logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Yavuz Demir [1. B.], B. No: 2022/15649, 5/2/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

YAVUZ DEMİR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/15649)

 

Karar Tarihi: 5/2/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Ferhat YILDIZ

Başvurucu

:

Yavuz DEMİR

Vekili

:

Av. Ekrem KAYA

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, güven ilişkisinin bozulması temelinde iş sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının, gerekçeli kararda suçluluğu ima eden bazı ifadeler kullanılması nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvuruya konu olayların meydana geldiği süreçteki olağanüstü hâl (OHAL) koşullarına, OHAL ilanına ve uygulanan tedbirlere ilişkin genel bilgiler için bkz. C.A. (3) [GK], B. No: 2018/10286, 2/7/2020, §§ 10-18; Ayla Demir İşat [GK], B. No: 2018/24245, 8/10/2020, §§ 10-18.

3. Başvurucu, Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (işveren) bünyesinde işçi olarak çalışmaktadır. İşveren Yönetim Kurulunun kararıyla başvurucunun iş sözleşmesi terör örgütleriyle irtibatlı olduğunun belirlenmesi nedeniyle feshedilmiştir.

4. Başvurucu, feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade talebiyle 25/11/2016 tarihinde Samsun 4. İş Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Dava dilekçesinde; fesih işleminin bir tebligatla gerekçe gösterilmeden gerçekleştiğini, yönetim kurulunun anılan işlemi yapmaya yetkili olmadığını, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasıyla (FETÖ/PDY) bir ilgisinin bulunmadığını ileri sürmüştür.

5. Mahkeme, terör örgütü ile irtibatlı ya da iltisaklı olabileceği hususunda şüphenin bulunduğunu belirterek 23/7/2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin (667 sayılı KHK) 4. maddesi kapsamında gerçekleştirilen fesih işleminin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle 2/2/2017 tarihinde davanın reddine karar vermiştir.

6. Başvurucu, söz konusu karara karşı sunduğu istinaf dilekçesinde; feshin gerekçesiz gerçekleştirildiğini, yönetim kurulunun fesih yetkisine sahip bulunmadığını, örgütle hiçbir bağının olmadığını ileri sürmüştür. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi), Mahkeme kararının hukuka uygun olduğunu belirterek 21/4/2017 tarihinde istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Anılan karara karşı gerçekleştirilen temyiz talebini inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesince Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına 20/6/2018 tarihinde karar verilmiştir.

7. Başvurucu, fesih işleminin anılan yargı kararları ile kesinleşmesi sonucunda Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi 3/11/2020 tarihinde başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkeme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir (Ayten Sekmen ve diğerleri, B. No: 2018/4987, 3/11/2020). Kararda; yargılamayı gerçekleştiren mahkemelerce geçerli bir feshin koşullarının bulunup bulunmadığının incelenmeden asıl işverenin şüphesine bağlı kalınarak bir karar verildiği, başvurucuya tanınan feshe karşı yargı yolunun açık olmasının teorik olmaktan öteye geçemediği vurgulanmıştır (Ayten Sekmen ve diğerleri, § 34).

8. Anayasa Mahkemesi kararı sonrasında gerçekleştirilen yargılama sonucunda Mahkemece 8/7/2021 tarihli kararla davanın reddine karar verilmiştir. Kararda, başvurucu hakkında ByLock kullandığı kabul edilerek etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanması suretiyle FETÖ/PDY üyeliği suçundan ceza verildiği ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verildiği, bu nedenle başvurucunun fesih tarihi itibarıyla terör örgütü ile irtibatının tespit edildiği, feshin geçerli olduğu belirtilmiştir.

9. Mahkeme kararına karşı temyiz talebini inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 24/11/2021 tarihinde temyiz talebinin reddine ve hükmün onanmasına karar vermiştir. Kararda, Anayasa Mahkemesi kararına değinmiş ve başvurucu hakkında FETÖ/PDY üyeliğinden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, bu nedenle feshin geçerli olduğunu vurgulamıştır.

10. Nihai hüküm 4/1/2022 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiş olup 3/2/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

11. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Özel Hayata Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

12. Başvurucu; iş akdinin hiçbir somut gerekçe gösterilmeden haksız olarak feshedilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının, özel hayata saygı hakkının, ayrımcılık yasağının, suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

13. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; süreçte verilen kararlara, konuyla alakalı içtihada ve yargılamaların tarafı olan işveren tarafından sunulan görüş ile ilgili belgelere yer verilmiştir. Ayrıca başvuruya konu olan kararın OHAL döneminde alınması nedeniyle inceleme esnasında Anayasanın 15. maddesinin de dikkate alınmasının faydalı olacağı ifade edilmiştir. Başvurucunun Bakanlık görüşüne karşı beyanında, başvuru dilekçesinde yer verilen hususlar tekrar edilmiştir.

14. Başvurucunun iş sözleşmesinin feshedilmesine yönelik işlem, özel hayata saygı hakkının otomatik olarak uygulanabilirliğini sağlamamakla birlikte mevcut başvuruda mesleki hayata yönelik müdahalenin başvurucunun özel hayatına ciddi şekilde etki ettiği ve bu etkinin belirli bir ağırlık düzeyine ulaştığı değerlendirildiğinden başvuru özel hayata saygı hakkı yönünden uygulanabilir bulunmuş ve bu kapsamda incelenmiştir (benzer şekildeki değerlendirmeler için C.A. (3), §§ 97-101; Ayla Demir İşat, §§ 106-110).

15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

16. Anayasa Mahkemesi benzer başvurularda, derdest bir ceza davası veya soruşturmanın bulunmasının tek başına yeterli görüldüğü hâllerde özellikle de ilgili kişinin beraatine ya da ilgili kişi hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verildiği takdirde mahkemenin ilgili ve yeterli gerekçe gösterme yükümlülüğü çerçevesinde hareket ederek irtibat veya iltisakı gösterir delilleri tartışarak bir sonuca varması ve bunu da gerekçesinde göstermesi gerektiğini kabul etmiştir. (Süleyman Duman ve Diğerleri, B. No: 2019/14039, 20/9/2023, § 29; Ceylan Nergiz, 2021/50842, 5/6/2024, § 20).

17. Somut olaydaki feshin gerekçesi, devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen FETÖ/PDY ile irtibatı veya iltisakı olduğu konusunda başvurucudan duyulan şüphe ve bu şüphe nedeniyle güven ilişkinin ortadan kalkmasıdır. FETÖ/PDY ile irtibatı veya iltisakı olduğu konusunda başvurucudan duyulan şüphenin, FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan yargılanması sonucunda hakkında verilen HAGB kararına konu dosyada başvurucunun ByLock kullandığı tespitine dayandırıldığı anlaşılmaktadır.

18. İş ilişkilerinde taraflar arasındaki güven ilişkisinin ortadan kalktığını söyleyebilmek için şüphenin mutlak bir kesinliğe ulaşması şart değildir. Önemli olan husus işçiden duyulan şüphenin güven ilişkisini zedelediği konusunda objektif nedenlerin bulunması ve bunların ikna edici şekilde ortaya konulmasıdır. Somut olayda başvurucunun FETÖ/PDY ile irtibatı veya iltisakı olduğu yönünde elde edilen ve derece mahkemelerince açıklanan bilgiler dikkate alındığında güven ilişkisinin zedelendiği konusunda başvurucudan duyulan şüphenin ciddi, güçlü ve objektif bir şüphe olarak nitelendirilmeye uygun hâle geldiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda tedbirin taraflar arasındaki güven ilişkisini ortadan kaldırmaya elverişli olduğu ve iş sözleşmesinin feshedilmesini gerekli kıldığı konusunda başvurucu özelinde bireyselleştirmenin yapıldığını söylemek mümkündür. Dolayısıyla somut başvurunun koşullarında benimsenen yaklaşımın kamu gücüyle donatılan işverenin takdir yetkisinin kapsamında olduğu, keyfîlik içermediği ve gerçekleştirilen müdahaleyle takdir yetkisinin sınırlarının aşılmadığı değerlendirilmektedir.

19. Bu açıklamalar doğrultusunda başvurucunun FETÖ/PDY ile irtibatlı veya iltisaklı olma olgusunun işçi-işveren arasındaki güven ilişkisini zedeleyen bir unsur olarak kabul eden idari ve yargısal kararların müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı konusunda ikna edici nitelikte ilgili ve yeterli gerekçeleri içerdiği değerlendirilmektedir. Dolayısıyla somut olaydaki müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk koşulunu sağlamadığı söylenemeyecektir.

20. Öte yandan başvurucunun iş sözleşmesinin feshedilmesinde millî güvenliğin ve kamu düzeninin korunmasına, kamu hizmetinin sürdürülebilirliğinin sağlanmasına yönelik meşru amacın olduğu açık olsa da alınan tedbirin amaçla ölçülü olması şarttır. Bu hususta başvurucunun mesleğinin niteliği, başka bir işte çalışma imkânının bulunup bulunmadığı ve başvurucuya düşen fedakârlığın ağırlığı bir bütün olarak ele alınmalıdır.

21. Somut olayda başvurucu bir kariyer mesleği niteliğinde olan mesleki faaliyetten alıkonulmadığı gibi özel sektörde çalışmasını engelleyen herhangi bir ilave kısıtlamaya da tabi tutulmamıştır. Bu konuda bir kısıtlamanın getirilmemiş olması nedeniyle başvurucunun özel hayata saygı hakkına yönelik müdahalenin öngörülen meşru amaçla ölçülü şekilde gerçekleştirildiği ve kamunun menfaati ile başvurucunun kişisel menfaati arasında adil dengenin kurulduğu değerlendirilmektedir. Ayrıca iş sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle başvurucu ile işveren arasında doğan uyuşmazlığın çözümüne olanak sağlamaya uygun yasal düzenlemelerin mevcut olduğu görülmektedir. Yine başvuruya konu edilen yargılama süreci incelendiğinde başvurucunun derece mahkemeleri önünde delillerini sunduğu, iddiada bulunma ve savunma haklarını herhangi bir engellemeyle karşı karşıya kalmadan kullandığı, dolayısıyla yargılamalarda usule ilişkin güvencelerin sağlandığı anlaşılmaktadır.

22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edilmediği sonucuna ulaşılmıştır.

B. Masumiyet Karinesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

23. Başvurucu; herhangi bir yargılama yapılmadan bir itham üzerine iş akdinin feshedilmesi nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

25. Masumiyet karinesi, kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvence altına alır. Bunun sonucu olarak kişinin masumiyeti asıl olduğundan suçluluğu ispat külfeti iddia makamına ait olup kimseye suçsuzluğunu ispat mükellefiyeti yüklenemez. Ayrıca hiç kimse, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar yargılama makamları ve kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak nitelendirilemez ve suçlu muamelesine tabi tutulamaz (Kürşat Eyol, B. No: 2012/665, 13/6/2013 § 26).

26. Kişinin suçluluğunu ima ya da kabul eden bir yargı kararı söz konusu olmadıkça sadece soruşturma açılmış olması da disiplin veya idari yaptırım işlemlerinin başlatılması veya uygulanması için yeterli görülebilir (Ramazan Tosun, B. No: 2012/998, 7/11/2013, § 65). Masumiyet karinesi bakımından önemli olan husus kamu makamlarının işlem ya da kararlarında belirttikleri gerekçeler veya kullandıkları dil nedeniyle bireye cezai sorumluluk yüklememeleri, ceza mahkemeleri tarafından henüz suçlu bulunmamış bireyin masumiyeti üzerine gölge düşürülmesine sebebiyet vermemeleridir (Galip Şahin, B. No: 2015/6075, 11/6/2018, § 47).

27. Anayasa Mahkemesi HAGB kararının suçluluğu tespit eden bir karar olarak kabul edilmesinin başta masumiyet karinesi olmak üzere temel hakları ihlal edebileceğine dikkat çekmiştir (Ümmügülsüm Salgar [GK], B. No: 2016/12847, 21/10/2021, § 85). Diğer taraftan idari uyuşmazlığın çözümüne esas teşkil etmesi bakımından salt kişinin yargılanmış olmasından ve HAGB'ye dair karardan söz edilmesi masumiyet karinesinin ihlal edildiğinden bahsedebilmek için yeterli değildir (Salih Taş, B. No: 2019/15835, 11/1/2023, § 35). Bunun için kararın gerekçesinin bütün hâlinde dikkate alınması ve nihai kararın münhasıran HAGB'ye karar verilen fiillere dayanıp dayanmadığının incelenmesi gerekir (Hüseyin Şahin [GK], B. No: 2013/1728, 12/11/2014, § 40).

28. Başvuruya konu olayda derece mahkemelerince başvurucunun iş akdinin feshedilmesi, başvurucu hakkında yürütülen kovuşturmaya konu olgular temelinde değerlendirilmiştir. Kararda başvurucunun suçlu olduğuna dair tespit ya da değerlendirme yapılmadığı, yalnızca hukuki süreç anlatılırken başvurucu hakkında terör örgütüne üye olmak suçundan iddianame düzenlendiğinin ve HAGB kararı verildiğinin ifade edildiği görülmüştür. Bu hâle göre derece mahkemeleri tarafından ilgili mevzuat ve somut olayın koşulları değerlendirilmek suretiyle iş akdinin feshedilmesinin haklı nedene dayandığının olgusal temelde incelenerek karar verildiği anlaşıldığından masumiyet karinesinin ihlal edilmediğinin açık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. 1. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

2. Anayasa’nın 36. maddesi ile 38. maddesinin dördüncü fıkrasında güvence altına alınan masumiyet karinesinin İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 5/2/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Yavuz Demir [1. B.], B. No: 2022/15649, 5/2/2025, § …)
   
Başvuru Adı YAVUZ DEMİR
Başvuru No 2022/15649
Başvuru Tarihi 3/2/2022
Karar Tarihi 5/2/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, güven ilişkisinin bozulması temelinde iş sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının, gerekçeli kararda suçluluğu ima eden bazı ifadeler kullanılması nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı KHK-İHRAÇ (OHAL tedbiri, hakim-savcı dışındaki kamu personeli) İhlal Olmadığı
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Masumiyet karinesi (Hukuk) İhlal Olmadığı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi