TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BERMAL CAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/936)
|
|
Karar Tarihi: 5/10/2023
|
R.G. Tarih ve Sayı: 13/2/2024-32459
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
Raportör
|
:
|
Hasan HÜZMELİ
|
Başvurucular
|
:
|
1. Gülüstan SÖNÜK
|
Vekili
|
:
|
Av. Devran YILDIZ
|
|
|
2. Şehriban AYDIN YILMAZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Hasan AKKOYUN
|
|
|
3. Zilan KAYA
|
Vekili
|
:
|
Av. Mesut AYDIN
|
|
|
4. Bermal CAN
|
|
|
5. Seher AKSOY
|
Vekili
|
:
|
Av. İlyas TARIM
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, yetkili makamlardan izin alınmaksızın kamu
alanlarına afiş asılması dolayısıyla idari para cezası ile cezalandırılma
nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvurular 21/12/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
vermiştir. 2021/940, 2021/942, 2021/943, 2021/959 numaralı başvurular,
incelenen başvuruyla birleştirilmiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. 21/9/2020 tarihinde Batman Şerzan Kurt Parkı'nda,
Halkların Demokrat Partisi (HDP) Batman İl Örgütü Kadın Meclisinin
organizasyonuyla kadına yönelik şiddete dikkati çekmek için Şerzan Kurt
Parkı'nda afişler asılmıştır. Olay tarihinde HDP üyesi olan başvurucular da bu
organizasyon kapsamında afiş astıklarını ve parkta bulunan kişileri bilinçlendirmek
amacıyla onlarla görüşmeler yaptıklarını ifade etmiştir.
6. Kolluk görevlilerince düzenlenen 21/9/2020 tarihli
tutanağa göre HDP Batman İl Yönetimi üyesi olan başvurucu Gülistan Sönük, HDP
Kadın Meclisi üyesi olan diğer başvurucular ve K.K. isimli şahıs, parkta
bulunan ağaçların üzerine afiş asmıştır. Dosyada afişlerin ağaçların üzerine ne
şekilde iliştirildiğine dair bir bilgi bulunmamaktadır. 80x10 santimetre
ebadındaki afişlerin sayısına ve üzerinde yazılan ifadelere ilişkin bilgiler
şöyledir:
"6284 uygula (4)/ genç kadınlar
egemen akla boyun eğmeyecek(4) / kadın kurumları kapatıldı, aktivistler
hapsedildi (1) / cezasızlığa son [Sayısı okunamamıştır.] / kadın iradesi
yok sayılamaz (5)/ İstanbul Sözleşmesini uygula (12)/ Haziran ayında 21 kadın
katledildi (7) / Yaşasın kadın dayanışması (4)"
7. Polis, afiş asma izinlerinin olmaması nedeniyle
başvuruculardan afişleri toplamalarını istemiştir. Bu talebi yerine
getirilmemeleri üzerine afişler, olay yerine çağrılan zabıta ekiplerince
toplanmıştır.
8. Batman İl Emniyet Müdürlüğü 30/3/2005 tarihli ve 5326
sayılı Kabahatler Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca izinsiz afiş asan her bir
başvurucu hakkında 395 TL idari para cezası uygulamıştır.
9. Başvurucular, parkta oturan insanlara İstanbul
Sözleşmesi'ne dair bilinçlendirme çalışmaları kapsamında bilgi verdiklerini, bu
amaçla ellerinde bulunan kâğıtlara polis tarafından el konulduğunu, mensup
oldukları Partinin düşünce ve görüşlerini yaymaya çalıştıklarını, bunun
22/4/1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu kapsamında gerçekleşen
bir faaliyet olduğunu, dolayısıyla eylemlerinin ifade hürriyeti ve toplantı
hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek haklarında uygulanan
idari para cezalarına itiraz etmiştir. Söz konusu idari yaptırımın sadece HDP
üyelerine uygulandığını iddia eden başvurucular, bu yaptırımın daha önce kaç
defa uygulandığının ve yaptırım uygulayan polis memurlarının görev yerlerinin
araştırılmasını sulh ceza hâkimliğinden talep etmiştir.
10. Batman 1. Sulh Ceza Hâkimliği, başvurucuların
itirazlarını değişik tarihlerde incelemek suretiyle kesin olarak reddetmiştir.
Kararların gerekçesinde; somut olayda afiş asma eyleminin seçim faaliyetleri
kapsamında olmadığını, dolayısıyla 2820 sayılı Kanun'un 3. maddesi kapsamına
girmediğini değerlendirmiştir. 5326 sayılı Kanun'un 42. maddesiyle kamusal
alanlarda afiş asmanın izne bağlandığını vurgulayan Hâkimlik, dosyadaki
tutanaklardan başvurucuların kamusal bir alan olan parkta izin almadan afiş
astığının sabit olduğu sonucuna varmıştır.
IV. İLGİLİ
HUKUK
A. Ulusal Hukuk
11. 5326 sayılı Kanun’un "İdari para cezası"
kenar başlıklı 17. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İdari para cezası, kanunda alt ve
üst sınırı gösterilmek suretiyle de belirlenebilir. Bu durumda, idari para
cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin
kusuru ve ekonomik durumu birlikte göz önünde bulundurulur."
12. 5326 sayılı Kanun’un "Afiş asma"
kenar başlıklı 42. maddesi ve anılan düzenlemenin gerekçesi şöyledir:
"[42. madde]
(1) Meydanlara veya parklara, cadde
veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara, rızası olmaksızın
özel kişilere ait alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş ve ilân asan kişiye, yüz
Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Aynı
içerikteki afiş ve ilânlar, tek fiil sayılır.
(2) Birinci fıkra hükmü, yetkili
makamlardan alınan açık ve yazılı izne dayalı olarak asılan afiş ve ilânlar
açısından uygulanmaz. Bu izinde, afiş ve ilânın asılacağı zaman dilimi açık bir
şekilde gösterilir. Bu afiş ve ilânlar izin verilen gerçek veya tüzel kişi
tarafından bu sürenin dolmasını müteakip derhal toplatılır. Toplatma
yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi halinde birinci fıkra hükmüne göre idarî
para cezası verilir.
(3) Bu afiş ve ilânların kaldırılmasına
ilişkin masraflar da ilgili kişilerden ayrıca tahsil edilir.
(4) Bu kabahatler dolayısıyla idarî
para cezasına, kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir.
(5) Özel kanunlardaki hükümler
saklıdır"
[42. maddenin gerekçesi]
Toplumun tüm bireylerinin kullanımına
tahsis edilmiş bulunan meydan ve parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki
kamuya ait duvar veya alanlara; yetkili makamlardan açık ve yazılı bir izin
alınmadıkça, bez, kağıt ve benzeri afiş veya ilân asılması, bu madde hükmü ile
kabahat olarak tanımlanmıştır. Görüntü kirliliği oluşturan bu şeyler, özel
kişilere ait alanlara da, ilgilisinin rızası bulunmadıkça asılamaz. Doğal
olarak, bu tür afiş ve ilânlar tek nüsha olmayacağından, aynı içerikte olmak
kaydıyla, sayısı ne kadar olursa olsun, bütün afiş ve ilânlar tek fiil olarak
kabul edilmektedir. Böylece, birinci fıkra hükmünde özel bir içtima hükmüne yer
verilmiştir.
Yetkili makamdan verilen izne dayalı
olarak afiş ve ilân asılması durumunda, fiil hukuka uygun olacaktır. Ancak
bunun sağlıklı kontrolü için izin yazısında afiş ve ilânın asılacağı zaman
dilimi açıkça gösterilmelidir. İzinde gösterilen sürenin sonunda afiş ve
ilânların, izin alan kişi tarafından derhal toplatılmaması, kabahat
oluşturmaktadır. İlgilisi tarafından toplanmadığı için, bu afiş ve ilânların
kamu adına toplatılması halinde, ayrıca toplatma masrafı da tahsil edilir.
Seçim döneminde afiş ve ilân asılması
hususu seçim mevzuatında özel olarak düzenlendiğinden, bu hüküm bakımından
kapsam dışı bırakılmıştır."
B. Uluslararası
Hukuk
13. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Akarsubaşı
ve Alçiçek/Türkiye (B. No: 19620/12, 23/1/2018) kararında somut başvuruya
benzer bir başvuruyu ele almıştır.
i. AİHM'in kararına konu olayda Eğitim ve Bilim
Emekçileri Sendikası üyesi başvuruculara, yapılan grev kapsamında bir okul
binasının dış cephesine üzerinde "Bu iş yerinde grev vardır"
yazılı afiş astıkları gerekçesiyle 5326 sayılı Kanun'un 42. maddesi uyarınca
idari para cezası verilmiştir. AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin
(Sözleşme) 11. maddesinde güvence altına alınan barışçıl olarak toplanma
özgürlüğü kapsamında incelediği başvuruda, değerlendirilmesi gereken başlıca
konunun idari para cezasının demokratik toplumda gerekli olup olmadığı hususu
olduğunu ifade etmiştir (Akarsubaşı ve Alçiçek/Türkiye, § 28).
ii. AİHM; gösterinin tamamen barışçıl olarak
sürdürüldüğüne, gösteride idari makamların veya polisin kamu düzenini korumak
için müdahale etmesini gerektirecek taşkınlıklar yaşanmadığına dikkati
çekmiştir (Akarsubaşı ve Akçiçek/Türkiye, § 29). AİHM'e göre başvuranlar
görsel bir kirliliğe sebebiyet veren, şiddet içeren bir afiş asmamış, binanın
dış cephesine veya herhangi bir kamu malına zarar vermemiştir. Söz konusu
afişin asılmasının barışçıl olarak toplanma özgürlüğünün kullanımına bağlı bir
unsur şeklinde değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir (Akarsubaşı ve
Alçiçek/Türkiye, § 33).
iii. AİHM; sulh ceza mahkemesi tarafından yapılan
denetimin çok kısıtlı olduğunu, ilgililere isnat edilen fiillerin gerçekliğini
doğrulamakla sınırlı kaldığını vurgulayarak itiraz incelemesinde bir yandan
barışçıl toplanma hakkının başvurucularca kullanılması, diğer taraftan kamu
düzeninin sağlanması ve başkasının hak ve özgürlüklerinin korunması gibi mevcut
farklı menfaatlerin dengelenmeye çalışıldığını gösteren hiçbir unsur
bulunmadığını belirtmiştir (Akarsubaşı ve Alçiçek/Türkiye, § 34). AİHM,
afişin binada eğitimi herhangi bir şekilde engellediğine dair bir durum
olmadığını söyleyerek ihtilaf konusu para cezalarının barışçıl olarak toplanma
hakkının kullanımı üzerinde caydırıcı bir etkisi olduğu tespitinde bulunmuştur
(Akarsubaşı ve Alçiçek/Türkiye, § 36). Sonuç olarak başvuruculara
verilen idari para cezasının demokratik bir toplumda zorunlu olmadığı kanaatini
açıklamıştır (Akarsubaşı ve Alçiçek/Türkiye, § 37).
14. AHİM Manannikov/Rusya (B. No: 9157/08,
1/2/2022) kararında, bir devlet başkanını destekleme amacıyla düzenlenen halka
açık gösterilerde devlet başkanı karşıtı ifadelerin bulunmasını provokatif
pankart taşıyanlara idari para cezası verilmesini, Sözleşme'nin 10. maddesi
kapsamında incelemiştir. Faber/Macaristan (B. No: 40721/08,24/7/2012)
kararında ise AHİM, polisin uyarısına karşın Árpad çizgili bayrağı taşınması
nedeniyle verilen idari para cezasını Sözleşme'nin 11. maddesi ışığında 10.
maddesi kapsamında incelemiştir.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
15. Anayasa Mahkemesinin 5/10/2023 tarihinde yapmış
olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım
Talebi Yönünden
16. Başvurucular, bireysel başvuru harç ve masraflarını
karşılayacak gelirleri olmadığını beyan ederek adli yardım talebinde
bulunmuştur.
17. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No:
2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli
ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu
anlaşılan başvurucuların adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. İfade
Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
18. Somut olaydaki etkinliği HDP Batman Kadın Meclisinin
organize ettiğini ifade eden başvurucular, kadına yönelik şiddete dikkati çekme
ve toplumu bilinçlendirmek amacıyla parkta afiş astıklarını belirterek bu
nedenle cezalandırılmalarının ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme haklarını ihlal ettiğini iddia etmiştir. Ayrıca siyasi parti
çalışmaları kapsamında söz konusu eylemi gerçekleştirdiklerini belirten
başvurucular; eylemin olaysız şekilde sonlandığını, afişi sadece izinsiz
asmalarının yaptırımı haklılaştırmadığını, yaptırım uygulanabilmesi için
astıkları afiş nedeniyle kamu düzeninin bozulduğunun veya bozulma tehlikesi
olduğunun ortaya konulması gerektiğini, idarece bu hususların dikkate
alınmadığını, dolayısıyla kamuya açık alanda başka kişilerle görüşme
yapmalarının ve A4 kâğıdı ebadındaki afişleri asmalarının hukuka uygun olduğunu
ileri sürmüştür. İdare tarafından daha öncesinde de Batman'da eylem ve
etkinliklerin yasaklandığını belirten başvurucular, belirli bir siyasi parti
mensubu olmaları nedeniyle idari para cezası verildiğini ve parti çalışmaları
için yapmak istedikleri etkinliklerin idarece gerekçesiz şekilde
reddedildiğini, bu durumun da eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Başvurucular taleplerine rağmen kanuna aykırı şekilde kendilerini takip eden
polis memurlarının görev yerlerinin vesöz konusu yaptırımın daha öncesinde kaç
defa uygulandığına ilişkin hususların derece mahkemesince araştırılmaması
nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
19. Bakanlık görüşünde, somut olayda uygulanan idari para
cezasının miktarının az olması nedeniyle başvurunun anayasal ve kişisel önemden
yoksun olduğunu ileri sürmüştür. Ayrıca görüntü kirliliğinin engellenmesi
amacıyla izinsiz afiş asma eyleminin 5326 sayılı Kanun'da bir yaptırıma
bağlandığı belirtilmiş ve bu hususun gözetilerek bireysel başvurunun
değerlendirilmesi gerektiği açıklanmıştır.
20. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
2. Değerlendirme
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucuların mensup oldukları siyasi partinin
yapmak istediği tüm etkinliklerin idarece gerekçesiz şekilde yasaklandığına ve
yaptırımın sadece HDP siyasi faaliyetlerine uygulandığı iddialarına ilişkin
hiçbir somut bilgi ve belge sunmadıkları, dolayısıyla benzer durumdaki
etkinliklerde idarece farklı uygulamalar yapıldığını ortaya koyamadıkları
anlaşılmıştır. Başvurucuların şikâyetinin özü, izin almadan astıkları afiş
nedeniyle idari para cezası verilmesi olduğu anlaşılmıştır. Bir insan hakkı
ihlali niteliğinde olan ve kadına yönelik şiddet olgusuna dikkati çeken
afişlerin asılması bir düşünce açıklaması mahiyetinde olduğundan başvurucuların
tüm iddialarının ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir (benzer değerlendirme için bkz. İbrahim Halil Arabulan,
B. No: 2017/29411, 26/5/2021, § 23)
22. Anayasa’nın “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti”
kenar başlıklı 26. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, düşünce ve kanaatlerini
söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve
yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber
veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması, ...kamu
düzeninin, ...korunması ...amaçlarıyla sınırlanabilir.
…
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir."
a. Anayasa Mahkemesinin İzinsiz Afiş Asma Eylemlerine
İlişkin Değerlendirmeleri
23. Anayasa Mahkemesi, izinsiz afiş asılması nedeniyle
idari para cezası uygulanmasının anayasal hakları ihlal edip etmediğini
denetlediği önceki kararlarında, afiş asma yoluyla yapılan düşünce
açıklamalarının anayasal güvencelerden yararlanmasının afiş asmanın bazı ön
şartlarına bağlanmasına engel teşkil etmeyeceğini ifade etmiştir (afiş asma
nedeniyle gerçekleştirilen müdahalelere ilişkin farklı bağlamdaki
değerlendirmeler için sendika hakkı kapsamında bkz. Abdulvahap Can ve
diğerleri, B. No: 2014/3793, 8/11/2017, § 53; toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında bkz. Sinan Cem Öztürk, B. No:
2016/13477, 9/1/2020, § 43;Burcu Bardakcı ve Erdem Yinanç, B. No:
2016/13475, 11/9/2019, § 44; ifade özgürlüğü kapsamında bkz. Gökçe
Ekin Baran, B. No: 2016/13539, 9/1/2020, § 31).
24. 5326 sayılı Kanun'un 42. maddesinin gerekçesini
gözönünde bulunduran Anayasa Mahkemesi bu kararlarda, kamuya ait alanlarda afiş
asmanın yetkili makamın iznine tabi kılınmasına ilişkin düzenlemeyle görüntü
kirliliğinin engellenmesinin amaçlandığını vurgulamıştır. Dolayısıyla
kamuya ait alanlarda afiş asmanın izne bağlanmasının gerekli bir tedbir
olduğunu ve salt izin şartının hakkın ihlali niteliğinde olmadığını
açıklamıştır (birçok karar arasından bkz. Abdulvahap Can ve diğerleri, §
54; Halil Devrim Ulaş ve diğerleri, B. No: 2015/12590, 6/3/2019, § 42; İbrahim
Hallaç, B. No: 2016/9009, 7/11/2019, § 43; Neslihan Albayrak, B. No:
2015/19611, 13/9/2018, § 21).
25. Öte yandan Anayasa Mahkemesi izinsiz afiş asma
nedeniyle uygulanan idari para cezasını anayasal hak ekseninde değerlendirdiği
birçok kararında, tek başına izin şartının ihlal edilmesinin yaptırım
uygulanması bakımından yeterli görülmeyebileceğini açıklamıştır. Anılan
kararlarda, anayasal hakka yönelik müdahalenin haklı görülebilmesi için izinsiz
afiş asılması nedeniyle kamu düzeninin bozulup bozulmadığına veya bozulma
tehlikesinin bulunup bulunmadığına ya da böyle bir tehlikenin ortaya çıkıp
çıkmadığına ilişkin tespitlerin ve değerlendirmelerin önemine vurgu yapmıştır
(bu yöndeki değerlendirmeler için bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası
ve diğerleri, B. No: 2014/920, 25/5/2017 §§ 88, 89; Abdulvahap Can ve
diğerleri, § 55; Ahmet Özdem, B. No: 2016/13541, 28/5/2019, § 33; Sinan
Cem Öztürk, § 45, Burcu Bardakcı ve Erdem Yinanç, § 46; İbrahim
Hallaç, § 45; Zeynep Gülşah Aksoy, B. No: 2016/50678, 28/5/2019, §
45).
26. Anayasa Mahkemesi Halil Devrim Ulaş ve diğerleri
kararında ise çevre kirliliğini önlemeye ilişkin hukuk normuna uyulmaması
nedeniyle uygulanan yaptırımın hakkın kullanılmasında caydırıcı bir etkiye
neden olmadığı ve zorunlu bir sosyal ihtiyacı karşıladığı sonucuna ulaşmıştır.
Anılan kararda idari para cezası verilmesinin hakka yönelik etkisine odaklanan
Anayasa Mahkemesi, kamusal mekânlara ileride yapılacak toplantının duyurusunu
içeren afişleri asmanın toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılmasının ve
duyurulmasının zorunlu şartı olmadığını, çevre kirliliğini önleme amacıyla
getirilen hukuk normunun ihlal edilmeden de hakkın kullanılabileceğini
belirtmiştir. Ayrıca toplantının serbestçe yapılamadığına yönelik bir şikâyetin
bulunmaması, yaptırımın hakkın kullanılmasına ilişkin olmayıp gerekli özenin
gösterilmeyerek çevreye zarar verilmesi nedeniyle uygulanması da hakkın ihlal
edilmediği yönünde sonuca ulaşılmasında etkili olmuştur (Halil Devrim Ulaş
ve diğerleri, §§ 37-45).
27. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi izinsiz afiş asılması
nedeniyle uygulanan idari para cezalarının hakkın ihlaline neden olup
olmadığına ilişkin değerlendirmelerinde afişlerin asılması suretiyle
kullanılmak istenen hak ilesağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı
arasında makul bir denge kurulup kurulmadığına ilişkin hususları gözetmiştir.
28. Açıklanan gerekçelerle mevcut başvuruda izinsiz afiş
asma nedeniyle idari para cezası uygulanması şeklindeki bir müdahalede, çatışan
haklar arasında makul bir denge kurulup kurulmadığı, hakların gerektiği ölçüde
korunup korunmadığı ve müdahalenin orantılı olup olmadığı irdelenecektir. Bu
değerlendirmede; kullanılan afişlerin yeri, sayısı, kalış süresi, hakkın etkin
bir şekilde kullanımı için zorunlu olup olmadığı ile cezanın ağırlığı ve
yaptırımın ifade özgürlüğüne olan etkisi de gözönünde bulundurulacaktır.
b. Başvurunun Değerlendirilmesi
29. Somut olayda başvurucular, bir parkta bulunan
ağaçlara izinsiz afiş astıkları gerekçesiyle idari para cezasıyla
cezalandırılmıştır (bkz. § 6). Başvurucular, kadına şiddet olgusuna yönelik
güncel bir konuda bilgilendirme ve farkındalık oluşturma amacıyla afişleri
astıklarını ifade etmiştir. Anayasa Mahkemesine afişte yer alan düşünceler
nedeniyle başvurucular hakkında kamu makamlarınca herhangi bir adli soruşturma
açıldığına dair bir bilgi sunulmamıştır.
30. Başvuruya konu eylemin toplumsal bir mesele hakkında
afiş asılması olduğu gözetildiğinde Anayasa’nın 26. maddesinin yalnızca ifade
edilen fikir ve bilgilerin içeriğini değil bunların ifade ediliş biçimlerini de
koruma altına aldığı unutulmamalıdır (kıyaslamak için bkz. Fatih Taş [GK],
B. No: 2013/1461, 12/11/2014, § 105; İrfan Sancı (2), B. No:
2018/5652, 30/3/2022, § 58; Meki Katar [GK], B. No: 2015/4916,
3/10/2019, § 58).
31. Öte yandan eldeki meselenin çözümlenmesinde söz
konusu afişin ülkenin en önemli güncel ve toplumsal meselelerinden biri olan
kadına yönelik şiddet olgusuna dikkati çekme amacıyla ağaçlara yapıştırıldığı
da gözetilecektir. Zira Anayasa’nın 26. maddesinde koruma altında bulunan ifade
özgürlüğü kişinin haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe
ulaşabilmesi, düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanmaması, bunları tek başına
veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi,
anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına
gelir. Anayasa Mahkemesi çok sayıda kararında ifade özgürlüğünün demokrasinin
işleyişi için yaşamsal önemde olduğunu belirtmiştir (Bekir Coşkun [GK],
B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No:
2013/9343, 4/6/2015, §§ 42, 43; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128,
7/7/2015, §§ 35-38). Bununla birlikte ifade özgürlüğünün mutlak bir hak
olmadığı ve Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci maddesinde öngörülen sebeplerle
sınırlanabileceği de gözetilmelidir (Murat Karayel (5), § 29; Mehmet
Günhan Baysan, B. No: 2018/31084, 26/7/2022, § 25).
32. Anayasa Mahkemesi norm denetimine ilişkin bir
kararında, kamu düzenine aykırı davranışların önlenmesi ve toplumda
disiplinin sağlanması amacıyla bireylere idari para cezasının
uygulanabileceğini ifade etmiştir (AYM, E.1997/19, K.1997/66, 23/10/1997).
Gerçekten de toplum hâlinde yaşamanın gereği olarak bireylerin kamu düzenini ve
başkalarının hakları ile çatışan faaliyetlerinin belirli kurala bağlanmasının
ve idari düzeni bozan faaliyetlerinin orantılı bir yaptırıma tabi tutulmasının
gerekli olmadığı söylenemez.
33. Anayasa Mahkemesi bir diğer kararında ise-müdahalenin
meşru amacını teşkil eden- kamu düzeni kavramından ne anlaşılması
gerektiğini de ortaya koymuştur. Buna göre toplumun huzur ve sükûnunun
sağlanmasını, devletin ve devlet teşkilâtının korunmasını amaçlayan her şeyin
kamu düzeni kapsamında olduğunu açıklamıştır (AYM, E.1963/128, K.1964/8,
28/1/1964). Anayasa'nın 56. maddesinin birinci fıkrası ise "Herkes,
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir" denilmek
suretiyle toplumun temiz ve düzenli bir çevrede yaşama hakkını güvence altına
almıştır. Ayrıca aynı maddenin ikinci fıkrasında "... çevre sağlığını
korumak ve çevre kirlenmesi önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir."
şeklindeki düzenlemeyle de devlete ve bireylere çevrenin korunmasına ilişkin
bazı ödevler yüklemiştir. Bu çerçevede düzenli ve sağlıklı bir çevrede
yaşanmasına ilişkin kamu otoritelerinin aldığı tedbirler, toplumun sükûnunu ve
dolayısıylakamu düzenini sağlamak için bir zorunluluktur.
34. Nitekim kanun koyucu, görüntü kirliliğinin
önlenmesi gayesiyle 5326 sayılı Kanun'un 42. maddesinde; kamuya ait alanlarda
afiş asılmasını yetkili makamın, özel alanlarda ise malikinin iznine bağlı
kılmış ve izin şartı yerine getirilmeden afiş asılmasını idari para cezası
yaptırımına tabi tutmuştur. Somut olayda da başvurucuların cezalandırılmasıyla,
izin alınmadan asılan afişler nedeniyle toplumsal düzenin ve çevre kirliliğinin
engellenmesi ve dolayısıyla kamu düzeninin sağlanmasının amaçlandığı
anlaşılmıştır.
35. İlk olarak, herhangi bir izin alınmaksızın kamuya
açık bir alandaki ağaçların üzerine gelişigüzel biçimde çok sayıda afişin
yapıştırılmasının görüntü ve çevre kirliliğine sebebiyet vereceği açıktır. Her
ne kadar bireyler iletmek istedikleri ifadelerin aktarılma şeklini seçmekte
özgür iseler de internetin, sosyal medyanın ve diğer iletişim imkânlarının son
derece geliştiği, topluma erişmek ve fikirleri yaymak için birçok alternatif
yöntemin bulunduğu günümüz şartlarında, üstelik yetkili idari makamlara
başvurarak mevzuata uygun biçimde afişlerin asılması da mümkünken görüntü
kirliliği oluşturacak biçimde kamu alanlarına afiş asılmasının ifade
özgürlüğünün etkin şekilde kullanımı için zorunlu olmadığı değerlendirilmiştir.
36. Öte yandan içeriği, yapıştırılma amaçları ve olayın
bütünü birlikte değerlendirildiğinde afişlerin küçük ebatlarda kâğıtlardan
oluştuğu da gözetilirse bunların sınırlı bir süre için ağaçlara asıldığını ve
geçici nitelikte olduğunu söylemek de mümkün görünmemektedir. Ayrıca
başvurucular, kadına yönelen şiddet hakkında toplumsal farkındalık oluşturmak
için yürüttükleri diğer faaliyetlerine müdahale edildiğini de iddia etmemiştir.
Somut olayın şartlarında afişlerin izinsiz şekilde asılmasının sağlıklı ve
dengeli bir çevrede yaşama hakkının korunması amacıyla getirilen hukuk normunu
ihlal etmesi nedeniyle başvuruculara uygulanan yaptırımın zorunlu bir sosyal
ihtiyaca karşılık gelmediği söylenemez.
37. Bununla birlikte 2020 yılında başvurucuların her
birine uygulanan 395 TL idari para cezasının mahiyeti ve cezanın hafifliği
gözetildiğinde sınırlamayla ulaşılmak istenen -sağlıklı ve düzenli bir çevrede
yaşama hakkı- amaç ile uygulanan idari para cezası arasında aşırı bir
dengesizlik bulunmadığı görülmüştür. Dolayısıyla hissedilir derecede zarar
veren bir etki yaratmayan para cezası ile somut olayda korunması gereken
menfaat karşılaştırıldığında yaptırımın orantılı olduğu değerlendirilmiştir.
38. Ayrıca başvuruya konu müdahale, başvurucuların
kullanacakları iletişim araçlarını seçme konusunda bir sınırlama da
oluşturmamaktadır. Nitekim başvurucuların düzenli bir çevrede yaşamı koruyan
hukuk normlarını gözeterek afiş asmalarının önünde bir engel bulunmamaktadır.
Sonuç olarak somut olayda başvurucuların sağlıklı ve düzenli bir çevrede yaşama
hakkına ilişkin hukuk normunu ihlal etmeleri nedeniyle uygulanan hafif
nitelikteki idari para cezasının ifadelerin aktarılmasına ilişkin tercih
hakkını aşırı biçimde kısıtlamadığı ve dolayısıyla ifade özgürlüğü üzerinde
caydırıcı bir etki yaratacak nitelikte olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
39. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun olan başvuruların Anayasa Mahkemesince
kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda
başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği, temel haklara yönelik bir
müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile
karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun
kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, §
24).
40. Açıklanan gerekçelerle ifade özgürlüğünün ihlal
edilmediği açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetlerine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen
başvurucuların yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA
5/10/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.