TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AHMET BATUR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2022/47914)
|
|
Karar Tarihi: 16/4/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Hasan HÜZMELİ
|
Başvurucular
|
:
|
1. Ahmet BATUR
|
|
|
2. Aysel DİNÇ SOYDAN
|
|
|
3. Cemile TUNÇ
|
|
|
4. Fahrettin ER
|
|
|
5. Gülay ÇAPİK
|
|
|
6. Mahmut TAŞÇI
|
|
|
7. Mehmet DAYAN
|
|
|
8. Perihan ADIYAMAN BARANSEL
|
|
|
9. Remzi ÖZER
|
|
|
10. Serkan EROL
|
Vekil
|
:
|
Av. Linda Sevinç HOCAOĞULLARI
|
|
|
11. Hacı ERÇİN
|
Vekili
|
:
|
Av. Öztürk TÜRKDOĞAN
|
|
|
12. Emrah ÇİFTÇİ
|
Vekili
|
:
|
Av. İddamin KARAHANCI
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, sendikanın çağrısı üzerine yapılan basın açıklamasının, idarenin yasaklama kararına aykırı olduğu gerekçesiyle emre aykırı davranıştan idari para cezası uygulanması nedeniyle sendika hakkının ihlal edildiği iddiasına iddiasına ilişkindir.
2. Hakkâri Valiliği; millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın, genel ahlâkın ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesi ile 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 17. ve 19. maddeleri uyarınca il genelindeki tüm etkinlik ve eylemleri 28/11/2021 ila 12/12/2021 tarihleri arasında on beş gün süreyle yasaklamış ve resmî internet sitesinden duyurmuştur. Valiliğin resmî internet sitesindeki bilgilere göre bu tarihler öncesinde ve sonrasında da aynı gerekçelerle on beş gün süreli yasaklama kararları verilmiştir.
3. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonuna (KESK) bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES/Sendika) 2/12/2021 tarihinde,sağlık çalışanlarına yönelik 1/12/2021 tarihli yasal düzenlemenin protesto edilmesi ve çalışanların ekonomik, sosyal ve mesleki hakların korunması, iyileştirilmesi amacıyla kurum binaları önünde toplanma, iş yavaşlatma ve iş bırakma kararı almıştır.
4. Başvuruculardan Remzi Özer ve Cemile Tunç SES Hakkari Şubesi eş başkanı, diğer başvurucular ise SES üyesidir. Başvurucu Remzi Özer 6/12/2021 tarihinde Hakkâri Devlet Hastanesi bahçesinde "sadece hekimlere yapılan maaş düzenlemesini protesto" konulu bir basın açıklaması yapmış diğer başvurucular da anılan eyleme katılmıştır. İnternet haber sitesinde de yer alan etkinlik, güvenlik görevlilerinin açık kaynak araştırmasıyla tespit edilmiştir.
5. Bireysel başvuru dosyasındaki açık kaynak araştırma raporunda; katılımcıların kimliğine, yapılan basın açıklamasının konusuna ve içeriğine yer verilmekle birlikte etkinliğin nasıl sona erdiğine dair bir bilgi bulunmamaktadır. Ayrıca anılan raporda etkinliğin barışçıl olmadığına ya da barışçıl olmaktan sonradan çıktığına dair bir tespit de yapılmamıştır.
6. Başvurucular hakkında, idarenin yasaklama kararına aykırı olarak izinsiz basın açıklaması yapılması nedeniyle 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca emre aykırı davranışta bulunmaktan 427 TL idari para cezası uygulanmıştır. Başvurucular; Sendika'nın aldığı karar üzerine barışçıl şekilde etkinlik gerçekleştirildiğini, idarenin sürekli olacak şekilde verdiği yasaklama kararları nedeniyle temel hak ve özgürlüğün kullanımının imkânsız hâle geldiğini belirterek idari para cezası kararlarının kaldırılması için başvurmuştur.
7. Başvuruları inceleyen sulh ceza hâkimliği, etkinliğin idarenin yasaklama kararına aykırı olarak yapılması nedeniyle uygulanan yaptırımın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle ret kararları vermiştir.
8. Başvurular süresi içinde yapılmıştır. 2022/48354, 2022/48797, 2022/48860, 2022/49090, 2022/49326,2022/49521, 2022/49679,2022/49998, 2022/52430, 2022/58714, 2022/51392 numaralı başvuruların 2022/47914 numaralı başvuru ile birleştirilmesine, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına Komisyonca karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
9. Başvurucular; üye veya yöneticisi oldukları ve sağlık hizmet kolunda örgütlü olan Sendikanın aldığı karar üzerine, ekonomik ve özlük haklarının iyileştirilmesi ve seslerini duyurmak amacıyla basın açıklaması yaptıklarını ve bu etkinliğe katıldıklarını, ayrıca idarenin hakkın özüne dokunmama güvencesini ihlal ederekuzun süredir aynı gerekçelerle kesintisiz şekilde yasaklama kararları verdiğini belirterek barışçıl nitelikte biretkinlik yapılması sonucu haklarında idari para cezası uygulanması nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenme hakkı ile sendika hakkının ihlal edildiğinden yakınmıştır. Başvurucular ayrıca idarenin cevabının taraflarına tebliğ edilmemesi ve hâkimliğin itirazlarını gerekçesiz ve sistematik biçimde reddetmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir.
10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, toplanma hakkının bildirim usulüne bağlanabileceğini ve toplanma özgürlüğünün kullanımından kaynaklanan kamu düzenine yönelik tehditlerin gerçeklik değeri taşıması hâlinde yetkili makamların bu tehditleri bertaraf etmek amacıyla belli bir takdir yetkisine sahip olduğunu açıklayan Anayasa Mahkemesi kararlarına atıf yapmıştır. Ayrıca, toplantı ve gösterilere yönelik belirli koşullarda gerçekleştirilen müdahaleler nedeniyle ileri sürülen ihlal iddialarının dayanaktan yoksun bulunduğuna dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını da hatırlatmıştır. Bakanlık, bu bağlamda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde somut olayın kendine özgü koşullarının gözönüne alınması gerektiği görüşünü bildirmiştir. Bir kısım başvurucuların vekili, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında; hukuka uygun şekilde alınmış bir yasaklama kararı bulunmadığı aksi kabul edilse dahi bu durumun tek başına idari yaptırıma dayanak teşkil edemeyeceğini belirtmiş ve başvuru formunda ileri sürülen iddialarını yinelemiştir.
11. Başvuru, Sendikanın üyelerinin mesleki, ekonomik, sosyal çıkarlarını ve çalışma hayatını korumaya yönelik, diğer bir ifadeyle Sendikanın çekirdek faaliyet alanı kapsamında kalan bir konuda aldığı karar doğrultusunda yapılan basın açıklaması nedeniyle başvurucuların idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkindir. Bu nedenle Sendika yöneticisi veya üyesi olan başvurucuların şikâyetlerinin bir bütün olarak Anayasa’nın 26. ve 34. maddelerinin ışığında Anayasa'nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (benzer yönde değerlendirme için bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri [GK], B. No: 2014/920, 25/5/2017, § 72; toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkından değerlendirildiği kararlar için bkz. İhsan Uğraş [1. B.], B. No: 2015/5365, 3/4/2019, § 24; Hüseyin Doğan ve Yusuf Kaya [2. B.], B. No: 2020/4741, 5/10/2023, § 8; Songül Eriş ve Bedriye Kuş [2. B.], B. No: 2020/38552, 30/3/2022, § 25).
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan sendika hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. Anayasa Mahkemesi daha önce birçok kararında; barışçıl bir eylem nedeniyle idarece verilen idari para cezasının temel hakka yönelik bir müdahale olduğunu (sendika hakkı bağlamında bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 48; Bülent Hatun [2. B.], B. No: 2014/3536, 24/5/2018, § 28; ifade özgürlüğü bağlamında bkz. Nursel Tanrıverdi [1. B.], B. No: 2020/26374, 4/7/2022, § 22; Engin Karataş [2. B.], B. No: 2018/3488, 13/9/2022, § 11; Türkan Albayrak [1. B.], B. No: 2019/1628, 28/12/2021, §§25, 26; toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı bağlamında bkz. Dursun Soydan ve diğerleri [1. B.], B. No: 2015/2948, 14/11/2018, § 39; Songül Eriş ve Bedriye Kuş, § 28; Canan Yüce ve diğerleri [1. B.], B. No: 2020/37789, 4/7/2022, § 24) ve hafif de olsa verilecek cezanın sendika hakkını kullanan kişilerde caydırıcı etki doğurabileceğini kabul etmiştir (Hikmet Aslan, [2. B.], B. No: 2014/11036, 16/6/2016, § 62; Tayfun Cengiz [2. B.], B. No: 2013/8463, 18/9/2014, § 62; ifade özgürlüğü bağlamında İlyas Bulcay [2. B.], B. No: 2020/24527, 9/2/2023, § 39; İlker Erdoğan, [1. B.] B. No: 2013/316, 20/4/2016, § 57). Bu nedenle Anayasa Mahkemesi -somut olayda olduğu gibi-temel hak ve özgürlüğe yönelik bir müdahalenin varlığı hâlinde eylem nedeniyle kamu düzeninin bozulup bozulmadığı, bozulma tehlikesinin bulunup bulunmadığı ya da böyle bir tehlikenin ortaya çıkıp çıkmadığını incelemiştir (ifade özgürlüğü bağlamında Mahmut Konuk (2) [2. B.], B. No: 2021/21730, 15/11/2023, §§ 42-48; Engin Karataş, §§ 16-19; farklı bağlamda benzer değerlendirmeler için bkz. Halil Cihan Özbilen ve diğerleri [2. B.], B. No: 2020/5038, 16/3/2023, § 39-49; Songül Eriş ve Bedriye Kuş, § 49; Rıza Gökçen Erus ve diğerleri [2. B.], B. No: 2014/17391, 19/4/2018, § 63).
14. 5326 sayılı Kanun'un 32. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı kabul edilmiştir. Müdahalenin Anayasa'nın 51. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen sınırlama sebeplerinden millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın, genel ahlâkın ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla yapıldığı anlaşılmıştır. Bu belirlemenin ardından demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk yönünden inceleme yapılacaktır.
15. Anayasa Mahkemesi birçok kararında, temel hakka müdahaleyi haklı kılacak meşru gerekçe ile çatışan hak ve özgürlük değerleri arasında kurulan adil dengenin kamu gücünü kullanan yetkili mercilerin kararlarında ortaya konulması gerektiğini vurgulamıştır (birçok karar arasından bkz. Dilan Ögüz Canan [GK], B. No: 2014/20411, 30/11/2017 §§ 51, 53; Songül Eriş ve Bedriye Kuş, §§ 49, 50; Zülküf Yıldız ve diğerleri [2. B.] , B. No: 2019/35399, 16/3/2022, § 53; İsmail Sarıkabadayı ve diğerleri [2. B.], B. No: 2016/23696, 8/6/2021, § 45). Nitekim kamu düzeninin bozulduğunun ilgili ve yeterli bir gerekçe ile gösterilemediği, temel haklara müdahalenin gerçekleştiği her kamu gücü eylem ve işlem; temel hak ve özgürlükleri ihlal edebilir (Cengiz Fırat ve diğerleri[1. B.], B. No: 2019/36358, 10/5/2022, § 52).
16. Anayasa Mahkemesi yerleşik içtihatlarında usulüne uygun olarak verilmiş bir emre aykırı davranışın varlığının tek başına temel hak ve özgürlüklere müdahale için yeterli olmadığını belirtmiştir. Bu çerçevede temel hakka müdahaleyi haklı kılacak olan -kamu güvenliğinin, kamu düzeninin, genel sağlığın bozulduğunun veya bozulma tehlikesinin bulunduğunun- meşru gerekçe ile çatışan hak ve özgürlük değerleri arasında adil bir denge kurulduğunun kamu gücünü kullanan yetkili mercilerin kararlarında ortaya konulması, aksi hâlde barışçıl bir gösteri veya basın açıklaması nedeniyle kural olarak cezai bir yaptırım uygulanmaması gerektiği vurgulanmıştır (birçok karar arasında bkz. Dilan Ögüz Canan, §§ 51, 53; Songül Eriş ve Bedriye Kuş, §§ 49, 50; İbrahim Bilen ve diğerleri [1. B.], B. No: 2019/23334, 22/2/2022, § 54; Zülküf Yıldız ve diğerleri, § 53; Rıza Gökçen Erus ve diğerleri, §§ 52, 56, 68, 73; farklı bağlamda benzer değerlendirmeler için bkz. İsmail Sarıkabadayı ve diğerleri § 45; Ali Orak ve İrfan Gül [1. B.], B. No: 2014/10626, 18/4/2018, §§ 62-67).
17. 2021 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi ilgili komisyonu tarafından sağlık çalışanlarının mali ve özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik bir yasal düzenleme teklif edilmiştir. SES Yönetim Kurulu anılan düzenlemenin tüm sağlık çalışanlarını kapsamaması, ekonomik ve çalışma koşullarına yönelik eksik ve yetersiz nitelikte olması nedenleriyle 3/12/2021 tarihinde işi yavaşlatma ve kurum önlerinde bir araya gelme 6/12/2021 tarihinde işe gelmeme eylemleri yapılmasına karar vermiştir. Sendikanın üye veya yöneticileri olan başvurucular da teklif edilen düzenlemenin geri çekilerek çalışanların lehine olacak şekilde yeniden ele alınması için basın açıklaması yapmış ve anılan eyleme katılarak sendika hakkını kullanmıştır.
18. Somut olayda ne kolluk tutanağında ne de hâkimlik kararlarında, söz konusu basın açıklaması veya başvurucuların eylemleri nedeniyle kamusal bazı faaliyetlerin aksadığı, kamu düzeninin bozulduğu ya da bu yönde ciddi bir tehlike doğduğu yönünde herhangi bir değerlendirme yapılmıştır. Üstelik bazı tutanaklardan anlaşıldığı üzere, söz konusu basın açıklaması esnasında olay yerinde kolluk kuvvetleri dahi bulunmamış, sonradan açık kaynak araştırması sonucu tespit edilen eylem nedeniyle başvurucular hakkında idari para cezası uygulanmıştır. O hâlde müdahaleye dayanak basın açıklamasının barışçıl şekilde tamamlandığı, bu esnada kolluk güçleri tarafından müdahale edilmesini gerektirecek bir durum da yaşanmadığı kabul edilmelidir. Nitekim aksi yönde bir durumun varlığı kamusal makamlar tarafından ortaya konulmamıştır.
19. Ayrıca başvurucuların idarenin sürekli olacak şekilde verdiği yasaklama kararları nedeniyle temel hak ve özgürlüklerin kullanımının imkânsız hâle geldiğini ileri sürmelerine ve Valiliğin resmî internet sitesinde bu iddianın araştırılmasını gerektirecek sayıda yasaklama kararı olmasına rağmen hâkimliğin bu konuda herhangi bir değerlendirme yapmaması da not edilmelidir. Oysaki Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu Adnan Vural ve diğerleri kararında, şablon gerekçelerle birbiri ardına alınan yasaklama kararlarının kullanılmak istenen hakkı anlamsız ve imkânsız kılacak bir dereceye ulaştırması hâlinde bu durumun temel hakkı ihlal edeceği sonucuna ulaşmıştır (Adnan Vural ve diğerleri [GK], B. No: 2017/36237, 10/3/2022, §§ 60-62).
20. Başvuruya konu somut olay yukarıdaki kararda belirtilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde gerek idarece düzenlenen tutanakta gerekse hâkimlik kararında başvuruya konu idari para cezasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığına ve yarışan haklar arasında adil bir denge kurulduğuna ilişkin ilgili ve yeterli bir gerekçe içermediği anlaşılmıştır. Bu nedenle çalışma hayatına ilişkin ortak çıkarlara yönelik Sendikanın çekirdek faaliyet alanı kapsamında kalan bir konuda yapılan basın açıklaması nedeniyle başvuruculara verilen idari para cezasının demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
22. Sendika hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığı için, kararda varılan sonuç ve uygun görülen giderim dikkate alınarak adil yargılanma hakkına ilişkin diğer şikâyetlerinin ayrıca incelenmesine gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
23. Başvurucular; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 20.000TL manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
24. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan GK, B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1.B], B. No: 2016/12506, 7/11/2019,§§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) GK, B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
25. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.
26. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Sendika hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Diğer ihlal iddiasının İNCELENMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA,
D. Kararın bir örneğinin sendika hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Hakkari Sulh Ceza Hâkimliğine (2022/492-493-494-495-501-502-503-511-512-513-514-540 D. İş) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucuların tazminat talebinin REDDİNE,
F. 30.000 TL vekâlet ücretinin başvurucular Ahmet BATUR, Aysel DİNÇ SOYDAN, Cemile TUNÇ, Fahrettin ER, Gülay ÇAPİK, Mahmut TAŞÇI, Mehmet DAYAN, Perihan ADIYAMAN BARANSEL, Remzi ÖZER ve Serkan EROL'a MÜŞTEREKEN, diğer başvuruculara AYRI AYRI; 664,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin ise AYRI AYRI başvuruculara ÖDENMESİNE,
G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE, 16/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.