TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BÜLTEN BASIN YAYIN REKLAMCILIK TİC. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2022/6786)
|
|
Karar Tarihi: 29/04/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin Ozan ADIYAMAN
|
Başvurucu
|
:
|
Bülten Basın Yayın Reklamcılık TİC. LTD. ŞTİ.
|
Vekili
|
:
|
Av. Devrim AVCI ÖZKURT
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, yayımlanan bir haber ve paylaşılan bir sosyal medya iletisinden dolayı gazete sahiplerinin aleyhine manevi tazminata hükmedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu Bülten Basın Yayın Reklamcılık Ticaret ve Limitet Şirketi, Evrensel gazetesinin yayın sahibidir.
3. "patronlarinensesindeyiz.org" adlı internet sitesinde 9/1/2019 tarihinde "[D.E.nin] set emekçileri anlattı: 9 hafta çalışmaya 3 haftalık ücret" başlıklı bir haber yayımlanmıştır. D.E. dizisinin çekildiği sette çalışan ve kimlik bilgileri açıklanmayan iki kişiyle gerçekleştirilen röportaja yer verilen haberde ağlaması için bir çocuk oyuncuya fiziksel şiddet uygulandığı iddiasına yer verilmiştir. Bahse konu haberin ilgili kısmı şu şekildedir:
"...
Set Emekçisi A- [D.E.] devlet destekli bir proje. En çok şuna şahit oldum ben, akşam Cumhurbaşkanı ulusa sesleniş yapıyor, ertesi gün senaryoya revizyon geliyor ve yapılan konuşmadan sahnelere cümleler ekleniyor. Ertuğrul karakterine söyletiliyordu bu cümleler, gündeme göre durmadan senaryolar değişiyordu. Daha önemlisi, [D.E.nin] kasetlerinin yayından bir gün evvel prodüksiyon aracıyla Ankara’ya gönderildiğini duyduk. Orada izlendikten sonra yayına giriyormuş.
Ayrıca insanlar sağlıksız koşullarda çalışıyor. İzleyenler görecektir, sahneler ormanlık alanda geçiyor çoğunlukla ve çekim esnasında ısınabilecek hiçbir kaynak yok. Bununla görevlendirilmiş bir ekip yok. Kendi imkanlarımızla odun toplayıp yakıyorduk, gece evimize gittiğimizde üzerimiz başımız is kokuyordu.
...
‘ROL GEREĞİ AĞLATMAK İÇİN ÇOCUK OYUNCUYA DEFALARCA VURULDU’
Set Emekçisi A- Ne zaman yatacağı hiç belli olmuyor ödemelerin. Pazartesi ya da Cuma yatıyordu. Ama sette bir anda o gün kaşelerin yatmayacağı söyleniveriyordu. İnsanlar tüm hesaplarını paranın yatacağı üzerine yaptıkları için hazırlıksız yakalanıyorlar. Kredi çekip paralar yatmaya başlayana kadar kredi ödeyen insanlar var mesela. Kredi ödemeleri aksıyor çalışanların. Benim cebimde akbilim yok, ekip servisinin kalkış yerine nasıl gidebileceğimi bilmiyordum mesela. Ödemeler düzene girdikten sonra da hiç onların söyledikleri gibi olmadı. Ayda hiç 4 kaşe yatmadı. Hep bir kaşeyi içeride bıraktılar.
Ben de mesela çocuk oyuncunun sahnede rol gereği ağlasın diye ayağına defalarca vurulduğuna tanık oldum. Bu çocuk sabah bizimle sete gelip bizimle setten gidiyordu. Ortalama 12-13 saat çalışıyordu. Normalde çocukların olduğu sette pedagogların olması gerekir ama yapım buna uymadı.
Çalışma koşullarımızla ilgili sendikaya şikayet ettiğimizde de 'zaten diğer setlere göre çalışma saatleriniz az, daha ne istiyorsunuz' gibi şeyler işittik.
..."
4. Evrensel gazetesinin 16/1/2019 tarihli nüshasında ve www.evrensel.net isimli internet sitesinde "[D.E.] dizisinin setinde 'çocuk oyuncuya şiddet' iddiası" başlıklı bir haber yayımlanmıştır. Söz konusu haber şöyledir:
"[D.E.] dizisinin set ekibinde çalışmış bir emekçinin iddiasına göre, çocuk oyuncunun rol gereği ağlaması için ayağına defalarca vurulmuş.
TRT'de yayımlanan [D.E.] dizisinin setinde çalışan set emekçileri, Patronların Ensesindeyiz Ağı isimli internet sitesine verdiği röportajda çalışma koşullarına dair çeşitli iddialar öne sürdü. Dizinin set ekibinde yer almış ve ismini vermek istemeyen bir set emekçisi, 'Çocuk oyuncunun sahnede rol gereği ağlasın diye ayağına defalarca vurulduğuna tanık oldum' ifadesini kullandı.
Patronların Enseşindeyiz Ağı'nda yer alan habere göre, [D.E.] dizisinin setinde çalışmış set emekçileri çalışma koşullarını anlattı, ödemelerin düzenli olmadığını ve bazen 12 saat yemek yemeden çalışmayı sürdürdüklerini söyleyen set emekçileri, diziye dair çarpıcı iddialarda bulundu.
'ÇOCUK OYUNCUNUN AYAĞINA VURULDU'
Söz konusu röportajda konuşan set emekçisi A.'nın iddialarına göre, sette çalışan çocuk oyuncuya ağlaması için fiziksel şiddet uygulandı. Çalışma koşullarını anlatan A. şunları söyledi: Çocuk oyuncunun sahnede rol gereği ağlasın diye ayağına defalarca vurulduğuna tanık oldum. Bu çocuk sabah bizimle sete gelip bizimle setten gidiyordu. Ortalama 12-13 saat çalışıyordu. Normalde çocukların olduğu sette pedagogların olması gerekir ama yapım şirketi buna uymadı. Çalışma kaşullarımızla ilgili sendikaya şikayet ettiğimizde de 'Zaten diğer setlere göre çalışma saatleriniz az, daha ne istiyorsunuz' gibi şeyler işittik.
'KOŞULLAR SAĞLIKSIZ, ÖDEMELER DÜZENSİZ'
Set emekçisi A. şöyle devam etti: Sette bir anda o gün kaşelerin yatmayacağı söyleniveriyordu. İnsanlar tüm hesaplarını paranın yatacağı üzerine yaptıkları için hazırlıksız yakalanıyorlar. Kredi çekip paralar yatmaya başlayana kadar kredi ödeyen insanlar var mesela, Kredi ödemeleri aksıyor çalışanların. Benim cebimde akbilim yok, ekip servisinin kalkış yerine nasıl gidebileceğimi bilmiyordum mesela. Ödemeler düzene girdikten sonra da hiç onların söyledikleri gibi olmadı. Ayda hiç 4 kaşe yatmadı. Hep bir kaşeyi içeride bıraktılar.
Set emekçisi A, set çalışanlarının sağlıksız koşullarda çalıştırıldığını belirterek, 'izleyenler görecektir, sahneler ormanlık alanda geçiyor çoğunlukla ve çekim esnasında ısınabilecek hiçbir kaynak yok. Bununla görevlendirilmiş bir ekip yok. Kendi imkanlarımızla odun toplayıp yakıyorduk, gece evimize gittiğimizde özerimiz başımız is kokuyordu' dedi.
'DİZİYİ YAYINDAN ÖNCE ANKARA İZLİYOR'
[D.E.] dizisinin devlet destekli bir proje olduğunu ifade eden A, sözlerini şöyle sürdürdü: Akşamı Cumhurbaşkanı ulusa sesleniş yapıyor, ertesi gün senaryoya revizyon geliyor ve yapılan konuşmadan sahnelere cümleler ekleniyor. Ertuğrul karakterine söyletiliyordu bu cümleler, gündeme göre durmadan senaryolar değişiyordu. Daha önemlisi, [D.E.nin] kasetlerinin yayından bir gün evvel prodüksiyon aracıyla Ankara'ya gönderildiğini duyduk, Orada izleridikten sonra yayına giriyormuş."
5. Ayrıca haber tarihinde "twitter.com/evreselgzt" isimli twitter hesabından "[D.E.] dizisinin set ekibinde çalışmış bir emekçinin iddiasına göre, çocuk oyuncunun rol gereği ağlaması için ayağına defalarca vurulmuş." içerikli bir ileti paylaşılmıştır.
6. Söz konusu haberlerin kişisel itibarını zedelendiğinden bahisle Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) başvurucu Şirket ve yetkilisi C.D. aleyhine 20.000 TL talebiyle manevi tazminat davası açmıştır. Dava dilekçesinde haberde geçen iddialarla ilgili tüm sorumluluğun yapımcı şirkete ait olduğunun altını çizerek başvurucu Şirketin TRT'ye karşı karalama kampanyası başlattığını ve gerçeğe aykırı haberler yaparak TRT'nin itibarını zedelediğini, anılan gazetenin başvuru konusu haberle D.E. dizisi üzerinden TRT'yi hedef aldığını iddia etmiştir.
7. Davaya cevap dilekçesinde ihtilaflı haberin başka bir internet sitesinde yayımlanan röportajın aktarılmasından ibaret olduğunu vurgulayan başvurucu, haber içeriğindeki iddiaların muhatabının TRT değil yapımcı şirket olduğunu ifade etmiştir. Bunun yanında haberle, dizi setlerindeki ağır çalışma koşullarını belirleyen ve iş sağlığı ile güvenliğine yönelik gerekli tedbirleri almayan yapımcıların eleştirildiğini açıklamıştır.
8. Davaya bakan İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Hukuk Mahkemesi) 5/11/2019 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Mahkeme ret kararının gerekçesinde öncelikle ihtilaflı haberde yer alan ifade ve eleştirilerin dizi çekiminden ya da set koşullarından sorumlu olmayan TRT'ye değil yapımcıya yöneldiğini kabul etmiştir. Buna ek olarak aksi kabul edilse dahi sette çalışan bir kişiyle yapıldığı iddia olunan ve yayımlanan bir röportajda geçen bilgiler doğrultusunda yapılan haberin basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ve davacının kişilik haklarına yönelik saldırı mahiyetinde olmadığına karar vermiştir.
9. Davacının istinaf kanun yoluna başvurduğu karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (Bölge Adliye Mahkemesi) 4. Hukuk Dairesince incelenmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüyle 10.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline kesin olarak karar vermiştir. Karar gerekçesinde haberde yer alan, çocuğun ayağına defalarca vurulduğuna ilişkin kesin suç isnadı taşıyan ifadeyi doğrulayan somut bir delil sunulmadığına vurgu yapan Bölge Adliye Mahkemesi, haberin başka kaynaktan alınmasının basının haberin doğruluğunu araştırma yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığını kabul etmiştir. İhtilaf konusu haberle davacının kişilik haklarına saldırıldığına hükmeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının ilgili kısmı şöyledir:
"... davaya konu yayın bir bütün olarak değerlendirildiğinde; basının haber yaparken öncelikle haberin gerçek ya da görünür gerçeğe uygun olması gerektiği, dava konusu olayda ise çocuğun ayağına defalarca vurulduğuna ilişkin kesin suç isnadı taşıyan ifadelere yer verildiği ancak davalı tarafça dosyaya isnadını ispata yarar kesin ya da kanaat uyandırıcı somut bir delil sunulmadığı, haberin başka kaynaktan alınmasının basının haberin doğruluğunu araştırma yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığı, basın özgürlüğü sınırsız olmayıp bu itibarla yayının basın özgürlüğü kapsamını aştığı ve doğrudan kişilik haklarına saldırı mahiyetinde bulunduğu anlaşılmaktadır."
10. Bölge Adliye Mahkemesi kararı 3/1/2022 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiştir. Başvurucu 21/1/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Başvurucu, ihtilaflı haberde bir internet sitesinde yayımlanan röportajdaki bilgilerin aktarıldığını vurgulayarak haberde esas olarak dizi çekiminden, setteki çalışma koşulları ile iş güvenliğinden sorumlu olan yapımcı şirketin eleştirildiğini, davacı kurumun sadece dizinin yayımlayıcısı olarak anıldığını belirtmiş; bu durumun Bölge Adliye Mahkemesi kararında değerlendirilmediğini ileri sürmüştür. Haberde davacı kurumdan sadece set koşulları eleştirilen bir dizinin yayımlandığı kanalla ilgili bilgi verilirken söz edildiğini, bundan dolayı davacının kişilik haklarının zedelenmesinin mümkün olmadığını ifade eden başvurucu, tazminat ödemeye mahkûm edilmesi nedeniyle ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia etmiştir.
12. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; Anayasa Mahkemesinin somut olayla benzer olaylarda verdiği bazı kararlara yer verilmiş; başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edilip edilmediği noktasında inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formunda yer alan iddialarını yinelemiştir.
13. Başvuru, Anayasa'nın basın özgürlüğüne ilişkin 28. maddesi ışığında ve 26. maddesinde yer alan ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir.
14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
15. İfade özgürlüğüne yapılan müdahalenin dayanağı olan 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır. Müdahalenin Anayasa'nın 26. maddesinin (2) numaralı fıkrasında öngörülen başkalarının şöhret veya haklarının korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı kabul edilmiştir. Bu belirlemenin ardından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ölçütü bakımından incelenmesi gerekir.
16. Anayasa'nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğüne yapılan bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir ihtiyacı karşılayan orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72). Somut olayda başvurucunun ifade özgürlüğü ile bu özgürlüğe yapılan müdahalenin meşru amacı olan müştekinin şeref ve itibarının korunması hakkı arasında adil bir denge kurulmalıdır. Çatışan bu haklar arasında dengeleme yapılırken kullanılabilecek ölçütler genel olarak şunlardır:
i. İfadelerin kim tarafından dile getirildiği (Nihat Zeybekci, B. No: 2015/5633, 8/5/2019, § 29; Kemal Kılıçdaroğlu, B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 59),
ii. Hedef alınan kişinin kim olduğu, ünlü olmadan önceki davranışları yanında katlanması gereken bir eleştirinin sınırlarının sade bir vatandaşa göre daha geniş olup olmadığı (hedef alınan kişinin kamusal yetki kullanan bir görevli olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. İlhan Cihaner (2), B. No: 2013/5574, 30/6/2014, § 82; Nilgün Halloran, B. No: 2012/1184, 16/7/2014, § 45; Kadir Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, §§ 60-66; Ali Suat Ertosun (7), B. No: 2014/1416, 15/10/2015, § 36; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], §§ 128, 129; hedef alınan kişinin siyasetçi olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. Bekir Coşkun, §§ 66, 67; Ergün Poyraz (2) [GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, § 56; Kemal Kılıçdaroğlu, §§ 59-61)
iii. İfadelerin genel yarara ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, kamu ile diğer kişilerin düşünce açıklamaları karşısında sahip oldukları hakların ağırlığı (Bekir Coşkun, § 69; Çetin Doğan (2) [GK], B. No: 2014/3494, 27/2/2019, § 62; Ergün Poyraz (2), § 56; Kadir Sağdıç, §§ 60-66; İlhan Cihaner (2), §§ 66-73; Nihat Zeybekci, § 32)
iv. Kamuyu bilgilendirme değeri, toplumsal ilginin varlığı ve konunun güncel olup olmadığı (İbrahim Okur (2), B. No: 2018/12363, 26/5/2021, § 28; Seray Şahiner Özkan, B. No: 2016/6439, 9/6/2021, § 44)
v. Müştekinin kendisine yöneltilen ifadelere cevap verme imkânı olup olmadığı(Temel Coşkun, B. No: 2017/1632, 29/1/2020, § 33; Şaban Sevinç (2), B. No: 2016/36777, 26/5/2021, § 42; Nihat Zeybekci, § 39)
vi. İfadelerin hedef alınan kişinin hayatı üzerindeki etkisi (Ali Suat Ertosun (2), B. No: 2013/1592, 20/5/2015, § 33; Hüseyin Kocabıyık, B. No: 2020/15593, 22/11/2022, § 24)
vii. Basın özgürlüğünün korumasından faydalanan kişilerin meslek ahlakına saygı gösterip göstermedikleri, doğru ve güvenilir bilgi verecek şekilde ve iyi niyetli hareket edip etmedikleri (İbrahim Özden Kaboğlu [GK], B. No: 2015/18503, 30/5/2019, § 43; Ali Suat Ertosun (12), B. No: 2016/14295, 3/11/2020, § 34; Hacı Yakışıklı ve diğerleri, B. No: 2019/13768, 26/5/2021, §39; İleri Yayımcılık Tanıtım ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2017/30756, 1/7/2020, § 41)
viii. Cezalandırmaya konu edilen ifadelerin kullanıldığı bağlamdan koparılıp koparılmadığı (Nilgün Halloran, § 52; Bekir Coşkun, §§ 62, 63; Önder Balıkçı, B. No: 2014/6009, 15/2/2017, § 45, Nihat Zeybekci, § 36)
ix. Başvurucunun yaptırıma maruz kalma endişesinin kendisi üzerinde caydırıcı etki yaratıp yaratmayacağı (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ergün Poyraz (2), § 79; Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi, B. No: 2014/12482, 8/5/2019, § 46)
x. Dava konusu söylemlerin maddi vakıaların açıklanması veya değer yargısı olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği (Deniz Karadeniz ve diğerleri [GK], B. No: 2014/18001, 6/2/2020, §§ 48, 49; Durmuş Fikri Sağlar (2) [GK], B. No: 2017/29735, 17/3/2021, § 50)
17. Anayasa Mahkemesi başvurunun şartlarına göre bazıları yukarıda sayılan kriterlerin gerektiği gibi değerlendirilip değerlendirilmediğini denetler (Nilgün Halloran, § 44; Ergün Poyraz (2), § 56; Kadir Sağdıç, §§ 58-66; İlhan Cihaner (2), §§ 66-73). Müştekinin tüzel kişi olduğu durumlarda gerçekleştirilen denetimde anılan kriterler mahiyetine uyduğu ölçüde uygulanır. Bu kapsamda somut olayda haberin konusunun kamu yararına ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, toplumun ilgisinin bulunup bulunmadığı, haberde yer alan ifadelerin hedef alınan üzerindeki etkisi ile derece mahkemelerinin bu konuda ilgili ve yeterli bir gerekçe sunup sunmadıkları hususlarında değerlendirme yapılmalıdır.
18. Somut olayda genel olarak dizi setlerinde çalışan işçilerin olumsuz koşullarda çalıştığına, ücretlerini zamanında alamadığına ilişkin bir haber yapılmıştır. Ayrıca haberde, dizideki çocuk oyuncuya uygulanan fiziksel şiddet ön plana çıkarılmış; haberin başlığında bu konuya vurgu yapılmıştır. Son yıllarda oyuncu ve çalışanların dizi setlerindeki olumsuz çalışma koşullarından şikâyet ettiği birçok haber yapılmıştır. Bunun yanında sinema, televizyon ve reklam sektöründe çalışan oyuncu ve diğer çalışanların haklarının savunulması için sendikalar kurulmuştur. Bu sendikalar dizi setlerindeki çalışma koşullarının iyileştirilmesi için faaliyetler yürütmektedir. Bu gelişmeler de dikkate alındığında kamunun dizi setlerindeki işçilerin ve özellikle çocuk oyuncuların çalışma koşullarına ilişkin konulara ilgisinin olduğu değerlendirilmiştir. Ayrıca dizi setlerindeki çalışma koşullarının kötü olduğu ve çocuk oyuncuların şiddete maruz kaldıkları iddiasıyla ilgili haberin kamu yararına ilişkin bir tartışmaya katkı sağladığı açıktır.
19. Başvuruya konu haberin "patronlarinensesindeyiz.org" adlı internet sitesinde yayımlanan röportaja dayanarak hazırlandığı açıklanmıştır. Böyle durumlarda basının kamu yararına ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayacak bilgi, fikir ve değerlendirmeleri kamuoyuna iletmesi ve bunlara ilişkin bir kanaat oluşturması şeklindeki vazgeçilemez fonksiyonunu icra ettiği kabul edilmelidir. Bu bağlamda basının üçüncü bir kişinin başkalarının itibarına zarar verme ihtimali barındıran açıklama, görüş veya fikirlerinin yayılmasına katkıda bulunduğu gerekçesiyle yaptırıma maruz bırakılması çok ciddi gerekçeler olmadığı sürece kabul edilemez (Mustafa Kemal Çelik, B. No: 2015/20153, 10/10/2018, § 57).
20. Basında yer alan haber ve yorumlarda alıntılanan veya referans yapılan görüş veya fikirlerin kamu makamlarınca hazırlanan/hazırlattırılan resmî kayıtlara, raporlara veya verilere dayanmaması hâlinde basının ilave bir araştırma yükümlülüğü olup olmadığı, varsa bu yükümlülüğün ne ölçüde olması gerektiği her olayın kendine has koşullarında değerlendirilmelidir. Üçüncü kişilerden yapılan alıntılara ve referanslara ilişkin haberlerde basının görev ve sorumluluklarına uygun davranıp davranmadığı değerlendirilirken dikkate alınması gereken diğer hususlar; alıntı/referans yapılan görüş veya fikrin ne ölçüde yayılmış olduğu, alıntının aynen mi, eklemeler yapılarak mı sunulduğu, sunum şekli, alıntı/referans yapılan kaynakta ileri sürülen görüşe ilave iddialar ileri sürülüp sürülmediği, alıntı/referans yapıldığının hedef alınan kitle tarafından anlaşılabilir olup olmadığıdır. (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Mustafa Kemal Çelik, B. No: 2015/20153, 10/10/2018, § 57-58).
21. Başvuruya konu 16/1/2019 tarihli haberde atıf yapılan ropörtaj 9/1/2019 tarihinde başka bir internet sayfasında yayımlanmıştır. Buna göre Anayasa Mahkemesi atıf yapılan röportajın daha önce bir internet sitesinde yayımlanması nedeniyle ihtilaflı ifadelerin zaten yayılmış olduğunun altını çizmektedir. Ayrıca haberde, röportajdaki bilgilere ekleme yapılmadığı, yayımlandığı şekliyle aynen alındığı tespit edilmiştir. Her ne kadar haber; "Çocuk oyuncunun ayağına vuruldu", "Koşullar sağlıksız, ödemeler düzensiz." ve "Diziyi yayından önce Ankara izliyor." şeklindeki başlıklarla aktarılmışsa da içeriğinde yer verilen bilgilerin iddia niteliğinde olduğu açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla hedef alınan kitle tarafından haberde, bir internet sitesinde yayımlanan röportajdaki iddialara yer verildiğinin anlaşılabilir olduğu değerlendirilmiştir.
22. Öte yandan TRT (davacı), devlet adına radyo ve televizyon yayınlarını gerçekleştirmek amacıyla kanunla kurulan tüzel kişiliğe sahip bir kurumdur. Dizi setinde yaşananlar bakımından sorumluluğu olmamasına rağmen haberde adının geçmesinden dolayı kişilik haklarının zedelendiğini ileri sürebilir. Bununla birlikte anılan haberde davacının adı sette çekilen dizinin yayımlayıcısı olarak sadece bir kez geçmektedir. Bir bütün olarak değerlendirildiğinde haberde yer alan ifadelerin ve eleştirilerin dizi çekiminden ve set koşullarından sorumlu olan yapımcıya yöneldiği kabul edilmelidir. Haberde davacının dizi setindeki olumsuzluklardan sorumlu tutulduğu ya da suçlandığı söylenemez. Ayrıca çocuk oyuncuya fiziksel şiddet uygulandığı iddiası ile davacı arasında herhangi bir ilişki kurulmamıştır. Diğer taraftan davacının bir kamu kurumu olduğu gerçeği ile haberde yer alan ve Cumhurbaşkanı'nın konuşmasında geçen sözlerin senaryoya işlenerek başrol oyuncusuna söyletildiği, daha da önemlisi dizinin bölümlerinin televizyonda yayımlanmadan önce değerlendirilmek üzere Ankara'ya gönderildiği iddiaları birlikte değerlendirildiğinde TRT'nin de hedef alındığı söylenebilir. Ancak haberde davacı ile böyle bir bağlantının kurulmaması, hatta dizinin bölümlerini içeren kasetin yapımcı şirket tarafından Ankara'ya gönderildiğinin açıklanması ifadelerin yayıncı kuruluş ile bağlantı ihtimalini zayıflatmaktadır. Dolayısıyla haberde yer alan ifadelerin davacı üzerinde ciddi bir etki oluşturmayacağı kabul edilmiştir.
23. Bölge Adliye Mahkemesi, haberdeki set çalışma koşullarının yetersizliğine ilişkin diğer iddiaları değerlendirmekle birlikte çocuk oyuncunun ayağına defalarca vurulduğuna ilişkin açıklamaya odaklanmıştır. Bir çocuğun ayağına defalarca vurulduğuna dair iddianın kesin suç isnadı taşıdığını kabul eden Bölge Adliye Mahkemesi, bu iddianın doğruluğunun somut bir delille ortaya konulamadığını belirtmiştir. Ayrıca haberin başka kaynaktan alınmasının basının haberin doğruluğunu araştırma yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığını kabul etmiştir. Sonuç olarak gazetenin kamu ilgisini haiz böyle bir konuda haber yapması karşısında daha ağır basacak bir kişilik hakkı ihlali olduğunu tespit etmiştir. Bununla birlikte kararda çocuk oyuncuya fiziksel şiddet uygulandığı iddiası ile davacı arasında herhangi bir ilişki kurmamış bu isnat dolayısıyla davacının kişilik haklarının neden zedelendiğini açıklamamıştır. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesinin başvuru konusu haberle eleştiri sınırlarının aşıldığı, bu nedenle başvurucu aleyhine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği konusunda ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya koyduğundan bahsedilemez.
24. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
25. Başvurucu ihlalin tespiti ile 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
26. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
27. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için talebiyle bağlı olarak başvurucuya manevi zararları karşılığında net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine (E.2020/139, K.2021/2749) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
E. 664,10 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.664,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 29/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.