logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Kenan Gezici [1. B.], B. No: 2022/3982, 29/4/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

KENAN GEZİCİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/3982)

 

Karar Tarihi: 29/4/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Muhammed Cemil KANDEMİR

Başvurucu

:

Kenan GEZİCİ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucunun başka bir ceza infaz kurumunda bulunan bir kişiye gönderdiği mektupta yer alan ifadeler nedeniyle disiplin cezasıyla cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu "Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışmak" suçundan hükümlü olarak Bandırma 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.

3. Başvurucu, başka bir ceza infaz kurumunda bulunan bir kişiye gönderilmek üzere hazırladığı mektubu Ceza İnfaz Kurumuna vermiştir.

4. Başvurucunun disiplin cezası almasına neden olan -başvuru formuna eklenmiş- mektubun el yazısıyla yazıldığı, "Merhaba Ş. Heval" şeklindeki hitap cümlesiyle başladığı, 22/9/2021 tarihli mektubun iki sayfadan ve sekiz paragraftan oluştuğu görülmektedir. Mektubun dördüncü paragrafı şöyledir:

"??? sevgili [E. G.] (yeğenim) hala ömrünün baharında Yıldızlaşıp aramızdan ayrılıp gitmesi tarif edilemez bir acı ve hüzün bıraktı yüreğimin derinliğine. En son özgürlük şafağında buluşma umut ve özlemiyle vedalaşmıştık. Ama olur ya belki özgürlük halayına gelemedim o zaman benim yerime Van Kale’nin tepesinde Güneş’in doğuşu ve batışı doyasıya izlersin diye bir cümle eklemişti son vedalaşmamızın ardından…

Welat [kürtçe devlet, memleket anlamına geldiği anlaşılıyor] ve halkının özgürlüğünü görmeden bu dünyadan göçüp gitmeye ilişkin Nuri Dersimi’nin eşi Feride'ye yazdığı mektupta “Birkaç devletin zulüm ve istibdadı karşısında mücadele etmekte bulunan Milletimin hürriyet ve kurtuluş bayrağının dalgalandığını görmeden şu gurbet ellerinde hayatı göz yummak korkunç acı bir şey tasavvur edemiyorum” der. Gerçekten böyle bir acıyı dayanılmaz bir özlemi tasavvur etmek mümkün değil. Bu yakıcı hakikatle birlikte acının esiri olmak da bir yere varması mümkün değil. Anlamlı olan yaşadığımız acıları iradeli bir güce dönüştürmek ve bizlerden kopan o can havalelerimizin mücadele ve özgürlük ütopyalarına sahip çıkmaktır, özgürlük hakikatiyle buluşmaktır… Aksi bir duygu, düşünce ve duruş yüreklerde açılmış yaralar hep kanayacaktır ??? Öyleyse daha bir tutkuyla mücadeleye sarılmalıyız ki o güzel insanlarımızın hevallerimizin yarım kalmış özlemlerini gerçekleştirebilirim…"

5. Ceza İnfaz Kurumu Mektup Okuma Komisyonu (Komisyon) başvurucunun mektubunda terör örgütü ile ilgili örgütsel talimat verdiğini tespit etmiş, bu nedenle mektubun 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 68. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince Ceza İnfaz Kurumundan çıkışının yapılmamasına karar vermiştir. Bu doğrultuda mektup, disiplin cezası gerektirip gerektirmediği yönünden incelenmek ve bir karar alınmak üzere Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kuruluna (Disiplin Kurulu) gönderilmiştir.

6. Komisyonun kararına istinaden mektupta geçen sözler nedeniyle başvurucu hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır. Komisyonun gerekçesine ve başvurucunun savunmasına yer verilen Disiplin Kurulu kararı ile 5275 sayılı Kanun'un 44. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (l) bendinde düzenlenen suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yapma veya yaptırma disiplin suçunun işlendiği gerekçesiyle başvurucuya 11 gün hücreye koyma cezası verilmiştir.

7. Başvurucu, Disiplin Kurulunun kararına karşı Bandırma İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyette bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği, başvurucunun şikâyetini 12/11/2021 tarihinde reddetmiştir. Kararda; başvurucunun mektubunda, suç örgütü üyelerinin mücadelesine, özgürlük amaçlarına sahip çıkılması ve bu mücadelenin daha da arttırılması gerektiği aksi hâlde bu durumun olumsuz sonuçlar doğurabileceği yönünde ifadelerin yer aldığı, mektuptaki bu söylemleriyle başvurucunun suç örgütünün eğitim ve propaganda faaliyetinde bulunduğu belirtilmiştir.

8. Başvurucu, İnfaz Hâkimliği kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurmuştur. Bandırma Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) İnfaz Hâkimliği kararının usul ve yasaya uygun olduğundan bahisle anılan itirazı 10/12/2021 tarihinde reddetmiştir.

9. Başvurucu, nihai kararı 31/12/2021 tarihinde öğrendikten sonra 10/1/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

10. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

11. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

12. Başvurucu; 25 yıldır cezaevinde olduğunu, bu süre içerisinde arkadaşlarıyla mektuplaştığını ve bilgi alışverişinde bulunduğunu, bunundemokratik hakkı olduğunu, mektubun kısıtlanmasını gerektirecek hiçbir ifade içermediğini, karardaki gerekçenin zorlama olduğunu, verilen kararın ciddi hak ihlallerine sebep olduğunuileri sürmüştür.

13. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvuru konusu olayda haberleşme hürriyetinin ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı cevabında hem haberleşme hürriyetinin engellendiğini hem de 11 gün hücre cezasıyla cezalandırıldığını ileri sürerek mağduriyetinin giderilmesini talep etmiştir.

14. Somut olayda başvurucu; disiplin cezasına dair Disiplin Kurulu kararı sonrasında yargısal yollara başvurmuş, yargısal mercilerce şikâyet ve itirazlarının reddedilmesi sonrasında ise bireysel başvuruda bulunmuştur. Bu nedenle başvurucunun esas şikâyetinin mektubun sakıncalı bulunmasına ilişkin olmadığı, disiplin cezasına dair karara yönelik olduğu değerlendirilmiştir. Başka bir deyişle başvurucunun şikâyetleri haberleşmenin engellenmesine değil mektupta kullandığı ifadelerin disiplin cezasına konu edilmesine ilişkindir. Sonuç olarak mevcut koşullar altında başvurunun ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Şeyhmus Ablak [1. B.], B. No: 2019/14529, 30/3/2023, § 22).

15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

16. Başka bir ceza infaz kurumunda bulunan bir kişiye gönderdiği mektupta kullandığı ifadeler nedeniyle hakkında disiplin cezası uygulanan başvurucunun ifade özgürlüğüne bir müdahalede bulunulmuştur. Anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

17. Müdahaleye dayanak olan 5275 sayılı Kanun'un 44. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (l) bendinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı, müdahalenin Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kamu düzeninin korunması meşru amaçları kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmıştır. Bundan sonra yapılması gereken, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığını değerlendirmektir. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72; Ferhat Üstündağ [1. B.], B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45).

18. Herkes gibi hükümlü ve tutuklular da Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri [2. B.], B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65) ve bu bağlamda ifade özgürlüğüne de sahiptir (Murat Karayel (5) [2. B.], B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27). Öte yandan ifade özgürlüğünün mutlak bir hak olmadığı ve Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci maddesinde öngörülen sebeplerle sınırlandırılabileceği unutulmamalıdır. Bu bağlamda ceza infaz kurumunda bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi kurumda güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda, mahpusların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebilecektir (Murat Karayel (5) [2. B.], § 29).

19. Disiplin suç ve cezaları yönünden genel hüküm niteliğinde olan 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca, kanun kapsamındaki bir disiplin suçunun oluşabilmesi ve cezasının uygulanabilmesi için sadece her bir disiplin suçu yönünden belirlenen özel hükümdeki şartların gerçekleşmesi yeterli olmayıp ayrıca 37. maddedeki şartların da gerçekleşmesi gerekmektedir. 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesine göre ceza infaz kurumunda düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlal ettiğinde eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre hükümlü hakkında kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanacaktır (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013; Memiş Berber, B. No: 2017/38744, 20/10/2021, § 22).

20. Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesi, ceza infaz kurumunda yapılacak bir eylemin 5275 sayılı Kanun’un 39. ile 44. maddeleri arasında öngörülen disiplin suçunu oluşturduğu açık olsa dahi bu durumun disiplin cezası verilmesi için tek başına yeterli olmayacağını, eylemin ceza infaz kurumundaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini kabul etmiştir (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013; Murat Karayel (5) [2. B.], §§ 43, 44; Cihat Özdemir [2.B], B. No: 2015/214, 9/5/2018, § 22). Dolayısıyla somut olayda başvurucunun başka bir ceza infaz kurumundaki bir mahpusa göndermek istediği mektubun kurumdaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek nitelikte kabul edilmesinin mümkün olup olmadığı incelenmelidir.

21. Başvurucu hakkında anılan mektubunda kullandığı sözler nedeniyle bir disiplin soruşturması yapılmış ve suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yapma veya yaptırma eylemini gerçekleştirdiği gerekçesiyle disiplin cezası uygulanmıştır. Somut olayda öncelikle başvurucunun eylemlerinin suç örgütlerinin propaganda faaliyetlerini yapma disiplin eylemini oluşturduğu kabulüne ilişkin bazı değerlendirmelere ihtiyaç vardır. 5275 sayılı Kanun'da düzenleme altına alınan suç örgütlerinin propaganda faaliyetlerini yapma disiplin suçunu 12/4/1991 tarihli ve 3713 saylı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7. maddesinde yer alan terör örgütünün propagandasını yapma suçu ile karıştırmamak gerekir. Bu ikisinin bir ve aynı şey olduğunu kabul etmek, disiplin suçunu adli bir cezanın verilmesi şartına bağlar ki böyle bir yorumun disiplin suçunun konulma amacı ve koruduğu değer ile bağdaşması mümkün olmaz. Bu nedenle suç örgütlerinin propaganda faaliyetlerini yapma disiplin suçu ceza infaz kurumlarının güvenliği ve disiplini çerçevesinde özerk bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır (Abdulkadir Yurcu [GK], B. No: 2018/35713, 26/1/2023, § 24; Şeyhmus Ablak Ablak [1. B.], § 30).

22. 5275 sayılı Kanun'da yer alan suç örgütlerinin propaganda faaliyetlerini yapma disiplin suçu, sadece terör örgütlerinin propagandasının yapılmasını değil her tür suç örgütünün ceza infaz kurumunda propagandasının yapılmasını düzenlemektedir. Söz konusu suç örgütünün silahlı bir örgüt olması mümkün olduğu gibi silahsız bir örgüt olması da mümkündür. Bu noktadan hareket edildiğinde suç örgütlerinin propaganda faaliyetlerini yapma disiplin suçunun sadece bir terör örgütünün şiddet ve tehdit yöntemlerini meşru gösterme veya övme ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik etmeyle sınırlandırılması mümkün değildir. Örgütsel motivasyonu güçlendirmek, örgüte bağlılığı canlı tutmak, örgütün amaçlarını gerçekleştireceği ümidini aşılamak, örgütün korkutuculuk gücünü yaymak, örgütsel eylemleri yüceltmek, örgütün kurucu, yönetici veya üyelerini övmek amacıyla yapılan, ceza infaz kurumlarının güvenliği ve disiplinini tehdit eden, mahkûmların ıslahı amacı ile çatışan faaliyetlerin tamamının bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmelidir (Abdulkadir Yurcu, § 25; Şeyhmus Ablak Ablak [1. B.], § 30).

23. Başvurucu, somut olaya konu mektubunda (bkz. § 4) yeğeni olduğunu belirttiği E. G. adlı kişinin ölümünü "yıldızlaşmak" olarak tanımlamış, bu kişinin ölümü nedeniyle yaşadığı üzüntüyü dile getirmiştir. Açık kaynaklardan yapılan araştırmada Eren-11 Operasyonu kapsamında Bitlis-Tatvan kırsalında tespit edilen teröristlere yönelik komando ve özel harekat birlikleriyle 3/6/2021 tarihindedüzenlenen operasyonda, 3 teröristin etkisiz hâle getirildiği, teröristlerden birinin terörden arananlar listesinde gri kategoride yer alan, örgütün Bitlis kırsalında sözde Garzan Eyaleti Tatvan-Hizan sorumlusu "E.G." kod adlı H. G. olduğu anlaşılmaktadır.

24. Başvurucunun mektubun devamında, örgüt üyelerince bilindiği anlaşılan tarihi bir mektuptan da bahsederek özgürlük mücadelesinden, bu süreçte ölenlerin özgürlük hayallerine sahip çıkılması gerektiğinden, kurtuluş bayrağını görmeme ihtimalinin verdiği acıdan, mücadeleye devam etmenin öneminden bahsettiği görülmektedir. Başvurucunun mektubun yazıldığı tarihten yaklaşık üç ay önce öldürülen teröristin ölümünü "yıldızlaşmak" olarak nitelendirerek yücelttiği, ölenlerin verdiği mücadelenin özgürlük mücadelesi olduğu ve buna devam edilmesi, yarım kalmış özlemin gerçekleştirilmesi için çalışılması gerektiğini ifade ettiği görülmektedir.

25. Söz konusu ifadelerden başvurucunun PKK/KCK terör örgütü üyesi olan H.G.nin ölümünü örgütün amaçları yönündeki eylemler bağlamında kutsallaştırdığı, özgürlük için mücadeleye devam edilmesi yönündeki ifadeleri terör örgütünün eylemlerine meşruluk kazandırma, destek olma ve başarılı olmasını temenni etme niteliğinde olduğu görülmektedir. Bu tespitler de gözetilerek başvuru konusu mektup içeriği ve üslubu ile değerlendirildiğinde, başvurucunun anılan mektupla örgütün görüşlerine meşruluk kazandırmaya çalışmayı, örgütsel motivasyonu güçlendirmeyi ve örgüte bağlılığı canlı tutmayı amaçladığı açıktır. Bu nedenle başvuru konusu dokümanın suç örgütünün propagandasının yapılması için elverişli olduğu değerlendirilmiştir. Bu bağlamda İnfaz Hâkimliği kararında yer verilen gerekçenin (bkz § 7) keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.

26. Öte yandan Ceza İnfaz Kurumunda oluşturulan ancak Ceza İnfaz Kurumu dışına ulaşması engellenen başvurucunun mektubunun propaganda aracı olarak görülmesinin ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Bir eylemin disiplini bozduğu ve düzenli yaşamın sürdürülmesini önlediği değerlendirilirken disiplin cezalarının amacının da dikkate alınması gerekir. Disiplin cezaları sadece disiplin tesisini değil disiplinsizliğin ve zarar ihtimalinin ortadan kaldırılmasını da amaçlamaktadır. Buradan çıkan sonuca göre kişilerin disiplinsizliğe neden olma potansiyeline sahip eylemlerinin de yaptırıma tabi tutulması gerekmektedir (Abdulkadir Yurcu, § 27).

27. Bunun yanında bir hapis cezasının veya özgürlükten yoksun bırakan benzer bir yaptırımın amacı ve meşruiyeti; toplumu suça karşı korumak, bununla bağlantılı olarak mahkûmların ıslahını sağlayabilmektir (benzer değerlendirmeler için bkz. Halil Bayık [GK], B. No: 2014/20002, 30/11/2017, § 36). Mahkûmların ıslahı ise ancak kişilerin suç işlemesinin önüne geçilmesi ve düzenli bir hayat sürdürmelerini alışkanlık hâline getirmelerinin sağlanmaya çalışılmasıyla mümkün olabilecektir. Bu değerlendirmelerden yola çıkıldığında mahkûmların ıslah amacını zorlaştıracak ve düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek davranışlardan kaçınma yükümlülükleri vardır (Abdulkadir Yurcu, § 28).

28. Başvurucunun göndermek istediği mektubun herhangi bir surette denetimi geçtiği takdirde alıcı kişiler tarafından okunacağı muhakkaktır. Örgütsel motivasyonu güçlendirmeyi ve örgüte bağlılığı canlı tutmayı sağlamayı amaçladığı tespit edilen başvuru konusu mektubun ceza ıslah amacını zorlaştıracağı, mahkûmun toplum içine döndüğünde hukuka saygı göstermesi ve yaşamını kendi kendine sürdürebilme isteği ve yeteneği kazandırılması amacına uygun düşmeyeceği değerlendirilmiştir (benzer bir değerlendirme için bkz. Abdulkadir Yurcu, § 29).

29. Sonuç olarak disiplin cezasına konu eylemin mahkûmların ıslah amacını, Ceza İnfaz Kurumunda düzenli bir yaşamın sürdürülmesini ve güvenliğin sağlanmasını zorlaştıracak ve kurumda disiplini bozacak nitelikte bir eylem olduğu değerlendirilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun ceza infaz kurumunda bulunmasının gerektirdiği sorumluluğuna uygun davranmaması nedeniyle verilen cezanın zorunlu bir ihtiyacı karşıladığı, başvurulan yöntemden beklenen fayda ile ceza infaz kurumundaki disiplinin sağlanması arasındaki dengenin sağlandığı değerlendirilmiştir. Öte yandan Ceza İnfaz Kurumu idaresinin takdir payı ile birlikte değerlendirildiğinde başvurucuya eylemi nedeniyle verilen hücreye koyma disiplin cezasının orantılı da olduğu, bu nedenlerle müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı kabul edilmiştir.

30. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 29/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Kenan Gezici [1. B.], B. No: 2022/3982, 29/4/2025, § …)
   
Başvuru Adı KENAN GEZİCİ
Başvuru No 2022/3982
Başvuru Tarihi 10/1/2022
Karar Tarihi 29/4/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucunun başka bir ceza infaz kurumunda bulunan bir kişiye gönderdiği mektupta yer alan ifadeler nedeniyle disiplin cezasıyla cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü Ceza infaz kurumunda ifade İhlal Olmadığı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi