logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Hüsame Emre [GK], B. No: 2022/101811, 31/7/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

HÜSAME EMRE BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/101811)

 

Karar Tarihi: 31/7/2025

R.G. Tarih ve Sayı: 2/12/2025 - 33095

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Başkanvekili

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Başkanvekili

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

 

 

Ömer ÇINAR

 

 

Metin KIRATLI

Raportörler

:

Yüksel GÜNARSLAN

 

 

Muzaffer KORKMAZ

Başvurucu

:

Hüsame EMRE

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması ve tutukluluğa itiraz incelemesinde alınan savcılık görüşünün bildirilmemesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasının (FETÖ/PDY) Balıkesir'de yeniden yapılanma kapsamında gerçekleştirdiği değerlendirilen faaliyetlerine ilişkin olarak soruşturma başlatılmıştır.

3. Soruşturma kapsamında bazı şüpheliler hakkında teknik araçlarla izleme ve iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması tedbirlerine başvurulmuştur. Soruşturmanın devamında örgütün çözülmeyi engellemek amacıyla haklarında adli işlem yapılan mensup ve ailelerine yönelik maddi yardımlarına aracılık ettiği şüphesiyle başvurucu da soruşturmaya dâhil edilmiştir.

4. Kolluk görevlileri tarafından muhtelif bankalar ile Posta ve Telgraf Teşkilatından (PTT) temin edilen işlem bilgileri ve ATM kamera kayıtlarının incelenmesi sonrasında düzenlenen 4/10/2022 tarihli tutanakta; başvurucunun FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan tutuklanan veya aranan kişiler ile bu kişilerin aile bireylerinden olan C.D.ye bir defada 4.987 TL, Y.S.ye bir defada 4.187 TL, R.D.ye bir defada 7.184 TL, A.A.ya iki defada 20.373 TL ve B.B.ye bir defada 7.284 TL parayı muhtelif ATM'ler üzerinden kimlik bilgilerini kullanmaksızın kartsız işlemler yoluyla gönderdiğine ilişkin tespitlere yer verilmiştir.

5. Başvurucuya ait HTS kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 10/10/2022 tarihli Kolluk Tutanağı'nda başvurucunun haklarında FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan işlem yapılan toplam 144 kişi ile birçok kez telefonla irtibat kurduğu belirtilmiştir.

6. Başsavcılığın talimatı üzerine başvurucu 18/10/2022 tarihinde yakalanarak gözaltına alınmıştır. Aynı tarihte yapılan arama sonrasında başvurucuya ait çok sayıda dijital materyale el konulmuştur.

7. Başvurucu 21/10/2022 tarihinde müdafiinin de hazır bulunmasıyla Başsavcılıkta ifade vermiştir. İfade sırasında başvurucuya örgüt mensuplarınca örgütsel haberleşme amacıyla kullanılan programlardan olduğu değerlendirilen Signal isimli program sorulmuştur. Başvurucu; Edremit ilçesinde zeytincilik yapan arkadaşı B.U.nun anılan programı dört beş ay önce telefonuna kurduğunu, bu programı internet üzerinden iletişim kurmak amacıyla kullandığını, şifreli bir program olduğunu bilmediğini, genelde sohbet veya ticari amaçlı görüşmeler yaptığını beyan etmiştir. Başvurucu ayrıca inşaatlarda işçi olarak çalıştığını, bazen aldığı malzemelerin parasını ATM'lerden gönderdiğini ve yaptığı işin karşılığı olan bazı ödemelerin de ATM havalesi yoluyla yapıldığını, örgütsel bir amaçla herhangi bir para göndermediğini, para gönderdiği ileri sürülen kişileri tanımadığını, bir dönem arkadaşı B.U.nun verdiği bazı hesap numaralarına borç ödemek amacıyla para göndermesini kendisinden rica ettiğini, kendisinin de hatırlamadığı bazı hesaplara birkaç defa para gönderdiğini ifade etmiştir.

8. Başsavcılık, ifadesinin ardından başvurucuyu 7/2/2013 tarihli ve 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'un 4. maddesine istinaden tutuklanması talebiyle Balıkesir 2. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) sevk etmiştir. Söz konusu tutuklamaya sevk yazısında soruşturmaya ilişkin genel bilgiler ve tespitlere yer verilmekle birlikte başvurucuyla aralarında herhangi bir akrabalık ilişkisi bulunmayan ve haklarında FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlardan soruşturma ve kovuşturma bulunan kişilerin hesaplarına başvurucunun yatırdığı paralara ilişkin işlem detaylarına da yer verilmiştir.

9. Başvurucu sorgusunda Başsavcılıktaki ifadesini tekrar etmiştir. Hâkimlik, sorgusunun ardından başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir. 21/10/2022 tarihli tutuklama kararının ilgili kısmı şöyledir:

"Şüpheliler (...) ve HÜSAME EMRE'nin üzerlerine atılı suçun niteliği ve kapsamı, suçun yasada öngörülen cezasının alt ve üst sınırları, mevcut kanıt durumu, dosya içerisinde bulunan fiziki takip tutanakları, şüphelilerin bazı ATM ler üzerinden kartsız para yatırma işlemi yaptıklarına ilişkin kamera kayıtlarının bulunması, hesabına para yatırılan kişiler veya yakınları hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan adli işlem yapıldığının tespit edilmesinin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delil niteliğinde olması, şüphelilerin kaçma şüphesinin bulunması, delillerin halen toplanmakta olması, el konulan dijital materyaller üzerindeki incelemelerin henüz tamamlanmamış olması, atılı suçun alt ve üst sınırları dikkate alındığında adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacak olması, almaları muhtemel ceza ile uygulanacak tutukluluk tedbiri arasında orantılılık olması da dikkate alınarak CMK’nun 100 ve devamı maddeleri gereğince şüphelilerin AYRI AYRI TUTUKLANMALARINA... [karar verildi.]"

10. Başvurucu 28/10/2022 tarihinde tutuklama kararına itiraz etmiştir. İtirazı inceleyen Balıkesir 1. Asliye Ceza Mahkemesi (itiraz mercii) Başsavcılıktan konuya ilişkin görüşünü bildirmesini istemiştir. Başsavcılık "atılı suçun niteliği, mevcut delil durumu, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin mevcut bulunması, tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu kanaatine varıldığından adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı anlaşıldığından CMK'nın 100 ve devamı maddeleri uyarınca şüphelinin tutukluluk hâlinin devamına karar verilmesi" yönünde görüş bildirmiştir. İtiraz mercii aynı gün başvurucunun itirazının reddine karar vermiştir. Cumhuriyet savcısının görüşüne yer verilen kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Soruşturma dosyası ve itiraz dilekçesi ile şüpheli hakkında verilen kararlar bir bütün halinde değerlendirildiğinde; delil durumu, şüphelinin üzerine atılı suçun niteliği, tutuklama nedenlerinde herhangi bir değişiklik olmaması, adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı, delillerin henüz toplanma aşamasında olduğu dikkate alınarak usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılan tutukluluk halinin devamına ilişkin yapılan itirazın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."

11. Başvurucu 21/11/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

12. Balıkesir 1. Sulh Ceza Hâkimliği 12/1/2023 tarihinde yaptığı tutukluluk değerlendirmesi neticesinde başvurucunun yurt dışına çıkamama ve belirli yerlere düzenli olarak başvurma şeklindeki adli kontrol tedbirleri uygulanmak suretiyle serbest bırakılmasına karar vermiştir.

13. Başvurucuya ait dijital materyaller üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen ve başvurucunun örgüt mensupları tarafından örgütsel haberleşme amacıyla kullanılan Signal isimli şifreli haberleşme programı üzerinden yaptığı mesajlaşmaların içeriklerini gösteren rapor, soruşturma dosyasına sunulmuştur. Başsavcılığın talebi üzerine 29/9/2023 tarihinde ikinci defa gözaltına alınan başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması talebiyle 3/10/2023 tarihinde Hâkimliğe sevk edilmiştir. Hâkimlik, sorgusunun ardından başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir.

14. Başsavcılık 15/12/2023 tarihinde, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma ve terörizmin finansmanı suçlarından cezalandırılması talebiyle iddianame düzenlemiştir. Başsavcılık, Signal programı üzerinden yapılan mesajlaşmaların içeriği ve ATM'lerden gerçekleştirilen para transferlerine istinaden başvurucunun Enes Yiğit, S.E. ve Serdar kod adlarıyla örgüt hiyerarşisinde Balıkesir'in Körfez bölgesi eyalet eğitim danışmanı olarak yer aldığı sonucuna ulaşmıştır. İddianamede başvurucunun örgütün kendisine verdiği parayı Signal programı üzerinden verilen talimatlarla yine örgüt tarafından belirlenen kişilere kartsız işlemlerle ulaştırdığı belirtilmiştir. İddianamede yer verilen ve örgütsel nitelikte olduğu değerlendirilen mesajlar şöyledir:

"'Abi mrb. Ben [M.R.] Bey'in Slm ile. Emanet varmış onu alacaktım nereden alabilirim.', '[H.] beyin selamıyla ariyorum abi bn sizi', 'Bi emanet vardı onun icin aramıstim tmm haberim oldu nasıl yapalım neredesiniz Alınacaklar 1. AYVACIK [İ.A.] Ayvacık, Çanakkale [İ.nin] selamı ile.. 35 bin DOLAR 2. BALIKESİR Balıkesir merkezden 3000 EURO aldırabilirmisiniz İrtibat [A.] bey [A.] bey yurt dışında Balıkesir deki annesi verecek 3. GEBZE Gebze [F.] bey 2000 EURO alınacak', '[S.] bey dönüş yaptı. Emanet ulaşmış. Allah Razı olsun.', 'Ne yaptınız ? Diğer verilecekler ne oldu.', 'Saydınız mı ?', 'Ne Kadar aldık ? Ona göre karşılığını vereceğiz.', 'Ayvacik 35000 dolar', 'Gebze 2000 euro', '-Sa. Nasılsınız ? Çorlu da acil bir ihtiyaç hasıl oldu. Yakın zamanda ulaştırma imkanınız olur mu?', '- Acil ihtiyaçtan dolayı yeni dönem başlamadan istanbulu bu sefer önden halletsek dedik.', 'Çorlu [S.] Bey +90554[...]31 [S.] Bey'in (abisi) selamı ile 500$ İstanbul [İ.Y.] 300 DOLAR', 'Sa abi. Ne yaptınız ? Emanetleri ulaştırabildiniz mi?', 'A.s abi Hallettik abi ikisini de', ' Tc:343[...]68 Tlf:0505[...]84 Ziraat Bankası [M.U]', '450 dolar karşılığı gönderebilirseniz memnun olurum kartsiz istem Gönderdiğinizde miktarı yazabilirseniz memnun olurum. Hesap arkadaşın kayınçosunun [K.] ALMANYA Gaybubetten olup 280 yıl ceza alması söz konusu olan bir kardeşimiz ([V.] By) hicret için 2000 EURO acil ihtiyaç var'"

15. Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) iddianamenin kabulüne karar vermiş ve kovuşturma aşaması başlamıştır. Mahkeme 15/11/2024 tarihinde yurt dışına çıkamama ve belirli yerlere düzenli olarak başvurma şeklindeki adli kontrol tedbirleri uygulanmak suretiyle başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.

16. Bireysel başvuru inceleme tarihi itibarıyla yargılama ilk derece mahkemesi aşamasında derdesttir.

17. Komisyon, adli yardım talebinin kabulüne ve başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

18. Birinci Bölüm, başvurunun Genel Kurul tarafından incelenmesine karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia

19. Başvurucu, yasal olarak gerçekleştirdiği bankacılık işlemlerine istinaden tutuklama nedenleri ortaya konulmadan, gerekçesiz olarak tutuklandığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

20. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının bulunduğu, tutuklama kararında atıf yapılan delillerin kuvvetli suç şüphesi oluşturduğu, başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacı içerdiği ve tutuklamanın ölçülü olduğu ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

21. Başvurucunun şikâyetinin özü, tutukluluğun hukuki olmadığına ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

22. Yakalama suretiyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik müdahale -temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin ölçütlerin belirlendiği Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe- Anayasa'nın 19. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen ve yakalama tedbirinin niteliğine uygun düşen kanun tarafından öngörülme, Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Hasan Akboğa [GK], B. No: 2016/10380, 27/3/2019, § 50; tutuklama tedbirine ilişkin olarak benzer değerlendirme için bkz. Halas Aslan [1. B.], B. No: 2014/4994, 16/2/2017, §§ 53, 54). Bu nedenle somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucu, terörizmin finansmanı suçundan 4/12/2004 tarihli ve5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.

23. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir. Çünkü Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasına göre tutuklama ancak suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler bakımından mümkündür. Bir başka anlatımla tutuklamanın ön koşulu, kişinin suçluluğu hakkında kuvvetli belirtinin bulunmasıdır. Bu, tutuklama tedbiri için aranan olmazsa olmaz unsurdur (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Mustafa Ali Balbay [1. B.], B. No: 2012/1272, 4/12/2013, § 72; Hanefi Avcı [2. B.], B. No: 2013/2814, 18/6/2014, § 46).

24. Soruşturma mercileri; başvurucu hakkındaki tutuklama kararı ve iddianamede başvurucunun şifreli bir haberleşme programı aracılığıyla aldığı örgütsel talimatlara istinaden yine örgüt tarafından kendisine verilen parayı haklarında FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan işlem yapılan kişilere veya aile bireylerine kimlik bilgilerini gizlemek suretiyle ulaştırdığına ilişkin Signal programı mesajlaşmaları, banka ve PTT işlem bilgileri ile ATM kamera kayıtlarına dayanmıştır (bkz. §§ 4, 9 ve 14). İddianamede ayrıca Signal programındaki mesaj içeriklerinden başvurucunun muhtelif kod isimlerle örgütün Balıkesir ili Körfez bölgesi eyalet eğitim danışmanı olduğunun anlaşıldığı belirtilmiştir (bkz. § 14). Başvurucunun cep telefonundan temin edilen Signal mesajlaşma içerikleri ve para gönderdiği kişileri tanımadığı yönündeki savunması gözönüne alındığında para gönderme eylemlerini ticari veya insani mülahazaların dışında örgütsel amaçlarla gerçekleştirdiğine ilişkin olarak tutuklama kararında gösterilen delillerin isnat edilen suçu işlediğine dair kuvvetli belirti kabul edilmesinin temelsiz ve keyfî olmadığı anlaşılmaktadır.

25. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar gözardı edilmemelidir.

26. Somut olayda Hâkimlikçe başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken delillerin henüz toplanmamış olmasına ve dijital materyaller üzerindeki incelemenin devam etmesine değinilerek başvurucunun kaçma ve delilleri karartma şüphesine dayanılmıştır. Tutuklama kararında ayrıca isnat edilen suç için öngörülen cezanın alt ve üst sınırı dikkate alındığında adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacağına ve verilecek muhtemel ceza ile tutuklama tedbiri arasında orantı bulunduğuna vurgu yapılmıştır (bkz. § 9).

27. Başvurucunun ilk defa tutuklandığı tarihte dijital materyallerin incelenmesine devam edilmektedir. Dahası para transferi yapılan kişiler ile başvurucunun ifadelerinde ismini zikrettiği B.U.nun konuya ilişkin bilgilerine bu tarih itibarıyla başvurulmamıştır. Bu nedenle başvurucunun tanık beyanlarına etki etme ve delil karartma şüphesine yönelen tutuklama nedeninin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir.

28. Öte yandan FETÖ/PDY'nin ülkedeki neredeyse tüm kamu kurum ve kuruşlarında örgütlenmiş olması, yüz elliyi aşkın ülkede faaliyet göstermesi ve ciddi seviyede uluslararası ittifaklarının bulunması bu yapılanma ile ilgili olarak soruşturmaya tabi tutulan kişilerin yurt dışına kaçmasını ve yurt dışında barınmasını büyük ölçüde kolaylaştıracaktır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, § 272). Nitekim başvurucunun cep telefonundan temin edilen Signal mesajlaşma içeriklerinde yurt dışına kaçma hazırlığı yapan bir örgüt mensubuna gerekli olan paranın teminine ilişkin ifadelerin bulunması başvurucunun da aynı şekilde yurt dışına kaçma imkânına sahip olabileceğini göstermektedir. Ayrıca başvurucunun tutuklanmasına esas alınan suç için 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Dolayısıyla somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Hâkimlik tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden özellikle -suçun ağırlığına atfen- kaçma şüphesine yönelen tutuklama nedeninin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Yıldırım Ataş [1. B.], B. No: 2014/4459, 26/10/2016, § 60; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66).

29. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır.

30. Somut olayda başvurucunun terörle bağlantılı bir suç nedeniyle tutuklanması dikkate alındığında Hâkimliğin isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olmadığı anlaşılmaktadır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri [2. B.], B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214).

31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Tutukluluğa İtiraz İncelemesinde Alınan Savcılık Görüşünün Bildirilmediğine İlişkin İddia

32. Başvurucu, tutuklama kararına karşı yaptığı itirazın incelenmesi sırasında alınan savcılık görüşünün kendisine tebliğ edilmediğini belirterek savunma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

33. Bakanlık görüşünde, ilgili Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına atıf yapılarak değerlendirmenin bu içtihat doğrultusunda yapılmasının uygun olacağı ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

34. Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası bağlamında incelenmesi gerekir.

35. Anayasa Mahkemesi Devran Duran (aynı kararda bkz. §§ 106-122) kararında; tutukluluk incelemeleri sırasında alınan savcılık görüşünün şüpheli veya sanıklara bildirilmemesinin anayasal önem taşımadığını, diğer yandan içeriğinde başvurucunun cevap vermesini gerektirmeyen ve daha önce ileri sürülmemiş yeni bir olgudan bahsedilmeyen durumlarda savcılık görüşünün başvurucuya bildirilmemesinin önemli bir zarara da neden olmadığını tespit etmiştir.

36. Somut olayda, tutuklama kararına itiraz incelemesi sırasında alınan savcılık görüşünün bildirilmediği ileri sürülmüşse de başvuru formu ve eklerinde başvurucu, bu görüş yazısında kendisinin cevap vermesini gerekli kılan ve daha önce haberdar olmadığı yeni bir olgu bulunduğunu dile getirmemiştir. Ayrıca tutuklama kararına itirazın reddi kararının savcılık görüşüne dayanılarak verildiği yönünde bir tespit de bulunmamaktadır. Dolayısıyla başvurucunun iddiaları bakımından anılan karardan ayrılmayı gerektiren bir durum mevcut değildir.

37. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Diğer İhlal İddiaları

38. Başvurucunun ticari ve insani ilişkilerine istinaden gerçekleştirdiği yasal bankacılık işlemlerinin terörle bağlantılı eylemler olarak kabul edilmesi nedeniyle suçta ve cezada kanunilik ilkesi ve masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddialarının Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt ([2. B.], B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16) ve Ahmet Sil (2) ([1. B.], B. No: 2017/20969, 28/6/2018, §§ 36-40) kararları doğrultusunda başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 2. Tutukluluğa itiraz incelemesinde alınan savcılık görüşünün bildirilmemesi dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 3. Diğer ihlal iddialarının kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,

C. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 31/7/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Genel Kurul
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Hüsame Emre [GK], B. No: 2022/101811, 31/7/2025, § …)
   
Başvuru Adı HÜSAME EMRE
Başvuru No 2022/101811
Başvuru Tarihi 21/11/2022
Karar Tarihi 31/7/2025
Resmi Gazete Tarihi 2/12/2025 - 33095

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması ve tutukluluğa itiraz incelemesinde alınan savcılık görüşünün bildirilmemesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Masumiyet karinesi (Ceza) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (suç süphesi ve tutuklama nedeni) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Tutulan kişinin yargı merciine başvuru hakkı (hakim önüne çıkarılma) Anayasal ve Kişisel Önemin Olmaması
Suç ve cezaların kanuniliği ilkesi Suç ve cezada kanunilik Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi