TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ÜMİT YALIM BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2022/53104)
|
|
Karar Tarihi: 26/2/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
Muhterem İNCE
|
Raportör
|
:
|
Muhammed Cemil KANDEMİR
|
Başvurucu
|
:
|
Ümit YALIM
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, bazı internet sitelerinde yayımlanan yazılarında kullandığı ifadeler nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri sosyal tesislerine girişi iki yıl süreyle yasaklanan başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) emekli piyade kurmay albaydır. Emekli olduğu dönemde 16/11/2020, 10/12/2020 ve 21/12/2020 tarihlerinde yazılı basına sair surette açıklamada bulunarak astlık üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir ve komutanlara karşı güven hissini yok etmeye yönelik olarak beyanatta bulunduğu gerekçesiyle başvurucunun Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 664. maddesinin 2. fıkrasının 4. bendinin (ç) fıkrası uyarınca Türk Silahlı Kuvvetleri sosyal tesislere girişinin 18/2/2021 tarihli işlemle iki yıl süreyle yasaklanmasına karar verilmiştir.
3. Başvurucu, orduevine girmek istediğinde kendisine orduevi ve sosyal tesislere girişi yasaklı olanlar listesinde olduğunun bildirilmesiyle söz konusu karardan haberdar olmuştur. Bunun üzerine söz konusu işleminin iptali talebiyle dava açmıştır.
4. Ankara 9. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 3/12/2021 tarihli kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Kararda, başvurucunun 16/11/2020, 10/12/2020 ve 21/12/2020 tarihlerinde yazılı basına beyanda bulunması nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri sosyal tesislerine girişinin iki yıl süreyle yasaklandığı belirtilmiştir. Kararın gerekçesinde; dava konusu işlem tesis edilmeden önce başvurucunun savunmasının alınmadığı, sosyal tesislere girişinin yasaklanmasına ilişkin işlem tesis edilmeden önce olaylara ilişkin yazılı bilgi verip vermeyeceğinin sorularak yazılı bilgi verilmesi hâlinde bu bilginin, yazılı bilgi verilmemesi hâlinde bu durumun tutanağa bağlanması ve bu tutanağın teklife eklenerek yasaklama teklifinde bulunulması gerektiği, bu usul izlenmeksizin tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu belirtmiştir.
5. Davalı idare Mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi 11/3/2022 tarihli kararıyla Mahkeme kararını kaldırmış ve dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek davanın kesin olarak reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; yazılı basına sair surette açıklamada bulunarak astlık üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir ve komutanlara karşı güven hissini yok etmeye yönelik olarak beyanatta bulunanlarla ilgili olarak, orduevleri, askerî gazinolar ve diğer askerî sosyal tesislere girişlerinin geçici veya sürekli olarak yasaklanmasına ilişkin karar sürecinde, ilgililerin savunmalarının alınmasını öngören veya zorunlu kılan herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği ifade edilmiştir. Kararda ayrıca TSK Orduevleri, Askeri Gazinolar, Kışla Gazinoları ve Vardiya Yatakhaneleri ile Eğitim Merkezleri Yönergesinde, yasaklama kararı alınmadan ilgililerin savunmasının alınacağı ve durumun bir tutanağa bağlanacağı hususları düzenlenmişse de, belirtilen bu düzenlemenin, orduevleri ve diğer sosyal tesisler içinde gerçekleştirilen söz, davranış ve eylemlerde geçerli olduğu belirtilmiştir.
6. Başvurucu, nihai kararı 21/3/2022 tarihinde öğrenmiş ve 18/4/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Başvurucu, tesis edilen disiplin cezası mahiyetindeki işlemin kanuni dayanağının bulunmaması nedeniyle suçta ve cezada kanunilik ilkesinin, savunmasının alınmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının, diğer emekli TSK personeli tesislerden yararlanırken kendisine defalarca ve değişik sürelerle yasak konulması nedeniyle eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca yayımlanan yazılarında TSK'nın manevi şahsiyetinin değil şahısların eleştirildiğini, eleştirilerinin Ege Denizi'nde yürütülen politikalara ilişkin olduğunu ileri sürerek ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, Anayasa Mahkemesi kararlarına atıfta bulunulmuş; yapılacak incelemede somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiğinin değerlendirildiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formundaki şikâyetlerini tekrarlamıştır.
9. Başvurucunun iddialarının ifade özgürlüğüne ilişkin olduğu anlaşıldığından bu iddiaların bir bütün olarak Anayasa'nın 26. maddesi kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
11. Başvurucunun bazı internet sitelerinde yayımlanan yazılarındaki ifadeleri nedeniyle TSK sosyal tesislerine girişi iki yıl süreyle yasaklanmıştır. Söz konusu yasaklama kararı ile başvurucunun ifade özgürlüğüne müdahale edilmiştir (benzer konudaki kararlar için bkz. Hüsnü Şimşek, B. No: 2015/9734, 11/10/2018, § 32, Şükrü Irbık, B. No: 2021/3317, 12/6/2024, § 20).
12. Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen; kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk koşulları bakımından belirleme yapılması gerekir.
13. Somut olayda başvurucunun sosyal tesislerden faydalanmasının iki yıl süreyle yasaklanması kendisine tanınan sosyal bir haktan mahrum bırakılması anlamına gelmektedir. Söz konusu işlem 4/1/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun işlem tarihinde yürürlükte olan 98. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılan Yönetmelik'in 664. maddesine göre tesis edilmiştir.
14. Anayasa Mahkemesinin somut başvuru ile olay ve olguları benzer nitelikte olan Hüsnü Şimşek başvurusuna ilişkin kararında, sosyal haktan yararlandırmama şeklindeki yasaklamanın sonuç itibariyle disiplin cezası mahiyetinde bir yaptırım olduğu tespiti yapılmıştır (Hüsnü Şimşek, § 40).
15. Söz konusu idari yaptırımın dayanağı olan 211 sayılı Kanun'un 98. maddesine göre, sosyal tesislerin kadro, kuruluş, idare, yapılacak denetleme ve işletme şekilleri, verilecek hizmetler, üye aidatı ve kart ücreti alınmasına ilişkin usul ve esaslar, ihtiyaçların tespit ve temini ile elde edilen gelirlerin harcanacağı yerler ve diğer hususlar Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine yönetmelik ile belirlenir. Mezkûr kanun maddesinin lafzında sosyal tesislerin idaresinin Yönetmelik'le düzenleneceği belirtilmiştir (Benzer değerlendirmeler için bkz. Şükrü Irbık, § 27). Anayasa Mahkemesi Hüsnü Şimşek kararında sosyal tesislerden yararlanma hakkından mahrum bırakma şeklindeki bir yaptırımın tesisin idaresi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği meselesini incelemiştir. Bahsi geçen kararda Anayasa Mahkemesi, ilk olarak, kanun koyucunun konuyla ilgili temel kuralları belirleyip kanuni çerçeveyi çizdikten sonra, bu çerçevenin içindeki hususların düzenlenmesini idareye bırakmasında, hukuki belirlilik ve yasama yetkisinin devredilmezliği ilkelerine aykırı düşen bir yön bulunmadığını (AYM, E.2015/41, K2017/98, 4/5/2017, § 71) hatırlatmış ve daha sonra 211 sayılı Kanun'la verilen yetkinin orduevlerinin kuruluşu ve idaresi ile sınırlı olduğu sonucuna ulaşmıştır (Hüsnü Şimşek, § 41).
16. Bu bağlamda Yönetmelik'in ilgili maddesinde ise askeri gazino ve öteki askeri sosyal tesislerden yararlanma hakkına sahip diğer kişilerin, [...] astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye yönelik olarak açıkça aşağılayıcı söz ve davranışta bulundukları tespit edilirse, bu kişilerin orduevleri, askeri gazinolar ve diğer askeri sosyal tesislere girişlerinin, Genelkurmay Başkanlığınca geçici veya sürekli olarak yasaklanabileceği düzenlenmiştir. Anayasa Mahkemesi, somut başvuru ile olay ve olguları benzer nitelikte olan Şükrü Irbık başvurusuna ilişkin kararında, bir internet sitesinde yayımlanan yazısındaki ifadeleri sebebiyle TSK sosyal tesislerine girişi süresiz yasaklanan TSK'dan emekli bir askerin ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasını incelemiştir. Kararda, yukarıda sayılan eylemlerden hangisinin gerçekleşmesi hâlinde geçici ya da süresiz olarak bahsi geçen tesislere girişin yasaklanacağının, metnin lafzından anlaşıldığını söylemenin mümkün olmadığı, yaptırımı uygulamaya yetkili otoritenin muhtemel keyfî uygulamalarını bertaraf etmeye elverişli bir mevzuatın varlığından söz edilemeyeceği değerlendirmeleri yapılmıştır ( Şükrü Irbık, § 28).
17. Anayasa Mahkemesi Şükrü Irbık kararında, sosyal tesislerden yararlanma hakkından mahrum bırakma yaptırımının emekli ordu mensuplarına hangi şartlarda ve hangi sürelerle uygulanacağı hususunda şekli anlamda bir kanun bulunmadığı, söz konusu yaptırımın 211 sayılı Kanun'un 98. maddesinde ifade edilen tesisin idaresi kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığı gibi salt bu ibareden yola çıkılarak kanun koyucunun konuyla ilgili temel kuralları belirleyip kanuni çerçeveyi çizdiğinin de kabul edilemeyeceği belirtilmiştir. Kararda, uygulanan yasaklama kararının dayanağı olan Yönetmelik'in 664. maddesi 211 sayılı Kanun'un 98. maddesini açıklayan yasal bir dayanak olarak kabul edilse bile öngörülebilirlik ve belirliliği sağlamaktan uzak olduğu ifade edilmiştir (Şükrü Irbık, § 29) Şükrü Irbık kararında Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Mezkûr kararlara konu olaylarla benzerlik arz eden eldeki başvuruda Şükrü Irbık kararında açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
18. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
19. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yargılamanın yenilenmesi ile birlikte manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
20. Başvuruda tespit edilen ifade özgürlüğüne yönelik hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
21. Bununla birlikte eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 34.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesine (E.2022/915, K.2022/776) iletimek üzere Ankara 9. İdare Mahkemesine (E.2021/895, K.2021/2286) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 34.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
E. 664,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 26/2/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.