logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Feyaz Çanak [1. B.], B. No: 2022/46587, 16/4/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FEYAZ ÇANAK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/46587)

 

Karar Tarihi:16/4/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Hasan HÜZMELİ

Başvurucu

:

Feyaz ÇANAK

Vekili

:

Av. Abdullah BİŞAROĞLU

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; yetkili makamlardan izin alınmaksızın pankart asılması sonucu idari para cezası uygulanması nedeniyle ifade özgürlüğünün, lehe vekâlet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle de mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Kolluk görevlilerince düzenlenen tutanağa göre, polis, 29/6/2021 tarihinde başvurucunun da aralarında bulunduğu dört kişinin, Galata Köprüsü’nün demirleri üzerine “Üniversiteyi Savunduğumuz İçin Kredi/bursumuz Kesildi… #krediyutmakkurumu Bankalarınız, Kasalarınız. Bizim Olanı Alacağız Üniversite Öğrencileri KYK” şeklinde yazıların bulunduğu 4x6 metre boyutlarında bir pankart astığını tespit etmiştir. Bunun üzerine pankart asıldığı yerden indirilmiş ve şahıslar, Cumhuriyet savcısının talimatıyla 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca işlem yapılması için Emniyet Amirliğine götürülmüştür.

3. Fatih Kaymakamı, başvurucu hakkında 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca 13.237 TL idari para cezası uygulanmasına karar vermiştir. Ancak idari para cezası karar tutanağında, “İdari Para Cezasının Gerekçesi” ve “Kabahat İle İlgili Elde Edilen Deliller/ Yetkili Merci Emir ve Kararları” bölümlerinin boş bırakıldığı görülmüştür.

4. Başvurucu, idari para cezasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kaldırılması talebiyle Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) başvurmuştur. Başvurusunda; söz konusu yaptırımın aynı Kanun’un 42. maddesi kapsamında kolluk veya belediye zabıta görevlileri tarafından uygulanması gerekirken yetkisiz şekilde Kaymakam tarafından uygulandığını, idari para cezasının gerekçesiz olarak üst sınırdan belirlendiğini ve düzenlenen tutanağın Kanun’un öngördüğü asgari şartları taşımadığını ileri sürmüştür. Ayrıca, hangi fiili nedeniyle cezalandırıldığının tutanakta açıkça belirtilmediğini ve idari para cezasına herhangi bir gerekçe gösterilmediğini savunmuştur. Başvurucu ayrıca ani tepki gerektiren durumlarda afiş asmak için idareden izin alınmasının ve izin sürecinin işletilmesinin, tepkinin amacı ve mantığıyla bağdaşmadığını belirterek, idari para cezasına ilişkin kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

5. Hâkimlik, başvurucunun yetkili makamlardan izin almaksızın afiş astığının sabit olduğunu belirterek, uygulanan idari para cezasının miktarı yönünden yapılan başvuruyu kısmen kabul etmiş ve cezanın 427 TL olarak düzeltilmesine karar vermiştir. Başvurucunun bu karara ve lehine vekâlet ücreti hükmedilmemesine yönelik yaptığı itiraz ise, hâkimlik kararının usul ve kanuna uygun olduğu, ilgili kararı değiştirmeyi gerektirecek bir husus bulunmadığı ve itiraz gerekçelerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.

6. Başvurucu, nihai hükmü 23/3/2022 tarihinde öğrendikten sonra 19/4/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

A. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia

9. Başvurucu, kamuoyunda “Boğaziçi olayları” olarak bilinen eyleme katılım nedeniyle eğitim süresince faydalanılan kredi/burs ödeneklerinin Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından kesildiğini ve bu durumu basından ve arkadaşlarından öğrendiğini iddia etmiştir. Ödeneklerin iptaline yönelik derhâl tepki göstermek amacıyla pankart asan arkadaşlarının yanına gittiğini ve akabinde hakkında idari yaptırım uygulandığını belirten başvurucu, bu sebeple cezalandırılmasının hak arama hürriyeti ile ifade özgürlüğünü ihlal ettiğinden yakınmıştır.

10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık); Anayasa Mahkemesi kararlarına atıfta bulunarak, ifade özgürlüğünün mutlak ve sınırsız bir hak olmadığını, meşru amaçlarla sınırlandırılabileceğini belirtmiştir. Somut başvuruda ifade özgürlüğüne bir müdahalenin bulunduğunun kabul edilmesi hâlinde, müdahalenin meşruluğu, orantılığı ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu açısından yapılacak değerlendirmelerde, atıf yapılan kararlardaki ilkelerin dikkate alınması gerektiği görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı, bireysel başvuru formundaki hususları yinelemiştir.

11. Başvurucunun şikâyetinin özü, izin almaksızın pankart asılması nedeniyle idari para cezası verilmesidir. Başvurucunun, hukuka aykırı olduğunu düşündüğü bir idari işleme karşı kamu makamlarına sesini duyurmak amacıyla pankart asması bir düşünce açıklaması niteliğindedir. Bu nedenle, başvurucunun iddiaları ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir.

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. İfade özgürlüğüne yapılan müdahalenin dayanağı olan 5326 sayılı Kanun’un 42. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı değerlendirilmiştir. Müdahalenin Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen sınırlama sebeplerinden kamu düzeninin korunması amacıyla yapıldığı anlaşılmıştır. Bu belirlemenin ardından, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu yönünden inceleme yapılacaktır.

14. Anayasa Mahkemesi, izinsiz afiş asılması nedeniyle idari para cezası uygulanmasının anayasal hakları ihlal edip etmediğini incelediği önceki kararlarına ve bu konuda benimsediği ilkelere Bermal Can ve diğerleri ([2. B.], B. No: 2021/936, 5/10/2023)kararında yer vermiştir (Bermal Can ve diğerleri, §§ 23-28). Mahkeme; izinsiz afiş asma nedeniyle uygulanan idari para cezalarına ilişkin kararlarında, afişlerin asılması suretiyle kullanılmak istenen hak ile sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı arasındaki makul dengeyi gözeterek bir değerlendirme yapmıştır. Bu bağlamda, afiş asma nedeniyle gerçekleştirilen müdahaleler farklı anayasal haklar çerçevesinde değerlendirilmiş ve her somut olayın kendi koşulları içinde incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır (sendika hakkı kapsamında yapılan değerlendirmeler için bkz. Abdulvahap Can ve diğerleri [2. B.], B. No: 2014/3793, 8/11/2017, § 53; toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında yapılan değerlendirmeler için bkz. Sinan Cem Öztürk [1. B.], B. No: 2016/13477, 9/1/2020, § 43; Burcu Bardakcı ve Erdem Yinanç [1. B.], B. No: 2016/13475, 11/9/2019, § 44; ifade özgürlüğü kapsamında yapılan değerlendirmeler için bkz. Gökçe Ekin Baran [1. B.], B. No: 2016/13539, 9/1/2020, § 31).

15. Anayasa Mahkemesi ayrıca somut başvuru ile benzer nitelikte olan İbrahim Hallaç ([1. B.], B. No: 2016/9009, 7/11/2019) kararında, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahalenin anayasal çerçevede nasıl değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin ilkeleri belirlemiştir. Anılan kararda, afiş asma yoluyla yapılan düşünce açıklamalarının anayasal güvencelerden yararlandığı ancak kamuya ait alanlara afiş asılmasının belirli ön koşullara bağlanabileceği ifade edilmiştir. 5326 sayılı Kanun’un 42. maddesi kapsamında izinsiz afiş asma yasağının kamu düzenini koruma ve görüntü kirliliğini önleme amacı taşıdığı kabul edilmekle birlikte, Mahkeme, yalnızca izin şartının ihlalinin tek başına idari yaptırım için yeterli olamayacağını vurgulamıştır. Buna göre, kamuya ait alanlara afiş asılmasına ilişkin yasakların ve bunlara yönelik yaptırımların demokratik bir toplumda meşru olabilmesi için idari ve yargısal makamların belirli kriterleri sağlaması gerektiğini belirtmiştir. Özellikle, kamu düzeninin bozulup bozulmadığı, çevre kirliliğine neden olup olmadığı veya böyle bir riskin doğduğuna ilişkin ilgili ve yeterli gerekçelerin kamu makamlarının kararlarında ortaya konulması gerektiği ifade edilmiştir (İbrahim Hallaç, §§ 42, 43, 45; ifade özgürlüğü bağlamında benzer yönde değerlendirmeler için bkz. Özkan Kuplay [1. B.], B. No: 2021/13005, 21/11/2023, §§ 9-12). Dolayısıyla, mevcut başvuruda da izinsiz afiş asılması nedeniyle uygulanan idari para cezası uygulanırken, çatışan haklar arasında makul bir denge kurulup kurulmadığı, temel hak ve özgürlüklerin gerektiği ölçüde korunup korunmadığı ve bu durumun yeterli bir gerekçe ile ortaya konulup konulmadığının incelenmesi gerekmektedir. Bu inceleme sonucunda, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığısonucuna varılacaktır.

16. Somut olayda başvurucu, yalnızca barışçıl bir etkinliğe katıldığı için kendisinin de dâhil olduğu öğrencilerin burs ve kredilerinin kamu makamları tarafından kesilmesine karşı seslerini duyurmak amacıyla pankart astıklarını ve bu nedenle cezalandırıldığını ileri sürmüştür. Ayrıca, eylemin kamu makamlarının işlemiyle ilgili gecikmeksizin tepki gösterme amacı taşıdığını, bu nedenle izin almak için yeterli sürenin bulunmadığını iddia etmiştir.

17. Başvuruya konu eylemin, başvurucunun da aralarında bulunduğu öğrencileri ekonomik ve sosyal yönden doğrudan etkileyen bir meseleye ilişkin pankart asılması olduğu dikkate alındığında, Anayasa’nın 26. maddesinin yalnızca ifade edilen düşünce ve bilgilerin içeriğini değil, bunların açıklanma biçimlerini de koruma altına aldığı göz önünde bulundurulmalıdır (kıyaslamak için bkz. Fatih Taş [GK], B. No: 2013/1461, 12/11/2014, § 105; İrfan Sancı (2) [2. B.], B. No: 2018/5652, 30/3/2022, § 58; Meki Katar [GK], B. No: 2015/4916, 3/10/2019, § 58).

18. Somut olayda, ne idari para cezası karar tutanağında ne kolluk tutanağında ne de hâkimlik kararlarında, pankartın asılmasının toplumsal düzenin bozulmasına, çevre kirliliğine neden olmasına veya sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını korumaya yönelik hukuk normlarının ihlal edilmesine yol açtığına dair herhangi bir değerlendirme yapılmıştır. Kolluk tutanağından, tek parçadan oluşan pankartın köprüye asıldığı anda kolluk kuvvetleri tarafından fark edilerek derhal bulunduğu yerden kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Bu durum dikkate alındığında, pankartın görüntü kirliliği oluşturacak şekilde uzun süre asılı kaldığı veya çevre kirliliğine yol açtığı yönünde bir değerlendirme yapılabilmesi zordur.

19. Öte yandan, idari yaptırımın hukuka uygunluğu açısından kamu makamlarının müdahalenin zorunluluğunu yeterli ve somut gerekçelerle ortaya koyma yükümlülüğü bulunduğu gözönüne alındığında, somut olayda idari yaptırımın gerekliliğini haklı gösterecek herhangi bir olgunun kamu makamlarınca ortaya konulmadığı görülmektedir. Ayrıca, Anayasa Mahkemesine sunulan bilgi ve belgeler arasında, pankartta yer alan ifadeler nedeniyle başvurucu hakkında kamu makamlarınca herhangi bir adli soruşturma başlatıldığına dair bir bulguya da rastlanmamıştır.

20. Ayrıca “derhal tepki” verilmesi makul olan hâllerde, kamu makamlarına yönelik ifadelerin iletilmesi belirli bir aciliyet arz edebilir. 5326 sayılı Kanun, bu tür durumlara ilişkin özel bir hüküm içermemekte ise de aciliyet gerektiren olaylar karşısında önceden izin alınması şartının aranmasının, ifade özgürlüğüne ölçüsüz bir sınırlama getireceği konusunda tereddüt bulunmamaktadır (farklı bağlamda benzer değerlendirme için bkz. Ramazan Düğer ve diğerleri [2. B.], B. No: 2018/31211, 2/10/2024, § 73). Somut olayda başvurucu, ekonomik durumunu doğrudan etkileyen ve ani gelişen bir olay nedeniyle kamu makamlarından izin alma fırsatı olmadan pankart astığını ileri sürmüş olmasına rağmen, yargı mercileri, pankart asma eyleminin “derhâl tepki” kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine ilişkin herhangi bir inceleme yapmamış; bu hususun haklı bir gerekçe teşkil edip etmediğini tartışmamıştır. Dolayısıyla kamu makamlarının, yaptırıma konu pankartın kamu düzenini bozduğu veya görüntü kirliliğine yol açtığına dair herhangi bir somut tespitte bulunmaksızın, yalnızca izinsiz asıldığı gerekçesiyle başvurucu hakkında idari para cezası uyguladığı anlaşılmaktadır.

21. Sonuç olarak somut olayın koşullarında, başvurucu yönünden ekonomik ve sosyal etkileri olan bir kamu işleminin protesto edilmesi amacıyla pankart asılması nedeniyle başvurucunun idari para cezası ile cezalandırılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığına dair idari ve yargı makamlarınca ilgili ve yeterli bir gerekçenin sunulmadığı değerlendirilmiştir. Bu itibarla, uygulanan yaptırımın demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.

22. Açıklanan gerekçelerle, Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

23. Başvurucu; itirazının kısmen kabul edilmesine rağmen lehine vekâlet ücretine hükmedilmediğini belirterek anayasal hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de, ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığı için mülkiyet hakkına ilişkin şikâyetin ayrıca incelenmesine gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

24. Başvurucu; ihlalin tespiti ile 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

25. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

26. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

27. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Mülkiyet hakkı yönünden İNCELEME YAPILMASINA YER OLMADIĞINA,

C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliğine (2022/1232 D.İş) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

F. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE, 16/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Feyaz Çanak [1. B.], B. No: 2022/46587, 16/4/2025, § …)
   
Başvuru Adı FEYAZ ÇANAK
Başvuru No 2022/46587
Başvuru Tarihi 19/4/2022
Karar Tarihi 16/4/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, yetkili makamlardan izin alınmaksızın pankart asılması sonucu idari para cezası uygulanması nedeniyle ifade özgürlüğünün, lehe vekâlet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle de mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü Diğer İhlal Yeniden yargılama
Mülkiyet hakkı Yargılama gideri İncelenmesine Yer Olmadığı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi