TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HAZİM SESLİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2023/18937)
|
|
Karar Tarihi: 7/1/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Hazim SESLİ
|
Vekili
|
:
|
Av. Nesrin ÖZTÜRK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; yargılamayı yapan mahkemelerin bağımsız ve tarafsız olmaması nedeniyle bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi ve makul süreyi aşması, mahkûmiyete bağlı tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle de kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/3/2023 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu; Uşak Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, silahlı terör örgütü kurma veya yönetme ve 7/2/2013 tarihli ve 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'a muhalefet suçlamalarıyla 20/10/2015 tarihinde gözaltına alınmıştır. Uşak Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/10/2015 tarihli kararıyla da tutuklanmıştır.
6. Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucu 12/2/2019 tarihinde başvurucu, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan 15 yıl hapis cezasına mahkûm edilmiştir. Başvurucu, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
7. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi 11/12/2019 tarihinde bozma kararı vermiştir.
8. Bozma üzerine Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden yargılamada başvurucu, tutuklu olarak yargılanmıştır. Yargılama sonucunda 10/7/2020 tarihinde silahlı terör örgütü yöneticiliği suçundan başvurucunun 18 yıl mahkûmiyetine karar verilmiştir. Başvurucu, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
9. Bölge Adliye Mahkemesi başvurucunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
10. Temyiz başvurusu üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 21/3/2022 tarihinde başvurucu hakkındaki mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar vermiştir.
11. Bozma üzerine Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden yargılamada başvurucunun tutuklu olarak yargılamasına devam edilmiştir. 31/10/2022 tarihinde başvurucu, FETÖ/PDY üyeliğinden 12 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmıştır. Öte yandan mahkûmiyet kararıyla birlikte başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına da karar verilmiştir.
12. Başvurucu 3/11/2022 tarihinde tutukluluğunun devamı kararına itiraz etmiştir.
13. Diğer yandan mahkûmiyet kararının gerekçesi 4/1/2023 tarihinde açıklanmış ve dosya 28/3/2023 tarihinde Yargıtaya temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmiştir.
14. Başvurucunun tutukluluğunun devamına itirazı Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesince 6/1/2023 tarihinde incelenmiş ve kararın yerinde olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Başvurucunun itirazı,incelenmek üzere itiraz merciine gönderilmiştir.
15. 19/1/2023 tarihinde Uşak 3. Ağır Ceza Mahkemesi itirazı değerlendirmiştir. Başvurucunun üzerine atılı suç bakımından azami tutukluluk süresinin yedi yıl olduğu, yedi yılı aşkın süredir tutuklu bulunduğu gözönüne alındığında tutuklama tedbirinin devamının ölçülü olmayacağı ifade edilmiş ve yurt dışına çıkış yasağı ile belirli günlerde imza atma şartıyla başvurucunun tahliyesine karar verilmiştir. Kararda, itiraz yolunun açık olduğu belirtilmiş ve itiraz mercii olarak Uşak 1. Ağır Ceza Mahkemesi gösterilmiştir.
16. Başsavcılık, başvurucunun aldığı ceza miktarı itibarıyla kaçma şüphesi bulunduğunu ve silahlı terör örgütüne üye olma suçunun katalog suçlardan olduğunu belirterek tahliye kararına aynı gün itirazda bulunmak suretiyle Uşak 3. Ağır Ceza Mahkemesinden kararın kaldırılmasını ve başvurucu hakkında tutuklamaya yönelik yakalama emri düzenlenmesini, Mahkeme aksi kanaatte ise itirazın incelenmek üzere merciine gönderilmesini talep etmiştir.
17. Uşak Adliyesi Adalet Komisyonu Başkanlığı 20/1/2023 tarihinde nöbetçi mahkeme heyetinde üye hâkim olarak bulunan Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimininbaşvurucunun mahkûmiyet kararında yer aldığı gerekçesiyle itirazı değerlendirmek üzere yerine yeni bir üye hâkim görevlendirmiştir.
18. Öte yandan aynı gün Başsavcılık; başvurucunun sabit görülen eyleminin katalog suçlardan olması, aldığı ceza miktarı itibarıyla kaçma şüphesinin bulunması ve tutuklulukta geçirdiği varsayılan süreye istinaf ve Yargıtay incelemelerinde geçen sürenin dâhil olmaması nedeniyle Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesinden başvurucunun tutuklanması talebinde bulunmuştur.
19. Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Başsavcılığın tahliye kararına itirazını ve tutuklama talebini birlikte değerlendirmiştir. 20/1/2023 tarihinde Başsavcılığın ileri sürdüğü tutuklama nedenlerini yerinde görerek aynı gün başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı aşağıdaki şekildedir:
"... Mahkememizin hüküm özlü olarak tutukluluk halinin devamına karar verildiği sanık Hazim Sesli'nin Uşak 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2023/41 Değişik iş sayılı kararı ile tahliye edilmesi, tahliye kararına itiraz edilmesi, ayrıca Uşak Cumhuriyet Başsavcılığınca CMK'nun 100.maddesi gereğince tutuklanması talebinde bulunulması üzerine resen … celse açıldı.
...
Sanık Hazim Sesli'nin üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunun vasıf ve mahiyeti, almış olduğu ceza miktarı,sanığın tutuklu kaldığı süre itibariyle istinaf incelemesi ve Yargıtay incelemesinden geçen sürenin CMK'nun 102/2.maddesinde belirtilen 5 yıllık süreye tabi olmaması, daha önce Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesince hükümle birlikte sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmiş olup tutuklama nedenlerinde her hangi bir değişiklik bulunmaması, atılı suçun CMK'nun 100/3 maddesinde sayılan tutuklama sebebinin varsayılabileceği katalog suçlardan olması, dosyanın daha önce Yargıtay ve İstinaf incelemesinden geçmesine rağmen tutukluluğun değerlendirilerek devamına karar verilmiş olması, ayrıca mahkum olduğu ceza miktarı itibariyle adli kontrolün şu aşamada yetersiz kalacağı ve tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu anlaşılmakla sanığın CMK' nun 100 ve devamı maddeleri uyarınca ve üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmasına… [karar verildi.]"
20. Tutuklama kararına başvurucunun yaptığı itiraz Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 26/1/2023 tarihinde reddedilmiştir. Dosya incelenmek üzere itiraz merciine gönderilmiştir.
21. İtiraz mercii olan Uşak 3. Ağır Ceza Mahkemesi 8/2/2023 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.
22. Başvurucu 15/3/2023 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
23. Öte yandan başvurucu, 2/12/2022 tarihinde koruma tedbiri nedeniyle tazminat davası açmıştır. Başvurucu, hakkındaki ilk tutuklama ile tutukluluğunun devamına ilişkin kararların gerekçesiz olduğundan ve tutukluluk süresinin kanunda öngörülen azami süre olan yedi yılı aştığından şikâyet etmiştir. Başvurucunun açtığı tazminat davasının kanun yolu incelemesi devam etmektedir.
24. Yargıtay 3. Ceza Dairesi 5/2/2024 tarihinde başvurucu hakkında verilen mahkûmiyet hükmünü onamıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
25. Anayasa Mahkemesinin 7/1/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Bağımsız ve Tarafsız Mahkemede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
26. Başvurucu; bağımsız mahkemelere ilişkin hüküm yok sayılarak ve kanuni hâkim güvencesi ihlal edilmek suretiyle, özel yetkili kılınmış ve kendini hukukun üstünde gören, kanunu yok sayan uygulamalar içeren bir yargılama sürecinde mahkûm edildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
27. Mahkemelerin tarafsızlığı ve bağımsızlığının birbirini tamamlayan iki unsur olduğu nazara alındığında -Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği- Anayasa'nın 138., 139. ve 140. maddeleri de bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (AYM, E.2005/55, K.2006/4, 5/1/2006; E.1992/39, K.1993/19, 29/4/1993).
28. Bir mahkemenin bağımsızlığının belirlenmesinde üyelerinin atanma şekli ve görev süreleri, hâkimlik teminatı ve bağımsız oldukları yönündeki görünümleri önem arz etmektedir. Mahkemenin tarafsızlığı ise uyuşmazlığın çözümünü etkileyecek bir ön yargı, tarafgirlik, menfaate sahip olunmaması ile tarafların leh ve aleyhlerinde bir düşünceye sahip olunmamasını ifade eder. Tarafsızlığın öznel ve nesnel olmak üzere iki boyutu bulunmakta olup bu kapsamda hâkimin birey olarak mevcut davadaki kişisel tarafsızlığının yanı sıra kurum olarak mahkemenin kişide bıraktığı izlenimin de dikkate alınması gerekmektedir (Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 109, 110).
29. Somut olayda başvurucu, başvuruya konu yargılamayı yapan mahkemelerin bağımsızlığını ve tarafsızlığını ihlal eden hususları ya da kendisine isnat edilen ve derece mahkemesince sabit görülen fiillerle ilgili gerçekleştirilen işlemlerin sıhhatini ne şekilde etkilediğine ilişkin somut herhangi bir açıklama yapmamıştır. Başvurucu, soyut ve genel ifadelerle başvuru konusu yargılamayla herhangi bir bağ kurmadan bu iddiasını dile getirmiştir. Sonuç olarak bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkına yönelik olarak bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar
1. Tutukluluğun Kanunda Öngörülen Azami Süreyi ve Makul Süreyi Aştığına İlişkin İddia
a. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
31. Başvurucu, azami tutukluluk süresinin hesabında açık kanun hükmü olan 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 102. maddesinin uygulanmaması nedeniyle suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
32. Başvurucu; temyiz ve istinaf aşamasında geçen sürenin tutukluluk süresinin hesabına dâhil edilmemesinin 5271 sayılı Kanun’a ve 53. maddesine aykırı olduğunu, tutukluluğunun kanunda öngörülen azami süreyi aştığını, tutukluluk süresinin makul olmadığını ileri sürmüştür.
33. Bakanlık görüşünde; başvurucunun tutukluluk süresinin 5 yıl 3 ay 29 gün olduğu; bu tespitin yapılacak incelemede gözönüne alınması gerektiği ileri sürülmüştür.
34. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında istinaf ve temyiz aşamasında geçen sürenin de tutukluluk süresine dâhil edilmesi gerektiğini, bu nedenle tutukluluk süresinin kanunda öngörülen azami 7 yıllık süreyi aştığını ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
35. Anayasa Mahkemesi suç soruşturması ve kovuşturması sırasında uygulanan koruma tedbirleriyle bağlantılı olarak kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvurularda birçok şikâyet türü bakımından 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinde yer alan tazminat davası açma imkânının bireysel başvuru öncesinde tüketilmesi gereken etkili bir başvuru yolu olduğunu ifade etmiştir. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi; tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi aştığı veya tutukluluk süresinin makul olmadığı iddiaları bakımından başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucunun suç isnadına bağlı olarak tutulmasının sona erip ermediğinin önem taşıdığı sonucuna ulaşmıştır. Başvurucunun tahliyesine karar verilmesi ya da ilk derece mahkemesince mahkûmiyet hükmü verilerek tutulmanın niteliğinin değişmesi (hükme bağlı hâle gelmesi) durumunda anılan tazminat davası yolu, Anayasa Mahkemesine göre bireysel başvuru öncesinde tüketilmesi gereken bir yoldur (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek, B. No: 2014/6500, 29/9/2016, §§ 33-45; Ahmet Kubilay Tezcan, B. No: 2014/3473, 25/1/2018, §§ 24-27; Ekrem Atıcı, B. No: 2014/15609, 8/3/2018, §§ 27-30). Somut olayda 31/10/2022 tarihinde mahkûmiyetine karar verilen başvurucu yönünden anılan kararlardan ayrılmayı gerektiren bir durumun olmadığı anlaşılmıştır. Nitekim başvurucunun bu şikâyet kapsamında açtığı tazminat davası derdesttir.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Mahkûmiyete Bağlı Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia
a. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
37. Başvurucu 31/10/2022 tarihli tutukluluğun devamı kararına yaptığı itiraza ilişkin incelemenin yasal süresi içinde yapılmadığını,tutukluluğun devamı kararına itirazı üzerine Uşak 3. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kararı kesin olarak vermesi gerekirken itiraz yolu açık olmak üzere verdiğini, tahliye kararına karşı Savcılığın itiraz yetkisinin olmadığını, Savcılığın hüküm vererek dosyadan el çekmiş olan Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesinden tutuklama talep etmesine ve bu Mahkemece tutuklama kararı verilmesine imkân bulunmadığını, tahliye kararı verilmesi sonrasındaki tüm işlemlerin hukuka aykırı ve kanuni dayanaktan yoksun olduğunu, hakkındaki tahliye kararının yerine getirilmeden tekrar tutuklanması nedeniyle hukuka aykırı bir şekilde özgürlüğünden mahrum bırakıldığını belirterek adil yargılanma hakkının, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca hakkında tahliye kararı verilmesine rağmen bu kararın uygulanmadığını, tahliye kararının uygulanmaması talimatını veren kişilerin suç işlediğini, bu suretle kanunsuz emir hükümlerini düzenleyen Anayasa’nın 137. maddesinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.
38. Bakanlık görüşünde, Anayasa Mahkemesinin verdiği bazı kararlara ve derece mahkemelerinin gerekçelerine yer verilmiş; inceleme yapılırken Anayasa'nın ve mevzuatın ilgili hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadının ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.
39. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formunda belirttiği iddialarını tekrarlamıştır.
b. Değerlendirme
40. Anayasa Mahkemesi tutuklamaya konu davanın kesinleşmiş olması hâlinde başvurucuların tutuklamanın hukuka aykırı olduğu iddialarına yönelik olarak öncelikle 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında tazminat davası açabileceklerini belirterek anılan iddiaları başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulmaktadır (Reşat Ertan, B. No: 2013/5700, 15/4/2015, § 26; Ömer Köse, B. No: 2014/12036, 16/11/2016, § 34; Eyyüp Güneş [GK], B. No: 2017/28308, 21/10/2021, § 88; Murat Ağırel ve diğerleri [GK], B. No: 2020/11655, 7/4/2022, §§ 23-26). Somut başvuruda da 5/2/2024 tarihli kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunduğundan başvurucunun mezkûr iddiaları yönünden 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde düzenlenen tazminat yolunu tükettikten sonra bireysel başvuru yapabileceği görülmektedir.
41. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianınaçıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyleKABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi ve makul süreyi aştığına ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında mahkûmiyete bağlı tutuklamanın hukuki olmadığına ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 7/1/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.