TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
H.K. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2022/73232)
Karar Tarihi: 22/1/2025
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Yıldız SEFERİNOĞLU
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Raportör
Aydın DEMİREL
Başvurucu
H.K.
Vekili
Av. Selma AĞAR TUNÇ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, haksız yakalama ve gözaltı tedbirlerine karar verilmesi nedeniyle açılan davada hükmedilen tazminatın yetersiz olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, hukuka aykırı elkoyma işlemi nedeniyle açılan davada tazminat talebinin incelenmemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucu hakkında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği isnadıyla soruşturma başlatılmıştır. Bu soruşturma kapsamında başvurucu hakkında 3/8/2016 tarihinden itibaren 2 gün süreyle gözaltı tedbiri uygulanmıştır. Başvurucunun evinde gecikmesinde sakınca bulunan hâl bulunduğu iddiasıyla gece vakti arama yapılmış, dijital materyallerine ve cep telefonuna el konmuştur. Başvurucu hakkında yurt dışına çıkamama adli kontrol tedbiri uygulanarak 5/8/2016 tarihinde salıverilmiştir.
3. Konya 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda başvurucu müsnet suçtan beraat etmiş ayrıca cep telefonu, bilgisayar gibi elektronik eşyalarının iadesine karar verilmiştir.
4. Beraat kararının kesinleşmesi sonrasında başvurucu, 21/10/2021 tarihli dilekçeyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesi uyarınca koruma tedbiri nedeniyle tazminat davası açmıştır. Başvurucu evinde usulsüz ve hukuka aykırı olarak arama yapıldığını ve dijital materyallerine ve cep telefonuna hukuka aykırı ve usulsüz olarak el konulduğunu ileri sürmüştür. Ayrıca başvurucu, somut delil olmadan, yasal hakları hatırlatılmadan, haksız olarak yakalanıp gözaltına alındığını iddia etmiştir. Başvurucu dilekçesinin talep kısmında, hakkında haksız olarak uygulanan yakalama, gözaltı, elkoyma tedbirleri ile arama işlemi nedeniyle-miktar belirtmeden- maddi tazminat ile 100.000 TL manevi tazminatın ödenmesini talep etmiştir.
5. Ereğli Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) 26/11/2021 tarihinde başvurucunun haksız gözaltında kaldığı 2 günlük süre için 86,73 TL maddi, 150 TL manevi tazminatın ödenmesine karar vermiştir.
6. Başvurucu istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Başvurucu dilekçesinde, yalnızca haksız yakalama ve gözaltı tedbirleri nedeniyle tazminat ödenmesine karar verildiğini, haksız ve ölçüsüz arama işlemine, elkoyma tedbirine ve yurt dışına çıkamama adli kontrol tedbirine yönelik de tazminat talebinde bulunmasına rağmen bu talepler hakkında bir karar verilmediğini ve haksız yakalama ve gözaltı tedbiri nedeniyle ödenen tazminat miktarının da yetersiz olduğunu belirtmiştir.
7. Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) 20/1/2022 tarihinde kararın bozulmasına karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
" ...
1-Davacının, davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan gözaltına alındığı, bu suçtan yargılanması neticesinde beraat ettiğini beyan ederek tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmakla, davacının yargılandığı mahkemeye yeniden müzekkere yazılarak, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen beraat kararının kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılarak, buna ilişkin belgelerin de (gerekçeli karar, kesinleşme şerhi vs) getirtilerek sonucuna karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin eksik araştırma ile hüküm kurulması,
2-Davacının 03/08/2016-05/08/2016 tarihleri arasında gözaltında kaldığını gösterir yakalama, gözaltına alma tedbirlerine ilişkin belgelerin denetime olanak verecek şekilde dosya içerisinde bulundurulmaması,
3-Davacının Ereğli (Konya) İlçe Devlet Hastanesinde Acil Tıp Teknisyeni olarak görev yapmakta iken ilk olarak görevinden uzaklaştırıldığını, sonrasında resmi gazetede yayımlanan KHK ile kamu görevinden çıkarıldığını beyan etmesine rağmen bu hususa ilişkin herhangi bir araştırma yapılmadığının anlaşılması karşısında; maddi tazminatın hesaplanmasında davacının kamu görevinden çıkarıldığı tarih ile tahliye(salıverilme) tarihi arasında geçen sürenin esas alınacağı, yine maddi tazminata ilişkin faiz başlangıç tarihinin ihraç tarihi olacağı dikkate alınmak suretiyle, davacının görev yaptığı kuruma müzekkere yazılarak davacının kamu görevinden çıkarılıp çıkarılmadığı, çıkarılmış ise hangi tarihte çıkarıldığı, görevine iade edilip edilmediği sorularak hangi tarihte kamu görevinden çıkarıldığı kesin olarak tespitinin yapılıp sonucuna göre maddi tazminatın belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
..."
8. Bozma üzerine yapılan yargılamada Ağır Ceza Mahkemesi 9/3/2022 tarihinde cep telefonu ve elektronik eşyaların beraat kararı sonrasında iadesine karar verilmekle maddi tazminat talebinin reddine, haksız yakalama ve gözaltı tedbiri nedeniyle 200 TL manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.
9. Başvurucu istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Başvurucu dilekçesinde, önceki istinaf başvurusundaki iddiaları yeniden dile getirmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi 26/5/2022 tarihinde 200 TL manevi tazminatın 500 TL olarak düzeltilmesi sonrasında istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermiştir.
10. Başvurucu, istinaf başvurusunun reddi kararını 6/6/2022 tarihinde öğrendiğini bildirmiş olup 27/6//2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
11. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne, yargılama giderlerini ödemekten geçici olarak muaf tutulmasına, ayrıca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
12. Başvurucu, haksız olarak ve yasal hakları hatırlatılmadan, somut delil olmadan gözaltı tedbiri uygulanması ve bu tedbir sebebiyle hükmedilen tazminat miktarının yetersiz olması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ve masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun maddi tazminata ilişkin bir iddiası bulunmamaktadır.
13. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiası bakımından; uygulanan gözaltı tedbiri açısından suç işlediği yönünde somut şüphe bulunmasıyla ilgili olarak adli makamların değerlendirmesinin gözetilmesini, tedbirin soruşturmanın yürütülmesi ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması gibi meşru amaçları bulunduğunun göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılması gerektiğini belirtmiştir. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
14. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. 3/8/2016 ile 5/8/2016 tarihleri arasında üç gün gözaltında kalan başvurucunun, başvuru formunda uygulanan gözaltı tedbirinin salt iki (2) günlük kısmı nedeniyle hükmedilen tazminatın yetersizliğinden yakındığı anlaşılmakla, şikâyetinin Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü ve dokuzuncu fıkraları kapsamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yönünden incelenmesi gerekir.
15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin bu iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
16. Anayasa Mahkemesi Gülseren Çıtak ([GK], B. No: 2020/1554, 27/4/2023) kararıyla içtihat değişikliğine gitmiş, haklarında kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararı verilenlerin 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat yolunu tükettikten sonra yakalama, gözaltı veya tutuklamanın hukuki olmadığı ve ödenen tazminatın yetersiz olduğu iddiasıyla yaptıkları bireysel başvurularda başvuru yollarının tüketilmiş kabul edilebilmesi için yalnızca 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi kapsamında bir tazminat davasının açılmasının yeterli olacağı sonucuna varmıştır. Zira bu hükümle yakalama, gözaltı ve tutuklamanın daha sonra verilen kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararıyla hukuka aykırı hâle geldiğinin kabul edildiğini, dolayısıyla 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarınca açılan tazminat davalarının Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında olduğunu değerlendirmiştir. Bu çerçevede bu bent kapsamında açılan davalarda hukuka aykırılık kanun gereğince kabul edildiğinden ağır ceza mahkemesince bu bende dayanılarak tazminat ödenmesi durumunda Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında yapılacak inceleme tazminat miktarının yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (Gülseren Çıtak, §§ 36-38).
17. Somut başvuruda da Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ihlal tespiti yapılmış ve bir miktar tazminata hükmedilmiş olmakla başvuruda yapılacak inceleme, hükmedilen tazminat miktarlarının yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (M.E. [2.B.], B. No: 2018/696, 9/5/2019, § 47).
18. Yargı mercilerinin tazminat için somut olayın şartlarına göre takdir yetkisi bulunmakla birlikte meydana gelen ihlalle orantılı olmayan önemsiz miktarda bir tazminat Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasına aykırı olacaktır. Öte yandan tazminat miktarı Anayasa Mahkemesinin benzer davalarda verdiği tazminat miktarına göre kayda değer ölçüde düşük olmamalıdır. Bununla birlikte hükmedilen miktarın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarından düşük olması tek başına Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiği anlamına gelmez. Tazminatın Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla uyumlu olup olmadığını değerlendirirken somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerekir (M.E., § 48).
19. Bunun yanında manevi tazminat miktarının yeterli olup olmadığı belirlenirken tazminata karar veren yargı merciinin karar tarihinde Anayasa Mahkemesinin benzer başvurular üzerine verdiği veya verebileceği tazminat miktarına göre bir karşılaştırma yapılacaktır. Anayasa Mahkemesince yakalama, gözaltı veya tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle manevi tazminata hükmedilirken kişinin sosyal ve ekonomik durumu, mesleki ve toplumsal konumu, üzerine atılı suçun niteliği, koruma tedbirine neden olan olayın cereyan tarzı, tedbirin kişinin üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler ve tedbirin süresi, tedbir nedeniyle meydana gelen ihlalin ağırlığı dikkate alınmaktadır (bkz. Siyami Hıdıroğlu [GK] B. No: 2018/11489, 11/1/2024,§ 35).
20. Somut başvuruya konu tazminat davasını inceleyen Ağır Ceza Mahkemesi beraat kararıyla sona eren yargılama sırasında başvurucunun iki gün süreyle gözaltında tutulması nedeniyle 200 TL manevi tazminat ödenmesine hükmetmiş, Bölge Adliye Mahkemesi de tazminat miktarını 500 TL olarak belirlemiştir. Bu miktarın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda ödenmesine hükmettiği ya da hükmedebileceği tazminat miktarına göre düşük olduğu ortadadır (Anayasa Mahkemesinin gözaltı tedbirinin hukukiliği ile ilgili iddialarda bir günlük gözaltı süresi için hükmettiği tazminat miktarı yargı merciinin karar tarihi olan 2022 yılı için günlük asgari 1.350 TL, 2025 yılı için ise günlük asgari 3.330 TL'dir) Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği veya hükmedebileceği tazminat miktarıyla aynı olması gerekmemekle birlikte tazminat miktarının somut olayın şartlarında tazminat hakkının özünü zayıflatacak kadar düşük olduğu sonucuna varılmıştır.
21. Açıklanan gerekçelerle, Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Hukuka Aykırı Elkoyma Kararı Nedeniyle Özel Hayata Saygı Hakkı ile Bağlantılı Olarak Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
22. Başvurucu haksız elkoyma tedbiri uygulanması nedeniyle tazminat talep edilmesine rağmen Ağır Ceza Mahkemesi kararında bu talebi hakkında bir gerekçe bulunmadığını ileri sürerek adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
23. Anayasa Mahkemesi Siyami Hıdıroğlu başvurusunda somut başvurudakine benzer şekilde elkoyma tedbirinin hukuka aykırı bir şekilde uygulandığı iddiasını ileri sürerek 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesi uyarınca açılan tazminat davasında mahkemece bu talebe ilişkin bir değerlendirme yapılmamasına ilişkin iddiayı özel hayata saygı hakkı ve haberleşme hürriyetiyle bağlantılı olarak etkili başvuru hakkı kapsamında incelemiştir (Siyami Hıdıroğlu, § 42). Bu nedenle, başvurunun bu kısmı da, iddiaların kapsamı gözetilerek, özel hayata saygı hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkı kapsamında incelenecektir.
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
25. Anayasa Mahkemesi Siyami Hıdıroğlu kararında, başvurucunun cep telefonuna elkonulmasına ilişkin tedbirinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin iddiası açısından mahkemece bir değerlendirme yapılmamasının ve bu talep yönünden hüküm kurulmamasının başvurucunun ihlal iddialarının etkili bir şekilde incelenmesine imkân sağlanmamış olması nedeniyle özel hayata saygı hakkı ve haberleşme hürriyetiyle bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir (Siyami Hıdıroğlu, § 47).
26. Benzer iddiaya ilişkin başvurunun bu kısmı bakımından da Siyami Hıdıroğlu kararında ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektirecek bir durum bulunmamaktadır. Bu bakımdan, başvurunun bu kısmına konu iddia açısından da özel hayata saygı hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
27. Açıklanan gerekçelerle, Anayasa’nın 20. maddesiyle bağlantılı olarak 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
28. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile özel hayata saygı hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi nedeniyle başvurucunun mülkiyet hakkı yönünden ilettiği şikayetlerin incelenmesine gerek görülmemiştir.
C. Diğer İhlal İddiaları
29. Başvurucunun haksız olarak yurt dışına çıkamama adli kontrol tedbiri uygulanması nedeniyle seyahat hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddiasının Sebahat Tuncel ([1.B.] B. No: 2012/1051, 20/2/2014, §§ 41-55) kararı doğrultusunda konu bakımından yetkisizlik nedeniyle; hukuka aykırı arama işlemi nedeniyle özel hayata saygı hakkı ve konut dokunulmazlığı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının Mehmet Cengiz ve Rıdvan Cengiz ([2.B.] B. No: 2019/21704, 20/9/2023, §§ 28-31) kararı doğrultusunda süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
30. Başvurucu ihlalin tespiti ve 2.500 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.
31. Somut başvurudaki hak ihlallerinin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Bu nedenle başvuruda tespit edilen söz konusu hak ihlallerinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1.B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
32. İhlallerin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,
B. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Hukuka aykırı elkoyma kararı nedeniyle özel hayata saygı hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
3. Diğer ihlal iddialarının kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 1. Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının İHLAL EDİLDİĞİNE,
2. Anayasa’nın 20. maddesi ile güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa’nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin hak ihlallerinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine (E.2022/647, K.2022/762) iletilmesi için Ereğli Ağır Ceza Mahkemesine (E.2022/66, K.2022/77) GÖNDERİLMESİNE,
E. Tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/1/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.