logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Hatice Özyar Karataş [1.B.], B. No: 2022/5325, 6/6/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HATİCE ÖZYAR KARATAŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/5325)

 

Karar Tarihi: 6/6/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Tuğçe TAKCI

Başvurucu

:

Hatice ÖZYAR KARATAŞ

Vekili

:

Av. Serdar KARATAŞ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; haksız yakalama ve gözaltına alma koruma tedbirlerine karar verilmesi nedeniyle açılan davada hükmedilen tazminatın yetersiz olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; arama işleminin hukuka uygun olmaması nedeniyle özel hayata saygı ve konut dokunulmazlığı haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Hâkim olarak görev yapan başvurucunun meslekten çıkarılması sonrasında Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği isnadıyla soruşturma başlatılmıştır. Bu soruşturma kapsamında başvurucu hakkında 5/5/2017 ile 9/5/2017 tarihleri arasında 4 gün süreyle gözaltı tedbiri uygulanmıştır. Başvurucunun evinde gece vakti arama yapılmış, cep telefonuna elkonulmuştur. Başvurucu 9/5/2017 tarihinde Erzurum 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından yurt dışına çıkamamak şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanarak salıverilmiştir. Başsavcılık 22/2/2018 tarihinde başvurucu hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir.

3. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı kesinleştikten sonra başvurucu 5/12/2019 tarihli dilekçeyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesi uyarınca koruma tedbiri nedeniyle tazminat davası açmıştır. Başvurucu somut delil olmadan haksız olarak 4 gün gözaltında tutulduğunu, evinde gece vakti arama yapıldığını, cep telefonuna elkonulması nedeniyle haberleşme hürriyetinden yoksun kaldığını ve maddi zarara uğradığını, hakkında hukuka aykırı olarak yurt dışına çıkamamak tedbiri uygulandığını belirtmiştir. Başvurucu dilekçesinin talep kısmında hakkında haksız olarak uygulanan elkoyma işlemi ve yakalama ve gözaltı koruma tedbirleri ile yurt dışına çıkamamak adli kontrol tedbiri nedeniyle 5.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın ödenmesini talep etmiştir. Dilekçede arama işlemine dayalı bir talep bulunmamaktadır.

4. İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) davanın şartları oluşmadığından reddine karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:

"...Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığının 22.02.2019 tarih[li] kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu kararın davacı vekiline 02.03.2019 tarihinde, davacıya 26.02.2019 tarihinde tebliğ edildiği bu nedenle davanın yasal süresi içinde açılmadığı anlaşıldığından açılan tazminat davasının şartları oluşmaması nedeniyle reddine..."

5. Başvurucu istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Başvurucu dilekçesinde, davanın süresinde açıldığına yönelik itirazlarını belirtmiş ve haksız yakalama ve gözaltı tedbirlerinedeniyle tazminat ödenmesi talebini yinelemiştir. Başvurucunun istinaf kanun yolu dilekçesinde haksız arama ve elkoyma işlemlerine ve yurt dışına çıkamama adli kontrol tedbirine yönelik bir talepte bulunmadığı anlaşılmıştır.

6. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) 15/12/2021 tarihinde başvurucunun istinaf başvurusunu kısmen kabul etmiş ve tazminat davasının süresinde açılmış olduğunu belirterek başvurucunun haksız olarak gözaltında kaldığı 4 günlük süre için başvurucu lehine 187.20 TL maddi, 2.000 TL manevi tazminat ödenmesine kesin olarak karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:

" ... Yargıtay 12. CD'nin 08/0102018 tarih, 2017/7863 esas ve 2018/31 karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere hükümde tazminat davasının ne kadarlık süre içinde, nereye ve ne şekilde açılabileceğinin gösterilmesi gerektiği, bunun gösterilmemesi halinde kesinleşmiş kararın bizzat davacıya tebliğ edilmesi halinde dahi dava açma süresi açısından CMK' nın 142/1. maddesinde belirtilen 1 yıllık sürenin dikkate alınması gerektiğinin bildirildiği buna göre Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'nın... verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda davacının maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı ile ilgili olarak CMK 141/2. maddesi uyarınca yapılan ihtaratta, davanın ne kadarlık süreler içinde, nereye ve ne şekilde açılacağı yönündeki açıklamaları içermediği bu nedenle davanın 1 yıllık hak düşürücü süresi içinde açıldığının kabulü gerektiği halde yerel mahkemece yasal süresinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi kanuna aykırı olup ...

Davacının gözaltında kalmadan önce 05/05/2017 tarihinde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun kararı ile Hakimlik mesleğinden çıkartılmasına karar verildiği, bu haliyle davacının gözaltında kaldığı toplam 4 günlük döneme ilişkin olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca belirlenen net asgari ücret üzerinden 187,20 TL maddi tazminata hükmedilmesi gerektiği,

... zenginleşme sonucunu doğurmayacak biçimde hak ve nesafet kurallarına uygun makul ve makbul bir miktar olarak 4 gün süreyle gözaltında kaldığı anlaşılan davacı yararına manevi tazminata hükmedilmesi..."

7. Başvurucu nihai kararı 27/12/2021 tarihinde öğrendiğini bildirmiş olup 12/1//2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

9. Başvurucu, hâkimlik güvencesi dikkate alınmadan yakalanıp gözaltına alındığını, haksız olarak uygulanan bu tedbirler nedeniyle hükmedilen tazminat miktarının yetersiz olduğunu belirterek Anayasa'nın 140. maddesi ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; söz konusu mağduriyetlere ilişkin iddialarının değerlendirilmeden karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiası bakımından; iddiaların kanun yolu şikayeti niteliğinde olup olmadığının ve başvurucu lehine tazminata hükmedilmesi nedeniyle başvurucunun mağdur sıfatının bulunup bulunmadığının kabul edilebilirlik açısından değerlendirilmesi gerektiğini bildirmiştir. Bakanlık iddianın esası bakımından ise, tazminat davası süreci ve ilgili mevzuattan bahsederek Anayasa Mahkemesi içtihatları ile somut olayın kendine özgü koşulları göz önüne alınarak değerlendirme yapılması gerektiğini belirtmiştir. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanında, başvuru formundaki iddiaları yinelemiştir.

11. Başvurucunun bu iddiaları kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmiştir.

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmayıp kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. Anayasa Mahkemesi Gülseren Çıtak ([GK], B. No: 2020/1554, 27/4/2023) kararıyla içtihat değişikliğine gitmiş, haklarında kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararı verilenlerin 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat yolunu tükettikten sonra yakalama, gözaltı veya tutuklamanın hukuki olmadığı ve ödenen tazminatın yetersiz olduğu iddiasıyla yaptıkları bireysel başvurularda başvuru yollarının tüketilmiş kabul edilebilmesi için yalnızca 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi kapsamında bir tazminat davasının açılmasının yeterli olacağı sonucuna varmıştır. Zira bu hükümle yakalama, gözaltı ve tutuklamanın daha sonra verilen kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararıyla hukuka aykırı hâle geldiğinin kabul edildiğini, dolayısıyla 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarınca açılan tazminat davalarının Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında olduğunu değerlendirmiştir. Bu çerçevede bu bent kapsamında açılan davalarda hukuka aykırılık kanun gereğince kabul edildiğinden ağır ceza mahkemesince bu bende dayanılarak tazminat ödenmesi durumunda Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında yapılacak inceleme tazminat miktarının yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (Gülseren Çıtak, §§ 36-38).

14. Somut başvuruda da Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ihlal tespiti yapılmış ve bir miktar tazminata hükmedilmiş olmakla başvuruda yapılacak inceleme, hükmedilen tazminat miktarlarının yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (M.E., B. No: 2018/696, 9/5/2019, § 47).

15. Derece mahkemelerinin tazminat için somut olayın şartlarına göre takdir yetkisi bulunmakla birlikte meydana gelen ihlalle orantılı olmayan önemsiz miktarda bir tazminat Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasına aykırı olacaktır. Öte yandan tazminat miktarı Anayasa Mahkemesinin benzer davalarda verdiği tazminat miktarına göre kayda değer ölçüde düşük olmamalıdır. Bununla birlikte hükmedilen miktarın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarından düşük olması tek başına Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiği anlamına gelmez. Tazminatın Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla uyumlu olup olmadığını değerlendirirken somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerekir (M.E., § 48).

16. Bunun yanında manevi tazminat miktarının yeterli olup olmadığı belirlenirken tazminata karar veren derece mahkemesinin karar tarihinde Anayasa Mahkemesinin benzer başvurular üzerine verdiği veya verebileceği tazminat miktarına göre bir karşılaştırma yapılacaktır. Anayasa Mahkemesince yakalama, gözaltı veya tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle manevi tazminata hükmedilirken kişinin sosyal ve ekonomik durumu, mesleki ve toplumsal konumu, üzerine atılı suçun niteliği, koruma tedbirine neden olan olayın cereyan tarzı, tedbirin kişinin üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler ve tedbirin süresi, tedbir nedeniyle meydana gelen ihlalin ağırlığı dikkate alınmaktadır (bkz. Siyami Hıdıroğlu [GK] B. No: 2018/11489, 11/1/2024,§ 35).

17. Somut başvuruya konu tazminat davasını inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla sona eren soruşturma sırasında başvurucunun dört gün süreyle gözaltında tutulması nedeniyle 2.000 TL manevi tazminat ödenmesine hükmetmiştir. Bu miktarın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda ödenmesine hükmettiği ya da hükmedebileceği tazminat miktarına göre düşük olduğu ortadadır (Anayasa Mahkemesinin gözaltı tedbirinin hukukiliği ile ilgili iddialarda bir günlük gözaltı süresi için hükmettiği tazminat miktarı derece mahkemesinin karar tarihi olan 2021 yılı için günlük asgari 600 TL, 2024 yılı için ise günlük asgari 2.970 TL'dir) Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği veya hükmedebileceği tazminat miktarıyla aynı olması gerekmemekle birlikte tazminat miktarının somut olayın şartlarında tazminat hakkının özünü zayıflatacak kadar düşük olduğu sonucuna varılmıştır.

18. Açıklanan gerekçelerle, Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Özel Hayata Saygı ve Konut Dokunulmazlığı Haklarının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

19. Başvurucu, evinin ve işyerinin usule uygun olmayan bir arama kararına dayalı olarak arandığını, arama kararında arama yapılması öngörülen saatlerin yazılmadığını, evinin gece vakti arandığını belirterek özel hayata saygı ile konut dokunulmazlığı haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

20. Başvurucunun bu iddiaları özel hayata saygı ile konut dokunulmazlığı hakları kapsamında incelenecektir.

21. Anayasa Mahkemesi Mehmet Cengiz ve Rıdvan Cengiz kararında, arama işleminin hukuki olmaması nedeniyle özel hayata saygı ile konut dokunulmazlığı haklarının ihlal edildiği iddiası bakımından 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat yolunun aynı maddenin (1) numaralı fıkrasının (i) bendi uyarınca hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen kişilere tanınan bir yol olduğunu, ilgili Yargıtay kararına da değinerek, belirtmiştir. Bu kararda, söz konusu tazminat yolunun Anayasa Mahkemesine başvurmadan önce tüketilmesi gereken etkili bir başvuru yolu olmadığı ifade edilmiş ve hukuka uygun olmayan arama kararına dayalı ihlal iddiaları başvurucular hakkında yürütülen ceza yargılaması sonrasında yapılan bireysel başvuruda incelenmiştir (Mehmet Cengiz ve Rıdvan Cengiz, B. No: 2019/21704, 20/9/2023, §§ 28-31, 65).

22. Başvurunun bu kısmında süre aşımı nedeniyle kabul edilemezlik durumunun söz konusu olup olmadığının belirlenmesi gerekir. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Bu sadece başvurucunun şikâyetleri açısından makul bir başarı şansı sunabilecek ve bir çözüm sağlayabilecek nitelikte, kullanılabilir ve etkili başvuru yollarının dikkate alınmasına olanak sunar. Zira bir başvurucunun şikâyetlerine ilişkin etkili bir telafi kabiliyetini haiz olmayan yollara uygunsuz veya hatalı görülebilecek başvurular yapmasının bireysel başvuru süresi üzerinde herhangi bir etkisi olmayacaktır (S.K. [GK], B. No: 2018/24280, 17/3/2021, § 48).

23. Yukarıda da ifade edildiği üzere, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat yolu arama kararının ölçüsüz şekilde gerçekleştirilmesi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararların telafisine imkân veren bir yol olup, arama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararların telafisi bakımından ise etkili bir başvuru yolu değildir (Mehmet Cengiz ve Rıdvan Cengiz, §§ 64, 65).

24. Bu durumda, hukuka aykırı arama işlemine ilişkin özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine dair şikayetlerin adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası ile birlikte ileri sürülmesi halinde, arama işlemine esas teşkil eden isnada ilişkin mahkûmiyetle sonuçlanan yargılama sonucunda verilen nihai kararın öğrenilmesinden itibarenotuz gün içinde bireysel başvuruda bulunulması gerekmektedir. Arama işlemine esas teşkil eden isnada ilişkin soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına ya da yargılama neticesinde beraate karar verilmesi halinde ise söz konusu bu yargısal yollar neticesinde verilen nihai kararların öğrenilmesinden itibaren otuz gün içinde bireysel başvuruda bulunulması gerekmektedir.

25. Bu bilgiler ışığında ve etkili olmayan bir yargısal yola başvurulmasının bireysel başvuru süresi üzerinde herhangi bir etkisi olmayacağı dikkate alındığında somut başvurudaki özel hayata saygı ile konut dokunulmazlığı haklarının ihlal edildiği iddiası yönünden süre aşımı bulunduğu değerlendirilmektedir. Zira başvurucu, hakkındaki soruşturma kapsamında verilen nihai kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde değil hukuka aykırı arama işlemi nedeniyle yaşanan hak ihlali bakımından etkili bir giderim imkânı sunmayan 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat yolunu tükettikten sonra bireysel başvuruda bulunmuştur.

26. Açıklanan gerekçelerle, başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

27. Başvurucu, telefonuna el konulması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğiniileri sürmüştür.

28. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

29. Başvurucu bu iddiasını her ne kadar tazminat davası açarken ileri sürmüşe de istinaf kanun yoluna başvururken dile getirmemiştir. Dolayısıyla mülkiyet hakkına dair ihlal iddiası için başvuru yolunun usulüne uygun olarak tüketildiğinden söz edilemez.

30. Açıklanan gerekçelerle, başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

31. Başvurucu ihlalin tespitini ve 20.000 TL maddi, 50.000 TL manevitazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.

32. Somut başvuruda kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlalinin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Bunedenle başvuruda tespit edilen söz konusu hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). Öte yandan, ihlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun bu hak ihlali iddiasına ilişkin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Özel hayata saygı ve konut dokunulmazlığı haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesine (E.2021/2510, K.2021/3311) iletilmek üzere İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2019/483,K.2021/325) GÖNDERİLMESİNE,

D. Tazminata ilişkin taleplerin REDDİNE,

E. 664.10 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.464,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 6/6/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Hatice Özyar Karataş [1.B.], B. No: 2022/5325, 6/6/2024, § …)
   
Başvuru Adı HATİCE ÖZYAR KARATAŞ
Başvuru No 2022/5325
Başvuru Tarihi 12/1/2022
Karar Tarihi 6/6/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, haksız yakalama ve gözaltına alma koruma tedbirlerine karar verilmesi nedeniyle açılan davada hükmedilen tazminatın yetersiz olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; arama işleminin hukuka uygun olmaması nedeniyle özel hayata saygı ve konut dokunulmazlığı haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Konut dokunulmazlığı Süre Aşımı
Mülkiyet hakkı Müsadere ve Elkoyma Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutma nedeniyle tazminat hakkı İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi