TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
VOLKAN UMUTLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2022/2251)
|
|
Karar Tarihi: 21/5/2024
|
R.G. Tarih ve Sayı: 2/8/2024-32620
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Tuğçe TAKCI
|
Başvurucu
|
:
|
Volkan UMUTLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Neslihan KURTULUŞ EMİRAL
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, aile mahkemesince hükmedilen zorlama hapsi kararı nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucunun eşi, güvenlik güçlerine başvurarak başvurucunun kendisine şiddet uyguladığını ileri sürmüş; 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi (Mahkeme) 1/9/2021 tarihinde başvurucu hakkında diğer tedbirlerin yanı sıra bir ay süreyle müşterek konuttan uzaklaştırma tedbiri uygulanmasına karar vermiştir. Başvurucunun itirazı Urla Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 16/9/2021 tarihinde reddedilmiştir.
3. Mahkeme, başvurucu hakkında 4/10/2021 tarihinde ikinci kez 6284 sayılı Kanun'un 5. maddesinde öngörülen müşterek konuttan uzaklaştırma tedbirinin bir ay uygulanmasına karar vermiştir.
4. Mahkeme söz konusu tedbir kararını infazın sağlanması için aynı tarihte Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) iletmiştir. Başsavcılık ise kararı 5/10/2021 tarihinde Çeşme İlçe Jandarma Komutanlığına (Komutanlık) iletmiş ve kararın taraflara tebliğ edilmesini talep etmiştir. Komutanlık görevlilerince hazırlanan 8/10/2021 tarihli tutanağa göre başvurucu adresinde bulunamamış, Urla'da ikamet ettiği tespit edildiğinden karar başvurucuya tebliğ edilememiştir.
5. Urla Cumhuriyet Başsavcılığına infazı için iletilen tedbir kararı Ailenin Korunması İnfaz Masası tarafından 19/10/2021 tarihinde Urla İlçe Emniyet Müdürlüğüne (Müdürlük) gönderilmiştir. Müdürlük görevlilerince hazırlanan 26/10/2021 tarihli (saat 11.30) tutanağa göre tedbir kararının tebliğ edilmesi amacıyla cep telefonundan aranan başvurucu, görevlilere Urla'da değil İzmir'de ikamet ettiğini bildirmiş; bu nedenle karar kendisine tebliğ edilememiştir.
6. Başvurucunun beyanına göre 2/11/2021 tarihinde eşinin işyerinde olduğunu öğrenmesi üzerine uygun bir saatte müşterek konuta eşyasını almak üzere girmiştir. Mahkeme 5/11/2021 tarihinde başvurucunun uzaklaştırma tedbirini ihlal etmesi nedeniyle başvurucu hakkında üç gün zorlama hapsi uygulanmasına karar vermiştir.
7. Karar 22/11/2021 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu; karara karşı itirazında 4/10/2021 tarihli ikinci uzaklaştırma tedbirine dair kararın kendisine tebliğ edilmediğini, tebligatın yapılamadığının güvenlik güçlerince düzenlenen tutanaklardan da anlaşıldığını, bu nedenle tedbirin sona erdiği düşüncesiyle eşinin olmadığı bir saatte, ilk uzaklaştırma tedbirinin süresi bittikten sonra eşyasını almak için eve girdiğini, eşinin şikâyeti üzerine eve güvenlik güçlerinin gelmesiyle 2/11/2021 tarihinde ikinci tedbir kararından haberdar olduğunu, zaten tedbir süresinin bitmesine iki gün kaldığından itiraz etmesinde bir yarar bulunmadığı düşüncesiyle karara itiraz etmediğini belirtmiştir. Başvurucu ayrıca tedbirin ve tedbire uymamanın sonuçlarının kendisine bildirilmemesi nedeniyle tedbiri ihlal etmiş olmasının da mümkün olamayacağını, uzaklaştırma tedbirinin tebliğ edilip edilmediği araştırılmadan üç gün zorlama hapsine karar verildiğini dile getirmiştir. Başvurucunun itirazı üzerine Urla Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 3/12/2021 tarihinde itirazın reddine karar verilmiştir.
8. İtirazın reddi kararı 9/12/2021 tarihinde elektronik tebligatın okunması suretiyle başvurucuya tebliğ edilmiş olup başvurucu 7/1/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Üç gün zorlama hapsinin infazı 10/12/2021 ile 13/12/2021 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.
10. Komisyon, başvurucunun iddialarının kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Başvurucu; hakkında 4/10/2021 tarihinde verilen bir ay süreli uzaklaştırma tedbirine ilişkin karar kendisine tebliğ edilmediği hâlde üç gün zorlama hapsi verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tedbir ve tedbire uymamanın sonuçları hususundaki bilginin tedbire hükmedilen kişiye tebliğ edilmesinin kanuni zorunluluk olduğunu, kendisine tebligat yapılmadığı için tedbire uymamanın sonuçlarından haberdar olmadığını, bu nedenle zorlama hapsi uygulanmasına karar verilemeyeceğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, zorlama hapsine itirazın reddi kararının yeterli gerekçe içermediğini belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
12. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; kadına karşı şiddeti önlemek ve bununla mücadele etmek için 6284 sayılı Kanun ile etkili ve hızlı usuller geliştirilip şiddete maruz kalan kişilerin gecikilmeksizin koruma altına alınmasının amaçlandığı, bu nedenle hükmedilen tedbir kararlarına uyulmasını sağlamak maksadıyla zorlama hapsine karar verilmesi durumunda adil yargılanma hakkına ilişkin tüm usuli güvencelerin bu tedbirlere uygulanıp uygulanamayacağı hususunun ve iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığının başvurunun incelenmesinde gözetilmesi gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
13. Başvuru, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmiştir.
14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
15. Anayasa Mahkemesi Mustafa Karaca ([GK], B. No: 2020/15967, 20/5/2021) kararında, 6284 sayılı Kanun gereğince hükmedilen uzaklaştırma tedbirine uymama üzerine verilen ve infaz edilen yedi gün zorlama hapsinin kişi hürriyetine bir müdahale olduğunu ve bunun Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen bir mahkeme kararının gereği olarak tutma hâli olduğunu belirtmiştir (Mustafa Karaca, §§ 52, 53). Somut başvuru da 6284 sayılı Kanun gereğince hükmedilen uzaklaştırma tedbirine uymama üzerine verilen ve infaz edilen üç gün zorlama hapsine ilişkin olduğundan Mustafa Karaca kararındaki söz konusu belirlemeden ayrılmayı gerektirecek bir husus bulunmamaktadır.
16. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin ölçütlerin belirlendiği Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa'nın 19. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu sebeple müdahalenin Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen kanun tarafından öngörülme, Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Halas Aslan, B. No: 2014/4994, 16/2/2017, §§ 53, 54).
17. Başvurucunun zorlama hapsine imkân veren kanuni düzenleme 6284 sayılı Kanun'un 13. maddesidir. Dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik müdahalenin kanuni bir dayanağı bulunmaktadır.
18. Ayrıca kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının demokratik toplumlarda taşıdığı önem ve bu hakkın hürriyetten keyfî olarak yoksun bırakmaları önleme amacı dikkate alındığında kanuna dayalı uygulamanın da öngörülebilir olması ve kanunun keyfîliğe karşı kişilere yeterli güvenceler sağlaması gerekir (bazı farklılıklarla birlikte bkz. Mustafa Karaca, § 46).
19. Bir hukuk devletinde mahkeme kararlarının kanunlara uygun olması Anayasa’nın bir gereği olduğundan -her ne kadar Anayasa’nın 19. maddesinin ikinci fıkrasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendindeki düzenlemeden farklı olarak uyulması gereken mahkeme kararının kanuna uygun olarak verilmesi gerektiğinden bahsedilmemiş ise de- tutma hâline dayanak olan mahkeme kararının kanuna uygun verilmiş olması gerekmektedir (Mustafa Karaca, § 47). Yine tutmaya esas mahkeme kararının içeriğinden ve uyulmamasının sonuçlarından kişinin usulüne uygun olarak haberdar edilmesi gerekir. Kişi haberdar edilmediği bir mahkeme kararına uymadığı gerekçesiyle tutulamaz (Mustafa Karaca, § 48).
20. Başvurucunun eşinin şiddete maruz kaldığını bildirerek talepte bulunması üzerine Mahkeme tarafından 4/10/2021 tarihinde 6284 sayılı Kanun'un 5. maddesi uyarınca bir ay süreyle müşterek konuttan uzaklaştırma tedbirine karar verilmiştir. Tutma hâline dayanak olan mahkeme kararı bu yönüyle kanuna uygundur.
21. Diğer yandan 6284 sayılı Kanun'un 8. maddesinde tedbir kararının korunan kişiye ve şiddet uygulayana tefhim veya tebliğ edileceği, tefhim ve tebliğ işlemlerinde tedbir kararına uyulmaması hâlinde şiddet uygulayan hakkında zorlama hapsinin uygulanacağı ihtarının yapılması gerektiği düzenlenmiştir. Yine 18/1/2013 tarihli ve 28532 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliği'nin 31. maddesinde, şiddet uygulayana tedbir kararına aykırı davranması hâlinde hakkında zorlama hapsi uygulanmasına dair karar verilebileceği ihtarının tedbire ilişkin kararda belirtileceği, ayrıca tedbir kararının tefhim ve tebliğ işlemlerinde de bu yönde ihtarın yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bakanlığın 10/1/2023 tarihli "aile içi ve kadına karşı şiddetin önlenmesi" konulu Genelge'sinde, tedbir kararlarının ihlali hâlinde mahkeme tarafından zorlama hapsi kararı verilebilmesi için tebliğe ilişkin evrakta kararın gereklerine aykırı hareket edildiğinde zorlama hapsi uygulanacağı yönünde ihtara yer verilmesi ve tebliğ işleminin kolluk tarafından yapılması hâlinde tebliğ tutanağında tebliğ tarihi ile saatinin açıkça yazılması gerektiği ifade edilmiştir.
22. Bu durumda ilgili mevzuat uyarınca 6284 sayılı Kanun uygulaması kapsamında verilen tedbir kararlarından şiddet uyguladığı iddia edilen kişinin tebliğ ya da tefhim yolu ile haberdar edilmesi mümkündür. Fakat her iki usulde de tedbir kararından haberdar ederken tedbir kararına uymama hâlinde zorlama hapsi uygulanmasına karar verileceği hususundan yani tedbire uymamanın sonuçları hakkında kişiye bilgi verilmesi, bu yönde kişiye gerekli ihtarın yapılması gerekir. Tebliğ ya da tefhime ilişkin evrakta kişiye bu yönde ihtar ve bilgilendirme yapıldığının tereddüde meydan vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunludur.
23. Bu bilgiler ışığında yapılan incelemede 4/10/2021 tarihinde verilen uzaklaştırma tedbirine ilişkin kararda, söz konusu tedbire uymamanın sonuçları açıkça yazılı olsa da bu uzaklaştırma tedbiri kararının ve karara uymaması hâlinde hakkında zorlama hapsi kararı verileceği ihtarının başvurucuya bildirildiğine dair başvurucunun iddiasının aksini kanıtlayan, tereddüde yer vermeyecek bir veriye ulaşılamamıştır. Kararın başvurucuya tebliğ edilmesi için Mahkeme tarafından ilgili kolluk birimlerine müzekkereler yazıldığı, kolluk birimlerince başvurucuya çeşitli sebeplerle ulaşılamaması nedeniyle tutanaklar hazırlandığı görülmüştür. Kolluk görevlileri başvurucuya telefonla ulaşmış olsa da hazırlanan tutanaklarda, başvurucuya kendisi hakkında uzaklaştırma tedbiri kararı verildiğine ve bu tedbire uymaması hâlinde hakkında zorlama hapsi kararı verileceğine dair ihtar yapıldığına yönelik herhangi bir bilgi bulunmamaktadır (bkz. §§ 4, 5). Ayrıca başvurucu 4/10/2021 tarihinde verilen uzaklaştırma tedbirine itiraz da etmemiştir.
24. Bu durumda başvurucunun tutma hâline dayanak teşkil eden mahkeme kararından ve bu karara uymamasının sonuçlarından usulüne uygun olarak haberdar edilmediği sonucuna ulaşılmıştır. Mahkeme kararının gereği olarak tutma hâli bakımından kişinin ilgili mahkeme kararından ve mahkeme kararına uyulmamasının sonuçlarından usulüne uygun olarak haberdar edilmesi gerektiği ve kişilerin haberdar edilmediği bir mahkeme kararına uymadığı gerekçesiyle tutulamayacağı gözönünde bulundurulduğunda başvurucunun tutma hâlinin kanunilik ölçütünü karşılamadığı sonucuna varılmıştır.
25. Mahkeme kararına dayalı olarak tutulma şeklindeki kişi hürriyetine müdahalenin kanuni olmadığı sonucuna ulaşıldığından, müdahalenin meşru amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü bakımından ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrası kapsamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
27. Başvurucu 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
28. Anayasa Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Başvurucu hakkındaki zorlama hapsi infaz edilmiş, başvurucu tahliye edilmiştir. Dolayısıyla ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Öte yandan yalnızca kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğinin tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya talebiyle bağlı olarak net 50.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekmektedir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 19. maddesinde düzenlenen kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 50.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
D. 664,10 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.464,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi (D.İş E.2021/314) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 21/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.