TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AHMET YUNTAR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2022/5840)
|
|
Karar Tarihi: 30/4/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
Metin KIRATLI
|
Raportör
|
:
|
Ayça GANİDAĞLI DEMİRCİ
|
Başvurucu
|
:
|
Ahmet YUNTAR
|
Vekili
|
:
|
Av. Bilal ÇELTİKÇİ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddiaların gerekçede karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 14/1/2022 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Şikâyetçi O.K., 9/10/2018 tarihinde veri sorumlusu olan avukat başvurucu tarafından 0532..39 numaralı cep telefonuna babası Y.K.nın borcu için başlatılan icra takip dosyasında taşınmaz haczi ve araç kayıt haczi yapıldığına, borç ödenmediği takdirde satış işlemlerinin başlatılacağına dair 4 adet SMS gönderildiğini, kendisinin bu şekildeki bildirimlerden rahatsız olduğunu, kişisel verilerinin nasıl ve nereden temin edildiğini bilmemesi ve kişisel verilerinin açık rızası olmadan kullanılması sebebiyle 24/3/2016 tarihli ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu gereği Kişisel Verileri Koruma Kurumuna (Kurum) 19/11/2018 tarihinde şikâyet dilekçesi vermiştir.
6. Kurum, yapılan şikâyet üzerine konuyla ilgili inceleme başlatmış ve başvurucudan bilgi vermesini istemiştir. Başvurucu verdiği cevapta;
i. Şikâyetçinin, babası Y.K.nın CK.B.E.P.S.AŞ'ye olan borcundan dolayı açılmış icra dosyası hakkında bilgi almak ve taksitle ödeme yapmak konularında görüşmeye geldiğini belirtmiştir. Avukatların uzlaştırıcı rolünün bulunduğunu ve bu kapsamda düzenlenen görüşme tutanağına uzlaşma konusunda iletişim kurabilmek için ad, soyad ve cep telefonu numarasının kaydedilmesine şikâyetçinin açık rıza gösterdiğini ileri sürmüştür. Ayrıca aynı konuda şikâyetçinin kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçundan şikâyeti üzerine görülen dava dosyasında taraflar arasında uzlaşma sağlanması sebebiyle düşme kararı verildiğini,
ii. Şikâyetçinin dilekçesinin 16/10/2018 tarihinde tebliğ alındığı belirtilmişse de, bu dilekçenin hiç tebliğ alınmadığını ve cevap verebilme imkânı olmadığını,
iii. Şikâyetçinin kişisel verilerini açık rızası ile şikâyetçinin babasının borcu sebebiyle babasının şirketle paylaşmış olduğunu, dolayısıyla rıza dışı ele geçirilen bir kişisel veri olmadığını,
iv. Bu hâliyle şikâyetçinin verilerinin sadece şirket kayıtlarında mevcut olup veri aktarımının söz konusu olmadığını ve şirket tarafından mevzuata aykırı bir işlem yapılmadığını,
v. Gönderilen SMS'lerin bireysel olarak gönderilmediğini, sistem üzerinden borçluların bildirmiş oldukları cep telefonu numarasına otomatik olarak gönderilmiş mesajlar olduğunu, kaldı ki şikâyetçinin veri sorumlusuna başvurmaksızın Kurum'a başvuruda bulunmaması gerektiğini ifade etmiştir.
7. Kurum 16/1/2020 tarihli Kişisel Verileri Koruma Kurulu (Kurul) kararı ile başvurucu tarafından gönderilen cevap metninin ekinde herhangi bir tevsik edici belge yer almaması ve şikâyetçinin açık rızası veya 6698 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (2) numaralı fıkrasında sayılan diğer işleme şartları olmaksızın cep telefonuna SMS gönderilmesi suretiyle kişisel verilerin işlendiği iddiasının bulunması nedeniyle başvurucunun şikâyetçinin babası Y.K.nın borcu için telefon numarasını CK.B.E.P.S.AŞ'ye kendisinin verdiğini kanıtlayıcı bilgi ve belgeleri Kuruma sunmasının istenmesine karar vermiştir.
8. Başvurucu tarafından verilen bilgilerin de değerlendirilmesi neticesinde Kurul 4/3/2021 tarihinde, başvurucunun cevap dilekçesine istinaden şikâyetçinin, babası Y.K.nın borcu için cep telefonu numarasını CK.B.E.P.S.AŞ'ye kendisinin verdiğini kanıtlayıcı bilgi ve belgeleri veri sorumlusu olan başvurucunun Kuruma sunmasının talep edildiğini belirtmiştir. Bununla birlikte Kurul, veri sorumlusu olan başvurucu tarafından söz konusu iddiaya ilişkin olarak tevsik edici herhangi bir bilgi ve belgenin Kuruma sunulmadığı dikkate alındığında eldeki mevcut bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili kişinin kişisel verisi niteliğindeki telefon numarasının işlenmesinin ve bu suretle başkasına ait kişisel verinin ilgili kişiyle paylaşılmasının 6698 sayılı Kanun'un 5. maddesinde yer alan veri işleme şartlarından herhangi birine dayanmadığı gerekçesiyle 6698 sayılı Kanun'un 12. maddesinde yer alan yükümlülükleri yerine getirmediği kanaatine vararak veri sorumlusu olan başvurucu hakkında 6698 sayılı Kanun'un 18. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca 50.000 TL idari para cezası uygulanmasına karar vermiştir. Bu karar 7/4/2021 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
9. Başvurucu, idari yaptırım kararının tebliği üzerine anılan karara itiraz etmiştir. Daha önce Kuruma karşı cevaplarında ileri sürdüğü itirazlar yanında 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'na göre avukatların uzlaştırıcı rolünün bulunduğunu ve bu kapsamda düzenlenen görüşme tutanağına uzlaşma konusunda başvurucuya ulaşılabilmesi için ad, soyad ve cep telefonu numarasının kaydedilmesine şikâyetçinin açık rıza gösterdiğini ileri sürmüştür. Bununla birlikte Kurumun bilgi ve belge talep yazısını COVID-19 salgını sebebiyle tam kapanmanın yaşandığı 19/3/2020 tarihinde tebliğ aldığını ve kapanma sebebiyle ilgili verilere ulaşamadığını, bu sebeple görüşme tutanağını Kuruma sunamadığını belirtmiştir. Bu kapsamda görüşme tutanağını sunarak tutanak doğrultusunda söz konusu idari yaptırımın kaldırılması gerektiğini ifade etmiştir. Ayrıca fiilin işlendiği yıl olan 2018 yılı için öngörülen idari para cezasına konu meblağ yönünden alt sınırdan uzaklaşılmasına ilişkin Kurum tarafından bir gerekçelendirme olmamasına itiraz etmiştir.
10. Bakırköy 7. Sulh Ceza Hâkimliği (Hâkimlik) 2/12/2021 tarihli kararı ile uygulanan idari yaptırım kararının yerinde olduğunu belirterek idari para cezası uygulanırken alt sınırdan uzaklaşma nedeninin yaptırım kararında belirtilmemesi nedeniyle itirazı kısmen kabul ederek idari para cezasının 27.037 TL olarak uygulanmasına karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"... Her ne kadar dosyadaki bilgi/belgelere göre itiraz eden aleyhine düzenlenen idari para cezasında bir isabetsizlik yok ise de, 16/1/2020 tarihli [Kurul] kararına istinaden 2020 yılındaki yeniden değerleme oranlarının alt ve üst sınırının bildirilmesi için ilgili kuruma yazılan müzekkereye, 26/11/2021 tarihli yazı cevabı ile, Kanunun 18. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi çerçevesinde idari para cezasının alt limitinin 27.037 TL olduğunun bildirildiği, hâl böyle iken hiçbir gerekçe göstermeksizin itiraz eden aleyhine 50.000 TL idari para cezası uygulanmasının usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmakla, itirazın kısmen kabul ve kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir."
11. Başvurucu ve Kurum, Hâkimliğin kararına itirazda bulunmuştur. İtiraz, Bakırköy 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/12/2021 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir. Gerekçede, Hâkimliğin kararında dosyadaki delillere göre bir hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir. İtiraz merciinin gerekçesi şöyledir:
"Dosyadaki delillere göre verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmadığından verilen karar usul, yasa ve delillere uygun olduğundan itirazın reddine..."
12. Başvurucu, nihai hükmü 16/12/2021 tarihinde öğrendikten sonra 14/1/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. 6698 sayılı Kanun'un "Amaç"başlıklı 1. maddesi şöyledir:
"(1) Bu Kanunun amacı, kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenlemektir."
14. 6698 sayılı Kanun'un "Kapsam" başlıklı 2. maddesi şöyledir:
"(1) Bu Kanun hükümleri, kişisel verileri işlenen gerçek kişiler ile bu verileri tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla işleyen gerçek ve tüzel kişiler hakkında uygulanır.''
15. 6698 sayılı Kanun'un "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
" (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Açık rıza: Belirli bir konuya ilişkin, bilgilendirilmeye dayanan ve özgür iradeyle açıklanan rızayı,
...
d) Kişisel veri: Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi,
e) Kişisel verilerin işlenmesi: Kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla elde edilmesi, kaydedilmesi, depolanması, muhafaza edilmesi, değiştirilmesi, yeniden düzenlenmesi, açıklanması, aktarılması, devralınması, elde edilebilir hâle getirilmesi, sınıflandırılması ya da kullanılmasının engellenmesi gibi veriler üzerinde gerçekleştirilen her türlü işlemi,
...
ı) Veri sorumlusu: Kişisel verilerin işleme amaçlarını ve vasıtalarını belirleyen, veri kayıt sisteminin kurulmasından ve yönetilmesinden sorumlu olan gerçek veya tüzel kişiyi,
ifade eder."
16. 6698 sayılı Kanun'un "Kişisel verilerin işlenme şartları" başlıklı 5. maddesi şöyledir:
" (1) Kişisel veriler ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemez.
(2) Aşağıdaki şartlardan birinin varlığı hâlinde, ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın kişisel verilerinin işlenmesi mümkündür:
a) Kanunlarda açıkça öngörülmesi.
b) Fiili imkânsızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin kendisinin ya da bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması.
c) Bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla, sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması.
ç) Veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması.
d) İlgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması.
e) Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması.
f) İlgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması.''
17. 6698 sayılı Kanun'un "Veri güvenliğine ilişkin yükümlülükler" başlıklı 12. maddesi şöyledir:
"(1) Veri sorumlusu;
a) Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemek,
b) Kişisel verilere hukuka aykırı olarak erişilmesini önlemek,
c) Kişisel verilerin muhafazasını sağlamak,
amacıyla uygun güvenlik düzeyini temin etmeye yönelik gerekli her türlü teknik ve idari tedbirleri almak zorundadır.
(2) Veri sorumlusu, kişisel verilerin kendi adına başka bir gerçek veya tüzel kişi tarafından işlenmesi hâlinde, birinci fıkrada belirtilen tedbirlerin alınması hususunda bu kişilerle birlikte müştereken sorumludur.
(3) Veri sorumlusu, kendi kurum veya kuruluşunda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasını sağlamak amacıyla gerekli denetimleri yapmak veya yaptırmak zorundadır.
(4) Veri sorumluları ile veri işleyen kişiler, öğrendikleri kişisel verileri bu Kanun hükümlerine aykırı olarak başkasına açıklayamaz ve işleme amacı dışında kullanamazlar. Bu yükümlülük görevden ayrılmalarından sonra da devam eder.
(5) İşlenen kişisel verilerin kanuni olmayan yollarla başkaları tarafından elde edilmesi hâlinde, veri sorumlusu bu durumu en kısa sürede ilgilisine ve Kurula bildirir. Kurul, gerekmesi hâlinde bu durumu, kendi internet sitesinde ya da uygun göreceği başka bir yöntemle ilan edebilir."
18. 6698 sayılı Kanun'un "Veri sorumlusuna başvuru" başlıklı 13. maddesi şöyledir:
"(1) İlgili kişi, bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili taleplerini yazılı olarak veya Kurulun belirleyeceği diğer yöntemlerle veri sorumlusuna iletir.
(2) Veri sorumlusu başvuruda yer alan talepleri, talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde ücretsiz olarak sonuçlandırır. Ancak, işlemin ayrıca bir maliyeti gerektirmesi hâlinde, Kurulca belirlenen tarifedeki ücret alınabilir.
(3) Veri sorumlusu talebi kabul eder veya gerekçesini açıklayarak reddeder ve cevabını ilgili kişiye yazılı olarak veya elektronik ortamda bildirir. Başvuruda yer alan talebin kabul edilmesi hâlinde veri sorumlusunca gereği yerine getirilir. Başvurunun veri sorumlusunun hatasından kaynaklanması hâlinde alınan ücret ilgiliye iade edilir."
19. 6698 sayılı Kanun'un "Kabahatler" başlıklı 18. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...
b) 12 nci maddesinde öngörülen veri güvenliğine ilişkin yükümlülükleri yerine getirmeyenler hakkında 15.000 Türk lirasından 1.000.000 Türk lirasına kadar,
....
idari para cezası verilir..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Anayasa Mahkemesinin 30/4/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
21. Başvurucu; Kurum kararında şikâyetçinin kendisine başvurduğuna ve şikâyetçinin dilekçesinin tebliğ edildiğine dair ibare yer alsa da böyle bir tebligatın söz konusu olmadığını, ön başvuru şartının sağlanmadığını ileri sürmüştür. Bununla birlikte şikâyetçi ile aralarında görüşme tutanağı ve kişisel verilerin kaydedilmesine dair şikâyetçinin yazılı rızası olmasına rağmen bu hususun mahkemece dikkate alınmadığını, kabahat tarihi itibarıyla dikkate alınması gereken tarihin yanlış tespit edilmesi nedeniyle fahiş idari para cezası düzenlendiğini belirtmiştir. Ayrıca Kurumun bilgi ve belge talep yazısını COVID-19 salgını sebebiyle tam kapanmanın yaşandığı 19/3/2020 tarihinde tebliğ aldığını ve kapanma sebebiyle ilgili verilere ulaşamadığını, bu sebeple görüşme tutanağını Kuruma sunamadığını belirtmiştir. Bu kapsamda sunulan deliller ve görüşme tutanağının Hâkimlikçe değerlendirmeye alınmadığını ileri sürmüştür.
22. Bakanlık görüşünde, başvurucunun ileri sürdüğü ihlal iddiaları hakkında yapılacak incelemede belirtilen mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü şartları gözönüne alınarak değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca Bakanlık görüşünde başvuruya ilişkin olarak Kurumdan temin edilen ve Kurum görüşlerini içeren üst yazı ve eklerinin başvurucunun şikâyetlerine ilişkin olarak yapılacak incelemede dikkate alınmak üzere gönderildiği ifade edilmiştir.
23. Kurum; cevap yazısı ve eklerinde özetle Kurulun, şikâyetçinin telefon numarasını CK.B.E.P.S.AŞ'ye kendisinin verdiğini kanıtlayıcı bilgi ve belgelerin başvurucu tarafından Kuruma sunulmasının istenmesine ilişkin iki kez bilgilendirilmesine rağmen başvurucunun ilettiği cevap yazıları ve ekinde bu hususu kanıtlayıcı hiçbir belge sunmadığı ancak Kurulun idari para cezası ile sonuçlanan kararına istinaden Kurul tarafından talep edilmesine rağmen sunulmayan fakat Hâkimliğe sunulan dosya ekinde açık rıza metni ile şikâyetçinin ad, soyad ve cep telefonu numarasının işlenmesine rıza gösterdiğini iddia ettiğini belirtmiştir. Ayrıca başvurucunun ikinci savunma dilekçesinde ilk savunma yazısındaki şikâyetçinin babası Y.K.nın telefon numarasını bildirdiği beyanını şikâyetçinin kendisinin bildirdiği yönünde değiştirerek çelişkili beyanlarda bulunduğu vurgulanmıştır.
24. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
B. Değerlendirme
25. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvuru, karar sonucunu etkileyecek esaslı iddiaların gerekçeli kararda karşılanmamasına ilişkin olduğundan başvurucunun iddiasının gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
27. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
28. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı, Anayasa'nın 141. maddesi de dikkate alındığında kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir. Tarafların uyuşmazlığın sonucuna etkili nitelikteki iddia ve itirazlarının mahkemesince ilgili ve yeterli bir gerekçe ile karşılanması gerekir. Diğer taraftan kanun yolu incelemesi yapan merciin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince karşılanmayan iddia ve itirazların bu defa kanun yolu merciince de değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açar (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. [2. B.], B. No: 2013/1213, 4/12/2013, §§ 25, 26; Yasemin Ekşi [1. B.], B. No: 2013/5486, 4/12/2013, §§ 56, 57; Mehmet Yavuz [1. B.], B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51; Vesim Parlak [2. B.], B. No: 2012/1034, 20/3/2014, §§ 33, 34; Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31-39; Münür Ata [2. B.], B. No: 2014/4958, 22/1/2015, §§ 37-43; Hikmet Çelik ve diğerleri [2. B.], B. No: 2013/4894, 15/12/2015, §§ 54-59; Şah Tarım İnşaat Turizm Seyahat Yatçılık San. ve Tic. Ltd. Şti. [2. B.], B. No: 2013/7847, 9/3/2016, §§ 36-48).
29. Somut olayda başvurucu hakkında uygulanan idari yaptırım kararı, başvurucunun ilgili kişinin kişisel verisi niteliğindeki telefon numarasını işlenmesi ve bu suretle başkasına ait kişisel verinin rıza dışı paylaşılmasına dayanmaktadır. Başvurucu; diğerlerinin yanı sıra şikâyetçi ile aralarında görüşme tutanağı ve kişisel verilerin kaydedilmesine dair yazılı rızası olmasına rağmen bu hususun mahkemece dikkate alınmadığını, kabahat tarihi itibarıyla dikkate alınması gereken tarihin yanlış tespit edilmesi nedeniyle fahiş idari para cezası düzenlendiğini ileri sürmüştür. Ayrıca Kurumun bilgi ve belge talep yazısını COVID-19 salgını sebebiyle tam kapanmanın yaşandığı 19/3/2020 tarihinde tebliğ aldığını ve kapanma sebebiyle ilgili verilere ulaşamadığını, bu sebeple görüşme tutanağını Kuruma sunamadığını belirtmiştir.
30. Hâkimlik; başvurucu hakkında düzenlenen idari para cezasında bir isabetsizlik olmadığı, bununla birlikte 2020 yılındaki yeniden değerleme oranlarının alt ve üst sınırı dikkate alındığında idari para cezasının alt limitinin 27.037 TL olduğu, bu sebeple itirazın kısmen kabul ve kısmen reddi ile 22.963 TL tutarındaki idari yaptırımın kaldırılmasına, 27.037 TL idari yaptırım uygulanmasına karar vermiştir. Hâkimliğin gerekçeli kararında uyuşmazlığın çözümünde başvurucunun sunduğu görüşme tutanağında şikâyetçinin cep telefonu numarasının kaydedilmesine açık rıza gösterdiğine, fiilin işlendiği yıl olan 2018 yılı için öngörülen idari para cezasına konu meblağ yönünden alt sınırdan uzaklaşılmasına ilişkin Kurum tarafından bir gerekçelendirme olmaması hakkında da herhangi bir değerlendirmede bulunulmamıştır (bkz. § 10).
31. Başvurucu, yedi günlük yasal süre içinde Hâkimlik kararına itiraz etmiş; itiraz dilekçesinde aynı itirazlarını yinelemiştir. İtiraz mercii ise başvurucunun itirazını "dosyadaki delillere göre verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmadığından verilen karar usul, yasa ve delillere uygun olduğundan itirazın reddine" şeklindeki gerekçeyle reddetmiştir (bkz. § 11).
32. Başvurucu; her ne kadar görüşme tutanağında açık rıza metni ile şikâyetçinin ad, soyad ve cep telefonu numarasının işlenmesine rıza gösterdiğine ilişkin tutanağı Kurum tarafından yürütülen aşamalarda Kuruma sunmamış ise de Hâkimliğe itiraz aşamasında dosyaya sunmuştur. Başvurucunun diğerlerinin yanı sıra şikâyetçi ile aralarında düzenlenen görüşme tutanağına uzlaşma konusunda başvurucuya ulaşılabilmesi için ad, soyad ve cep telefonu numarasının kaydedilmesine şikâyetçinin açık rıza gösterdiği yönündeki iddialarının -kişisel verilerin rıza dışı paylaşılmasının uyuşmazlık konusu yapıldığı somut olayın özel koşullarında- sonuca etkili olmadığı söylenemez; buna karşın Hâkimlik tarafından gerekçeli kararda bu konuda bir değerlendirme yapılmamıştır. Böylelikle başvurucunun savunmalarında ileri sürdüğü ve sonuca etkili olabilecek temel iddialar ayrı ve açık olarak tartışılmamış, başvurucunun iddialarına cevap verilmemiştir.
33. Ayrıca başvurucu, itiraz aşamasında da belirtilen iddialarını ileri sürmesine rağmen itiraz mercii de başvurucunun itirazları hususunda hiçbir değerlendirme yapmaksızın soyut ve yetersiz gerekçelerle itirazın reddine karar vermiştir. Sonuç olarak yargılamaya bir bütün olarak bakıldığında Hâkimlik ve itiraz merciinin davanın sonucuna etkili hususlar hakkında yeterli bir yanıt vermediği anlaşılmıştır. Bu nedenle başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
34. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
35. Başvurucu ayrıca şikâyet konusu fiilin işlendiği yıl 2018 olmasına rağmen 2020 yılına ait yeniden değerleme oranlarının alt ve üst sınırının dikkate alınması sebebiyle suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğinden yakınmıştır. Başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden idari yaptırım kararına ilişkin diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
VI. GİDERİM
36. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
37. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
38. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.
39. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,
D. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bakırköy 7. Sulh Ceza Hâkimliğine (2021/2063 D.İş) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
F. 664,10 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.664,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.