TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MEHMET YİĞİT BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2022/43610)
Karar Tarihi: 26/3/2025
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Raportör
Yusuf Enes KAYA
Başvurucu
Mehmet YİĞİT
Vekili
Av. Servet ÖZEN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık), başvurucu hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçu işlediği iddiasıyla soruşturma başlatmıştır. Başsavcılık 12/10/2021 tarihinde başvurucu hakkında aynı suçtan cezalandırılması istemiyle iddianame düzenlemiştir.
3. Başvurucunun başka suçlardan aldığı cezaların infazı devam ederken 30/11/2021 ile 31/1/2022 tarihleri arasında COVID-19 izninden yararlandırılmasına karar verilmiştir.
4. İddianamenin Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesi üzerine kovuşturma evresi başlamıştır.
5. 26/1/2022 tarihinde yapılan ilk duruşmada başvurucu hazır bulunmuştur. Bu duruşmada başvurucunun savunması alınmıştır. Duruşma sonunda Mahkeme başvurucunun uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma suçundan tutuklanmasına karar vermiştir.
6. Başvurucu, bu karara 27/1/2022 tarihinde itiraz etmiştir. İtiraz üzerine Diyarbakır 12. Ağır Ceza Mahkemesi 11/2/2022 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir. Karar başvurucuya 15/2/2022 tarihinde tebliğ edilmiştir.
7. Başvurucu 1/3/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Yargılamanın devamında 15/11/2023 tarihinde başvurucu hakkında 22 yıl 6 ay hapis ve 75.000 TL adli para cezasına hükmedilmiştir.
9. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi 2/2/2024 tarihinde başvurucunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
10. Bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla temyiz incelemesi devam etmektedir.
11. Başvurucu hakkında başka suçlardan verilen kesinleşen mahkûmiyet hükümlerine ilişkin 9/8/2023 tarihli müddetnamede başvurucunun koşullu salıverilme tarihi 28/12/2030, hak ederek tahliye tarihi 4/8/2037 olarak belirlenmiştir.
12. Başvurucunun bulunduğu Diyarbakır 2 No.lu T Tipi Ceza İnfaz Kurumunun Anayasa Mahkemesine gönderdiği 30/12/2024 tarihli yazıda, başvurucunun infaz etmesi gereken hapis cezaları bulunduğundan ilgili tutuklama müzekkeresinin sıraya alındığı, tutuklama müzekkeresine ait herhangi bir kesinleşmiş hapis cezası veya tahliye kararı olmadığından hâlen sırada beklediği, işleme konulmadığı belirtilmiştir.
13. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
14. Başvurucu; hukuka aykırı şekilde elde edilen delillere dayanılarak tutuklandığını, somut bir delil olmaksızın gerekçesiz bir kararla tutuklanmasına karar verildiğini, tutuklama kararında tutuklama nedenlerinin bulunduğunun somut gerekçelerle açıklanmadığını, tutuklamanın ölçülü olduğunun ortaya konulamadığını ileri sürmüştür.
15. Bakanlık görüşünde, Anayasa Mahkemesinin verdiği bazı kararlara ve yargılama makamlarının gerekçelerine yer verilmiş; inceleme yapılırken Anayasa'nın ve mevzuatın ilgili hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadının ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında ihlal iddialarını yinelemiştir.
16. Anayasa Mahkemesi, hürriyetten yoksun bırakma kavramını Anayasa'nın 19. maddesi kapsamında tanımlamıştır. Buna göre hürriyetten yoksun bırakma, bir kimsenin kısıtlı bir alanda ihmal edilemeyecek bir süre için tutulması ve bu kişinin söz konusu tutmaya rıza göstermemiş olması şeklinde ifade edilebilecek iki unsuru içermektedir (Cüneyt Kartal [2.B.], B. No: 2013/6572, 20/3/2014, § 17).
17. Anayasa'nın 19. maddesinin metni bir bütün olarak değerlendirildiğinde maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarındaki sınırlama sebeplerinin kişilerin fiziksel özgürlüklerine ilişkin olduğu, ayrıca devam eden fıkralardaki güvencelerin de fiziki olarak hürriyetinden yoksun bırakılmış kişiler bakımından getirildiği görülmektedir. Dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının güvence altına aldığı şey, bireylerin yalnızca fiziksel özgürlüğüdür (Galip Öğüt [GK], B. No: 2014/5863, 1/3/2017, § 35).
18. Anayasa Mahkemesi, yakalama emirlerinin infaz edilmediği dönemde temel hak ve hürriyetlere yönelik bazı etkileri bulunsa da bu dönemde henüz kişilerin fiziksel özgürlükleri maddi olarak kısıtlanmamış olduğundan söz konusu etkilerin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir (Galip Öğüt, § 41). Aynı durum hiç infaz edilmemiş veya infaza henüz konulmamış tutuklama kararları için de geçerlidir (Ferhat Encu (2) [1. B.], B. No: 2017/4576, 28/6/2018, § 53).
19. Somut olayda başvurucu hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan tutuklama kararı bulunsa da ilgili ceza infaz kurumunca, başvurunun konusunu oluşturan bu tutuklama kararının başka cezaların infazı nedeniyle işleme konulmadığı belirtilmiştir. Atılı suçtan verilmiş bir tutuklama kararı bulunmakta ise de başvurucunun bu suçtan verilen tutuklama kararı nedeniyle fiziksel olarak özgürlükten yoksun bırakılması söz konusu değildir. Sonuç olarak başvuru konusu tutuklama kararı nedeniyle başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına bir müdahalede bulunulmamıştır.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun iddialarına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurununaçıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
C. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 26/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.