TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ERSİN CEYLAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2022/74111)
|
|
Karar Tarihi: 3/7/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin ERAL
|
Başvurucu
|
:
|
Ersin CEYLAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Emircan AKKOL
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanığın sanık tarafından duruşmada sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının, etkin pişmanlık kapsamında beyanda bulunan sanık beyanlarına itibar edilerek ceza verilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) 2012 yılı Polis Akademisi Giriş Sınavı'na ilişkin soruların sızdırıldığına yönelik yapılan ihbar doğrultusunda o tarihte Polis Akademisinde öğrenci olan başvurucu hakkında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu şüphesiyle soruşturma başlatmıştır.
3. Soruşturma işlemleri kapsamında, başvurucunun 2012 yılında girmiş olduğu Yüksek Öğrenime Giriş Sınavı (YGS) ve Polis Akademisi Giriş Sınavı sonuç belgeleri temin edilmiştir. Anılan belgeler doğrultusunda Millî Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu tarafından sınav inceleme raporu hazırlanmış, akademisyenlerden oluşan kuruldan ise başvurucunun cevap örüntüleri ve YGS puan artışı çerçevesinde sınav sonucuna kendi performansı dışında başka faktörlerin etkisinin olmasına bağlı olarak sınav sonucu bakımından kuvvetli şüpheli olduğuna dair bilirkişi raporu alınmıştır. Diğer taraftan aynı sınavla ilgili olarak yürütülen başka bir soruşturma kapsamında ifade veren şüpheli M.K.nın, sınavdan bir gün önce başvurucunun da bulunduğu evde sınav sorularının kendisine verildiğine ilişkin başvurucuyla ilgili beyanları da dosyaya gönderilmiştir.
4. Başvurucu soruşturma aşamasındaki ifadesinde; 2012 yılındaki Polis Akademisi Giriş Sınavı'nı çalışarak kazandığını, FETÖ/PDY ile hiçbir bağlantısının bulunmadığını, aleyhine beyanda bulunan M.K.yı akademiden devresi olması nedeniyle tanıdığını, sınav öncesi döneme ait aralarındaki HTS irtibatının sebebini hatırlamadığını ve kimsenin kendisine sınav sorularını vermediğini beyan etmiştir.
5. Hakkındaki soruşturma ayrı yürütülmekte olan şüpheli M.K.; başvurucuyu ders çalışma amacıyla gittiği evin abisi olarak tanıdığını, başvurucunun kendisini Harp Okulu ve Polis Akademisine yönlendirdiğini, sınavdan bir gün önce başvurucunun bulunduğu eve gittiğinde kendisine yemin ettirildikten sonra 75 adet sorunun gösterildiğini beyan etmiştir. Aynı soruşturma kapsamında ifadesi alınan şüpheli S.D.nin ise akademiden sonra başvurucu ve diğer şüpheli B.Ö. ile birlikte sohbet grubu oluşturduklarını, kendilerine akademide nasıl davranmaları gerektiğinin anlatıldığını beyan etmek sureti ile başvurucuyu teşhis ettiği anlaşılmaktadır.
6. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma ve nitelikli dolandırıcılık şüphesiyle 6/3/2017 tarihinde gözaltına alınmış; 16/3/2017 tarihinde ise tutuklanmıştır.
7. Başsavcılık; başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma, resmî belgede sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık suçlarından cezalandırılması talebiyle 16/5/2017 tarihli iddianame düzenlemiştir. İddianamede özetle;
i. Başvurucunun YGS ve Polis Akademisi Giriş Sınavı arasındaki puan artışı, doğru cevapladığı sorular ve müfredat dışı sorulara verilen doğru cevaplara ilişkin hazırlanan raporlara göre sınav sonucunda kendi performansı dışında başkaca faktörlerin etkisi olduğunun tespit edildiği,
ii. Hakkında benzer suçtan kovuşturma bulunan M.K.nın, üniversite hazırlık döneminde tanıştığını beyan ettiği başvurucunun kendisine örgüte ait evde ders verdiği, örgüt liderine ait kitaplar okuduğu, Polis Akademisi ve Harp Okuluna girmek konusunda kendisini yönlendirdiği, Polis Akademisi Giriş Sınavı'ndan bir gün önce başvurucu ile birlikte örgüt evinde bulunduklarında tanımadığı bir kişinin 75 adet soruyu göz atmaları amacıyla kendilerine verdiği ve sınavı bu şekilde kazandığına dair beyanlarda bulunduğu,
iii. Başvurucunun kullandığı telefon hattına ilişkin HTS kayıtlarına göre başvurucunun M.K. ile ortak irtibat ve baz bilgisinin tespit edildiği, ayrıca sınav sorularının verildiği değerlendirilen zaman diliminde şüpheli A.Ö. ile aynı yerden ortak baz sinyali verdiği,
iv. Polis Akademisi Giriş Sınavı sorularının örgüt tarafından ele geçirildikten sonra üyelerine verildiği belirtilerek atılı suçları işlediği iddia edilmiştir.
8. İddianamenin kabulü ile açılan dava, Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme) görülmeye başlanmıştır. Mahkeme 2/6/2017 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapmıştır. Tensip Tutanağı'nda -diğerlerinin yanı sıra- başvurucunun duruşma günü hazır edilmesine yönelik işlem yapılması ile başvurucu hakkında Bank Asya hesap hareketleri ve ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının bulunup bulunmadığının araştırılmasına karar verilmiştir.
9. Yargılama on iki celsede tamamlanmıştır. 1/8/2017 tarihli celsede başvurucunun savunması alınmıştır. Başvurucu savunmasında özet olarak; polis akademisine giriş sınavına kimsenin yönlendirmesi ile girmediğini, 2012 yılında girdiği YGS sonucu ile akademi sınav sonucu arasında farklılık bulunmadığını, 2011 yılında kaldığı yurdun örgütle irtibatlı olduğunu sonradan öğrendiğini, yurttan bir yıl sonra ayrıldığını ve halasının evinde kaldığını beyan etmiştir. Başvurucu ayrıca bu dönemde M.K.nın ifadesinde geçen E. isimli kişinin kendisini arayarak öğrencilere ders verip gelir elde etmeyi teklif ettiğini, M.K.yı da bu şekilde özel ders vermesi ve aynı zamanda da akademiden devresi olması nedeniyle tanıdığını, HTS ortak baz kaydı bulunan A.Ö.yü ise tanımadığını beyan etmiştir.
10. Başvurucunun da hazır bulunduğu 1/8/2017 tarihli celsede, başvurucu ile birlikte yargılanan diğer sanık S.D.nin beyanları alınmıştır. S.D., sınavdan bir gün önce gittiği örgüt evinde sınav sorularının kendisine ve diğer sanık B.Ö.ye gösterildiğini, sınavdan sonraki akademi döneminde ise soyadını bilmediği E. aracılığıyla başvurucu ile tanıştırıldığını, birlikte sohbete katıldıklarını beyan etmiştir. 4/8/2017 tarihli celsede ise yine başvurucu ile birlikte yargılanan B.Ö., sınav öncesinde çalıştığı örgüte ait evde sanık S.D. ile tanıştığını, soruların kendilerine gösterildiğini, akademide ise M.K. ve duruşma salonunda bulunan başvurucu ile tanıştırıldığını, bu kişilerle akademide sohbet grubu olduklarını beyan etmiştir.
11. Onuncu celsede Cumhuriyet savcısı tarafından esas hakkındaki mütalaa verilmiştir. Esas hakkındaki mütalaada; sınav sonucunda düzenlenen belgenin sahte olmaması nedeniyle sahtecilik suçu bakımından beraatine karar verilmesi, nitelikli dolandırıcılık ve silahlı terör örgütüne üye olma suçları bakımından ise HTS irtibatı, etkin pişmanlık kapsamında başvurucu hakkında verilen beyanlar ile bilirkişi raporlarına göre örgüt üyesi olan başvurucunun 2012 yılı polis akademisi yazılı sınav sorularını sınavdan önce alarak Polis Akademisine yerleştiği, sınav sonucuna kendi performansının dışında başka faktörlerin etkisi olduğu gerekçesiyle atılı suçlardan cezalandırılması talep edilmiştir. Başvurucu ve müdafii, M.K.nın sanık sıfatıyla verdiği beyanlarının bağlayıcı olmadığını ve beyanlarının çelişkili olduğunu, örgüt ile irtibatının olmadığını ve atılı suçun unsurlarının oluşmadığını beyan etmiştir.
12. Mahkemece, başvurucunun sabit kabul edilen silahlı terör örgütüne üye olma suçunu bakımından 6 yıl 3 ay; kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçu yönünden 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve yine resmî belgede sahtecilik suçu yönünden ise suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraatine karar verilmiştir. Mahkeme, başvurucunun kaçınılamaz bir hataya düştüğünün kabul edilememesi nedeniyle suçu inkâra yönelik savunmasına itibar edilmediğini de açıklamıştır. Mahkemenin -her iki suç yönünden- mahkûmiyet gerekçesinin dayanağını şu hususlar oluşturmaktadır:
i. Polis Akademisi Giriş sınavıyla ilgili düzenlenen Millî Eğitim Bakanlığı sınav inceleme raporu ve bilirkişi raporlarında yer alan başvurucunun sınav sonucuna kendi performansı dışında başka faktörlerin de etkisi olduğuna ilişkin değerlendirme,
ii. Haklarındaki soruşturma ayrı yürütülen bir kısım şüpheli beyanlarından, 2012 yılı Polis Akademisi Giriş Sınavı sorularının örgüt tarafından ele geçirilerek sadece örgütle organik bağı bulunan üyelere verildiğinin anlaşılması ve bu durumun bilirkişi raporlarındaki kuvvetli şüpheye ilişkin değerlendirme ile uyumlu olması,
iii. Başvurucunun ve yine başvurucunun irtibatlı olduğu üçüncü kişilerin sınav öncesi ve sonrasındaki dönemde başvurucu aleyhine beyanda bulunan ve benzer suçtan yargılanan tanık M.K. ile ortak HTS irtibatlarının bulunması,
iv. Aynı sınava giren ve hakkında soruşturma bulunan A.Ö. isimli kişi ile başvurucunun sınav sorularının verildiği değerlendirilen zaman dilimi içinde aynı yerde ortak baz kayıtlarının tespit edilmesi,
v. Başvurucu ile aynı kovuşturma dosyasında yargılanan S.D.nin başvurucuya yönelik beyan ve teşhisi,
vi. Hakkındaki kovuşturma ayrı yürütülen tanık M.K.nın kendi dosyasında verdiği üniversite döneminde örgüte ait evde görüştüğü başvurucunun, kendisini polis akademisi sınavlarına girmeye yönlendirdiğine, başvurucunun da bulunduğu örgüt evinde kendilerine 75 adet sınav sorusunun verildiğine, akademiye girdikten sonra başvurucu, sanıklar B.Ö. ve S.D. ile birlikte görüştüklerine ilişkin beyanları.
13. Başvurucu, istinaf dilekçesinde -diğerlerinin yanı sıra- sanık sıfatı ile yargılanan M.K. isimli kişinin etkin pişmanlık kapsamında verdiği beyanlarıyla kendisine ceza verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir.
14. Başvurucunun istinaf talebi nitelikli dolandırıcılık suçu yönünden kesin, silahlı terör örgütüne üye olma suçu bakımından ise temyiz yolu açık olmak üzere Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesince (Daire) 3/6/2020 tarihinde esastan reddedilmiştir. Başvurucu, dolandırıcılık suçu yönünden verilen karara karşı da temyiz başvurusunda bulunmuş ise de Daire 1/9/2020 tarihli ek karar ile temyiz talebinin reddine karar vermiştir.
15. Başvurucu müdafii, temyiz dilekçesinde -diğerlerinin yanı sıra- kendisi hakkında yürütülen kovuşturma dosyasında etkin pişmanlık kapsamında beyanda bulunan sanık M.K.nın, başka delillerle desteklenmeyen ve hukuki menfaati doğrultusunda vermiş olduğu itiraf içeren beyanlarıyla ceza verilemeyeceğini belirtmiştir.
16. Yargıtay 3. Ceza Dairesi silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden istinaf talebinin esastan reddine ilişkin Daire kararını 23/3/2022 tarihinde onamıştır. Diğer taraftan Dairenin dolandırıcılık suçu yönünden vermiş olduğu temyiz başvurusunun reddine dair ek kararının da onanmasına karar verilmiştir.
17. Başvurucu, örgüt üyeliği suçu yönünden nihai hükmü 18/6/2022 tarihinde öğrendikten sonra 18/7/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
18. Komisyon; adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkı ile tanık sorgulama hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna ve anılan haklara ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma Suçu Yönünden Tanık Sorgulama Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
19. Başvurucu, beyanları mahkȗmiyet hükmüne belirleyici ölçüde esas alınan tanık M.K. ile duruşmada yüzleştirilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
20. Adalet Bakanlığı (Bakanlık); duruşmada okunan tanık ifadelerine karşı başvurucu ve müdafine itiraz ve savunmalarını sunma imkânı tanındığı, 1/8/2017 ve 2/8/2017 tarihli duruşmalarda başvurucu müdafii tarafından iki sanığa soru sorulabildiği, tanık beyanının yanı sıra dosya kapsamındaki diğer delillere de kararda yer verildiği, tanık beyanının tek veya belirleyici delil olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
21. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkı yönünden incelenmiştir.
22. Bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulabilmesi için olağan kanun yolları tüketilmiş olmalıdır. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle yargı mercileri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt [2. B.], B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).
23. Bireysel başvurunun ikincil niteliğinin bir sonucu olarak olağan kanun yollarında ve mahkemeler önünde ileri sürülmeyen iddialar ile bu mahkemelere sunulmayan bilgi ve belgeler bireysel başvuru konusu edilemez (Bayram Gök, [2. B.], B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 20).
24. Somut olayda başvurucunun, Mahkemenin mahkûmiyet kararında dayandığı ve aleyhine beyanda bulunan tanıkların mahkeme huzurunda dinlenmemelerine bağlı olarak tanıkları sorgulayamadığına ilişkin şikayetini istinaf ve temyiz kanun yolunda ileri sürmediği anlaşılmaktadır (bkz. §§ 13-15). Dolayısıyla başvurucunun tanık sorgulama hakkına dair ihlal iddialarını yargılama sürecinde dile getirmediği, bu iddialarına ilişkin bilgi veya belge sunmadığı ve böylece başvuru yollarını usulüne uygun tüketmediği anlaşılmaktadır.
25. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma Suçu Yönünden Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
26. Başvurucu, kendisi ile benzer suç isnadı altında yargılanan diğer sanıkların etkin pişmanlık kapsamında vermiş oldukları beyanlar doğrultusunda mahkûmiyet kararı verilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
27. Bakanlık görüşünde; başvurucunun atılı suçlamanın hukuki niteliği, iddianameye konu eylemler ve dosyada bulunan deliller hakkında yeterli bilgiye sahip olduğu, yargılama aşamasının tamamında lehine olan hususları hem yazılı hem de sözlü olarak Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda ileri sürebildiği ve aleyhine olan delillere karşı çıkabildiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
28. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkı yönünden incelenmiştir.
29. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı maddi adaleti değil şeklî adaleti temin etmeye yönelik güvenceler içermektedir. Bu bakımdan adil yargılanma hakkı davanın taraflardan biri lehine sonuçlanmasını garanti etmemektedir. Adil yargılanma hakkı temel olarak yargılama sürecinin ve usulünün hakkaniyete uygun olarak yürütülmesini teminat altına almaktadır (M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 80).
30. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlık konusunda varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam [2. B.], B. No: 2013/3351, 18/9/2013).
31. Ancak temel hak ve özgürlüklere müdahalenin söz konusu olduğu durumlarda derece mahkemelerinin takdir ve değerlendirmelerinin Anayasa'daki güvencelere etkisini nihai olarak değerlendirecek merci, Anayasa Mahkemesidir. Bu itibarla Anayasa'da öngörülen güvenceler dikkate alınarak bireysel başvuru kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir inceleme kanun yolunda gözetilmesi gereken hususun incelenmesi olarak nitelendirilemez (Şahin Alpay (2) [GK], B. No: 2018/3007, 15/3/2018, § 53).
32. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi çok istisnai durumlarda temel hak ve özgürlüklerden biri ile doğrudan ilgili olmayan bir şikâyeti kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin yasak kapsamına girmeden inceleyebilir. Açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsıldığı ve adil yargılama hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvencelerin anlamsız hâle geldiği çok istisnai hâllerde aslında yargılamanın sonucuyla ilgiliolan bu durumun bizatihi kendisi usule ilişkin bir güvenceye dönüşmüş olur. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin değerlendirmelerinin usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getirip getirmediğini ve açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsılıp sarsılmadığını incelemesi yargılamanın sonucunu değerlendirdiği anlamına gelmez. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi derece mahkemelerinin delillerle ilgili değerlendirmelerine ancak açık bir keyfîlik ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getiren bir uygulama varsa müdahale edebilecektir (Ferhat Kara [GK], B. No: 2018/15231, 4/6/2020, § 149; M.B., § 83).
33. Gerekçeli kararının içeriği ile atılı suçlara ilişkin yapılan hukuki değerlendirme çerçevesinde, başvurucunun örgüt üyeliği suçundan mahkûmiyetine esas alınan delillerin; başvurucunun sınav sorularına verdiği cevaplar bakımından kuvvetli şüpheli olarak görüldüğüne dair raporlar, başkaca soruşturma dosyalarında sınav sorularının sadece örgüt üyelerine verildiğini beyan eden bir kısım şüpheli anlatımları, söz konusu beyanlarla uyumlu bilirkişi raporundaki değerlendirmeler, kendisi hakkında yürütülen kovuşturmada etkin pişmanlık kapsamında başvurucu hakkında beyanda bulunan M.K.nın tanık sıfatıyla verdiği beyanlar, başvurucu ile aynı kovuşturma dosyasında yargılanan sanık S.D.nin beyan ve teşhisi ile başvurucunun ve yine başvurucunun irtibatlı olduğu üçüncü kişilerin M.K. ile tespit edilen HTS irtibatları olduğu anlaşılmaktadır.
34. Başvurucu, soruşturma ve kovuşturma aşamalarındaki savunmalarında aleyhe beyanda bulunan tanık M.K.yı üniversite döneminde kendisine özel ders vermiş olması ve akademide aynı dönem olması nedeniyle tanıdığını, sanık S.D.yi ise akademiden tanıdığını ileri sürmüştür. Tanık M.K. ise başvurucuyu gittiği örgüte ait evin abisi olarak tanıdığını, başvurucunun kendisini polis akademisi sınavına yönlendirdiğini ve sınavdan bir gün önce 75 adet sorunun yemin ettirdikten sonra kendisine gösterildiğini beyan etmiştir. Sanık S.D., sınavdan önce tanımadığı bir kişinin kendisine ve sanık B.Ö.ye soruları gösterdiğini, sınavı kazandıktan sonra akademide başvurucu ile birlikte sohbete katıldıklarını beyan etmiştir. Son olarak, aynı dosyada yargılanan sanık B.Ö.nün de S.D.nin beyanlarını doğruladığı ve akademiden sonra kendisinin başvurucu, S.D. ve M.K. ile sohbet grubu olduklarını beyan ettiği anlaşılmaktadır.
35. Somut olayda başvurucunun örgüt üyeliği suçu yönünden tanık ve diğer sanık beyanlarının doğruluğunun ve güvenilirliğinin sınanması için toplanmasını talep ettiği bir delil bulunmamaktadır. Nitekim başvurucu, tanık M.K. ile tespit edilen ortak HTS irtibatının verdiği özel dersle ilgili olduğunu ileri sürmekte ise de başvurucunun sanıklar S.D. ve B.Ö.nün beyanlarına karşı ayrı bir savunması bulunmamaktadır. Mahkeme ise başvurucu, tanık ve diğer sanıklar arasındaki HTS irtibatını gösteren rapor dışında başvurucu ile birlikte yargılanan S.D. ve B.Ö.nün beyanları arasındaki uyuma da değinmiştir.
36. Görüleceği üzere, başvurucunun mahkûmiyetine esas alınan tek delil, aynı örgüte üye olduğu iddiası ile yargılanan tanık M.K.nın etkin pişmanlık hükümlerden faydalanmak amacıyla soruşturma evresinde tanık sıfatıyla verdiği ifade değildir. Bu doğrultuda, aynı kovuşturma dosyasında yargılanan sanık S.D.nin, başvurucu ve müdafiinin de hazır bulunduğu duruşmadaki soruların önceden kendisine verildiğine ve sınavı kazandıktan sonra başvurucu, M.K. ve kendisinin sohbet grubu yapıldığına ilişkin beyanları ile bir kısım şüphelilerin soruların örgüt üyelerine verildiğine dair beyanlarının örgüt üyeliği suçuna ilişkin mahkûmiyet kararı yönünden önemli ağırlıkta belirleyici bir delil olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan başvurucunun istinaf ve temyiz dilekçelerinde tanıkların Mahkeme huzurunda dinlenmediğine ve tanıkları sorgulayamadığına ilişkin şikâyetinin olmadığının da altı çizilmelidir. Son olarak sorgulama imkânı verilmediği beyan edilen M.K.nın beyanları ile huzurda dinlenmesi nedeniyle sorgulanabilen S.D.nin beyanlarının birbiri ile uyumlu olduğu, tanık M.K.nın beyanlarının delil olarak kabulünün başvurucuyu usule ilişkin imkânlardan yararlanma noktasında önemli ölçüde dezavantajlı konuma düşürmediği de söylenebilecektir.
37. Bu itibarla başvuru konusu olayda, başvurucunun ileri sürdüğü iddiaların yargı mercilerince delillerin değerlendirilmesine ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olduğu, Mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun şikâyetinin açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurunun hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Dolandırıcılık Suçu Yönünden Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
39. Anayasa Mahkemesince olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Hüseyin Aşkan ([2. B.], B. No: 2017/15649, 21/7/2020) ve Birnur Doğan ([GK], B. No: 2020/34420, 31/1/2024) kararlarında uygulanacak anayasal ilkeler belirlenmiştir. Kararda, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) evrak işlem kütüğü üzerinde yapılan inceleme neticesinde başvurucu ya da (seçilmiş veya atanmış) müdafiinin nihai kararı açarak okuduğu tespit edilen tarih, nihai kararın sonucunu öğrendiği tarih kabul edilerek bireysel başvuru süresi bu tarihten başlatılmış ve başvurunun süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
40. Somut olayda da nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin nihai kararın başvurucunun seçilmiş müdafii tarafından UYAP üzerinden 17/6/2020 tarihinde okunduğu ve başvurunun otuz günlük bireysel başvuru süresi geçtikten sonra 18/7/2022 tarihinde yapıldığı anlaşıldığından başvurunun söz konusu suç yönünden süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Dolandırıcılık suçu yönünden adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 3/7/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.