ve karar düzeltme incelemesinden geçerek 17/6/2020 tarihinde kesinleşmiştir.

6. Başvurucular, yargılama devam ederken makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla 22/1/2016 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuşlardır. Anayasa Mahkemesinin 2016/2504 sayılı dosyasına kaydedilen başvuru 2014/12433 sayılı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmiştir. Anayasa Mahkemesi, 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a eklenen geçici 2. maddeyle Adalet Bakanlığı bünyesinde oluşturulan başvuru yoluna istinaden, ilk bakışta ulaşılabilir ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görünen İnsan Hakları Tazminat Komisyonunu (Tazminat Komisyonu) işaret ederek 25/12/2018 tarihli kararla başvuruyu kabul edilemez bulmuştur.

7. Bunun üzerine Hasan Yüksel hariç diğer başvurucular, Tazminat Komisyonuna başvurmuşlardır. Tazminat Komisyonu 7/10/2020 tarihinde verdiği karar ile yargılamada toplam 14 tarafın bulunduğunu tespit etmiş, iki dereceli olarak 10 yıl 3 ay 25 gün devam eden dava için toplam 10.000 TL tazminata hükmetmiştir. Kararda, davanın aynı sebepten kaynaklanması, köylülerin dava konusu mera niteliğindeki taşınmazdan birlikte yararlanması, davada beraberce davacı olarak bulunmaları ve Anayasa Mahkemesine de birlikte başvurmaları dikkate alınarak başvurucuların aynı aile ekonomik birliği içinde değerlendirilmelerine ve lehlerine tek tazminat verilmesine hükmedilmiştir.

8. Hasan Yüksel hariç diğer başvurucular, karara karşı Ankara Bölge İdare Mahkemesi 11. İdari Dava Dairesine (Bölge İdare Mahkemesi) itirazda bulunmuşlar ve hükmedilen tazminat miktarının azlığından yakınmışlardır. Bölge İdare Mahkemesi 14/1/2021 tarihli kararla itirazın reddine hükmetmiştir.

9. Nihai karar 9/2/2021 tarihinde başvurucular vekiline tebliğ edilmiş; 24/2/2021 tarihinde de bireysel başvuruda bulunulmuştur.

B. 2021/15431 Numaralı Bireysel Başvuru Yönünden

10. Başvuruculardan Hatice Korkmaz ile diğer başvurucuların murisi M.K. adına kayıtlı taşınmaz hakkında Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından 5/7/2005 tarihinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açılmıştır. Tuzla Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) görülen yargılamada ilk hüküm 5/7/2006 tarihinde kurulmuşsa da Yargıtay tarafından 25/2/2019 tarihine kadar üç kez bozma kararı verilmiş olup 11/1/2024 tarihi itibarıyla dördüncü kez hüküm kurulan dosya Yargıtay incelemesinde derdesttir.

11. Başvurucular, yargılama devam ederken makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla 25/9/2017 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesinin 2017/34919 sayılı dosyasına kaydedilen başvuru 2016/126 sayılı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmiştir. Anayasa Mahkemesi 15/11/2018 tarihli kararı ile 6384 sayılı Kanun uyarınca Tazminat Komisyonuna başvurulması gerektiği gerekçesiyle kabul edilemezlik kararı vermiştir.

12. Bunun üzerine başvurucular Tazminat Komisyonuna başvurmuşlardır. Tazminat Komisyonu 15/12/2020 tarihinde verdiği karar ile yargılamada toplam 82 tarafın bulunduğunu tespit etmiş, iki dereceli olarak yaklaşık 14 yıl 5 aydır devam eden dava için bütün başvurucular yönünden toplam 8.640 TL tazminat ödenmesine karar vermiştir. Komisyon, davanın aynı sebepten kaynaklandığını, aynı taşınmaza ilişkin olduğunu, başvurucuların Anayasa Mahkemesi ile Tazminat Komisyonuna birlikte başvuru yaptığı hususlarını gözeterek müracaat edenlerin aynı aile ekonomik birliği içinde değerlendirilmeleri gerektiğini belirtmiş ve hükmedilen tazminatın başvurucular arasında paylaştırılmasına karar vermiştir.

13. Başvurucular, karara karşı Bölge İdare Mahkemesine itirazda bulunmuşlar ve hükmedilen tazminat miktarının azlığından yakınmışlardır. Bölge İdare Mahkemesi 4/2/2021 tarihli kararla itirazın reddine hükmetmiştir.

14. Nihai karar 11/3/2021 tarihinde başvurucular vekiline tebliğ edilmiş; 9/4/2021 tarihinde de bireysel başvuruda bulunulmuştur.

C. 2021/18282 Numaralı Bireysel Başvuru Yönünden

15. Batman'ın Kozluk ilçesi, Arıkaya köyünde bulunan ve kadastro tespitine yönelik çalışmalar sırasında başvurucuların murisi M.B. adına tespit edilen bir kısım taşınmazlara yönelik tespit tutanaklarının iptali ve tescil istemiyle 13/5/2002 tarihinde Kozluk Kadastro Mahkemesinde dava açılmıştır. Başvurucuların murisinin 27/8/1995 tarihinde vefatı nedeniyle mirasçı sıfatıyla başvurucular, davaya dâhil olmuşlardır. Kozluk Kadastro Mahkemesinin kapatılması üzerine dava, Batman Kadastro Mahkemesinde görülmeye devam etmiş olup son duruşması 12/2/2025 tarihinde görülen yargılamada henüz karar verilmemiştir.

16. Başvurucular yargılama devam ederken makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla 19/1/2018 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunmuştur. 2018/3127 sayılı bireysel başvuru dosyasına kaydedilen başvuru hakkında Anayasa Mahkemesi 3/12/2018 tarihli kararı ile 6384 sayılı Kanun uyarınca Tazminat Komisyonuna başvurulması gerektiği gerekçesiyle kabul edilemezlik kararı vermiştir.

17. Bunun üzerine başvurucular, Tazminat Komisyonuna başvurmuştur. Tazminat Komisyonu 26/10/2020 tarihinde verdiği karar ile yargılamada toplam 45 tarafın bulunduğunu tespit etmiş, tek dereceli olarak yaklaşık 18 yıl 5 aydır devam eden dava için her bir başvurucu adına ayrı ayrı 1.110 TL tazminat ödenmesine karar vermiştir. Komisyon; davanın aynı sebepten kaynaklandığını, başvurucuların murislerinden gelen hakka dayandıklarını ve aynı aile ekonomik birliği içerisinde hareket ettiklerini tespit ederek murislerine verilmesi gereken tazminattan hisselerine düşen miktara hükmedildiği belirtilmiştir.

18. Başvurucular, karara karşı Bölge İdare Mahkemesine itirazda bulunmuşlar ve hükmedilen tazminat miktarının azlığından yakınmışlardır. Bölge İdare Mahkemesi 4/2/2021 tarihli kararla itirazın reddine hükmetmiştir.

19. Nihai karar 18/2/2021 tarihinde başvurucular vekiline tebliğ edilmiş; 18/3/2021 tarihinde de bireysel başvuruda bulunulmuştur.

D. 2021/43437 Numaralı Bireysel Başvuru Yönünden

20. Mardin'in Savur ilçesi, Yazır köyünde bulunan ve kadastro tespitine yönelik çalışmalar sırasında başvurucular adına tespit edilen bir kısım taşınmaza yönelik olarak tespit tutanaklarının iptali ve tescil istemiyle 7/1/1986 tarihinde Savur (Kapatılan) Kadastro Mahkemesinde dava açılmıştır. Yapılan yargılama neticesinde 19/1/2015 tarihli karar ile davanın kısmen kabul kabul/kısmen reddine hükmedilmiş; bu karar temyiz ve karar düzeltme incelemesinden geçerek 17/10/2016 tarihinde kesinleşmiştir.

21. Başvurucular, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla 24/3/2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesinin 2015/5411 sayılı dosyasına kaydedilen başvuru 2014/486 sayılı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmiştir. Anayasa Mahkemesi 12/12/2018 tarihli kararı ile 6384 sayılı Kanun uyarınca Tazminat Komisyonuna başvurulması gerektiği gerekçesiyle kabul edilemezlik kararı vermiştir.

22. Bunun üzerine başvurucular, Tazminat Komisyonuna başvurmuştur. Tazminat Komisyonu 24/3/2021 tarihinde verdiği karar ile yargılamada toplam 26 tarafın bulunduğunu tespit etmiş, iki dereceli olarak 29 yıl 8 ay 18 gün devam eden dava için 22.750 TL tazminata hükmetmiştir. Kararda, başvurucuların hissedar oldukları taşınmazlarda birlikte malik oldukları ve aynı aile ekonomik birliği içerisinde oldukları değerlendirilmek suretiyle lehe tek tazminata hükmedilmiştir.

23. Başvurucular, karara karşı Bölge İdare Mahkemesine itirazda bulunmuşlar ve hükmedilen tazminat miktarının azlığından yakınmışlardır. Bölge İdare Mahkemesi 3/6/2021 tarihli kararla itirazın reddine hükmetmiştir.

24. Nihai karar 14/7/2021 tarihinde başvurucular vekiline tebliğ edilmiş; 10/8/2021 tarihinde de bireysel başvuruda bulunulmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

25. Başvuruculardan Türkan Karasu, Muhittin Bebe, Muazzez Türel, Faik Bebe, Fadile Bebe ve Dilver Aras adli yardım talebinde bulunmuşlardır. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkı ile Bağlantılı Olarak Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucu Hasan Yüksel Yönünden

26. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği, Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek [1. B.], B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

27. 2021/8370 sayılı bireysel başvuru dosyasında başvuruculardan Hasan Yüksel'in başvuruya konu yargılamada ve Anayasa Mahkemesine yapılan ilk başvuruda taraf olduğu, buna mukabil makul sürede yargılanma hakkına yönelik şikâyetlerini Tazminat Komisyonunda gündeme getirmeksizin tekrar Anayasa Mahkemesine aynı şikâyetle başvuru yaptığı tespit edilmiştir (bkz. §§ 7-8).

28. Bu kapsamda başvurucunun bireysel başvuruya konu ettiği şikâyetlerini hukuk sisteminde mevcut yasal yolları usulüne uygun olarak tüketmeksizin doğrudan bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.

29. Açıklanan gerekçelerle başvurucu Hasan Yüksel yönünden başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Diğer Başvurucular Yönünden

30. Başvurucular, Tazminat Komisyonunca takdir edilen tazminat tutarının Anayasa Mahkemesine yapılan emsal başvurular yönünden hükmedilen tazminat miktarıyla kıyaslandığında çok düşük olduğunu ileri sürmüşlerdir.

31. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Somut olayda temel mesele başvurucuların yargılandığı davaların makul sürede tamamlanmaması olduğundan başvuruya konu şikâyetlerin makul sürede yargılanma hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

32. Anayasa Mahkemesinin bir ihlal iddiasının giderilmesi için etkili olarak görüp tüketilmesi gerektiğini belirttiği bir başvuru yoluna başvurulduktan sonra yapılacak bireysel başvurularda ihlal iddialarının yine ilk başvuruda ihlal edildiği ileri sürülen hak yönünden incelenebileceği açıktır (Doğan Özmen [1. B.], B. No: 2019/16485, 10/5/2023, § 24).

33. Bu sebeple Anayasa Mahkemesinin Tazminat Komisyonunu etkili görüp bu yolun tüketilmesi gerektiğini belirttiği ilk başvurular (bkz. § 6,§ 11,§ 16,§ 21), başvurucuların makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin olduğundan Tazminat Komisyonuna yapılan başvurularda söz konusu ihlal iddialarının incelenmemesine/giderilememesine dair eldeki -ikinci- başvurularda ileri sürülen iddiaların da makul sürede yargılanma hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkı yönünden incelenmesi gerekir.

34. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

35. Etkili başvuru hakkı; anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya (yeterli giderim sağlama) elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânı sağlanması olarak tanımlanabilir (Y.T. [GK], B. No: 2016/22418, 30/5/2019, § 47; Murat Haliç [1. B.], B. No: 2017/24356, 8/7/2020, § 44).

36. Öte yandan şikâyetlerin esasının incelenmesine imkân sağlayan ve gerektiğinde uygun bir telafi yöntemi sunan etkili hukuk yollarının olması ilgililere etkili başvuru hakkının sağlanmasının bir gereğidir. Buna göre kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla öngörülen yargı yollarının mevzuatta yer alması yalnız başına yeterli olmayıp bu yolun aynı zamanda pratikte de başarı şansı sunması gerekir. Söz konusu yola başvurulabilmesi için öngörülen koşullar somut olaylara tatbik edilirken dayanak işlem, eylem ya da ihmallerden kaynaklanan savunulabilir nitelikteki iddiaların bu doğrultuda geniş şekilde değerlendirilmesi, koşulların oluşmadığı sonucuna ulaşılması durumunda ise bu durumun yargı makamları tarafından ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanması gerekir (İlhan Gökhan [2. B.], B. No: 2017/27957, 9/9/2020, §§ 47, 49).

37. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri [1. B.], B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52). Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41, 45).

38. Başvuruya konu olaylarda, dava tarihi itibarıyla yargılama süreçlerinin 10 ilâ 30 yıl arasında sürdüğü, hatta bazı yargılamaların hâlâ devam ettiği (bkz. § 7,§ 12,§ 17,§ 22) anlaşılmış olup buna göre yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir ki bu husus Tazminat Komisyonunca da kabul edilmektedir. Başvuruya konu mesele, yargılama sürelerine göre belirlenen tazminat miktarlarının anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlara göre yeterli olup olmadığı ile ilgilidir.

39. Yukarıda belirtilen yargılama süreleri ve Tazminat Komisyonu tarafından verilen tazminat miktarları birlikte değerlendirildiğinde söz konusu tazminat miktarlarının makul sürenin aşımıyla orantılı olarak belirlenmediği, diğer bir ifadeyle yetersiz olduğu, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadına uygun olmadığı sonucuna varılmıştır (bkz. Haluk Ercan ve Mürsel Ünlü [2. B.], B. No: 2020/6129, 17/6/2020; Burhan Çiçek [2. B.], B. No: 2019/18325, 21/7/2020).

40. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. Lehe Vekâlet Ücretine Hükmedilmemesi Nedeniyle Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

41. 2021/18282 sayılı bireysel başvuruda, başvurucular Tazminat Komisyonu tarafından lehe vekâlet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

42. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer iddiaları Ahmet Doğan ([2. B.], B. No: 2014/11359, 16/9/2015) kararında incelemiş ve uygulanacak ilkeleri belirlemiştir. Anılan kararda başvurucu, Tazminat Komisyonuna yaptığı başvuru nedeniyle lehe avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmekte ise de 6384 sayılı Kanun yalnızca makul sürede yargılama yapılmaması ile mahkeme kararlarının icra edilmemesi iddialarıyla AİHM'e yapılan başvuruları incelemek üzere idari bir kurul olan Tazminat Komisyonunun kurulmasını öngörmektedir. Anılan Kanun gereği başvuruların incelenmesinde başvurucular dışında karşı taraf veya davalı sıfatıyla hiçbir kurum veya kişinin yer almadığı, Tazminat Komisyonu başvurucunun iddialarını haklı gördüğü takdirde ancak Kanun'da öngörülen şekilde tazminata hükmedebileceği, bunun dışında vekâlet ücretine hükmetme yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir.

43. 6384 sayılı Kanun uyarınca oluşturulacak Tazminat Komisyonunun verdiği kararların "kesin hüküm" niteliğini taşımadığı, yargı fonksiyonu kapsamında olmadığı, başvuruları inceleme süreci ve uygulayacağı usulün idari nitelikte olduğu, kararlarının idari yargı denetimine tabi olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Tazminat Komisyonunun, yargısal faaliyet yürüten bir makam veya merci olmayıp Bakanlık bünyesinde kurulan ve sekretaryasını Bakanlığın yürüttüğü bir idari kurul olduğu açıktır (bkz. AYM, E.2013/34, K.2013/74, 6/6/2013).

44. 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesine göre avukatlık ücreti hukuki yardım karşılığı ödenen meblağı ifade etmektedir. Aynı Kanun'un 169. maddesinde ise yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin miktarının nasıl hesaplanacağı belirtilmiş olup hükümde "yargı mercilerinden" bahsedildiği anlaşılmaktadır. Avukatlık ücretinin miktarları da Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde belirtilmiştir (Ahmet Doğan, § 44).

45. Başvuru konusu olayda başvurucuların Tazminat Komisyonuna yaptıkları başvuru üzerine makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilerek 6384 sayılı Kanun gereği başvuruculara yalnızca tazminat ödenmesine karar verildiği, bu kapsamda anılan Kanun ve Komisyonun yetkisi gereği başvurucular lehine vekâlet ücretine karar verilmemesinin başvurucuların adil yargılanma hakkına bir müdahale oluşturmadığı kabul edilmiştir. Sonuç olarak somut olayda yukarıda belirtilen kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

46. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

D. Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygı Hakkı ile Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

47. 2021/8370 sayılı başvuruda başvurucular, köyde mera olarak kullanılan taşınmazların köy yerleşim ve gelişme alanı olarak tescil edilmesine yönelik işlemin idare mahkemesi kararı beklenmeksizin icra edilmesi nedeniyle telafisi imkânsız zararların oluştuğunu belirterek özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

48. Bireysel başvurunun ön şartlarından biri de otuz günlük süre kuralıdır. Sürenin başvurunun her aşamasında dikkate alınması gerekir (Deniz Baykal [2. B.], B. No: 2013/7521, 4/12/2013, § 32). Otuz günlük süreye ilişkin başlangıç tarihinin tespitinde kanun hükmü gereği öğrenme tarihi esas alınmalıdır.

49. Başvurucular, bahsi geçen şikâyetlerini ilk başvuruda (2016/2504) ileri sürmüşlerse de Anayasa Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla başvuruya konu yargılamanın henüz neticelenmediği görülmüştür (bkz. § 6). Öte yandan yargılamaya konu 17/6/2020 tarihli nihai kararın 27/7/2020 tarihinde başvurucular vekiline tebliğ edildiği, anılan tarihten itibaren otuz günlük başvuru süresi geçirildikten sonra 24/2/2021 tarihinde ikinci bireysel başvurunun yapıldığı tespit edilmiştir.

50. Sonuç olarak başvurucuların otuz günlük bireysel başvuru süresinden sonra yaptıkları bireysel başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

51. Başvurucular; ihlalin tespiti ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır. İncelenen başvuruda yargılama süreçlerinin uzun sürmesi başvurucuların makul sürede yargılanma hakkını ihlal etmiştir. Uzun süren yargılamalara karşın Tazminat Komisyonu yeterli tazminat miktarına hükmetmemiştir. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin Tazminat Komisyonu kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

52. Başvuruda tespit edilen makul sürede yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

53. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvuruların BİRLEŞTİRİLMESİNE,

B. Başvuruculardan Türkan Karasu, Muhittin Bebe, Muazzez Türel, Faik Bebe, Fadile Bebe ve Dilver Aras'ın adli yardım taleplerinin KABULÜNE,

C. 1. a. Başvurucu Hasan Yüksel yönünden makul sürede yargılanma hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

b. Diğer başvurucular yönünden makul sürede yargılanma hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Lehe vekâlet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

D. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

E. Kararın bir örneğinin makul sürede yargılanma hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere ekli listenin (D) sütununda gösterilen mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,

F. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,

G. Ekli listenin (H) sütununda gösterilen harç ve vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderlerinin başvuruculara ÖDENMESİNE; başvurucu Hasan YÜKSEL'in yaptığı yargılama giderlerinin ise anılan başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

H. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

İ. Kararın bir örneğinin bilgi için Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığına ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/9/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Fatma Ateş ve diğerleri [2. B.], B. No: 2021/8370, 17/9/2025, § …)
   
Başvuru Adı FATMA ATEŞ VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2021/8370
Başvuru Tarihi 24/2/2021
Karar Tarihi 17/9/2025
Birleşen Başvurular 2021/15431, 2021/18282, 2021/43437

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu tarafından hükmedilen tazminatın yetersiz olması nedeniyle makul sürede yargılanma hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Makul sürede yargılanma hakkı (idare) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Konut dokunulmazlığı Süre Aşımı
Mülkiyet hakkı Kadastro, tapu, orman, kıyı, mera Süre Aşımı
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı ile bağlantılı etkili başvuru hakkı İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi