logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Koçer Muhlis Bozdemir, B. No: 2022/7771, 20/11/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

KOÇER MUHLİS BOZDEMİR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/7771)

 

Karar Tarihi: 20/11/2024

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Yüksel GÜNARSLAN

Başvurucu

:

Koçer Muhlis BOZDEMİR

Vekili

:

Av. Burcu GÜL

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması ve tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. PKK/KCK silahlı terör örgütünün bazı üyelerinin İstanbul'daki örgütsel faaliyetlerine ilişkin olarak İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne gönderilen 20/9/2018 tarihli isimsiz e-posta ihbarına istinaden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından soruşturma işlemlerine başlanmıştır.

3. İhbar metninde isimleri yazılı kişiler ile bu kişilerle bağlantılı olduğu değerlendirilen 20 şüpheli hakkında İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliğinin 5/10/2018 tarihli kararına istinaden iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması tedbiri uygulanmıştır.

4. Söz konusu tedbirin uygulanması sırasında suç unsuru niteliği taşıyan görüşmeler yaptıkları değerlendirilen ve aralarında başvurucunun da bulunduğu çok sayıda kişi soruşturmaya dâhil edilmiştir.

5. İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliğinin 7/2/2019 tarihli kararı ile başvurucu hakkında 2 ay süreyle iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması tedbiri uygulanmıştır. Anılan tedbirin süresi farklı tarihlerde alınan muhtelif sulh ceza hâkimliği kararları ile birkaç defa uzatılmıştır.

6. Başsavcılığın talimatı üzerine başvurucu 26/11/2020 tarihinde yakalanarak gözaltına alınmıştır. Aynı tarihte başvurucunun evinde yapılan arama neticesinde temin edilen dijital materyallere el konulmuştur.

7. Başvurucu 1/12/2021 tarihinde müdafiinin de hazır bulunmasıyla kollukta ifade vermiştir. Başvurucuya, örgütün KCK/TM (Koma Civaken Kürdistan/Türkiye Meclisi) yapılanmasına bağlı olarak kurulduğu değerlendirilen Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneğindeki (MATUHAY-DER/Dernek) faaliyetleri sorulmuştur. Başvurucu, sayman olarak görev yaptığı MATUHAY-DER'in yasal olarak faaliyet gösteren bir dernek olduğunu, Dernek faaliyetleri kapsamında tutuklu ve hükümlü ailelerinin müracaatları üzerine avukat yönlendirmesi yaptıklarını, bu kişilerin şehir dışındaki ceza infaz kurumlarını ziyaretleri sırasında kendilerine konaklama ve ulaşım konularında yardımcı olduklarını ifade etmiştir.

8. Başsavcılık 2/12/2020 tarihinde başvurucuyu silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması talebiyle İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) sevk etmiştir. Hâkimlik, sorgusunun ardından başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir. Söz konusu kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Dosyada mevcut 20/09/2020 tarihli 'PKK hakkında önemli İstanbul PKK hakkında bir ihbarda bulunacağım' konulu bir kısım şüphelilerin dağda ölen PKK'lı terör örgütü mensupları üzerinden propaganda yapıp örgüte eleman kazandırdıkları, para toplamak yönünde etkinliklerde bulundukları, yardımlaşma derneği adı altında PKK'ya adam kazandırıp para yardımı yaptıkları, Kandil'den gelen talimatları PKK'lı avukatlarla cezaevindekilere aktardıkları yönündeki e-posta ile yapılan ihbar, bu ihbar üzerine başlatılan soruşturma sonucu İstanbul Sulh Ceza Hakimliklerince verilen kararlar, bu kararlara istinaden yapılan ve ihbarla anlatılan hususları teyit edici mahiyette olan şüphelilerin örgütsel faaliyetlerine ilişkin (tape içerikleri) iletişimin dinlenmesi ve kayda alınmasına dair tutanaklar, arama ve elkoymaya, şüphelilerin yakalanmalarına ilişkin kolluk tutanakları, dijital materyallere ilişkin inceleme tutanakları, yapılan arama işlemleri ve bu işlemlerde elkonulan materyaller, açık kaynak araştırmalarına ilişkin tutanaklar ve tüm dosya kapsamına göre şüphelilerin üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterir somut deliller bulunduğu, atılı suçun CMK 100/3-a maddesinde yazılı kanunen tutuklama nedeni var sayılan katalog suçlardan olduğu, atılı suç için Türk Ceza Kanununda öngörülen ceza miktarı göz önünde bulundurulduğunda şüphelilerin kaçma ihtimali bulunduğundan tutuklama tedbirinin yerinde ve ölçülü olacağı, adli kontrol tedbirlerinin yeterli olmayacağı, şüpheliler yönünden herhangi bir tutuklama engeli bulunmadığı gözetilerek şüphelilerin CMK'nın 100 ve devamı maddeleri uyarınca AYRI AYRI TUTUKLANMALARINA, [karar verildi.]"

9. Başsavcılık tarafından aralarında başvurucunun da bulunduğu bazı şüpheliler hakkında silahlı terör örgütüne üye olma ve terör örgütünün propagandasını yapma suçlarından cezalandırılmaları talebiyle iddianame düzenlenmiştir. 5/8/2021 tarihli iddianamede öncelikle PKK/KCK silahlı terör örgütünün Cezaevi Dış Koordinasyon Yapılanmasına ilişkin genel bilgilere yer verilmiştir. Buna göre Zindan Direniş Konseyine bağlı olarak oluşturulan Zindan Genel Yönetimi, İç Koordinasyon ve Dış Koordinasyon olmak üzere iki birimden oluşmaktadır. İddianamede sonuç olarak başvurucunun örgütün Cezaevi Dış Koordinasyon yapılanmasında aktif olarak yer almak suretiyle silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği değerlendirmesine yer verilmiştir. İddianamenin ilgili kısmı şöyledir:

" ... tape kayıt sıra no : 5, 6, 7, 8 ve 9. sırasında yer alan yukarıda önemli kısımları yazılan görüşmelerde şüphelinin terör örgütü içerisinde faaliyet gösteren veya örgüte sempati duyan cezaevinde tutuklu ve hükümlü olan şahıslar olduğu değerlendirilen kişilerin aileleri ile görüşme yaptığı, buradaki amacın örgüte sempati duyan şahısların örgütten kopmamalarını sağlamak amacıyla çalışmalar yürütüldüğü, bu maksatla avukat ayarlandığı, maddi yardım toplama ve ziyaret gibi faaliyetler içerisinde bulunduğu, tape kayıt sıra no 13'te yer alan görüşmede anlaşıldığı üzere şüphelinin eyleme katıldığı, eylem içerisinde YAŞA CEZAEVİ DİRENİŞİ şeklinde slogan attığı, tape kayıt sıra no 16'da yer alan görüşmede şüphelinin terör örgütünden tutuklu/hükümlü olarak cezaevinde olan ve açlık grevi eylemi yapan şahıslar ile aileleri arasında irtibat kurup şahıslara destek olma amacıyla faaliyet yürüttüğü,tape kayıt sıra no:1, 2, 3,4, 10, 11, ve 15 numara ile çözümü yapılan görüşmelerde şüphelinin internet tabanlı programlar üzerinden görüşmeye dikkat ettiği, 4 numaralı görüşmede gözaltına alınan [Y.] isimli şahsın gözaltına alındığı gerekçesiyle internet tabanlı mesajlaşma programındaki sohbet grubundan çıkarılması yönünde telkinde bulunduğu, [ş]üphelinin facebook isimli sosyal medya platformunda 04/01/2013 ve 31/01/2014 tarihinde yapmış olduğu 2 ayrı paylaşımda leşker diye tabir edilen yöresel elbiseyi giydiği, söz konusu elbisenin sol üst köşesinde 5 köşeli örgüte ait yıldız ambleminin bulunduğu, 07/02/2014 tarihinde paylaşmış olduğu arka üst platformunda PKK/KCK silahlı terör örgütünü simgeleyen iki adet bayrağın bulunduğu, kendisinin de içerisinde yer aldığı fotoğrafı paylaştığı, twitter isimli sosyal medya platformunda MATUHAYDER isimli kullanıcı tarafından paylaşılan #muhatapöcalan şeklindeki gönderiyi retweetlediği, yukarıda geniş [şekilde] örgütsel yönü izah edilen MATUHAYDER isimli derneğin aktif yöneticiliğini yaptığını, dosya kapsamında bulunan tanık [V.D.nin] şüphelinin örgütsel eylemleri ile ilgili beyanlarda bulunduğu, hakkında farklı bir soruşturma dosyası üzerinden işlem yapılan [Ş.K.nın] el koyulan cep telefonunda tespiti yapılan whatsapp yazışmaları bir bütün halinde değerlendirildiğinde yukarıda geniş şekilde izah edilen PKK/KCK terör örgütünün cezaevi dış koordinasyon biriminde çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluk gösteren eylemlerinin olduğu ve bu haliyle şüphelinin TCK 314/2 kapsamındaki suçu işlediği hususunda kuvvetli şüphenin oluştuğu,"

10. Tanık V.D., iddianamede yer verilen ifadesinde özetle eşi ile aralarında zaman zaman sorunlar olduğunu, eşinin dayısı olan başvurucunun kendisine 20/6/2017 tarihinde ''Sen eşinle neden sürekli tartışıyosun bu böyle yürümeyecek yarın ben HDP partisinden arkadaşları sana göndereceğim derdini onlara anlatacaksın.'' dediğini, ertesi gün HDP kadın kolları ve KCK sorumlusu olduklarını söyleyen kişilerin evine geldiğini ifade etmiştir. Tanık anlatımına göre bu kişilerden birisi kendisine ''sen eşinle anlaşamıyorsun siz bir daha birbirinizi göremeyeceksiniz. Biz ne zaman istersek sen o zaman eşini görebilirsin sizin sorununuzu devlet çözemez. Bizim mahkememizde yargılanacaksınız biz çözeriz sen bizden haber bekleyeceksin. Bizim kararımıza göre ya boşanacaksınız ya da evliliğiniz devam edecek. Haber gelene kadar eşin [M.B.nin] evinde kalacak. Bizi dinlemezsen seni kandile kadar götürürüz derdini orda anlatırsın'' şeklinde ifadeler kullanmıştır. Tanık V.D. ayrıca eşine sorduğunda bu kişileri başvurucunun gönderdiğini söylediğini, başvurucunun bir gün sonra kendisini arayarak "Dün sana gönderdiğim yoldaşları şikayet etmişsin neden onları bu işe karıştırdın.'' dediğini ifade etmiştir.

11. İddianamenin kabulü ile açılan kamu davası İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme) yürütülmüştür. Mahkeme, duruşmanın 8/12/2021 tarihli ilk oturumunda başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.

12. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 22/12/2021 tarihinde reddedilmiştir.

13. Başvurucu ret kararını 29/12/2021 tarihinde öğrendikten sonra 24/1/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

14. Mahkeme duruşmanın 2/3/2022 tarihli oturumunda başvurucunun serbest bırakılmasına, 2/10/2024 tarihli oturumunda ise silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkûmiyetine karar vermiştir. Bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu hakkındaki kamu davasının istinaf kanun yolu aşamasında derdest olduğu tespit edilmiştir.

15. Komisyonca adli yardım talebinin kabulü ile başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia Yönünden

16. Başvurucu; yasal olarak faaliyet gösteren bir derneğin işlerine ilişkin tape kayıtlarının suç delili olarak kabul edildiğini, suç şüphesi ve bunu haklı kılan deliller olmamasına rağmen hakkında tutuklama kararı verildiğini, tutuklama kararının ve bu karara itirazı üzerine verilen tutukluluğun devamına ilişkin kararın gerekçe içermediğini belirterek ölçülü olmayan tedbir nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

17. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; anılan şikâyetle ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde öngörülen kanun yolu tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı ileri sürülmüştür. Anılan iddianın esasına ilişkin yapılan değerlendirmede ise başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının bulunduğu, tutuklama kararında atıf yapılan delillerin kuvvetli suç şüphesi oluşturduğu, başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacı içerdiği ve tutuklamanın ölçülü olduğu ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formundaki açıklamalarını yinelemiştir.

18. Başvurucunun şikâyetinin özü, tutukluluğun hukuki olmadığına ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

19. Yakalama suretiyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik müdahale -temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin ölçütlerin belirlendiği Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe- Anayasa'nın 19. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen ve yakalama tedbirinin niteliğine uygun düşen kanun tarafından öngörülme, Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Hasan Akboğa [GK], B. No: 2016/10380, 27/3/2019, § 50; tutuklama tedbirine ilişkin olarak benzer değerlendirme için bkz. Halas Aslan, B. No: 2014/4994, 16/2/2017, §§ 53, 54).

20. Bu nedenle somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucu, PKK/KCK silahlı terör örgütünün üyesi olma suçundan 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.

21. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir. Çünkü Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasına göre tutuklama ancak suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler bakımından mümkündür. Bir başka anlatımla tutuklamanın ön koşulu, kişinin suçluluğu hakkında kuvvetli belirtinin bulunmasıdır. Bu, tutuklama tedbiri için aranan olmazsa olmaz unsurdur (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Mustafa Ali Balbay, B. No: 2012/1272, 4/12/2013, § 72; Hanefi Avcı, B. No: 2013/2814, 18/6/2014, § 46).

22. Soruşturma mercileri; başvurucu hakkındaki tutuklama kararı ve iddianamede başvurucunun KCK/TM'nin Zindan Direniş Konseyine bağlı olarak oluşturulan Cezaevi Dış Koordinasyon Yapılanmasında aktif olarak yer aldığına ilişkin tape kayıtlarına, örgüt propagandası niteliğinde olduğu değerlendirilen sosyal medya paylaşımlarına ve örgütsel faaliyetlerde bulunduğuna ilişkin tanık V.D.nin beyanına dayanmıştır (bkz. §§ 7-10). Başvurucunun örgüt mensuplarınca kullanılan ve üzerinde örgüt amblemi olan bir kıyafet ile çektirdiği fotoğraf, örgütü temsil eden sözde bayrakların önünde çektirdiği fotoğraf ve vatandaşlar arasındaki adli nitelikteki sorunların terör örgütü mensuplarınca çözümüne aracılık ettiğine ilişkin tanık beyanı (bkz. § 10) gözönüne alındığında tutuklama kararında gösterilen delillerin isnat edilen suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin temelsiz ve keyfî olmadığı anlaşılmaktadır.

23. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar gözardı edilmemelidir.

24. Somut olayda Hâkimlikçe başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken işlendiği iddia olunan silahlı terör örgütüne üye olma suçuna ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın miktarına atfen kaçma şüphesinin bulunmasına ve isnat edilen suçun 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında düzenlenen katalog suçlar arasında yer almasına dayanılmıştır.

25. Dolayısıyla somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Hâkimlik tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden özellikle -suçun ağırlığına atfen- kaçma şüphesine yönelen tutuklama nedeninin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Yıldırım Ataş, B. No: 2014/4459, 26/10/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66).

26. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır.

27. Somut olayda başvurucunun terörle bağlantılı bir suç nedeniyle tutuklanması dikkate alındığında Hâkimliğin isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olmadığı anlaşılmaktadır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214).

28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığına İlişkin İddia Yönünden

29. Başvurucu, tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

30. Başvurucunun şikâyetinin özü, tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun iddiasının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

31. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye edilmiş veya hükümlü hâle gelmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek, B. No: 2014/6500, 29/9/2016, §§ 33-45; Ahmet Kubilay Tezcan, B. No: 2014/3473, 25/1/2018, § 26). Somut olayda 2/3/2022 tarihinde serbest bırakılmasına karar verilen (bkz. § 14) başvurucu yönünden anılan kararlardan ayrılmayı gerektiren bir durumun olmadığı anlaşılmıştır.

32. Açıklanan gerekçeyle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik nedenleri incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Tutukluluğun makul süreyi aşması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 20/11/2024tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Koçer Muhlis Bozdemir, B. No: 2022/7771, 20/11/2024, § …)
   
Başvuru Adı KOÇER MUHLİS BOZDEMİR
Başvuru No 2022/7771
Başvuru Tarihi 24/1/2022
Karar Tarihi 20/11/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması ve tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (suç süphesi ve tutuklama nedeni) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Tutukluluk (süre) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi