|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
ASTEK İKLİMLENDİRME PROJE İNŞAAT SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
|
|
(Başvuru Numarası: 2022/81680)
|
|
|
|
Karar Tarihi: 4/11/2025
|
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
|
Üyeler
|
:
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
|
Metin KIRATLI
|
|
Raportör
|
:
|
Furkan Samet ESER
|
|
Başvurucu
|
:
|
Astek İklimlendirme Proje İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
|
|
Vekili
|
:
|
Av. Çağrı GÜNGÖR
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı (Başkanlık) tarafından başvurucu firma hakkında muhtelif tarihlere ait gümrük beyannameleri kapsamında gerçekleştirilen ihracatlara ilişkin bedellerin tamamının tahsil süresi içerisinde yurda getirilmediği belirtilerek Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) ihbarda bulunulmuştur.
3. Başsavcılık, yapılan ihbar üzerine başvurucu firma tarafından 133.749,26 USD tutarlı gümrük beyannamesi kapsamında gerçekleştirilen ihracata ilişkin bedellerin tamamının yurda getirilmediği tespitinde bulunmuş; başvurucu firmanın 20/2/1930 tarihli ve 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun'un 3. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince 38.118 TL idari para cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.
4. Başvurucu, idari para cezasının iptali için başvuruda bulunmuş; başvurusunda idari yaptırım kararına konu ihracata ilişkin bedellerin özel bir banka aracılığıyla tahsil edilerek yurda getirildiğini beyan etmiştir. Başvurucu, Başkanlık tarafından konuya ilişkin ihtarda bulunulduktan sonra ihracat bedellerinin yurda getirildiğine dair belgelerin internet sitesi üzerinden ibraz edildiğini ancak ilgili evrakların Başkanlığa ulaşmadığını, bunun üzerine durumun sözlü olarak Başkanlıkta görevli memurlara bildirildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, tüm bunlara rağmen Başkanlık tarafından ihbarda bulunulduğunu ve devam eden süreçte Başsavcılık tarafından idari para cezası verildiğini belirtmiş; dilekçe ekinde itirazında belirttiği bedellerin yurda getirildiğine dair dekontları, ihracat bedeli kabul belgelerini ve faturaları ibraz etmiştir.
5. Başvuruyu değerlendiren Antalya 1. Sulh Ceza Hâkimliği (Hâkimlik) 5/8/2022 tarihli kararıyla talebi reddetmiştir. Hâkimlik, gerekçesinde başvurucunun itirazına ve yapılan ihbar dilekçe içeriklerine yer verdikten sonra "...Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 04/08/2022 tarihli yazısı, ekleri ve tüm dosya kapsamına göre başvuranın kabahat eylemini gerçekleştirdiği sabit olduğundan başvurunun reddine..." şeklinde değerlendirmelerde bulunmuştur.
6. Başvurucu, bahse konu kararın kaldırılması talebiyle Antalya 2. Sulh Ceza Hâkimliğine (itiraz mercii) itiraz etmiştir; itiraz dilekçesinde ihracat bedellerinin yurda getirildiği hususunu yinelemiş; Başsavcılık tarafından aynı mahiyette verilen altı idari yaptırım kararının yaptığı itirazlar sonrasında kaldırıldığını beyan etmiştir. Emsal mahiyette olduğunu ileri sürdüğü bahse konu kararları da dilekçe ekinde ibraz etmiştir. İtiraz mercii "...Antalya 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararının usul ve yasaya uygun olduğu..." gerekçesiyle itirazın reddine 16/8/2022 tarihinde kesin olarak karar vermiştir.
7. Başvurucu, nihai hükmü 22/8/2022 tarihinde öğrendikten sonra 25/8/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
9. Başvurucu; idari yaptırım kararına konu edilen ihracata ilişkin bedellerin özel bir banka aracılığıyla tahsil edilerek yurda getirildiğini, bu duruma ilişkin belgelerin itiraz dilekçesinde ibraz edildiğini ancak bu itirazlar ve ibraz edilen belgeler tartışılmaksızın karar verildiğini beyan etmiş ve aynı ihbara istinaden Başsavcılık tarafından verilen farklı ihracatlara ilişkin idari yaptırım kararlarının itirazen kaldırıldığını ancak başvuruya konu kararda esaslı itirazlarının değerlendirilmediğini ve bu suretle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüş yazısında, adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı herhangi bir beyanda bulunmamıştır.
11. Başvuru, adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı, kişilerin hakkaniyete uygun bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve bu amaca uygunluk yönünden yargılamanın denetlenmesini amaçlamaktadır. Mahkeme kararlarının davanın temel maddi ve hukuki sorunlarıyla taraflarca ileri sürülen ve davanın sonucunu etkileyen iddia ve itirazlar hakkında delillerle bağ kurulmak suretiyle yeterli gerekçe içermesi zorunludur. Uyuşmazlığın hukuki ve maddi sorunlarıyla ilgisiz değerlendirmelere kararda yer verilmesi de gerekçeli karar hakkıyla bağdaşmamaktadır. Karar gerekçesinin belirtilen unsurları taşıması, yargılamanın adil yargılanma hakkı güvencelerine uygun şekilde yürütülüp yürütülmediğinin taraflarca öğrenilmesini sağladığı gibi ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (bazı ekleme ve farklılıklarla birlikte bkz. Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
14. Diğer taraftan kanun yolu incelemesi yapan merciin, yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterli görülebilir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince karşılanmayan veya ancak ilk defa kanun yolu merciine ileri sürülebilecek nitelikteki esaslı iddia ve itirazların kanun yolu merciince de değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açabilir (bazı ekleme ve farklılıklarla birlikte bkz. Mehmet Yavuz [1. B.], B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51).
15. Öte yandan yargı merciinin aynı maddi veya hukuki olguyla ilgili başka bir yargısal karardan farklı bir sonuca ulaşması hâlinde de bunun dayanaklarını gerekçeli kararında göstermesi beklenir. Anayasa'da güvenceye bağlanan tüm temel hak ve özgürlüklerin yorumunda gözetilmesi gereken temel bir ilke olarak düzenlenen hukuk devleti ilkesi, yargı organlarının aynı maddi veya hukuki olgularla ilgili çelişkili kararlar vermekten mümkün olduğunca kaçınmasını gerekli kılar. Aynı maddi veya hukuki vakıalarla ilgili farklı kararlar verilmesi hukuk devleti ilkesini zedeleyebileceği gibi kişilerin hukuka olan inancını da zayıflatabilir. Bu nedenle bir maddi veya hukuki vakıa ile ilgili olarak yargısal nitelikte bir kimse lehine karar verildiği ancak yargı merciinin aynı olgu hakkında bu karardan farklı bir sonuca ulaştığı durumlarda bunun gerekçesinin belirtilmesi gerekir. Yargı merciinin bu gibi durumlarda gerekçe gösterme yükümlülüğü kişilerin hukuka olan güvenlerinin sarsılmaması için hayati öneme sahiptir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Mehmet Okyar [2. B.], B. No: 2017/38342, 13/2/2020, § 29 ve ayrıca bkz. Mehmet Köz [2. B.], B. No: 2018/23430, 27/1/2021, § 27).
16. Somut olayda Başsavcılık, Başkanlık tarafından yapılan ihbar dosyasındaki belgelere ve banka kayıtlarına istinaden başvurucu hakkında idari para cezası uygulamıştır. Başvurucu; aşamalar boyunca ihracata ilişkin bedellerin kararda belirtilen banka aracılığıyla tahsil edilmediğini, bahse konu bedellerin başka bir özel banka aracılığıyla yurda getirildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu; dilekçesinin ekinde itirazında belirttiği bedellerin yurda getirildiğine dair dekontları, ihracat bedeli kabul belgelerini ve faturaları da sunmuştur. Başvurucu, ayrıca Başsavcılık tarafından aynı mahiyette verilen altı idari yaptırım kararının yapmış olduğu itirazlar sonrasında kaldırıldığını beyan etmiş ve bahse konu kararları dilekçe ekinde sunmuştur.
17. Başvurucunun dilekçesinde ileri sürmüş olduğu bu hususların yargılamanın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki iddialar içerdiği açıktır. Hâkimliğin ve itiraz merciinin kararlarına bakıldığında ise başvurucu tarafından dosyaya sunulan belgelere ilişkin bir açıklamada bulunulmadığı, itirazlarda dile getirilen hususlarla ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Öte yandan başvurucu aynı yer başka sulh ceza hâkimliklerince verilen ve aynı maddi olaya ilişkin lehine olan emsal kararları sunmuş olmasına karşın anılan kararlardan hangi nedenlerle ayrıldığına ilişkin bir açıklama da yapılmamıştır. Böylece başvurucunun ileri sürdüğü ve sonuca etkili olabilecek temel iddialarının ayrı ve açıkça tartışılmadığı, başvurucunun bu iddialarına cevap verilmediği anlaşılmıştır.
18. Bu noktada belirtmek gerekir ki Anayasa Mahkemesinin doğrudan ilgili soruşturma ve yargılama makamlarının yerine geçerek delil değerlendirmesi yapması söz konusu olamaz. Bu konuda asıl sorumlu ve yetkili olanlar, ilk elden olayları inceleyen yetkili adli ve idari mercilerdir (Cemil Danışman [1. B.], B. No: 2013/6319, 16/7/2014, § 58). Ancak başvurucunun itirazlarında belirttiği iddialarının kararın sonucunu değiştirebilme ihtimali olan iddialar olduğu ve bu itirazlar hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığı görülmektedir.
19. Buna göre başvurucu üzerine atılı kabahati işlemediğine dair iddiasını destekleyebilecek mahiyette deliller sunmasına rağmen, Hâkimlik ve itiraz mercii tarafından bu durum gerekçeli kararda ayrı ve açık olarak tartışılmamış; başvurucunun iddialarına herhangi bir cevap verilmemiştir. Sonuç itibarıyla yargılamalara bir bütün olarak bakıldığında somut olayın özel koşullarında Hâkimlik ve itiraz merciinin davanın sonucuna etkili hususlar hakkında yeterli bir yanıt vermediği anlaşılmıştır. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
21. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.
22. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
23. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Antalya 1. Sulh Ceza Hâkimliğine (2021/1922 D.İş) GÖNDERİLMESİNE,
D. 664,10 TL harç ve 40.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 40.664,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 4/11/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.