|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
Y.A. BAŞVURUSU
|
|
(Başvuru Numarası: 2022/32541)
|
|
|
|
Karar Tarihi: 2/10/2025
|
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
Üyeler
|
:
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
|
Raportör
|
:
|
Ayça GANİDAĞLI DEMİRCİ
|
|
Başvurucu
|
:
|
Y.A.
|
|
Vekili
|
:
|
Av. Hamza Ozan YETİŞ
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, karar sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddia ve savunmaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Başvuru, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde gerçekleştirilen işlemler nedeniyle başka temel hakların ihlal edildiğine ilişkin şikâyetleri de içermektedir.
A. Bireysel Başvuru Süreci
2. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
3. Başvurucu, bireysel başvuru konusu olayların meydana geldiği tarihte Denizli 11. Tugay Komutanlığı bünyesinde üsteğmen rütbesiyle görev yapmaktadır.
4. Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile bağlantılı olarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından aralarında başvurucunun da olduğu bir kısım şüpheli hakkında soruşturma başlatmıştır.
5. Soruşturmanın tamamlanmasının ardından Başsavcılık 6/10/2016 tarihli iddianame ile başvurucu hakkında cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve sair suçlardan kamu davası açmıştır.
6. Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme), yüklenen suçlar açısından kastı bulunmadığı gerekçesiyle başvurucunun beraatine karar vermiştir.
7. Katılan kurumlar ve Başsavcılık hükme karşı istinaf kanun yoluna başvurmuş, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi 27/12/2018 tarihinde istinaf talebinin reddine karar vermiştir. Hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16. Ceza Dairesi 6/11/2019 tarihli kararla başvurucunun eylemlerinin suçun işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak suretiyle Anayasa'yı ihlal etme suçuna yardım etme kapsamında kaldığı gerekçesiyle hükmü bozmuştur.
8. Bozma sonrası Mahkeme, başvurucunun eylemlerinin suçun işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak suretiyle Anayasa'yı ihlal etme suçuna yardım etme kapsamında kaldığı gerekçesiyle başvurucunun 14 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
9. Anılan karara yönelik istinaf ve temyiz kanun yolu başvuru talepleri reddedilmiştir. Hüküm, kanun yolu denetiminden geçerek 7/10/2020 tarihinde kesinleşmiştir.
10. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 26/4/2021 tarih ve 2021/307 sayıyla sanık lehine itiraz kanun yoluna başvurarak onama kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
11. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesi 1/11/2021 tarihli ve E.2021/7637, K.2021/9805 sayılı karar ile itirazı yerinde görmeyerek dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna göndermiştir. Başvurucu, Yargıtay kararını 8/2/2022 tarihinde öğrendikten sonra 4/3/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
12. Komisyon; başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne, adil yargılanma hakkı kapsamında makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna, suçta ve cezada kanunilik ilkesinin, adil yargılanma hakkının, eşitlik ilkesinin, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ve kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarının kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
B. Bireysel Başvuru Sonrası Süreç
13. Ceza Genel Kurulu 21/3/2023 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazını oybirliğiyle reddetmiştir. Başvurucu müdafii, nihai karar olan Ceza Genel Kurulunun kararını 29/8/2023 tarihinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden okuyarak öğrenmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
14. Başvurucu; dosya içindeki bilirkişi raporları ve tanık beyanları lehine olmasına rağmen bu konudaki esaslı iddia ve savunmalarının karşılanmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
15. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, mevcut başvuruda başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının gözönüne alınması gerektiği vurgulanmıştır. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
16. Genel olarak bir hakkın açıkça öngörüldüğü amaç dışında ve başkalarını zarara uğratacak şekilde kullanılmasının hukuk düzenince himaye edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının bireysel başvuru alanında özel olarak ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve mahkemenin başvuruyu gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (Mehmet Güven Ulusoy [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015, § 31; S.Ö. [2. B.], B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28).
17. Bu kapsamda özellikle mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması, başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (Mehmet Güven Ulusoy, § 32; S.Ö., § 29).
18. Somut olayda başvurucu hakkındaki bireysel başvuruya esas olan Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararına karşı bireysel başvuruda bulunulmasından sonra Yargıtay Ceza Genel Kurulu 21/3/2023 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazını oybirliğiyle reddetmiştir (bkz. § 13). Başvurucu, nihai kararı 29/8/2023 tarihinde öğrenmiştir. Ancak başvurucu, mahkûm olduğu suça dair bireysel başvuruya konu ettiği Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararı üzerine Ceza Genel Kurul tarafından yapılan inceleme ve sonucu hakkında Anayasa Mahkemesini bilgilendirmemiştir.
19. Temyiz incelemesinden geçen kararlara karşı Yargıtay Cumhuriyet başsavcısının itiraz yetkisinin bir olağanüstü kanun yolu olarak düzenlendiği açıktır. Ancak Yargıtay Cumhuriyet başsavcısınca bu yetki kullanılmış ise Yargıtay Ceza Genel Kurulunca daire kararının kaldırılabilme ihtimali de görmezden gelinemez. Bireysel başvurunun yapılmasından sonraki süreçte verilen Ceza Genel Kurulunun kararı başvurucunun mağdur statüsünün değerlendirilmesine veya mahkûmiyet kararıyla ilgili diğer ihlal iddialarına yönelik kabul edilebilirlik ve esas incelemesi bakımından oldukça önem taşımaktadır. Buna karşılık başvurucu, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 59. maddesinin (5) numaralı fıkrasında belirtilen yükümlülüklerine açıkça aykırı bir şekilde, yukarıda ifade edilen olgulara ilişkin olarak herhangi bir bildirimde bulunmamıştır.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun başvurusunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi vermediği, bu süreçte vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında Anayasa Mahkemesini bilgilendirmemek suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasını engellediği anlaşıldığından başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 2/10/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.