|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
DAVUT BUZKIRAN BAŞVURUSU
|
|
(Başvuru Numarası: 2022/19784)
|
|
|
|
Karar Tarihi: 1/10/2025
|
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
|
Metin KIRATLI
|
|
Raportör
|
:
|
Ayça GANİDAĞLI DEMİRCİ
|
|
Başvurucu
|
:
|
Davut BUZKIRAN
|
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet TUNÇER
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, karar sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Başvuru, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde gerçekleştirilen işlemler nedeniyle başka temel hakların ihlal edildiğine ilişkin şikâyetleri de içermektedir.
2. Başvurucu, Pamukkale Üniversitesinde (PAÜ) araştırma görevlisi olarak görev yapmaktayken kamu görevinden çıkarılmıştır.
3. Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) başvurucunun Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçunu işlediği şüphesiyle başvurucu hakkında soruşturma başlatmıştır. Soruşturma sonucunda Başsavcılık, başvurucunun anılan suçtan cezalandırılması talebiyle 13/4/2017 tarihli iddianame düzenlemiş; iddianamede diğerlerinin yanı sıra başvurucunun kullanıcısı olduğu 053[2] ...39, 0541 ...40 00 ve 0541...30 00 numaralı GSM hatlarına ByLock programını indirerek bu programı kullandığını, göreve başlayana kadar Bank Asyada hesabı bulunduğunu ve aleyhinde tanık beyanları olduğunu ileri sürmüştür.
4. İddianamenin kabulü ile açılan dava, Denizli 5. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülmeye başlanmıştır. Yargılamada 15/5/2017 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapılmıştır. Tensip Tutanağı'nda diğerlerinin yanı sıra Emniyet Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılarak başvurucunun ByLock programı kullanıcısı olup olmadığı, hangi tarihler arasında bu sistemi kullandığı, anılan programa telefon hattı üzerinden mi yoksa kablosuz ağ üzerinden mi giriş yaptığı, bu sistem üzerinden görüşme ve mesajlaşma yapıp yapmadığı, yapmış ise hangi tarihler arasında yaptığı, ayrıca varsa konuşma ya da mesaj içeriklerinin tespit edilmesinin istenmesine ve duruşmanın 13/6/2017 tarihinde yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvurucu, yargılamanın 19/7/2017 tarihli ikinci celsesinde müdafiinin de hazır bulunmasıyla savunma yapmıştır. Başvurucu; savunmasında aleyhinde sanık ya da tanık beyanı bulunmadığını, ByLock kullanıcısı olmadığını, mahkûmiyete yeter başka delil olmadığını belirterek hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini ifade etmiştir.
6. Yargılamanın 15/12/2017 tarihli yedinci celsesinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu ile yapılan yazışma sonucunda Mahkemeye gönderilen ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı başvurucuya okunmuştur. Başvurucuya ait ByLock Tutanağı'nın incelenmesi neticesinde kullanıcı adının ayse200, şifrenin ayse123, telefon numarasının 0541...30 00 olduğu, "171033 ID'yi Ekleyenlerin Verdikleri İsimler (Roster)" başlığı altında aynı grupta D.K., Ü.S.K., U.E., M.K., S.S., M.Y., A.K., G.Ç.C., M.A., S.E. ve Ş.D.nin yer aldığı görülmüştür. Başvurucu tutanağa karşı beyanlarında tutanakta geçen isimleri tanımadığını, 0541 ... 30 00 numaralı telefonun kendisine ait olduğunu ancak bu numarayı 2014 yılının son ayında kapattırdığını, söz konusu içeriklerin kendisine ait olmadığını, içeriklerde kullanıcı olduğuna dair bir ibare bulunmadığını, kişi bilgilerinde de kullanıcı olduğunu gösteren bir bilgi yer almadığını ifade etmiştir. Ayrıca başvurucu müdafi; gönderilen tutanakların kendi içinde çelişkili olduğunu, Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere ByLock'un delil olarak kabul edilebilmesi için kesin deliller ile ispatın gerekli olduğunu savunmuştur.
7. Ayrıca dosya içinde yer alan 5/10/2017 tarihli ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı'na göre; 171033 ID'ye ait sohbet grupları incelendiğinde, grubun genellikle kadın kullanıcılardan oluştuğu, bu sebeple ID'yi kullanan kişinin başvurucunun eşi E.B. olabileceği değerlendirilmiştir. Bununla birlikte 156595 ID'nin kullanıcı adı mesut20, şifresinin mesut123 olduğu, 156595 ID'ye ait sohbet grupları incelendiğinde, grubun genellikle erkek kullanıcılardan oluştuğu, bu sebeple ID'yi kullanan kişinin başvurucu olduğunun değerlendirildiği belirtilmiştir.
8. Yargılamanın 2/4/2018 tarihli onuncu celsesinde Başsavcılık tarafından esas hakkında mütalaa sunulmuştur. Aynı celsenin devam eden 10/4/2018 tarihli oturumunda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan (BTK) başvurucunun CGNAT kayıtları Mahkemeye gönderilmiştir. Bu kapsamda BTK'dan gönderilen verilere göre başvurucunun kullanımında olan 0532 ...39 nolu GSM hattı ile 20/9/2014-21/3/2015 tarihleri arasında 705 kez ByLock IP'sine bağlanıldığı, baz istasyonu olarak Denizli'den sinyal aldığı, yine başvurucuya ait 0541 ...30 00 nolu GSM hattı ile 10/6/2014-11/12/2014 tarihleri arasında 9388 kez ByLock IP'sine bağlanıldığı, baz istasyonu olarak Denizli'den sinyal aldığı, 0541 ...40 00 nolu GSM hattı ile 28/5/2014-29/11/2014 tarihleri arasında 7703 kez ByLock IP'sine bağlanıldığı, baz istasyonu olarak Denizli'den sinyal aldığı anlaşılmıştır. Başvurucu bu verilere ilişkin olarak yaptığı savunmasında ByLock programını indirmediğini ve kullanmadığını belirtmiştir.
9. Başvurucu 16/4/2018 günü başlayan on birinci celsenin devam eden 9/5/2018 tarihli oturumunda esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yaparak suçlamayı reddetmiştir. Ayrıca savunma dilekçesini sunmuştur. Mahkemece başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Kararda, diğerlerinin yanı sıra ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı ve başvurucunun GSM hattına ait CGNAT kayıtları doğrultusunda başvurucunun ByLock programını kullandığı değerlendirilmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:
"Sanığın örgütün kriptolu haberleşme programı olan By-lock programını kullandığı, Bank Asya isimli bankada hesabının bulunduğu, hesap hareketleri incelendiğinde katılım hesabı açılmadığı, idari ve mali yönü olduğundan talep edilen makamlarda görev almadığı, halen faal olan ve örgütle ilgisi bulunmayan Eğitim-Bir-Sen adlı sendikanın üyesi olduğu anlaşılmakla sanığın örgütle irtibatını gösterir başkaca delil elde edilememiştir.
By-lock mesajiçeriği dosyaya sunulan sanığın adına kayıtlı diğer hat olan 0541.30.00 nolu hatta ilişkin kullanıcı bilgilerinin incelenmesinde, bir kadın tarafından kullanıldığı anlaşılmıştır.
Sanık Davut Buzkıran'ın bylock içeriklerinin incelenmesinde; Kullanıcı adının ayse200, şifrenin ayse123, telefon numarasının 0541..3000 olduğu, aynı grupta [...] adlı kişilerin yer aldıkları, aynı gruptaki kişilerin bylock kullanıcısına ayse200 ve denizli şeklindeki takma isimlerle kaydettikleri sanık Davut Buzkıran'dan sorulduğunda sanık cevaben; 'Adlarını söylediğiniz kişileri tanımıyorum.0541...3000 numaralı telefon bana aittir. Ancak ben bu numarayı 2014 yılı son ayında kapatmıştım. Öncesinde bu hattı ben kullanıyordum. Ancak bu içerikler bana ait değildir. Telefonumu kimseye vermedim' demiştir.
BTK'dan gönderilen CGNAT kayıtlarına göre;
Sanık Davut Buzkıran'a ait 0532 ...[3]9 nolu GSM hattı ile 20/09/2014-21/03/2015 tarihleri arasında 705 kez bylock IP'sine bağlanıldığı, baz istasyonu olarak Denizli'den sinyal aldığı görülerek sanıktan sorulduğunda sanık cevaben: 'Ben bylock indirmedim, kullanmadım. Gelen kayıtları kabul etmiyorum' demiştir.
Sanık Davut Buzkıran'a ait 0541 ...40 00 nolu GSM hattı ile 28/05/2014-29/11/2014 tarihleri arasında 7703 kez bylock IP'sine bağlanıldığı, baz istasyonu olarak Denizli'den sinyal aldığı görülmekle sanıktan sorulduğunda sanık cevaben: 'Bu hat bana aittir. Ancak ben bylock indirmedim, kullanmadım. Gelen kayıtları kabul etmiyorum' demiştir. Sanık Davut Buzkıran'a 0541...30 00 nolu GSM hattı ile 10/06/2014-11/12/2014 tarihleri arasında 9388 kez bylock IP'sine bağlanıldığı, baz istasyonu olarak Denizli'den sinyal aldığı görülmekle sanıktan sorulduğunda sanık cevaben: 'Bu hat bana aittir. Ancak ben bylock indirmedim, kullanmadım. Gelen kayıtları kabul etmiyorum.' demiştir.
Sanık hakkında aleyhe tanık beyanının bulunduğu görülmüştür."
10. Başvurucu, istinaf ve gerekçeli temyiz dilekçelerinde diğerlerinin yanı sıra yargılama kapsamında ByLock deliline ilişkin veriler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması talebinin reddedildiğini ve suç teşkil etmeyen eylemleri nedeniyle peşinen suçlu kabul edilerek ByLock kullandığının tespiti ile karar verildiğini belirtmiştir. Hüküm, kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
11. Başvuru 14/2/2022 tarihinde yapılmıştır. Komisyon; başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
12. Başvurucu, ByLock kullanıcısı olmadığına dair karar sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddialarının karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
13. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; yargılama kapsamında başvurucuya iddianamede yer alan suçlamanın dayanağını oluşturan eylemler ve deliller ile suçlamanın hukuki nitelendirilmesinin anlatıldığı, kanundan kaynaklı temel haklarının hatırlatıldığı vurgulanmıştır. Atılı suçlamanın hukuki niteliği, iddianameye konu eylemler ve dosyada bulunan deliller hakkında bilgi sahibi olan başvurucunun yargılama aşamasında lehine olan hususları ileri sürebildiği, aleyhine olan delillere karşı çıkabildiği ve yargılamaya konu olaya ilişkin kendi anlatımını mahkemeye sunabildiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı başvuru formundaki beyanlarını yinelemiştir.
14. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı çerçevesinde incelenmiştir.
15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
16. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı, Anayasa'nın 141. maddesi de dikkate alındığında kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle, gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir. Tarafların uyuşmazlığın sonucuna etkili nitelikteki iddia ve itirazlarının mahkemesince ilgili ve yeterli bir gerekçe ile karşılanması gerekir. Diğer taraftan kanun yolu incelemesi yapan merciin, yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince karşılanmayan iddia ve itirazların bu defa kanun yolu merciince de değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açar (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. [2. B.], B. No: 2013/1213, 4/12/2013, §§ 25, 26;Yasemin Ekşi [1. B.], B. No: 2013/5486, 4/12/2013, §§ 56, 57; Mehmet Yavuz [1. B.], B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51; Vesim Parlak [2. B.], B. No: 2012/1034, 20/3/2014, §§ 33, 34; Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31-39; Münür Ata [2. B.], B. No: 2014/4958, 22/1/2015, §§ 37-43; Hikmet Çelik ve diğerleri [2. B.], B. No: 2013/4894, 15/12/2015, §§ 54-59; Şah Tarım İnşaat Turizm Seyahat Yatçılık San. ve Tic. Ltd. Şti. [2. B.], B. No: 2013/7847, 9/3/2016, §§ 36-48).
17. Somut olayda başvurucunun terör örgütü üyeliği suçundan mahkûm olmasında dayanılan deliller, Bank Asya hesabı bulunması ve CGNAT kayıtları ve 171033 ID'ye ilişkin ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı kapsamında ByLock programı kullanıcısı olmasıdır. Başvurucu, yargılamanın tüm aşamalarında ByLock kullanıcısı olduğu iddiasına itiraz etmiş; ByLock tespitine konu GSM hattının kendisine ait olduğunu ancak söz konusu programı kullanmadığını savunmuştur.
18. Yargıtay uygulamasına göre kişilerin örgütle iltisaklı Bank Asya'ya örgüt liderinin talimatıyla ve terör örgütüne yardım etme kastıyla destek amaçlı para yatırdıklarına ilişkin kesin ve inandırıcı delil bulunmaması durumunda, mevcut şüphe sanık lehine değerlendirilmektedir (birçok karar arasından bkz. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 25/11/2024 tarihli ve E.2022/24737, K.2024/15026; 12/12/2024 tarihli ve E.2022/30656, K.2024/18046; 23/12/2024 tarihli ve E.2022/34231, K.2024/19255 sayılı kararları).
19. Mahkemenin başvurucu hakkında terör örgütüne üye olma suçundan verdiği mahkûmiyetin gerekçesi gözönüne alındığında başvurucunun terör örgütü üyeliği suçundan mahkûm edilmesinde dayanılan tek olmasa da belirleyici delilin ByLock kullanımı iddiasına ilişkin veriler olduğu anlaşılmıştır. ByLock kullanımına dayanak gösterilen 5/10/2017 tarihli tutanağa göre 171033 ID'nin kullanıcı adının ayse200, şifresinin ayse123 olduğu, sohbet gruplarının kadın kullanıcılardan oluşması sebebiyle başvurucunun eşi E.B. tarafından kullanılıyor olabileceği tespitinin yapıldığı görülmüştür. Bunun yanında aynı tutanakta 156595 ID'nin kullanıcı adının mesut20, şifresinin mesut123 olduğu, 156595 ID'ye ilişkin sohbet gruplarının çoğunlukla erkeklerden ve PAÜ'de görev yapan kişilerden oluşması sebebiyle bu ID'yi kullanan kişinin ise başvurucu olduğunun değerlendirildiği görülmüştür. Bu kapsamda söz konusu tutanakta yer verilen tespitlere karşın Mahkemece hükme esas alınan 171033 ID'yi başvurucunun kullandığı sonucuna nasıl ulaşıldığı gerekçede yeterli bir şekilde açıklanmamıştır. Başvurucunun ByLock programını kullanmadığına dair ayrı ve açıkça karşılanması gereken savunmalarına bu kapsamda yeterli bir gerekçe sunulmamıştır.
20. Öte yandan ByLock kullanımına dayanak diğer delil ise CGNAT kayıtlarıdır. Somut olayda CGNAT kayıtlarının Yargıtay içtihadında açıklanan kriterleri (birçok karar arasından bkz. Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin 9/7/2020 tarihli ve E.2018/4070, K.2020/3413; Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 26/1/2022 tarihli ve E.2021/2160, K.2022/249 sayılı kararları) sağlayıp sağlamadığı hususu da Mahkemece tartışılmamıştır. Diğer bir deyişle ByLock programı ile başvurucu arasındaki bağlantının açık bir şekilde kurulamadığı, bu konuda çelişkilerin Mahkemece giderilmediği sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak yargılamaya bir bütün olarak bakıldığında -somut olayın özel koşullarında- Mahkemenin ve kanun yolu mercilerinin davanın sonucuna etkili hususlar hakkında yeterli bir yanıt vermediği anlaşılmıştır.
21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Ömer ÇINAR bu sonuca katılmamıştır.
22. Başvuruda gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden kararda varılan sonuç ve uygun görülen giderime göre, adil yargılanma hakkının diğer güvencelerine ilişkin şikâyetler ve diğer hak ihlalleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
23. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ile 1.000.000 TL manevi ve miktar belirtmeksizin maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
24. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlali sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerinin yapması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
25. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.
26. Eldeki başvuruda ihlalin sonuçlarının giderilmesi bakımından yeniden yargılama yapılması yeterli olduğundan başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE Ömer ÇINAR'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA OYBİRLİĞİYLE,
D. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Denizli 5. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/19, K.2018/176) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
F. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 1/10/2025 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY
Başvuru, karar sonucunu etkileyecek nitelikteki esaslı iddiaların kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin olup, Sayın Mahkemece yapılan değerlendirmede çoğunluk tarafından, başvurucunun Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği kabul edilmiştir. Aşağıda belirttiğimiz nedenlerle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Şöyle ki;
Başvurucu Pamukkale Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak görev yapmakta iken kamu görevinden çıkarılmıştır. Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı başvurucu hakkında FETÖ/PDY terör örgütüne üye olma suçundan soruşturma başlatmış ve iddianamenin kabulü ile başvurucu hakkındaki dava görülmeye başlanmıştır. Yerel Mahkeme başvurucu hakkında mahkûmiyet hükmü kurmuş, bu karar kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Yerel mahkeme gerekçeli kararında özetle, başvurucunun kendi adına kayıtlı GSM hatları üzerinden ByLock isimli gizli haberleşme programı kullandığı, Bank Asya’da hesabının bulunduğu, Eğitim- Bir- Sen adlı sendika üyesi olduğu belirtilmiş, başvurucuya ait 0541…00 nolu GSM hattı üzerinden 28.05.2014 ila 29.11.2014 tarihleri arasında 7703 kez bylock IP’sine bağlanıldığı, yine 0541…30… GSM hattı üzerinden10.06.2014 ila 11.12.2014 tarihleri arasında9388 kez bylock IP’sine bağlanıldığı, baz istasyonu olarak Denizli’den sinyal alındığı, sanık aleyhine tanık beyanlarının olduğu belirtilmiştir.
Başvurucu kovuşturma süreçlerinde müdafi yardımından yararlanmış, iddianameye konu eylemler ve dosya kapsamı hakkında bilgi verilmiş ve savunması alınmıştır. Dosya kapsamında başvurucunun GSM hattı üzerinden ByLock kullandığı tespit edilmiş, CGNAT kayıtları dosyaya girmiştir. Yargılamada başvurucuya esas hakkında mütalaaya savunma imkânı tanınmış ve başvurucunun savunması sonrasında hüküm verilmiştir. Yargılamayı yapan Ağır Ceza Mahkemesi tüm dosya kapsamını nazara alarak, hukuk kurallarını nasıl uyguladığını ve yorumladığını, ayrıca takdir yetkisini gerekçelendirerek hüküm kurmuştur. Yerel Mahkemenin kararı istinaf ve temyiz kanun yollarından geçerek kesinleşmiştir. Buna göre, başvurucunun bireysel başvurusunda yer alan iddiaları kanun yolu şikâyeti niteliğini haiz olup, bireysel başvuruda bu hususların değerlendirilmesi mümkün değildir.
Anayasa Mahkemesi, Aydın Yavuz ve Diğerleri başvurusunda (Başvuru Numarası: 2016/22169, Karar Tarihi: 20/6/2017, R.G. Tarih ve Sayı: 30/6/2017-30110) darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanmaya ilişkin olarak FETÖ/PDY örgütünün özellikleri hakkında kapsamlı açıklamalara yer vermiştir. Söz konusu kararda, yetkili makamlarca ve soruşturma mercilerince 15 Temmuz darbe teşebbüsünün faili olduğu belirtilen FETÖ/PDY'ye ilişkin olarak özellikle son yıllarda yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda bu yapılanmanın özelliklerine ve faaliyetlerine ilişkin birçok tespit ve değerlendirmeye yer verilerek, özetle; FETÖ/PDY’nin başlangıçta özellikle din ve eğitim alanında faaliyet göstererek toplumda meşruiyet kazanmaya çalıştığı, FETÖ/PDY bünyesinde bulunan ışık (talebe) evleri, okullar, yurtlar ve dershaneler aracılığıyla ulaştığı gençleri amaçları doğrultusunda yetiştirdiği ve bu kişilerin yapılanmanın insan kaynağını oluşturduğu, FETÖ/PDY'nin yöneticileri ve üyelerinin, faaliyetlerini gizlilik esasıyla yürüttüğü ve gizliliği sağlayacak haberleşme yöntemleri kullandığı, gizlilik anlayışı, devlet yönetimi bakımından önemli görülen TSK, yargı, emniyet ve mülki idare birimlerinde ayrı bir titizlikle uygulandığı, FETÖ/PDY'nin gerçek amacının devleti ele geçirmek olduğu belirtilmiştir.
Yine Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanması bireysel başvurunun ikincilliği ilkesi yargılamayı yapan derece mahkemelerinin görevidir. Anayasa Mahkemesinin görevi ise, derece mahkemelerinin yorumlarının açıkça keyfi veya bariz takdir hatası içerecek nitelikte olup olmadığını incelemektir. Başvurucu hakkında terör örgütü üyeliğinin sübut bulduğunu kabul eden yerel mahkeme, somut olay bağlamında ByLock, Sendika ve Bank Asya hesabına ilişkin delilleri değerlendirmiş, kararını gerekçelendirmiş ve hüküm kurmuştur. Yerel mahkemenin kararı gerekçeli olup, hukuk kurallarının uygulanmasında bariz takdir hatası veya açık bir keyfilik de mevcut değildir.
Bu nedenlerle başvurucunun, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.