logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(İbrahim Ete [1. B.], B. No: 2022/2271, 16/9/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

İBRAHİM ETE BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/2271)

 

Karar Tarihi: 16/9/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Tolga BAŞBOZKURT

Başvurucu

:

İbrahim ETE

Vekili

:

Av. Mehmet Sabır TAŞ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; bulundurulan yayınlar nedeniyle terör örgütüne yardım etme suçundan mahkûm edilme nedeniyle ifade özgürlüğünün, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Van İl Emniyet Müdürlüğüne 19/11/2009 tarihinde ihbarda bulunan bir kişi; ismini bilmediği kişiler tarafından bir mahallede bir kamyondan çok sayıda koli indirildiğini, koliyi indirenlerin tedirgin olduğunu ve aceleyle indirmeye çalıştıklarını, indirdikleri malzemeleri bir depoya sakladıklarını ancak kolilerin içinde ne olduğuna dair herhangi bir bilgisinin bulunmadığını belirtmiştir.

3. Bunun üzerine kolluk güçleri ihbarın yapıldığı mahalleye giderek başvurucu ve iki kişinin bulunduğu depoda ve araç içerisinde usulüne uygun şekilde aramalar gerçekleştirmiştir. Yapılan aramalar sonucunda da örgütsel doküman olarak değerlendirilen yaklaşık 75 adet koli içinde 7320 adet kitap ele geçirilmiş ve bunlara el konulmuştur. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/11/2009 tarihli kararıyla elkoyma işleminin onanmasına karar verilmiştir. Kolluk güçleri tarafından tanzim edilen 20/11/2009 tarihli tutanak kapsamında ele geçirilen kitaplar şu şekilde belirtilmiştir:

"Aram Yayıncılık tarafından basılan, Abdullah Öcalan tarafından yazılan 2430 adet 'Demokratik Uygarlık Manifestosu - Özgürlük Sosyolojisi - Cilt 3' isimli kitap; 2546 adet 'Demokratik Uygarlık Manifestosu - Maskeli Tanrılar ve Örtük Krallar Çağı - Cilt 1' isimli kitap; 2344 adet 'Demokratik Uygarlık Manifestosu - Kapitalist Uygarlık - Maskesiz Tanrılar ve Çıplak Krallar Çağı - Cilt 2' isimli kitap"

4. Van Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından kitaplar üzerinde yapılan inceleme doğrultusunda söz konusu kitapların Siirt Sulh Ceza Mahkemesince 19/10/2009 tarihli ve 2009/849 D. İş sayılı kararıyla dağıtımı ve satışı yasaklanan PKK terör örgütü lideri tarafından yazılan ve Mezopotamya Yayınlarından çıkan kitaplarla benzer içeriklere sahip olduğu, sadece sayfa sayılarının ve yayınevinin farklı olduğu tespit edilmiştir (Siirt Sulh Ceza Hâkimliğinin kararının ilgili kısımları için bkz. Ş.K. [1. B.], B. No: 2017/32720, 30/6/2021, § 11). Bu doğrultuda Başsavcılık farklı yayınevinden çıkan ve ele geçirilen söz konusu kitapların dağıtımı ve satışının da yasaklanması için 20/11/2009 tarihinde Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinden talepte bulunmuştur. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi yaptığı değerlendirme sonucunda 20/11/2009 tarihli ve 2009/2288 D. İş sayılı kararıyla, PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan tarafından yazılan ve Aram Yayınlarından çıkan kitapların da dağıtımını ve satışa sunulmasını yasaklamıştır. Mahkeme kararının ilgili kısımları şu şekildedir:

"...Yapılan incelemelerde kitabın arka kapağında PKK/KONGRA-GEL elebaşı Abdullah Öcalan'ın resminin bulunduğu, içeriğinde 'PKK'nin kendini kalıcı bir biçimde dağlar başta olmak üzere silahlı direnişe taşıması doğuracağı sonuçlar bakımından önemlidir' şeklindeki PKK/KONGRA-GEL terör örgütünü ve terör faaliyetini özendirici, övücü ifadelerin kitaplarda yoğunlukla işlendiği bu haliyle kitaplara 5187 sayılı Basın Kanununun 25. ve 3713 Sayılı Yasanın 7/2. maddesi gereğince dağıtılması veya satışa sunulmasının yasaklanmasına, ele geçirilecek kitap numunelerinin tamamına el konulmasına karar verilmesi gerekmiş olmakla aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.

HÜKÜM:

PKK KONGRA-GEL terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan tarafından yazılan Aram Yayınlarından çıkan

1- 'Demokratik Uygarlık Manifestosu UYGARLIK (Maskeli Tanrılar ve Örtük Krallar Çağı)-Cilt I',

2- 'Demokratik Uygarlık Manifestosu KAPİTALİST UYGARLIK (Maskesiz Tanrılar ve Çıplak Krallar Çağı)-Cilt II'

3- 'Demokratik Uygarlık Manifestosu ÖZGÜRLÜK SOSYOLOJİSİ-Cilt III'

Adlı kitapların 5187 sayılı Basın Kanununun 25. ve 3713 Sayılı Yasanın 7/2. madde gereğince dağıtılması veya satışa sunulmasının yasaklanmasına,

Ele geçirilecek kitapların tamamına el konulmasına... karar verildi."

5. Aynı zamanda Başsavcılık tarafından yürütülen soruşturma kapsamında yakalanan başvurucu ve diğer iki şüpheli terör örgütüne yardım etme suçundan gözaltına alınmıştır. Başvurucunun kolluk güçleri tarafından şüpheli sıfatıyla alınan ifadesinde, depoda yakalanan iki şahsı esnaf olmalarından dolayı tanıdığını, olay günü iki şahsın evine geldiklerini, aralarından birisinin çocuklara dağıtılmak üzere kalem ve silgi getirdiğini, bunları dağıtmak için araca ihtiyacı olduğunu söylediğini, bu nedenle olay yerine gittiklerini, kolilerin içinde ne olduğunu bilmediğini beyan etmiştir. Başvurucu, Başsavcılıkta alınan ifadesinde de benzer savunmada bulunmasının ardından 21/11/2009 tarihinde serbest bırakılmıştır.

6. Başvurucu ve yakalanan iki kişi hakkında terör örgütüne yardım etme suçundan 15/4/2011 tarihinde Başsavcılık tarafından iddianame düzenlenmiştir. İddianamede, PKK silahlı terör örgütü ve lideri hakkında genel bilgiler verilmesinin ardından başvurucuyla birlikte diğer iki kişinin 7320 kitabı nakletmek üzereyken yakalandığı ve söz konusu kitapların maddi değerinin 128.000 TL olduğu, bu doğrultuda şüphelilerin söz konusu kitapları örgüt içinde dağıtmaya yönelik eylemlerinin terör örgütüne yardım etme suçunu oluşturacağı belirtilmiştir.

7. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi (4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250. maddesinde belirtilen suçlara bakmakla yetkili) tarafından yapılan yargılama sonucunda 11/10/2011 tarihinde başvurucunun da içinde bulunduğu sanıklar hakkında terör örgütüne yardım etmek suçundan 10 yıl hapis cezasına hükmedilmiştir.

8. Mahkûmiyet hükmü başvurucu tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca yapılan değişikliklerin başvurucu lehine olması nedeniyle dosyanın yeniden değerlendirilmesi için Ağır Ceza Mahkemesine iadesine karar vermiştir.

9. 6352 sayılı Kanun kapsamında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 220. maddesinin (6) numaralı fıkrasında yapılan değişiklikleri dikkate alarak dosyayı yeniden ele alan Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi terör örgütüne yardım etmek suçundan başvurucunun da içinde bulunduğu sanıkların 9 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.

10. Mahkûmiyet hükmünün başvurucu tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5/5/2015 tarihli kararıyla hükmün bozulmasına karar vermiştir. Yargıtayın bozma ilamında Mahkeme tarafından sanıkların eylemleri bakımından teşebbüs hükümlerinin değerlendirilmediği belirtilmiştir.

11. Bunun üzerine, Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) yaptığı yeniden değerlendirme sonucunda başvurucunun da içinde bulunduğu sanıkları terör örgütüne yardım etme suçuna teşebbüs etmekten 4 yıl 2 ay hapis cezasına mahkûm etmiştir. Mahkeme gerekçesinde; PKK silahlı terör örgütü hakkında genel açıklamalar yapmasının ardından terör örgütüne yardım etmek suçuna ilişkin bazı bilgilere yer vermiştir. Gerekçede somut olay bakımından değerlendirme ise şu şekildedir:

"Yukarıda belirtilen deliller, yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamındanayrıntıları arama tutanağında yazılı PKK/KONGRA-GEL terör örgütü elebaşısı tarafından yazılan örgütsel doküman niteliğinde ...

...

Somut olay incelendiğinde; sanıkların ayrıntıları arama tutanağında yazılı örgütsel doküman niteliğindeki 75 adet koli içerisinde bulunan 7320 adet kitabı hep birlikte sanıklardan [Ş. A.]'a ait depodan alıp, sanıklardan İbrahim Ete'nin temin ettiği 65 [..] plakalı araca yüklemek suretiyle PKK/KONGRA-GEL terör örgütüne özgür iradeleriyle, örgütün ideolojik altyapısına katkı sağlamak amacıyla nakletmek isterlerken yakalandıkları iddianameye konu fiilin bu şekilde gerçekleştiği anlaşılmakla; sanıkların hareketinin PKK/KONGRA-GEL silahlı terör örgütüne yardım etmeye teşebbüs suçunu oluşturduğu mahkememizce kabul edilmiştir.

Mahkememizce sanıkların; PKK/KONGRA-GEL silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek suçundan hareketlerine uyan TCK'nın 220/7. ve 314/3. maddelerinin yollaması ile 314/2. maddesi gereğince suçun işleniş biçimi, sanıkların amaç ve saiki, suç konusunun önem ve değeri ile kastlarının ağırlığı gözetilerek teşdiden cezalandırılmalarına karar verilmiş olup, cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmelerine ilişkin sebepler somutlaştırıldığında, sanıkların atılı suçu birden fazla kişiyle birlikte, gece vakti işlemelerine göre değerlendirilen suçun işleniş biçimi, ele geçirilen örgütsel dokümanların PKK/KONGRA-GEL silahlı terör örgütü elebaşısına ait kitaplar olmasına, örgüt üyelerinin ideolojik altyapılarının güçlendirilmesi ve örgüte fikri olarak yeni eleman temininde kullanılması amacına göre değerlendirilen sanıkların amaç ve saiki, söz konusu örgütsel dokümanların terör örgütünün varlığını koruması için taşıdığı öneme göre değerlendirilen suç konusunun önem ve değeri, sanıkların yaptıkları plan çerçevesinde anlaşarak sayıca çok fazla örgütsel dokümanları örgüte nakletmek isterlerken yakalanmalarına göre değerlendirilen sanıkların kastlarının yoğunluğu dikkate alınarak her bir sanık için alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin ve tespit edilmiştir."

12. Mahkûmiyet kararının başvurucu tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7/10/2021 tarihli kararı ile suç tarihini ve tekerrüre ilişkin hükümleri düzeltmek suretiyle hükmün onanmasına karar vermiştir.

13. Başvurucu, nihai kararı 23/12/2021 tarihinde öğrendikten sonra 7/1/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

14. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia

15. Başvurucu, hakkında hüküm kurulan terör örgütüne yardım etme suçunun kanunilik şartını sağlamadığını kaldı ki kitap taşıma eyleminin de herhangi bir şiddet unsuru içeren bir eylem olmadığını bu nedenle ifade özgürlüğünün ve suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca olayda ele geçirilen kolilerde yasak yayınlar olduğunu bilmediğini, hakkında herhangi bir delil bulunmadan varsayımsal olarak ve gerekçesiz olarak hüküm kurulduğunu belirterek adil yargılanma ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini de iddia etmiştir.

16. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, konuya ilişkin yargısal içtihatlara değindikten sonra ihlal iddiaları değerlendirilirken somut olayların kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında, bireysel başvuru formlarında dile getirdikleri itirazlarını yinelemiştir.

17. Başvuru, ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir (benzer yönde değerlendirme için bkz. Ş.K., § 34; Ayhan Ölmez ve diğerleri [2. B.], B. No: 2015/15090, 11/2/2021, § 29) Cahit Baybariz ve Edep Tekin [1. B.], B. No: 2015/15091, 22/7/2020, § 25).

18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

19. Başvurucunun terör örgütüyle bağlantılı çok sayıda kitabı nakletmek biçimindeki eyleminin terör örgütüne yardım etmeye teşebbüs suçunu oluşturduğu gerekçesiyle mahkûmiyetine karar verilmesi ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahaledir (benzer yönde değerlendirme için bkz. Ş.K., §§ 37-38; Cahit Baybariz ve Edep Tekin, § 27; Ayhan Ölmez ve diğerleri, § 31). Anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”

20. Müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

21. Anayasa Mahkemesi Hanifi Yaliçli kararında ([GK], B. No: 2014/5224, 10/6/2021) 5237 sayılı Kanun'un 220. maddesinin (7) numaralı fıkrasının müdahalelerin kanuni dayanağı olarak kabul edilip edilemeyeceğini ayrıntılı olarak incelemiş ve sonuç olarak anılan hükmün kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varmıştır. Müdahalenin kamu düzeninin korunması ve suçların önlenmesi yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır. Bu noktada müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ölçütü yönünden incelenmesi gerekir.

22. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72; AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, § 73; Ferhat Üstündağ [1. B.], B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45).

23. Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması, başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendisini göstermesi gerekmektedir (Sırrı Süreyya Önder [GK], B. No: 2018/38143, 3/10/2019, § 58; Ferhat Üstündağ, § 46; bazı farklılıklarla birlikte ayrıca bkz. Bekir Coşkun, § 51; Tansel Çölaşan [1. B.], B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51). Orantılılık ise bireyin hakkı ile kamunun menfaatleri veya müdahalenin amacı başkalarının haklarını korumak ise diğer bireylerin hak ve menfaatleri arasında adil bir dengenin kurulmasına işaret etmektedir (Ferhat Üstündağ, § 48; bazı farklılıklarla birlikte ayrıca bkz. Tansel Çölaşan, §§ 46, 49, 50; Hakan Yiğit [2. B.], B. No: 2015/3378, 5/7/2017, §§ 59, 68). Bir olayda meşru amaçların bulunmasının hakkı ortadan kaldırmadığı vurgulanmalıdır. Önemli olan, bu meşru amaçla hak arasında olayın şartları içinde bir denge kurmaktır (Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, § 74; Bekir Coşkun, §§ 44, 47, 48; Hakan Yiğit, §§ 58, 61, 66).

24. Yargı mercileri söz konusu dengelemeyi yaparken ve ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılayıp karşılamadığını değerlendirirken belirli bir takdir yetkisine sahiptir. Şüphesiz somut olayda olduğu gibi mahkemece terör örgütünün propagandasının yapıldığı kabul edilen yayınların bireylere, bir kamu görevlisine ya da toplumun bir kesimine karşı şiddete teşvik mahiyetinde olması durumunda kamu otoritelerinin ifade özgürlüğüne müdahale konusunda takdir marjları çok daha geniştir. Ancak bu takdir payı, Anayasa Mahkemesinin denetimindedir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi, bir müdahalenin ifade özgürlüğü ile bağdaşıp bağdaşmadığına karar vermede yetki sahibi olan (iç hukuktaki) son mercidir (diğer çok sayıdaki karar arasından bkz. Ali Kıdık [2. B.], B. No: 2014/5552, 26/10/2017, § 41; Kemal Kılıçdaroğlu [1. B.], B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 57; Ayşe Çelik [2. B.], B. No: 2017/36722, 9/5/2019, § 39).

25. Anayasa Mahkemesinin görevi, bu denetimi yerine getirirken derece mahkemelerinin yerini almak değil onların takdir yetkilerini kullanarak verdikleri kararların Anayasa'nın 26. maddesi açısından uygunluğunu denetlemektir. Anayasa Mahkemesi bunu yaparken eldeki başvurunun koşulları ile beraber özellikle terörle mücadeleye bağlı zorlukları da gözönüne almaktadır (Ayşe Çelik, § 41; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, § 76; Sırrı Süreyya Önder, § 57). Gerçekten de somut olayda olduğu gibi başvurucunun yardım etmekle suçlandığı PKK, yaklaşık kırk yıldır yurdun doğu ve güneydoğu bölgelerinde yoğun olmak üzere ülkenin tümünde pek çok sivil vatandaş ile güvenlik gücünün ölümüne sebep olmuş şiddet eylemlerinin faili bir terör örgütüdür. Bu doğrultuda ülkemizde terörle mücadelenin oldukça hassas nitelikte bulunduğunun ve aynı doğrultuda terörle mücadele eden birimlerin geniş takdir yetkisine sahip olduğunun da kabul edilmesi gerekir (Metin Birdal [GK], B. No: 2014/15440, 22/5/2019, § 74).

26. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, çok sayıda kararında ifade özgürlüğüne gerekçesiz olarak veya Anayasa Mahkemesince ortaya konulan kriterleri karşılamayan bir gerekçe ile yapılan müdahalelerin Anayasa'nın 26. maddesini ihlal edeceğini de ifade etmiştir. İfade özgürlüğüne yapılan bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olması gerekir (diğerleri arasından bkz. Kemal Kılıçdaroğlu, § 58; Bekir Coşkun, § 56; Tansel Çölaşan, § 56; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, § 120).

27. Somut olayda, başvurucu örgütsel yayın olarak kabul edilen çok sayıda kitabın nakli sırasında yakalanarak hakkında terör örgütüne yardım etmek suçundan cezalandırılmıştır.Bu itibarla, Anayasa Mahkemesi başvurucu hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün yargı mercilerince zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığını ikna edici bir biçimde ortaya koyup koymadığını inceleyecektir (Ş.K., § 48; Ayhan Ölmez ve diğerleri, § 41; Cahit Baybariz ve Edep Tekin, § 37).

28. Başvurucu ve yanında yakalanan iki kişi hakkında olay yerinde ele geçirilen kitaplar nedeniyle terör örgütüne yardım etmek suçundan soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma kapsamında, Başsavcılık söz konusu kitapların daha önce Siirt Sulh Ceza Mahkemesi tarafından dağıtımı ve satışı yasaklanan kitaplarla benzer olduğu bu nedenle sadece sayfa numaraları ve yayınevi farklı olan kitapların dağıtılması veya satışa sunulmasının yasaklanmasına karar verilmesi için Van 3. Ağır Ceza Mahkemesine talepte bulunmuştur. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi 20/11/2009 tarihli kararıyla soruşturma kapsamında ele geçirilen kitapların PKK terör örgütünün propagandasını içerdiği kabulüyle söz konusu kitapların dağıtılması veya satışa sunulmasının yasaklanmasına karar vermiştir. Mahkemenin bu değerlendirmesini kitap arka kapağında terör örgütü liderinin fotoğrafının bulunması ile kitap içeriğinde açıkça silahlı direnişi özendiren ve öven ifadelerin yoğun şekilde bulunması olgularına dayandırdığı anlaşılmaktadır (bkz. § 4). Bununla birlikte soruşturma kapsamında ele geçen üç kitaptan hangisinde bu olguların yer aldığı yahut her üç kitapta da bu olguların bulunup bulunmadığı konusunda açık bir tespitin yapılmadığı görülmektedir. İkinci olarak kitapların içeriğinde şiddeti özendiren ve öven ifadelerin ne şekilde yoğun olduğu konusunda kitaptan bir cümle alıntı yapılması dışında başkaca bir bilgiye de yer verilmediği anlaşılmaktadır.

29. Eldeki başvuruya konu yargılamaya dönüldüğünde, ilk derece mahkemesinin mahkûmiyet hükmü gerekçesinde kitapların örgütün ideolojik altyapısına katkı sağlama ve örgüt üyelerinin ideolojik bağlılıklarının güçlendirilmesi amaçları taşıdığı, örgüte fikri olarak yeni eleman temininde kullanıldıkları, bu şekilde terör örgütünün varlığını korumasına hizmet ettikleri değerlendirmelerinde bulunulmuştur (bkz. § 11). Ancak, bu değerlendirmelerin olgusal temeli yönünden kilit bir role sahip olan kitap içerikleri konusunda Mahkeme herhangi bir değerlendirme yapmadığı gibi Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinin kitapların dağıtımını ve satışa sunulmasını yasaklayan koruma tedbiri (Ş.K. § 50; Ayhan Ölmez ve diğerleri, § 43; Cahit Baybariz ve Edep Tekin, § 39) kararına da -delillerin sayıldığı kısımda yer vermekle birlikte- bir atıfta bulunmamıştır. Kaldı ki sadece kitapların dağıtım ve satışa sunulmasının yasaklayan yargısal karara atıf yapılması da mezkûr suçun oluştuğunun izahı için yeterli olmayabilir. Terör örgütüne yardım gibi ciddi bir suçtan mahkûmiyet hükmü kurulurken suça konu esas delil olan kitapların içeriğine ilişkin tespit yapılmadan (veya bu konuda görevlendirilecek bir bilirkişiye bu tespit yaptırılmadan) ve bu içeriğin neden terör örgütünün amaçlarına ulaşmasını kolaylaştırıcı bir niteliğe sahip olduğu ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya konulmadan cezalandırma yoluna gidilmesi düşünülemez.

30. Mahkeme kararında ele geçen kitapların örgütsel doküman olarak kabul edilirken sadece kitabın yazarının terör örgütü lideri olmasına vurgu yapıldığı, bunun dışında kitapların PKK terör örgütünü ve dolayısıyla şiddeti nasıl meşrulaştırdığı, özendirdiği veya teşvik ettiği konularında bir açıklamada bulunulmadığı yahut bu konuda alınan bir bilirkişi raporuna dayanılmadığı görülmektedir. Kanun yolu incelemesi safahatında da anılan bu eksikliğin giderilmediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin hangi toplumsal ihtiyaç baskısı altında gerçekleştiği ve dolayısıyla ulaşılmaya çalışılan meşru amaçla başvurucunun ifade özgürlüğü arasındaki adil dengenin ne şekilde tesis edildiği yargı kararlarıyla ikna edici şekilde ortaya konulabilmiş değildir.

31. Yukarıdaki bilgiler dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin başvurucunun mahkûmiyetinin zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık geldiğini ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya koyamadığı değerlendirilmiştir.

32. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşıldığından Anayasa'nın 26. maddesinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

33. Başvurucu ayrıca yargılama sırasında bazı usuli eksikler nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini de ileri sürmüştür. İfade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiası yönünden ulaşılan sonuç ve buna ilişkin aşağıda varılan giderim türü gözetildiğinde başvurucunun bu iddialarının ayrıca incelenmesine gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

34. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

35. 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Tazminat Komisyonunun Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Kanun’da değişiklik yapan 2/3/2024 tarihli ve 7499 sayılı Kanun uyarınca üç ay içinde yapılacak müracaat üzerine makul süre şikâyetlerinin Tazminat Komisyonu tarafından inceleneceği düzenlenmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi Ahmet Kartalkuş kararında ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna ulaşmıştır (Ahmet Kartalkuş [2. B.], B. No: 2019/39635, 19/3/2024). Somut başvuruda, anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

37. Başvurucu ihlalin tespiti, yeniden yargılama ile 10.000 TL maddi ve 500.000 TL manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.

38. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

39. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

40. Bununla birlikte yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında ve eski hâle getirme kuralı çerçevesinde başvurucuya net 34.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,

C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Van 2. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2015/265, K.2015/406) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucuya net 34.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

F. 664,10 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.664,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/9/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(İbrahim Ete [1. B.], B. No: 2022/2271, 16/9/2025, § …)
   
Başvuru Adı İBRAHİM ETE
Başvuru No 2022/2271
Başvuru Tarihi 7/1/2022
Karar Tarihi 16/9/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, terör olayları nedeniyle uğranılan zararın tazmin edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının, mahkemenin keşif yapmadan karar vermesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü Terör örgütüne yardım etme (TCK.220/7) İhlal Yeniden yargılama
İhlal Manevi tazminat
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Makul sürede yargılanma hakkı (ceza) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi