logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(İbrahim Halil Şeker (2) [1. B.], B. No: 2022/41756, 5/11/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

İBRAHİM HALİL ŞEKER BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2022/41756)

 

Karar Tarihi: 5/11/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Aydın DEMİREL

Başvurucu

:

İbrahim Halil ŞEKER

Vekili

:

Av. Aydın IŞIK

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, tahliye talebinin değerlendirilmemesi, tutukluluğa ilişkin kararların kişinin yakınlarına bildirilmemesi ve tutukluluğun devamına yönelik itiraz sonuçlarının kendisine ya da müdafiine tebliğ edilmemesine dayalı olarak açılan tazminat davalarının reddedilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

A. Ceza Davasına İlişkin Süreç

2. 26/4/2019 tarihinde E.S. isimli kişinin öldürülmesi sonrası başlatılan soruşturma kapsamında başvurucu aynı gün gözaltına alınmış, 27/4/2019 tarihinde tutuklanmıştır.

3. 25/10/2019 tarihinde kabul edilen 6/10/2019 tarihli iddianameye göre başvurucunun da aralarında bulunduğu beş kişinin cezalandırılması talep edilmiş, Şanlıurfa 8. Ağır Ceza Mahkemesinde başlayan yargılamada 30/3/2020 tarihinde başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.

4. 4/4/2020 tarihinde başvurucu vekili tarafından tutukluluk hâlinin devamına ilişkin karara itiraz edilmiştir.

5. Başvurucu vekili tarafından 6/4/2020 tarihinde ayrıca tahliye talebini içerir dilekçe sunulmuştur.

6. Başvurucunun 30/3/2020 tarihli tutukluluk hâlinin devamına ilişkin karara yönelik itirazı ve tahliye talebi 21/4/2020 tarihinde Şanlıurfa 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmiştir. 21/4/2020 tarihli kararın 29/4/2020 tarihinde Şanlıurfa 8. Ağır Ceza Mahkemesi nezdindeki yargılama dosyasına girdiği anlaşılmaktadır. Kararda hangi tarihli dilekçe yönünden değerlendirme yapıldığı anlaşılamamakla birlikte kararın ilgili kısmı şu şekildedir:

"...Tutuklu sanık İBRAHİM HALİL ŞEKER 'ın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacağı nazara alınarak tutuklama sebepleri ortadan kalkmadığından tutukluluk halinin DEVAMINA, tutukluluğa itirazın ve tahliye talebinin REDDİNE [karar verildi]..."

7. 27/4/2020 tarihinde Şanlıurfa 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.

8. Şanlıurfa 8. Ağır Ceza Mahkemesi 2/3/2021 tarihinde başvurucunun ve müdafiinin hazır bulunduğu duruşmada tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.

9. Tutukluluk hâlinin devamı kararına 5/3/2021 tarihinde yapılan itiraz 12/3/2021 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.

10. 13/5/2022 tarihinde başvurucu hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmuştur. Ayrıca başvurucunun tahliye istemi reddedilerek tutukluluk hâlinin hükümle birlikte devamına karar verilmiştir.

11. 23/5/2023 tarihinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, mahkûmiyet hükmü Yargıtayın 25/11/2024 tarihli kararı ile onanarak kesinleşmiştir.

B. 2022/41756 Numaralı Başvuruya Konu Tazminat Davasına İlişkin Süreç

12. Başvurucu 6/4/2020 tarihinde tahliye talebinde bulunulduğunu, söz konusu talebin tazminat davasının açıldığı tarih olan 16/10/2020 tarihine kadar değerlendirilmediğini belirterek 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesi uyarınca tazminat talebinde bulunmuştur.

13. Şanlıurfa 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 6/11/2020 tarihinde yapılan duruşmada başvurucunun tazminat talebinin dayanağı olan iddiaların tutuklu olarak yargılandığı anlaşılan derdest ceza davasında verilecek kararı etkileyecek nitelikte olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şu şekildedir:

"...Yargıtay 12 Ceza Dairesinin yerleşik içtihatları ve 2019/593 Esas 2019/9170 Karar sayılı ilamında da açıkça belirttiği üzere; 5271 sayılı CMK’nın tazminat istemenin koşulları başlığını taşıyan 142. maddesinde; ''Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde'' bulunulabileceği hükme bağlanmış ise de aynı Kanunun ''Tazminat istemi'' başlıklı 141. maddesi incelendiğinde, bir kısım tazminat nedenleri konusunda karar verilmesi için, davanın esasıyla ilgili bir karar verilmesi zorunluluğunun bulunmadığı dolayısıyla bu nedenlere dayalı istemlerde, davanın sonuçlanmasına gerek bulunmadığı yasal düzenlemeden anlaşılmaktadır. Asıl davanın sonucuna bağlı veya asıl davada verilecek kararları etkileyici talepler yönünden ise mutlaka davanın esasıyla ilgili verilen karar veya hükmün kesinleşmesi zorunludur. Bu kapsamda temyize konu tazminat dava dosyası incelendiğinde, davacının tazminat talebinin dayanağı olan iddialarının asıl davada verilecek kararı etkileyecek nitelikte olduğu ve davacı hakkında açılan ceza davasının Şanlıurfa 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/763 esasında kayıtlı ve halen derdest olduğu anlaşıldığından, davanın reddine [karar verildi]..."

14. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) tarafından 15/3/2022 tarihinde istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermiştir.

15. Başvurucu 30/3/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

C. 2022/60371 Numaralı Başvuruya Konu Tazminat Davasına İlişkin Süreç

16. Başvurucu; tutukluluğun devamına ilişkin 5/3/2021 tarihli itirazıyla ilgili sonucun kendisine ya da müdafiine tebliğ edilmediğini, tutukluluğun devamına ilişkin kararın yakınlarına ya da belirlediği bir kişiye bildirilmediğini ifade ederek 6/4/2021 tarihinde 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (h) ve (k) bentleri uyarınca tazminat davası açmıştır.

17. Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 13/7/2021 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şu şekildedir:

"... 5271 sayılı CMK’nın tazminat istemenin koşulları başlığını taşıyan 142. maddesinde; ''Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde'' bulunulabileceği hükme bağlanmış ise de aynı Kanunun ''Tazminat istemi'' başlıklı 141. maddesi incelendiğinde, bir kısım tazminat nedenleri konusunda karar verilmesi için, davanın esasıyla ilgili bir karar verilmesi zorunluluğunun bulunmadığı dolayısıyla bu nedenlere dayalı istemlerde, davanın sonuçlanmasına gerek bulunmadığının yasal düzenlemeden anlaşıldığı, ancak Yargıtay 12. Ceza Dairesi'nin 15.01.2018 tarih, 2017/8660 Esas 2018/355 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; asıl davanın sonucuna bağlı veya asıl davada verilecek kararları etkileyici talepler yönünden mutlaka davanın esasıyla ilgili verilen karar veya hükmün kesinleşmesi zorunlu olduğu, bu kapsamda davacının tazminat talebinin dayanağı olan iddialarının asıl davada verilecek kararı etkileyecek nitelikte olup, davacı hakkında tazminat istemine konu koruma tedbiri uygulanmasına neden olan üzerine atılı kasten öldürme suçuna dair açılan ceza davasının Şanlıurfa 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/763 esasında kayıtlı ve halen derdest olduğu dolayısı ile davacı hakkında verilmiş ve kesinleşmiş bir beraat hükmü bulunmadığı, yargılama sonucunda verilecek beraat kararının kesinleşmesi halinde yasal süresi içinde Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği gözetilerek davanın bu nedenlerle reddine yönelik tüm dosya kapsamı itibarıyla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..."

18. Ağır Ceza Mahkemesinin kararına karşı 16/7/2021 tarihinde istinaf başvurusu yapılmıştır. İstinaf dilekçesinde; tazminat davasında verilecek kararın davaya etkisinin gerekçeli kararda belirtilmediği, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararları uyarınca davanın kabul edilerek tazminat ödenmesine karar verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

19. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 23/5/2022 tarihinde istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.

20. Başvurucu, nihai hükmü 1/6/2022 tarihinde öğrendikten sonra 2/6/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

21. Adli yardım talebinin kabulüne Komisyonca karar verilmiştir. Başvuruların kabul edilebilirlik ve esas incelemelerinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

22. 2022/60371 numaralı başvurunun 2022/41756 numaralı başvuru ile birleştirilmesine karar verilmesi gerekir.

23. Başvurucu, özetle tahliye talebinin değerlendirilmemesi, tutukluluğa ilişkin kararların yakınlarına bildirilmemesi ve tutukluluğun devamına yönelik itirazlarının kendisine ya da müdafiine tebliğ edilmemesine dayalı olarak açılan tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, somut olayın şartları gözetilerek değerlendirme yapılması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

24. Başvurucunun iddialarının özünün tazminat taleplerinin reddedilme gerekçesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ağır Ceza Mahkemelerinin davaların reddine ilişkin gerekçesine yönelik şikâyetlerin gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

25. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

26. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı, kişilerin hakkaniyete uygun bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve bu amaca uygunluk yönünden yargılamanın denetlenmesini amaçlamaktadır. Mahkeme kararlarının davanın temel maddi ve hukuki sorunları ile taraflarca ileri sürülen ve davanın sonucunu etkileyen iddia ve itirazlar hakkında delillerle bağ kurulmak suretiyle yeterli gerekçe içermesi zorunludur. Uyuşmazlığın hukuki ve maddi sorunlarıyla ilgisiz değerlendirmelere kararda yer verilmesi de gerekçeli karar hakkıyla bağdaşmamaktadır. Karar gerekçesinin belirtilen unsurları taşıması, yargılamanın adil yargılanma hakkı güvencelerine uygun şekilde yürütülüp yürütülmediğinin taraflarca öğrenilmesini sağladığı gibi ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (bazı eklemeler ve farklılıklarla birlikte bkz. Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).

27. Diğer taraftan kanun yolu incelemesi yapan mercinin, yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterli görülebilir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince karşılanmayan veya ancak ilk defa kanun yolu merciine ileri sürülebilecek nitelikteki esaslı iddia ve itirazların kanun yolu merciince de değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açabilir (bazı eklemeler ve farklılıklarla birlikte bkz. Mehmet Yavuz [1. B.], B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51).

28. Somut olayda başvurucu 16/10/2020 tarihinde Şanlıurfa 3. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde 6/4/2020 tarihli tahliye talebinin değerlendirilmemesi, 6/4/2021 tarihinde ise Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde tutukluluğun devamına ilişkin 5/3/2021 tarihli itirazıyla ilgili sonucun kendisine ya da müdafiine tebliğ edilmemesi, tutukluluğa ilişkin kararların yakınlarına ya da belirlediği bir kişiye bildirilmemesi nedenleriyle tazminat davaları açmıştır.

29. Başvurucunun tutukluluğa ilişkin kararların yakınlarına tebliğ edilmemesi yönünden ilettiği şikâyetin 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (h) bendi "Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen ... Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler." hükmü, yine tutukluluğun devamına ilişkin itiraz sonuçlarının bildirilmemesi ve tahliye taleplerinin değerlendirilmemesine ilişkin şikâyetlerin ise aynı fıkranın (k) bendi "Yakalama, adli kontrol veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan ... Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler" hükmü uyarınca tazminat davasına konu edilebileceği anlaşılmaktadır. Başvurucunun da tazminat davalarını söz konusu hükümlere dayanarak açtığı anlaşılmaktadır. Ağır Ceza Mahkemeleri, tazminat taleplerinin dayanağı olan iddiaların ve tazminat davasında verilecek kararların asıl davanın sonucunu etkileyecek nitelikte olduğunu ve ceza davasının halen derdest olduğunu belirterek davaların reddine karar vermiştir (bkz. §§ 13, 17).

30. Yargıtay 12. Ceza Dairesi, birçok kararında yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen kişiler ile tutuklama işlemine karşı kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan kişilerin tazminat istemleri konusunda, asıl davada hüküm verilmesinin veya verilen hükmün kesinleşmesinin beklenmesine gerek bulunmadığını ifade etmiştir. Zira bu talepler, asıl davanın sonucunu etkileyici veya asıl davanın sonucuna bağlı talepler değildir (Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 17/3/2025 tarihli ve E.2021/9626, K.2025/2860 sayılı; Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 3/3/2025 tarihli ve E.2023/5563, K.2025/2176 sayılı; Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 17/5/2022 tarihli ve E.2021/553, K.2022/3780 sayılı; 5/7/2018 tarihli ve E.2017/7338, K.2018/7621 sayılı; 14/12/2015 tarihli ve E.2014/19906, K.2015/19237 sayılı;5/5/2014 tarihli ve E.2014/3087, K.2014/10836 sayılı kararları). Ancak Ağır Ceza Mahkemeleri, ilgili şikâyetlere dayalı tazminat talebinin asıl davanın sonucuna bağlı veya asıl davada verilecek kararları etkileyici taleplerden olduğu, talep yönünden mutlaka davanın esasıyla ilgili verilen karar veya hükmün kesinleşmesi zorunlu olduğu, bu kapsamda davacının tazminat talebinin dayanağı olan iddialarının asıl davada verilecek kararı etkileyecek nitelikte olduğu gerekçelerine dayanmıştır.

31. Somut olayda Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından başvurucunun tahliye talebinin değerlendirilmemesi, tutukluluğa ilişkin kararların yakınlarına bildirilmemesi ve tutukluluğun devamına yönelik itirazlarının kendisine ya da müdafiine tebliğ edilmemesine dayalı tazminat talebinin asıl davanın sonucuna nasıl etki edeceği ve hangi gerekçeyle davanın esasıyla ilgili olduğu, karar veya hükmün kesinleşmesinin zorunlu olduğu ilgili ve yeterli şekilde ortaya konulamamıştır.

32. Sonuç olarak başvurucunun tazminat davalarında açık ve somut bir şekilde ileri sürdüğü iddiaların Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ayrı ve açık olarak ele alınıp ilgili ve yeterli gerekçe ile karşılanmadığı, söz konusu eksikliğin istinaf incelemesi sırasında da telafi edilmediği görülmüştür. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

33. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

34. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

35. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

36. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın neticesiyle ilgili bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

37. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvuruların BİRLEŞTİRİLMESİNE,

B. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzereŞanlıurfa 3. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2020/296 ve K.2020/319) ve Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2021/320 ve K.2021/333) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

F. 40.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 5/11/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(İbrahim Halil Şeker (2) [1. B.], B. No: 2022/41756, 5/11/2025, § …)
   
Başvuru Adı İBRAHİM HALİL ŞEKER (2)
Başvuru No 2022/41756
Başvuru Tarihi 30/3/2022
Karar Tarihi 5/11/2025
Birleşen Başvurular 2022/60371

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tahliye talebinin değerlendirilmemesi, tutukluluğa ilişkin kararların kişinin yakınlarına bildirilmemesi ve tutukluluğun devamına yönelik itiraz sonuçlarının kendisine ya da müdafiine tebliğ edilmemesine dayalı olarak açılan tazminat davalarının reddedilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Gerekçeli karar hakkı (ceza) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi