|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
|
Metin KIRATLI
|
|
Raportör
|
:
|
Sinan ARMAĞAN
|
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet ÖZTÜRK
|
I. BAŞVURUNUN
ÖZETİ
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda gerçekleşen yaralama
olayının azmettirici olduğu iddia edilen infaz koruma memurları hakkında etkili
ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
2. Düzce T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz
Kurumu) hükümlü olarak tutulan başvurucu 30/11/2019 günü tek kişilik
odasındayken havalandırma bahçesinde bulunan mahkûm Y.B.nin attığı bir cisimle
yaralanmıştır. Başvurucu, başında cam kesiği oluşacak şekilde yaralanmış ise de
olayın tarafları yaralama olayının nasıl gerçekleştiği ve yaralamada kullanılan
cam cismin ne olduğu konusunda farklı anlatımlarda bulunmuştur. Başvurucu,
yaralanmasından sonra odada bulunan butona basarak görevli olan infaz koruma
memurlarından yardım istemiştir. Başvurucu; önce kurum revirine, sonra sağlık
raporu için Düzce Atatürk Devlet Hastanesine götürülmüştür. Başvurucu hakkında
olay günü düzenlenen sağlık raporunda "Frontal üst bölgede 3-4 adet
minimal cilt kesisi. Nazalde bir adet minimal cilt kesisi." şeklindeki
bulguya yer verilmiş, yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği
belirtilmiştir. Y.B. hakkında aynı hastanede düzenlenen aynı tarihli raporda
ise "Boyun anteriorunda yüzeysel ekimoz." şeklindeki yaralanma
kayıt altına alınmıştır.
3. İnfaz koruma memurları tarafından olayla ilgili
düzenlenen 30/11/2019 tarihli tutanakta başvurucunun tutulduğu odadaki cam
kırıklarından, yine havalandırma bahçesindeki kavanoz kapağından ve cam
parçalarından numuneler alındığı, bu sırada kamera kaydı yapıldığı
açıklanmıştır. Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) olayla ilgili olarak
soruşturma başlatmıştır. Başvurucu 13/1/2020 tarihinde Cumhuriyet savcısına
verdiği ifadesinde tek başına tutulduğu odasının önünde havalandırma bahçesi
bulunduğunu, olay sabahı hükümlü Y.B.nin bu alanda olduğunu, kapalı olan
penceresine vurduğunu ve kendisinden sigara için ateş istediğini, camı açıp
odanın içine doğru üç dört adım atıp çakmağı aldığını, yüzünü döndüğü sırada
Y.B.nin sarı kapaklı içinde şekerli sıvı olan bir kavanozu kendisine doğru
fırlattığını, kavanozun pencerenin parmaklığında patladığını fakat cam
parçaları ve sıvının yüzüne geldiğini, yüzünün kan içinde kaldığını, bunun
üzerine infaz koruma memurlarını çağırdığını söylemiştir.
4. Başvurucu; ifadesinin devamında isimlerini belirttiği
üç mahpustan duyduğuna göre olaydan önceki akşam, kim olduğunu bilmediği bir
infaz koruma memurunun Y.B.nin tutulduğu odanın önüne gelerek kendisine
"Annenin sana selamı var." dediğini, bir infaz koruma memurunun
hiçbir hükümlüye selam getirmeyeceğini, böyle bir uygulama olmadığını, bunun
şifreli bir mesaj olabileceğini, bu olayın sabahında yaralanmasının şüphelerini
artırdığını, söz konusu infaz koruma memurunun tespit edilmesini istediğini,
ayrıca havalandırma bahçesine çıkarken Y.B.yi gereken şekilde aramayarak
yaralamada kullanılan kavanozu odasından çıkarmasına neden olan infaz koruma
memurlarından da şikâyetçi olduğunu belirtmiştir.
5. Y.B. Başsavcılığa verdiği 13/1/2020 tarihli ifadesinde
disiplin cezasını çektiği odada tutulduğu sırada tek kişilik odalardaki
mahpusların muhalif gazeteleri sesli şekilde okuduklarını, hükûmet ve darbe
teşebbüsü hakkında aralarında konuştuklarını duyduğunu, mahpus O.Ş.ye
konuşmalarda geçen "evanjelist" kelimesinin ne anlama
geldiğini sorduğunu, bu sırada başka bir odada tutulan başvurucunun kendisine "Yarın
gel, ben sana anlatırım." dediğini, ertesi sabah havalandırma
bahçesine çıktığında başvurucunun "Çay içer misin?" diye
sorduğunu, içmek istemediğini söyleyip yanına gittiğini, başvurucuya
"Darbede şehit olanlar tiyatro gereği mi öldüler yani?" diye
sorduğunu söylemiştir. Başvurucunun yaklaşmasını istemesi üzerine pencereye
doğru tereddütlü şekilde yaklaştığını, bu sırada bir eliyle eşofmanını, diğer
eliyle de boğazını tuttuğunu, bunun üzerine elini pencerenin parmaklığından
sokarak camın önündeki cam bardağı aldığını, cam bardağı parmaklığa vurarak
dağıttığını, kendini çekerek kurtulduğunu, daha sonra kapıya vurarak infaz
koruma memurlarını çağırdığını beyan etmiştir.
6. Başsavcılık, soruşturma kapsamında başvurucunun
isimlerini bildirdiği üç mahpusdan ikisinin ifadesini almıştır. Başvurucunun
isimlerini verdiği O.Ş. ve E.A. ifadelerinde Y.B.nin odasının yakınındaki tek
kişilik odalarda tutulduklarını, infaz koruma memurlarının olaydan önceki gece
(saat 21.00-23.00 arası) Y.B.nin odasının önüne gelerek "Annenin sana
selamı var." dediğini duyduklarını, daha önce infaz koruma
memurlarının bir mahkûma selam getirdiklerini duymadıklarını, yaralama olayının
nasıl meydana geldiğini görmediklerini söylemiştir. O.Ş. ayrıca olay olduktan
sonra başvurucunun bağırması üzerine havalandırma bahçesine baktığında Y.B.nin
havalandırma bahçesinin kapısına doğru yürüdüğünü gördüğünü, bu sırada
"Vatan hainleri!" diye bağırdığını beyan etmiştir. Tanık olarak
dinlenen İ.Y. ifadesinde başvurucunun yanındaki tek kişilik odada tutulduğunu,
Y.B.nin tutulduğu odanın üst katta olması nedeniyle selam getirme şeklindeki
konuşmayı duyamayacağını, yaralama olayı öncesinde Y.B.nin pencere camını
tıklattığını, camı açmadığını, bir dakika sonra cam şişe patlaması gibi ses
duyduğunu, daha sonra Y.B.nin "Vatan hainleri!" diye bağırdığını,
camı açtığında ise başvurucunun "Sen ne yapıyorsun?" diye
bağırdığını ifade etmiştir.
7. İnfaz Kurumu, Başsavcılığın talebi üzerine yazdığı
28/1/2020 tarihli yazıda olayın gerçekleştiği alanda kamera olmadığını
belirtmiş; Y.B.nin olay öncesinde havalandırma bahçesine çıkarılmasına ilişkin
kamera görüntüsü ile cam kırıklarının toplanmasına ilişkin görüntüleri yazı
ekinde sunmuştur. Ayrıca 25/2/2020 tarihli yazıyla olaydan bir gece önce
Y.B.nin tutulduğu odanın önünü gösteren kamera görüntüsünü (saat 21.00-23.00
arası) ve buna ilişkin Çözümleme Tutanağı'nı göndermiştir. Çözümleme
Tutanağı'nda sicili bildirilen iki infaz koruma memurunun saat 21.45'te Y.B.nin
tutulduğu odanın önüne geldiği, bir infaz koruma memurunun kapının mazgalını
açtığı, 23 saniye konuştukları, daha sonra mazgalı kapatarak odanın bulunduğu
şebekeden ayrıldıkları belirtilmiştir. Tutanakta ayrıca saat 21.29'da Y.B.ye
ilaç verildiği, saat 22.31'de koridordaki odaların camlardan kontrol edildiği
anlara ilişkin anlatımlar yer almaktadır.
8. Öte yandan İnfaz Kurumu olayla ilgili yürüttüğü
disiplin soruşturması evrakının bir örneğini Başsavcılığa göndermiştir.
Disiplin soruşturması kapsamında olaydan sonra başvurucunun tutulduğu odaya
giderek müdahale eden üç infaz koruma memuru ifadelerinde, ne olduğunu
sorduklarında başvurucunun "Adama çay verdik, yüzümüze attı."
şeklinde cevap verdiğini söylemiştir. 10/12/2019 tarihinde İnfaz Kurumu
Disiplin Kurulu Başkanlığı, birbirlerini darbettiklerinden bahisle başvurucuya
bir gün, Y.B.ye ise on bir gün hücreye koyma cezası vermiştir.
9. Kamera Çözümleme Tutanağı'nda mazgalı açtığı
belirtilen iki infaz koruma memurunun 30/6/2020 ve 3/7/2020 tarihlerinde
ifadeleri alınmıştır. S.K. ve R.A. ifadelerinde Y.B.ye "Annenin sana
selamı var." demediklerini, hiçbir mahkûma özel olarak selam
iletmediklerini, şifreli konuşmadıklarını, neden Y.B.nin odasının önüne
gittiklerini ve ne konuştuklarını hatırlamadıklarını, odadaki düğmeye basması
üzerine odasının önüne gitmiş ve ne olduğunu sormuş olabileceklerini
belirtmiştir.
10. Başsavcılık, soruşturma sonunda Y.B.nin başvurucuyu
camla yaralamasıyla ilgili olarak iddianame düzenlemiş; başvurucunun Y.B.yi
yaralaması iddiasına ilişkin olarak dosyayı Uzlaştırma Bürosuna göndermiş;
başvurucunun infaz koruma memurları hakkındaki şikâyeti kapsamında ise
3/11/2020 tarihinde ek kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararda kamera kayıtlarında Y.B.nin
havalandırma bahçesine çıkarılırken infaz koruma memurlarının üst araması yaparak
görevlerini yerine getirdikleri, ayrıca "Sana annenin selamı var."
şeklindeki şifreli mesaj yoluyla Y.B.yi azmettirdiklerine ilişkin olarak
başvurucunun soyut beyanı dışında bir delil bulunmadığı belirtilmiştir. Başvurucu
26/11/2020 tarihinde verilen karara itiraz ederken dosyada bulunan kamera
kayıtlarının kendisine verilmediğini, olayda kullanılan kavanozun nasıl
havalandırmaya çıkarıldığının açıklığa kavuşturulmadığını, dinlenen tanıklara
rağmen infaz koruma memurlarının azmettirici olduklarının gözardı edildiğini,
olaydan bir gece önce infaz koruma memurlarının Y.B. ile görüşmesine ilişkin
kamera kayıtlarının Başsavcılık tarafından incelenip incelenmediğini
bilmediğini belirterek verilen kararın hukuka aykırı olduğunu iddia etmiştir.
Düzce 2. Sulh Ceza Hâkimliği (Hâkimlik) tarafından 8/12/2020 tarihinde
başvurucunun itirazı kesin olarak reddedilmiştir. Hâkimlik, kararının
gerekçesinde "Annenin selamı var." şeklindeki söylemin tek
başına, azmettirmek anlamına gelmeyip böyle değerlendirilemeyeceğini, delillerin
toplanmasında bir eksiklik olmadığını, verilen kararın usule uygun olduğunu
belirtmiştir.
11. Soruşturma dosyasının bir örneği ve itirazın reddine
ilişkin 8/12/2020 tarihli karar 16/2/2021 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir. Başvurucu 9/3/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
12. Başvurucu, soruşturma kapsamındaki kamera
görüntülerinin bir örneğini müteaddit defa istemiş; buna rağmen Başsavcılık
göndermemiştir. Bununla birlikte Başsavcılığın talimatı üzerine dosyaya
getirilen kamera görüntüleri infaz koruma memurları eşliğinde başvurucuya
6/3/2021 tarihinde izlettirilmiş, buna ilişkin tutanak düzenlenmiştir.
Başvurucu, vasisi aracılığıyla olaya ilişkin kamera görüntülerini asliye ceza
mahkemesinden temin ederek 2/7/2021 tarihli, vasisine ait dilekçeyle Anayasa
Mahkemesine göndermiştir. Görüntülerle ilgili ek bir beyanda bulunulmamıştır.
13. Başvurucunun Y.B. tarafından yaralanmasına ilişkin
düzenlenen iddianame kapsamında Düzce 7. Asliye Ceza Mahkemesinde (Asliye Ceza
Mahkemesi) yargılama yapılmıştır. Yargılamanın 2/4/2021 tarihli ikinci
duruşmasında (karar duruşması) Y.B. ifadesinin bir kısmında kimsenin kendisini
azmettirmediğini ifade etmiştir. Duruşmada ayrıca olayla ilgili kamera
görüntüleri başvurucuya izlettirilmiştir. Asliye Ceza Mahkemesi yargılama
sonunda Y.B.yi haksız tahrik altında cam kavanozla başvurucuyu yaraladığı
gerekçesiyle 3 ay 22 gün hapis cezasıyla cezalandırmıştır. Verilen karar
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 6/12/2021 tarihli istinaf isteminin
reddine ilişkin kararıyla kesinleşmiştir. Başvurucunun bu kararla ilgili
yaptığı bireysel başvuru bulunmamaktadır.
II. DEĞERLENDİRME
14. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun
adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
15. Başvurucu; İnfaz Kurumunda kendisini yaralayan
Y.B.nin infaz koruma memurları tarafından azmettirildiğinden şüphelendiği için
şikâyetçi olduğunu, Y.B.nin tutulduğu odaya olaydan bir gün önce infaz koruma
memurlarının gittiğinin kamera kayıtlarından anlaşılabileceğini, görevlilerin
sağ bloktan geldiklerini, hâlbuki sol blokta bulunan odanın ikaz butonunun
yakılması durumunda sağ bloktaki görevlilerin bu butonu göremeyeceklerini,
ayrıca sol blok sorumluluk alanlarında olmadığı için söz konusu odayı kontrol etmelerinin
mümkün olmadığını, dolayısıyla bu kişilerin verdikleri beyanların gerçek dışı
olduğunu, bu hususun Başsavcılık tarafından yeterince araştırılmadığını,
bildirdiği tanıkların anlatımlarına, kamera görüntülerine ve bunlara ilişkin
Çözümleme Tutanaklarına rağmen Başsavcılığın verdiği kararın hukuka aykırı
olduğu itirazının ise Hâkimlikçe haksız yere reddedildiğini, ilgili kamera
kayıtlarının tarafına gönderilmediğini, bu kayıtları infaz koruma memurları
önünde baskı altında izlemek zorunda bırakıldığını belirterek adil yargılanma
hakkı ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Adalet
Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; Başsavcılığın yürüttüğü soruşturmanın etkili
olduğu, başvurucunun usul güvencelerinden yararlandığı, yapılacak değerlendirmede
Anayasa Mahkemesinin önceki içtihatlarının dikkate alınması gerektiği
bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru
dilekçesindeki iddialarını yinelemiştir.
16. Başvuru, kötü muamele yasağı kapsamında
incelenmiştir.
17. Devletin kötü muamele yasağı kapsamındaki pozitif
yükümlülüklerinin usuli yönü (usul yükümlülüğü), savunulabilir nitelikteki
her kötü muamele olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa
cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmeyi gerektirir.
Bu soruşturmanın temel amacı, insan onurunu koruyan hukukun etkili bir şekilde
uygulanmasını ve kamu görevlilerinin veya diğer bireylerin kötü muamele
niteliğindeki fiilleri nedeniyle hesap vermelerini sağlamaktır. Kötü muamelenin
kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında ivedilikle bir
ceza soruşturması başlatılmalıdır. Ceza soruşturmasının Anayasa'nın 17.
maddesinin gerektirdiği şekilde etkili olduğunun kabul edilebilmesi için
soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini
sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci gerektiği
ölçüde kamu denetimine açık olmalı, mağdur soruşturmaya etkili şekilde
katılabilmeli ve soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir.
Yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve temelden
yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Tahir Canan [1. B.], B. No: 2012/969,
18/9/2013, § 25; Cezmi Demir ve diğerleri [1. B.], B. No: 2013/293,
17/7/2014, §§ 110-112, 114-117; Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No:
2013/3924, 6/1/2015, §§ 101-103).
18. Bir ceza soruşturması veya yargılaması sürecinde
kovuşturmasızlık, beraat, mahkûmiyet veya hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararları ile farklı zamanlarda neticelenmiş aşamalar bulunması
durumunda -bu aşamaların tek bir olay için farklı kişilerin sorumluluklarına
yönelik olduğu gözetildiğinde- soruşturmaların bir bütün olarak
değerlendirilmesi gerekebileceğinden (S.D. [1. B.], B. No: 2013/3017,
16/12/2015, § 69) hareket eden Anayasa Mahkemesi, aynı olaya ilişkin
sorumluluğu bulunduğu iddia edilen, birden fazla kişi hakkında yürütülen adli
süreçlerin bir kısmı devam ederken bazı şüpheli/sanık bakımından sürecin sona
ermesi üzerine yapılan bireysel başvurularda somut olayın ve tüm adli sürecin
bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle başvuru yollarının
tüketilmediği sonucuna ulaşmıştır (Bülent Kurt [1. B.], B. No:
2013/7408, 20/1/2016, § 40; Bilal Turan ve diğerleri (3) [1. B.], B. No:
2013/7418, 31/3/2016, § 72; Gülcan Keleş ve diğerleri [1. B.], B. No:
2014/797, 22/3/2017, §§ 30, 31).
19. Somut olayda İnfaz Kurumunda tutulan başvurucu,
odasında bulunduğu bir sırada havalandırma bahçesindeki başka bir hükümlü
tarafından yaralanmıştır. Başvurucu, bu olaya ilişkin şikâyetini Başsavcılıkta
dile getirirken infaz koruma memurlarının olayın faili Y.B.yi azmettirmiş
olabileceğini iddia ederek olayın araştırılmasını talep etmiştir. Başsavcılığın
infaz koruma memurları hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermesi
üzerine başvurucu, bireysel başvuruda bulunmuştur. Öte yandan Başsavcılığın
yürüttüğü soruşturmanın başka bir parçası olan ve yaralama eylemini
gerçekleştiren failin yargılandığı ceza davasının 6/12/2021 tarihinde
kesinleştiği görülmüştür. Bu durumda başvuru yollarının tüketilip
tüketilmediğine ilişkin bir inceleme yapılmasının gerekli olmadığı
değerlendirilmiştir.
20. Hem soruşturma aşamasındaki hem de bireysel başvuru
formundaki beyanlarına bakıldığında başvurucunun infaz koruma memurları
hakkındaki iddiayı ileri sürmesinin başlıca nedeninin önceki gece infaz koruma
memurlarının Y.B.nin odasına giderek "Annenin sana selamı var." demeleridir.
Başvurucu, dinlenen tanıkların ifadelerinde de bunu dile getirdiklerini fakat
Başsavcılık ve Hâkimliğin bu beyanları gözardı ettiklerini iddia etmiştir.
Bununla birlikte başvurucu, hiçbir beyanında infaz koruma memurlarının neden
Y.B.yi azmettirmiş olabileceklerini açıklamamış veya infaz koruma memurları ile
arasındaki bir husumetten söz etmemiştir.
21. Başvurucunun tanıklarının aksine infaz koruma
memurları Y.B.ye "Annenin sana selamı var." demediklerini,
şifreli bir konuşma yapmadıklarını beyan etmiştir. İnfaz koruma memurları, Y.B.
ile önceki akşam kapı mazgalından ne konuştuklarını hatırlamadıklarını
söylemişseler de -bir an için iddia edildiği gibi bu sözlerin sarf edildiği
kabul edilse dahi- bu sözler ile gerçekleştirilen eylem arasında makul bir
bağlantı bulunmadığı, dolayısıyla tek başına bu sözün infaz koruma memurlarını
yaralama olayının azmettiricisi veya farklı bir iştirakten sorumlu kabul
edebilmek için yeterli olmadığı, başkaca unsurlarla bu iddianın desteklenmesi
gerektiği anlaşılmıştır.
22. Başsavcılık, yürüttüğü soruşturma kapsamında olaydan
önceki akşam Y.B.nin tutulduğu odayı gösteren kamera kayıtlarını, havalandırma
bahçesine çıkarılırken bu kişinin üst aramasının yapılmasına ilişkin
görüntüleri incelemiştir. Ayrıca yaralama olayının yaşandığı alanda kamera
bulunmadığını tespit etmiştir. Olayın faili, olayla ilgili görgü ve bilgiye
sahip tanıklar, başvurucuya göre azmettirici olan infaz koruma memurları ve de
başvurucu Başsavcılık tarafından bizzat dinlenilmiştir. Alınan beyanlarda infaz
koruma memurlarını, gerçekleştirilen eylemden sorumlu tutmayı gerektiren bir
anlatım gözükmemektedir. Olayın faili olan Y.B. başvurucuyla arasında geçen
konuşma ve tartışma sonrasında bu eylemi gerçekleştirdiğini ifade etmiş,
yaralama eylemiyle ilgili yargılama yapan Asliye Ceza Mahkemesi de bu yönde
karar vermiştir. Her ne kadar olayın faili Y.B.ye soruşturma aşamasında sorulmamış
ise de söz konusu kişi Asliye Ceza Mahkemesinde açıkça kimsenin kendisini
azmettirmediğini söylemiştir. Diğer taraftan başvurucu, olayla ilgili kamera
görüntülerini soruşturma bittikten sonra dahi olsa hem İnfaz Kurumunda hem de
Asliye Ceza Mahkemesinde izleyebilme imkânı bulmuştur. Görüntüler kapsamında
başvurucunun bireysel başvuru formunda dile getirdiği hususların azmettirme
iddiasını destekleyen somut veriler olmadığı görülmüştür.
23. Sonuç itibarıyla Başsavcılık tarafından yürütülen
soruşturmada infaz koruma memurlarının başvurucunun yaralanmasında azmettiren
olarak veya farklı tür bir sorumlulukları olduğu yönünde bir delile
rastlanılmamış, başvurucunun dayandığı olguların da infaz koruma memurları
hakkında şüphe oluşmasına neden olacak yeterlilikte olmadığı anlaşılmıştır.
24. Başvurucuyu yaralayan kişi hakkında soruşturma
yapılıp ceza davası açıldığı da dikkate alındığında başvurucunun azmettirme
iddiasına ilişkin olarak yürütülen soruşturma kapsamında Başsavcılığın olayı
aydınlatma isteğinden ve soruşturmanın etkililiğinden kuşku duyulmasını
gerektiren bir neden bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 17/9/2025 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.