logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(G.A. ve M.Y. [1. B.], B. No: 2022/49187, 9/12/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

G.A. VE M.Y. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/49187)

 

Karar Tarihi: 9/12/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Hüseyin ERAL

Başvurucular

:

1. G.A.

 

 

2. M.Y.

Vekili

:

Av. İbrahim Ulvi APAYDIN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza davasında karar sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

A. İcra Aşamasına İlişkin Süreç

2. Başvuruculardan G.A. tarafından 10/9/2018 vade tarihli ve 744.500 TL bedelli kambiyo senedinin tahsili amacıyla müşteki aleyhine icra işlemlerine başlanmıştır. Müşteki, ödeme emrinin kendisine tebliğ edilmesi üzerine, takip alacaklısı olarak görünen başvurucu G.A.ya borcunun bulunmadığı gerekçesiyle Bolvadin İcra Hukuk Mahkemesine (İcra Mahkemesi) 22/2/2019 tarihinde itiraz etmiştir.

3. İcra Mahkemesi, duruşma açmak suretiyle tamamladığı yargılama neticesinde müşteki tarafından açılan davanın reddine karar vermiştir. İcra Mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının gerekçesinin ilgili kısmı şu şekildedir:

"...Asıl borç ilişkisinden mücerret soyut ve kayıtsız şartsız borç ikrarı taşıyan kambiyo senedi veya resmi bir evraka dayanılarak başlatılan takiplerde yapılan itirazlarda, itiraz eden borçlu davacının [müşteki] takibe konu olan evraka eş değer veya bu evraktan daha yüksek öneme haiz bir belgeye dayanarak itiraz etmesi veya delil göstermesi gerekeceği yasanın açık ve amir hükmüdür. Her ne kadar davacı iddialarında takip konusu senedin teminat senedi olduğunu ileri sürmüş isede, söz konusu senedin, teminat senedi olduğu yönünde her hangi bir bilgi, ibare, şerh bulunmadığı, bu hali ile illetten mücerret senedin kambiyo senedi vasfını haiz olduğu anlaşılmış olmakla, bu durum karşısında davacı taraf delilolarak takibe konu senetlere eş değer olabilecek resmi evrak veya senede ilişkin her hangi bir yazılı belge de sunamaması, kambiyo senedi vasfında olan bonoların illetten mücerret oluşu hususları bir bütün halinde değerlendirilerek ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekmiş[tir.]"

4. İcra Mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararı istinaf ve temyiz incelemesinden geçmek suretiyle 17/6/2020 tarihinde kesinleşmiştir.

B. Ceza Yargılamasına İlişkin Süreç

5. Müşteki, icra takip işlemleriyle ilgili yapmış olduğu itirazla birlikte başvurucular G.A. ve M.Y. hakkında Bolvadin Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) şikâyette de bulunmuştur. Takip alacaklısı olarak görünen başvurucu G.A.ya borcunun bulunmadığını ve takibe konu kambiyo senedini sözleşme teminatı olarak diğer başvurucu M.Y.ye verdiğini beyan eden müşteki, başvurucuların açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan cezalandırılmalarını talep etmiştir.

6. Başvurucu M.Y. soruşturma aşamasında alınan ifadesinde müştekiyle imzaladığı sözleşme doğrultusunda çiftlik inşa ettiğini, müştekinin kendisine yapmayı taahhüt ettiği ödemelerde geciktiğini ve ödeme yapabilmek için diğer başvurucu G.A.dan borç para aldığını, daha sonrasında müşteki tarafın başvurucu G.A.ya borcunu ödeyemediğini duyduğunu ve müştekinin kendisine senet vermediğini belirtmiştir. Beyanlarına başvurulan G.A. ise inşaatı bitirebilmesi amacıyla müştekiye borç para verdiğini ve karşılığında takip konusu kambiyo senedini aldığını beyan etmiştir.

7. Başsavcılıkça, başvurucuların açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan cezalandırılması talebiyle 26/4/2019 tarihli iddianame düzenlenmiştir. İddianamede özetle müşteki ve başvurucu M.Y. arasında imzalanan inşaat yapım sözleşmesinin 3. maddesi doğrultusunda müştekinin sadece kimlik bilgileri ve imza içeren teminat senedini başvurucu M.Y.ye teslim ettiği, sözleşme bedelini banka aracılığıyla başvurucu M.Y.ye ödemesine rağmen kambiyo senedinin müştekinin rıza ve bilgisi dışında başvurucu G.A. lehine doldurularak icra işlemlerine konu edildiği belirtilerek başvurucuların cezalandırılması talep edilmiştir.

8. İddianamenin kabulüyle açılan dava, Bolvadin Asliye Ceza Mahkemesince görülmeye başlanmıştır. Bolvadin Asliye Ceza Mahkemesi 8/5/2019 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapmıştır. Tensip Tutanağı'nda -diğerlerinin yanı sıra- müştekiye ait banka kayıtlarının istenmesine karar verilmiştir.

9. Yargılama üç celsede tamamlanmıştır. Başvurucular, birinci celsede savunmalarını yapmıştır. Başvurucu G.A. savunmasında kuyumculuk yaptığını, inşaatını tamamlayabilmesi için müştekiye elden borç para verdiğini ve karşılığında müştekinin doldurduğu senedi kendisine teslim ettiğini beyan etmiştir. Başvurucu M.Y. de olayın başvurucunun G.A.nın anlattığı şekilde geliştiğini ifade etmiştir. Müşteki vekili ise şikâyetçi olduklarını, kambiyo senedi üzerine bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini belirtmiş ve kambiyo senedinin verildiği esnada müştekinin yanında bulunan A.İ.K.nın dinlenmesini talep etmiştir. Bolvadin Asliye Ceza Mahkemesi tanığın dinlenmesi ve senet aslının dosya arasına alınması amacıyla celseyi ertelemiştir.

10. Müşteki, ikinci celsede vermiş olduğu beyanlarında başvurucu G.A.dan borç almadığını, ödemelerini banka aracılığıyla yaptığını ancak senedin icraya konu edildiğini ifade etmiştir. Aynı celsede dinlenen tanık A.İ.K. ise senedin üzerindeki isim ve imza dışındaki yazıların başvurucu M.Y. tarafından doldurulduğunu beyan etmiştir. Bolvadin Asliye Ceza Mahkemesi, üçüncü celsede açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle başvurucuların beraatine karar vermiştir. Mahkeme; gerekçesinde suçun yasal unsurlarının oluşabilmesi için kısmen veya tamamen boş bir senedin başvurucular tarafından verilme nedeninden farklı bir şekilde doldurulmasının gerektiği, somut olayda başvurucu M.Y. ile müşteki arasında ticari bir ilişkinin bulunduğu, senedin bu ilişki doğrultusunda müşteki tarafından doldurulduğu ve senedin verilme nedeninden farklı bir şekilde doldurulma unsurunun oluşmadığı hususlarına dayanmıştır.

11. Müşteki, karara karşı sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde -diğerlerinin yanı sıra- başvurucuların çelişkili savunmalarda bulunmalarına rağmen cezalandırılmadıklarını ve suçun unsurlarının oluştuğunu ileri sürmüştür. Konya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesi (İstinaf Dairesi) başvuruculara isnad edilen suçun sübutu hâlinde kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik suçlarının tartışılması gerektiği ve söz konusu suçların oluşup oluşmayacağına ilişkin delillerin takdirinin üst dereceli ağır ceza mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle 15/6/2020 tarihinde bozma kararı vermiştir. İstinaf Dairesi, ayrıca Bolvadin Asliye Ceza Mahkemesinin kabulüne göre senedin müştekiye teslimini yazılı şekilde ispatlanabilmesi amacıyla başvuruculara imkân verilmesi, başvurucu G.A.nın ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi ve senet üzerinde ise kriminal inceleme yapılması gerektiğini de belirtmiştir.

12. Bolvadin Asliye Ceza Mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda görevsizlik kararı vermiş ve dosyayı Bolvadin Ağır Ceza Mahkemesine (Mahkeme) göndermiştir.

13. Mahkemece 2/9/2020 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapılmıştır. Tensip Tutanağı'nda diğerlerinin yanı sıra başvurucu G.A.ya ait işyerine ilişkin ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına ve yine icra takibine konu kambiyo senedi üzerindeki yazı ve imzaların aidiyetiyle ilgili Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor düzenlenmesinin istenmesine karar verilmiştir.

14. Yargılama beş celsede tamamlanmıştır. Birinci celse öncesinde başvurucu G.A.nın ticari defter ve belgeleri temin edilerek inceleme yapılması amacıyla dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir. Birinci celsede başvurucu G.A. önceki savunmalarıyla aynı doğrultuda olacak şekilde kambiyo senedini kendisine müştekinin bizzat doldurmak suretiyle verdiğini beyan etmiştir. Başvurucu M.Y. ise müştekiden senet almadığını, diğer başvurucuya da senet vermediğini, müştekinin başvurucu G.A.dan aldığı parayı birlikte gelerek kendisine teslim ettiklerini ifade etmiştir. Aynı celse hazır bulunan müşteki, sözleşme gereği teminat olarak vermiş olduğu kambiyo senedinin işleme konulduğunu belirtmiştir. Mahkeme, ticari kayıtlar ile senet üzerindeki yazı ve imza incelemesine ilişkin raporların beklenmesi amacıyla celseyi ertelemiştir.

15. İkinci celse öncesinde ibraz edilen 11/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda vergi mevzuatına göre başvurucu G.A.nın ödemelerini banka aracılığıyla yapmasının zorunlu olduğu, başvurucular arasında gerçekleşen ödeme kaydına rastlanmadığı ve yine incelenen defter ve kayıtlarda kovuşturma konusu senet kaydına rastlanmadığı belirtilmiştir. Adli Tıp Kurumu tarafından dosyaya gönderilen 23/12/2020 tarihli raporda ise senedin borçlu bilgilerinin yer aldığı kısımdaki imza, kimlik numarası, ad ve soyadı yazılarının müştekiye ait olduğu, başvurucu G.A.ya atfedilen ad ve soyadı ile imzanın başvurucu G.A.nın eli ürünü olduğu, senetteki diğer yazıların başvurucu G.A. ve müştekiye ait olmadığı,senet üzerindeki müştekiye, başvurucu G.A.ya ve senetteki borç miktarına ilişkin yazıların farklı kalemler kullanılarak yazıldığı değerlendirilmiştir. Raporda ayrıca mukayeseye elverişli belge bulunmadığından başvurucu M.Y. yönünden inceleme yapılamadığı da belirtilmiştir.

16. Mahkeme, ikinci celseyi başvurucu M.Y. yönünden yazı imza incelemesine esas belgelerin araştırılması amacıyla ertelemiştir. Üçüncü celse öncesinde dosya başvurucu M.Y. bakımından da değerlendirme yapılması amacıyla Adli Tıp Kurumuna gönderilmiştir. Adli Tıp Kurumu 4/5/2021 tarihli raporunda senet üzerindeki vade tarihi ve miktara ilişkin yazıların başvurucu M.Y.nin eli ürünü olduğunu belirtmiştir. Cumhuriyet savcısı dördüncü celse sunmuş olduğu esas hakkındaki mütalaasında her iki başvurucunun resmî belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından cezalandırılmasını talep etmiştir. Celse yazılı savunmaların hazırlanması amacıyla ertelenmiştir.

17. Mahkemece başvurucuların kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu işledikleri sabit kabul edilerek 4 yıl 2 ay, resmî belgede sahtecilik suçunu işledikleri sabit kabul edilerek ise 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir. Mahkeme, resmî belgede sahtecilik suçu yönünden verilen hükmün açıklanmasının beş yıl süreyle geri bırakılmasına da karar vermiştir. Mahkemenin gerekçeli kararında, başvurucuların savunmalarına, müştekinin beyanlarına ve kovuşturma aşamasında temin edilen raporlara yer verdikten sonra müşteki tarafından miktar kısmı boş bırakılan kambiyo senedinin sözleşme nedeniyle başvurucu M.Y.ye teslim edildiği, başvurucu M.Y.nin senedi müştekiye teslim etmesi gerekirken doldurmak suretiyle diğer başvurucu G.A.ya teslim ettiği ve senedin icra işlemleri vasıtasıyla tahsile konu edildiği hususlarına dayanılmıştır. Gerekçeli kararın diğer kısmı şu şekildedir:

"...sanık [M.Y.] [ikinci başvurucu] katılandan sözleşme kapsamında yahut harici olarak senet almadığını ve diğer sanık [G.A.] [birinci başvurucu] senedi bizzat katılandan aldığını, tarih, isim, T.C. Kimlik numarası, borç miktarı ve imzasını huzurda bizzat katılanın doldurduğunu savunmuş olmalarına karşın, dosya münderecatında yer alan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından tanzim olunan04/05/2021 tarihli raporda suça konu senetteki '744500', 'yediyüzkırkdörtbinbeşyüz', 01/06/2017' yazılarının sanık [M.Y.nin] eli ürünü olduğunun tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu raporundaki bu tespitin sanık savunmaları ile bağdaşmadığı anlaşıldığından sanıkların bu yöndeki savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu değerlendirilmiş ve mahkememizce itibar edilmemiştir. Yine her ne kadar sanık [G.A.] katılana verdiği borç karşılığında suça konu senedi aldığını beyan etmiş ise de, üçlü bilirkişi heyetince tanzim olunan raporda yasal zorunluluk bulunmasına rağmen sanık [G.A.nın] kuyumcu iş yerine ait dosyaya temin edilen defter ve belgelerden, 2018 yılında düzenlediği faturalar ve harcama belgeler[i] ile 2019 yılı yevmiye defterinde suça konu senet ile ilgili bir kayda rastlanmadığı, ayrıca dosyaya sunulan başkaca bir makbuz, banka kaydı, defter kaydı, vergi kaydı ve benzer belge bulunmadığı tespiti kapsamında sanığın bu yöndeki iddiasını ispat edemediği kabul edilmiştir...."

18. Başvurucuların resmî belgede sahtecilik suçuyla ilgili olarak verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara yönelik itirazları 18/11/2021 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir. Başvurucular müdafii itirazın reddine ilişkin nihai kararı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) vasıtasıyla 4/1/2022 tarihinde öğrenmiştir.

19. Başvurucular, kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu yönünden verilen mahkûmiyet kararına karşı sunmuş oldukları istinaf dilekçesinde ise -diğerlerinin yanı sıra- Mahkemenin gerekçesinde yer verilen maddi olayların dosyadaki belgelerle çeliştiğini, adli tıp raporundaki değerlendirme ile başvurucuların hangi beyanlarının çeliştiğinin gerekçede gösterilmediğini ileri sürmüştür. Başvurucuların istinaf talebi İstinaf Dairesi tarafından 23/2/2022 tarihinde esastan reddedilmiştir.

20. Başvurucular, nihai hükmü 24/3/2022 tarihinde öğrendikten sonra 25/4/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

21. Komisyon, başvurucuların gerekçeli karar hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna ve anılan hakka ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Dolandırıcılık Suçu Yönünden Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

22. Başvurucular; kovuşturma konusu kambiyo senedinin teminat senedi olarak kabul edilemeyeceğine ilişkin İcra Hukuk Mahkemesinin kesinleşen kararının aksine senedin teminat senedi olarak kabul edilmesine ilişkin ceza mahkemesi kararında esasa dair olguların ortaya konulamadığını, istinaf incelemesinde itirazlarının karşılanmadığını, gerekçede senedin niteliğinin tartışılmadığını ve yine esaslı iddialarının ayrıca ve açıkça değerlendirilmediğini belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

23. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmiştir.

24. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı, kişilerin hakkaniyete uygun bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve bu amaca uygunluk yönünden yargılamanın denetlenmesini amaçlamaktadır. Mahkeme kararlarının, davanın temel maddi ve hukuki sorunları ile taraflarca ileri sürülen ve davanın sonucunu etkileyen iddia ve itirazlar hakkında delillerle bağ kurulmak suretiyle yeterli gerekçe içermesi zorunludur. Uyuşmazlığın hukuki ve maddi sorunlarıyla ilgisiz değerlendirmelere kararda yer verilmesi de gerekçeli karar hakkıyla bağdaşmamaktadır. Karar gerekçesinin belirtilen unsurları taşıması, yargılamanın adil yargılanma hakkı güvencelerine uygun şekilde yürütülüp yürütülmediğinin taraflarca öğrenilmesini sağladığı gibi ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (bazı eklemeler ve farklılıklarla birlikte bkz. Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).

25. Diğer taraftan kanun yolu incelemesi yapan merciin, yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterli görülebilir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince karşılanmayan veya ancak ilk defa kanun yolu merciine ileri sürülebilecek nitelikteki esaslı iddia ve itirazların kanun yolu merciince de değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açabilir (bazı eklemeler ve farklılıklarla birlikte bkz. Mehmet Yavuz [1.B.], B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51).

26. Somut olayda Mahkeme, kambiyo senedi üzerindeki tarih ve miktar kısımlarının başvurucu M.Y.nin eli ürünü olduğunu tespit eden Adli Tıp Kurumu raporunda yer alan değerlendirmeler ile başvurucuların savunmalarındaki çelişkilere bağlı olarak müşteki tarafından miktar kısmı boş bırakılan kambiyo senedinin sözleşme nedeniyle başvurucu M.Y.ye teslim edildiği, başvurucu M.Y.nin senedi müştekiye teslim etmesi gerekirken doldurmak suretiyle diğer başvurucu G.A.ya teslim ettiği ve senedin icra işlemleri vasıtasıyla tahsile konu edildiği sonucuna ulaşmıştır (bkz. § 17). İstinaf Dairesi ise başvurucuların ispat yükünün hukuka aykırı şekilde kendilerine yüklendiğine dair itirazlarının kabul edilemeyeceğini belirtmek suretiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Başvurucular ise yargılama konusu kambiyo senedinin müştekinin başvurucu G.A.dan aldığı borç karşılığında verildiğini ileri sürmüştür (bkz. § 14).

27. Başvurucuların aşamalardaki savunmalarına göre ayrı ve açık yanıt verilmesini beklediği olgu, yargılama konusu kambiyo senedinin teminat senedi olarak verilmediğinin İcra Mahkemesi kararıyla tespit edilmiş olmasına rağmen ceza yargılamasında Mahkemece aynı kambiyo senedinin teminat senedi olarak verildiğinin hangi gerekçeyle kabul edildiğinin açıklanmasıdır.

28. Somut olayda İcra Mahkemesince yargılama kambiyo senedinin teminat senedi vasfını taşıyıp taşımadığının müşteki tarafından "aynı ispat gücünü haiz belge ile ispat edilemediği" belirtilerek itirazın reddine karar verilmiştir (bkz. § 3). Mahkeme ise maddi gerçeğin ortaya konulması amacıyla ceza yargılamasına özgü kurallara bağlı olarak -İcra Mahkemesi tarafından yapılan araştırmalar dışında- ticari defter ve kayıtlar üzerinde ödeme olgusu araştırmış, yine kambiyo senedi üzerindeki yazı ve imzaların aidiyetine ilişkin rapor temin etmek suretiyle mahkûmiyet sonucuna ulaşmıştır. Nitekim Mahkeme, başvurucuların savunmalarına itibar edilmeme gerekçesini ticari defterler ve kambiyo senediyle ilgili olarak düzenlenen raporlara ve raporlarla savunmalar arasındaki çelişkilere dayandırmıştır. Bu noktada sahtelik iddiası nedeniyle yürütülen ceza soruşturmalarıyla takip hukukuna ilişkin şikâyetlerin birbiriyle olan ilişkisini değerlendiren Yargıtayın icra mahkemesinin önüne gelen itiraz ve şikâyetleri 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nda düzenlenen özel usul kurallarını uygulayarak takip hukuku bakımından kesin hükme bağladığından anılan mahkemenin kararlarının kural olarak maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımayacağını belirttiği de gözden kaçırılmamalıdır (Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin E.2016/16934, K.2017/10318, 5/7/2017).

29. Sonuç olarak Mahkeme, İcra Mahkemesi kararına herhangi bir atıf yapmamış ise de İcra Mahkemesi tarafından yapılan araştırma dışında ticari defter ve kayıtlar üzerinde ödeme olgusunu araştırmış ve yine kambiyo senedi üzerindeki yazı ve imzaların aidiyetine ilişkin adli tıp raporları temin ederek savunmaları ayrıntılı biçimde değerlendirmiş ve bir sonuca ulaşılmıştır. Bu doğrultuda mahkûmiyet kararının ilgili ve yeterli gerekçe içermediğinden söz etmek mümkün görünmemektedir. Sonuç olarak mahkûmiyet kararında uyuşmazlığın sonucuna etkili nitelikteki iddia ve itirazlarının ilgili ve yeterli bir gerekçeyle karşılandığı, kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda değerlendirme konusu hüküm ve gerekçesinin uygun bulunduğu dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.

30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Resmî Belgede Sahtecilik Suçu Yönünden Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

31. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Hüseyin Aşkan ([2. B.], B. No: 2017/15649, 21/7/2020) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Kararda UYAP'ta kullanıcıların kendilerini ilgilendiren bilgi ve belgelere ulaşabildikleri, her türlü bilgi ve belge alışverişini gerçekleştirebildikleri vurgulanmıştır. Somut olayda başvurucu müdafii, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara yapılan itirazı incelemeyen itiraz merciinin itirazın reddine dair kararını UYAP üzerinden 4/1/2022 tarihinde okuduğu ve resmî belgede sahtecilik suçuna ilişkin nihai karardan haberdar olduğu açıktır. Bu bağlamda, nihai kararın öğrenildiği tarihten itibaren otuz günlük bireysel başvuru süresinin geçirilmesinden sonra 25/4/2022 tarihinde gerçekleştirilen başvurunun -bu kısmının- süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucuların kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. 1. Dolandırıcılık suçu yönünden gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Resmî belgede sahtecilik suçu yönünden gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA, 9/12/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(G.A. ve M.Y. [1. B.], B. No: 2022/49187, 9/12/2025, § …)
   
Başvuru Adı G.A. VE M.Y.
Başvuru No 2022/49187
Başvuru Tarihi 25/4/2022
Karar Tarihi 9/12/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza davasında karar sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Gerekçeli karar hakkı (ceza) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Süre Aşımı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi