logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Erdoğan Polat [2. B.], B. No: 2023/53048, 26/3/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ERDOĞAN POLAT BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2023/53048)

 

Karar Tarihi: 26/3/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Tolga BAŞBOZKURT

Başvurucu

:

Erdoğan POLAT

Vekili

:

Av. Sevil ARACI

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, sosyal medya hesabı üzerinden yapılan paylaşımdan dolayı hakaret suçundan adli para cezasına hükmedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. 2020 yılı Temmuz ayı içinde kim tarafından paylaşıldığı bilinmeyen bir video sosyal medyada yayılmış ve kamuoyu tarafından da tartışmaya neden olmuştur. Videoda dört kişinin aynı masa etrafında bir oyun oynadıkları, bir kişinin diğer üç kişi de görünecek şekilde video kaydı yaptığı, kayıt yapan kişinin Türkiye'nin en çirkin kadınları nerededir? şeklinde soru sorduğu, masada oturan kişilerin sırayla Nazımiye, Muş, Ardahan, Nazımiyenin kadınları erkeğe benziyor. şeklinde yanıtlar verdiği görülmüştür. Daha sonradan videodaki kişilerin birinin imam, diğer üç kişinin ise emniyet görevlisi olduğu anlaşılmıştır.

3. Tunceli'nin Nazımiye ilçesi Belediye Başkanı C.K. tarafından 15/7/2020 tarihinde Basına ve Kamuoyuna başlığı ile sosyal medya hesabı üzerinden bir paylaşım gerçekleştirilmiştir. C.K. paylaşımında, Nazımiye ilçesinde görev yapan bazı polis memurları ile bir imamın kadınlara yönelik olarak yaptıkları konuşmalara ait videonun yerel basında ve sosyal medyada gündem olması nedeniyle bazı açıklamalarda bulunmuştur. C.K.nın 15/7/2020 tarihli paylaşımı şu şekildedir:

"Nazımiyenin onurlu kadınlarını hedef alan aşağılayıcı hakaret içerikli bir video sosyal medya ortamında paylaşılmaktadır. Toplumumuzda büyük bir infial uyandıran ve hiçbir gerekçeyle izah edilmeyecek bu durumu şiddetle kınıyoruz. Kimden gelirse gelsin sıfatı konumu görevi ne olursa olsun. İlçemizin bütün kadınlarına dönük bu saygısızlığı kabul etmiyoruz. Nazımiyenin başı dik emekçi ve onurlu kadınlarını hedefleyen bu video ilk olarak dün 14/7/2020 Salı günü elimize ulaşmıştır. Bu kişilerin kamu görevlileri olduğunu tespit ettiğimiz andan itibaren Nazımiye İlçe Emniyet Amirliğine ardından İlçe Kaymakamlığına bakan Pülümür Kaymakamına ve son olarak valilik nezdinde başvuru ve girişimlerimiz kamuoyuna yansımadan gerçekleşti. Bu girişimlerimiz sonucu bu olayın sorumlularından biri olan cami hocası Nazımiye'den gönderildi. Hepsi hakkında adli ve idari soruşturma dün itibarıyla başlatıldığı konusunda bize bilgi verildi. Son olarak bize ulaşan bilgiye göre bu şahıslar açığa alınmışlardır. Dün olduğu gibi bugünde her şart ve koşulda halkımızın yanında olacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. Bu olayın sorumlularının hak ettiği cezayı almaları için bu duruma müdahil olacağımızı gerekli suç duyurularında bulunacağımızı sonuna kadar takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz. Bu olayın faillerini bir kez daha şiddetle kınıyoruz."

4.C.K.nın yaptığı paylaşımın altına kamuoyunda gündem olan ve ulusal düzeyde haberleştirilen videoya ilişkin olarak birçok yorum yapılmıştır. Bu yorumların birçoğunu, kamu görevlilerine olan tepkiler oluşturmaktadır. Başvurucu da Pislik, kişiliksiz, had(d)ini bilmezler, Lanet olsun insan müsved(d)eleridir. şeklinde bir yorum paylaşmıştır.

5. Bunun üzerine videoda bulunan polis memuru M.S. başvurucunun kendisine yönelik olarak ifadeleri nedeniyle hakaret suçundan cezalandırılması talebiyle şikâyette bulunmuştur. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) 22/9/2021 tarihli iddianame ile başvurucunun hakaret suçundan cezalandırılmasını talep etmiştir.

6. Kovuşturma aşamasında tespit edilen savunmasında başvurucu; paylaşımı kendisinin yaptığını, videoda kadınlarla ilgili yapılan konuşmalara sinirlendiğini, bu nedenle paylaşımı hakaret kastıyla değil eleştiri amacıyla yaptığını ifade etmiştir. Yargılamayı yapan Adana 17. Asliye Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 16/5/2023 tarihinde başvurucunun hakaret suçundan 2.800 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına kesin olarak karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Yapılan yargılamaya, taraf beyanlarına, araştırma raporuna, uzlaştırmacı bilirkişi raporuna, mesaj tespit tutanağına ve tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar sanık üzerine atılı suçu tam olarak kabul etmeyerek hakaret kastının olmadığını belirterek suçsuz olduğunu savunuyor ise de, Nazımiye'li olduğunu, bu nedenle okey oynayan şahısların kendi aralarındaki kadınlara dönük sözleri nedeniyle kimin paylaştığı belli olmayan sosyal paylaşım sitesindeki laflar nedeniyle eleştiri yaptığını belirterek yazıyı yazdığını kabul ettiği, yazıda 'pislik, kişiliksiz, haddini bilmezler, lanet olsun, insan müsveddeleri' şeklinde yazdığı her ne kadar ağır eleştiri dense de eleştiriden öte kişinin onur ve şerefini rencide edici hakaret içeren sözler olduğu, katılanın kamera görüntüsündeki kişinin kendisi olduğunu, net şekilde göründüklerini, suça konu yazının bu bölüme yazıldığını, paylaşımı kendisinin yapmadığını, sanığın suça konu yazıyı kendilerine karşı yazdığını, kadın ve kızlarına hakaret içerir ileri geri laf etmediğini, arkadaşlarından birinin Türkiye'nin en çirkin kadınları nerede diye sorduğunda Tunceli Nazımiye diye [M. A.] söylediğini kendisinin de Muş diye söylediğini, Nazımiye ile ilgili birşey söylemediğini belirttiği, nitekim katılan ile ilgili yapılan idari soruşturma neticesinin dosyamıza getirtildiği ve tetkikinde; disiplin cezası verilmediği ve yine suç duyurusu neticesi suç teşkil etmediğinden kovuşturmaya yer olmadığı kararının verildiği, alınan bilirkişi raporunda suça konu yazıların sanığın yazdığının tespit edildiği, tarafların soruşturma safhasında uzlaşamadıkları, katılanın şikâyetçi olduğu, suça konu sayfanın umuma açık aleni sayfa olduğu, yine katılanın Nazımiye kadınları ile ilgili bir sözün ve rencide edici haksız cümlesinin olmadığı, olayda herhangi bir haksızlığının bulunmadığı, hal böyleyken sanığın ve çok sayıda kişinin katılana karşı hakaret içerir yazılar paylaştıkları, olayda kasıt yoğunluğu olduğu, olayın işleniş biçimi, kasıt yoğunluğu, katılanda oluşacak huzursuzluk, sosyal medyadan eylemin yapılması, TCK'nın 61. maddesi nazara alındığında, mahkememizde oluşan vicdani kanının sanık hakkında teşdit uygulanması yönünde oluştuğu ve yine TCK'nın 62. maddesinin uygulanmaması yönünde vicdani kanının oluştuğu anlaşıldığından mütalaaya uygun aşağıdaki şekilde karar verilmesi vicdani kanaate hasıl olmuştur."

7. Başvurucu, nihai hükmü 22/5/2023 tarihinde öğrendikten sonra 20/6/2023 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Komisyon, adli yardım talebinin kabulüne ve makul sürede yargılanma hakkına ilişkin şikâyet haricindeki ihlal iddiasının kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucu, mahkûmiyete konu ifadelerin eleştiri sınırları içinde olduğunu ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini dile getirmiştir. Bunlara ek olarak, başvurucu sarf ettiği bu sözleri videoda kadınlara yönelik olarak hakaretamiz şekilde kullanılan ifadelere karşı yoğun bir öfke ve tahrik sonucunda sarf ettiğini iddia etmiştir. Son olarak başvurucu, somut delil olmamasına ve suçun manevi unsuru oluşmamasına rağmen hakkında mahkûmiyet kararı verildiğini ileri sürmüştür. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

10. Başvuru, ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir.

11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

12. İfade özgürlüğüne yapılan müdahalenin dayanağı olan 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı değerlendirilmiş, müdahalenin başkalarının şöhret veya haklarının korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır. Bu belirlemenin ardından müdahale, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ölçütü bakımından incelenecektir.

13. Anayasa'nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğüne yapılan bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için toplumsal bir ihtiyacı karşılaması ve başvurulabilecek en son çare niteliğinde olması gerekir. Nitekim bu şartları taşımayan bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu kabul edilemez (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, § 51; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 68; Tansel Çölaşan [1. B.], B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51). Başvuru konusu olayla ilgili benzer davalarda mahkemelerin taraflardan birinin ifade özgürlüğü ile diğerinin şeref ve itibarının korunması hakkı arasında adil bir denge sağlamaları hayati önem taşımaktadır. Bu dengeleme esnasında somut olaya uygun düştüğü ölçüde kullanılması gereken ölçütler genel olarak şunlardır:

i. İfadelerin kim tarafından dile getirildiği (Nihat Zeybekci [1. B.], B. No: 2015/5633, 8/5/2019, § 29; Kemal Kılıçdaroğlu [1. B.], B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 59),

ii. Hedef alınan kişinin kim olduğu, ünlülük düzeyi ve önceki davranışları yanında katlanması gereken eleştirinin sınırlarının sade bir vatandaşa göre daha geniş olup olmadığı (hedef alınan kişinin kamusal yetki kullanan bir görevli olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. Ali Suat Ertosun (7) [2. B.], B. No: 2014/1416, 15/10/2015, § 36; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, §§ 128, 129; Nilgün Halloran [2. B.], B. No: 2012/1184, 16/7/2014, § 45; İlhan Cihaner (2) [1. B.], B. No: 2013/5574, 30/6/2014, § 82; Kadir Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, §§ 60-66; hedef alınan kişinin siyasetçi olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. Bekir Coşkun, §§ 66, 67; Ergün Poyraz (2) [GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, §§ 70, 71; Kemal Kılıçdaroğlu, §§ 59-61),

iii. İfadelerin genel yarara ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, kamuoyu ile diğer kişilerin düşünce açıklamaları karşısında sahip oldukları hakların ağırlığı (Bekir Coşkun, § 69; Çetin Doğan (2) [GK], B. No: 2014/3494, 27/2/2019, § 62; Ergün Poyraz (2), § 56; Kadir Sağdıç, §§ 60-66; İlhan Cihaner (2), §§ 67-73; Nihat Zeybekci, § 32),

iv. Kamuyu bilgilendirme değeri, toplumsal ilginin varlığı ve konunun güncel olup olmadığı (Seray Şahiner Özkan [1. B.], B. No: 2016/6439, 9/6/2021, § 44; İbrahim Okur (2) [1. B.], B. No: 2018/12363, 26/5/2021, § 28),

v. Şikâyetçinin kendisine yöneltilen ifadelere cevap verme olanağının bulunup bulunmadığı (Temel Coşkun [1. B.], B. No: 2017/1632, 29/1/2020, § 33; Şaban Sevinç (2) [1. B.], B. No: 2016/36777, 26/5/2021, § 42; Nihat Zeybekci, § 39),

vi. İfadelerin hedef alınan kişinin hayatı üzerindeki etkisi (Ali Suat Ertosun (2) [2. B.], B. No: 2013/1592, 20/5/2015, § 33; Hüseyin Kocabıyık [1. B.], B. No: 2020/15593, 22/11/2022, § 24),

vii. Cezalandırmaya konu edilen ifadelerin kullanıldıkları bağlamından kopartılıp kopartılmadığı (Nilgün Halloran, § 52; Bekir Coşkun, §§ 62, 63; Önder Balıkçı [2. B.], B. No: 2014/6009, 15/2/2017, § 45, Nihat Zeybekci,§ 36),

viii. Başvurucunun yaptırıma maruz kalma endişesinin başvurucu üzerinde caydırıcı etki yaratıp yaratmayacağı (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ergün Poyraz (2), § 79),

ix. Dava konusu söylemlerin maddi vakıaların açıklanması veya değer yargısı olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği (Durmuş Fikri Sağlar (2) [GK], B. No: 2017/29735, 17/3/2021, § 50; Deniz Karadeniz ve diğerleri [GK], B. No: 2014/18001, 6/2/2020, §§ 48-49).

14. Anayasa Mahkemesi; somut olayın koşullarında başvurucunun M.S. hakkında kullandığı ifadeler sebebiyle mahkûmiyet kararı verilmesinin zorunlu bir ihtiyaca karşılık gelip gelmediğini, müdahalenin gerçekleşmesinin amaçlanan meşru amaçla orantılı olup olmadığını, bunu haklı göstermek için ortaya konan gerekçenin Anayasa Mahkemesince benimsenen ve yukarıda açıklanan kriterleri karşılayan ilgili ve yeterli bir gerekçe olup olmadığını davanın bütününe bakarak değerlendirecektir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Bekir Coşkun, § 56; Tansel Çölaşan, § 56; Kemal Kılıçdaroğlu, § 58; Sinan Baran [1. B.], B. No: 2015/11494, 11/6/2018, § 38; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, § 120).

15. Somut olayda bir ilçede görevli olan kamu görevlileri tarafından kendi aralarında kadınlara yönelik olarak yaptıkları konuşmalara ait videonun internet ortamında paylaşılması özellikle Nazımiye ilçesi başta olmak üzere kamuoyunda tepkiyle karşılanmıştır. İlçe belediye başkanı da bu konu hakkında kendi sosyal medya hesabı üzerinden ilgili kamu görevlilerine ilişkin olarak idari süreçlerin başlatılması amacıyla yaptıklarını anlatan bir açıklamada bulunmuştur. Bu paylaşımın altına kamu görevlilerine yönelik olarak tepkilerini dile getiren birçok paylaşım yapılmıştır. Başvurucu da olaya ilişkin olarak Pislik, kişiliksiz, had(d)ini bilmezler, Lanet olsun insan müsved(d)eleridir. şeklinde bir paylaşımda bulunmuştur. Videodaki kamu görevlilerinden birisi olan M.S. şeref ve onurunun rencide edildiği iddiasıyla başvurucu hakkında Başsavcılığa şikâyette bulunmuş ve yürütülen ceza davası sonucunda başvurucu adli para cezasına mahkûm edilmiştir.

16. Dolayısıyla somut olayda Anayasa Mahkemesi, başvurucunun ifade özgürlüğü ile şikâyetçinin şeref ve itibarı arasında adil bir denge kurulup kurulmadığını inceleyecektir. Eldeki başvurunun değerlendirilmesinde gözönünde tutulması gereken hususlardan ilki hem başvurucu hem de şikâyetçinin toplumsal konumlarıdır (Kemal Kılıçdaroğlu, § 59). Mevcut dosya kapsamında sözlerin muhatabı olan şikâyetçi M.S. bir kamu görevlisidir. Başvurucu ise başvuru formunda kendisi hakkında kamuoyu tarafından tanınan, siyasetçi veya kamu görevlisi olduğuna dair herhangi bir bilgi paylaşmamış olup başvuruya konu ilçede yaşayıp büyüdüğünü ve akrabalarının hâlen bu ilçede yaşadığını belirtmiştir. Bu nedenle o ilçede doğup büyüyen başvurucunun, Nazımiye kadınları hakkında o ilçede çalışan kamu görevlileri tarafından videoda söylenen sözlere karşı tepki vermesinin yersiz olduğu söylenemeyecektir. Buna karşın mahkemenin başvurucunun salt saldırı amaçlı mı yoksa kendisini ilgilendiren bir söze karşı mı anılan paylaşımı yaptığı konusunda önemli olan bu hususta bir değerlendirme yapmadığı görülmüştür.

17. İfade özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasında adil bir denge kurulabilmesi için gözönüne alınması gereken ikinci husus ise başvuruya konu ifadelerin türü ve olgusal temele dayalı olup olmadığıdır. Gerçekten de dava konusu ifadelerin maddi vakıaların açıklanması veya değer yargısı olarak nitelendirilmesi önemlidir. Bu noktada maddi olgular ile değer yargısı arasında dikkatli bir ayrıma gidilmelidir (Meral Özata Özgürol [2. B.], B. No: 2015/2326, 26/12/2018, § 46). Maddi olgular ispatlanabilse de değer yargılarının doğruluğunu ispatlamanın mümkün olmadığı hatırda tutulmalıdır (Kadir Sağdıç, § 57; İlhan Cihaner (2), § 64).

18. Başvurucunun somut olayda sarf ettiği ifadeler bir bütün olarak ele alındığında ifadelerin değer yargısı niteliğinde olduğu açıktır. Ancak unutulmamalıdır ki bir açıklamanın tamamen değer yargısından oluşması durumunda bile müdahalenin orantılılığı ihtilaflı açıklamanın somut unsurlarla yeterince desteklenip desteklenmemesine göre tespit edilmelidir. Çünkü somut unsurlarla desteklenmiyorsa değer yargısı ölçüsüz olabilir (Cem Mermut [2. B.], B. No: 2013/7861, 16/4/2015, § 48). O hâlde tespiti gereken hususlar başvurucunun ifadeleriyle keyfî biçimde M.S.yi hedef alıp almadığı, kullandığı söz ve ifadelerin sebepsiz bir kişisel saldırı oluşturup oluşturmadığıdır (Osman Palçik [1. B.], B. No: 2018/25073, 15/12/2020, § 40). Öncelikle belirtilmelidir ki her ne kadar videoyu paylaşıma sokanın kim olduğu bilinemese de M.S. de dâhil olmak üzere videodaki kişilerin söz konusu tartışmanın başlamasına hiçbir şekilde neden olmadıkları söylenemez. Bu kapsamda bir ilçede görevli kamu görevlilerinin kadınlar hakkında aralarında geçen konuşmalar toplumsal bazı tepkilere neden olmuş hatta bazı basın organları tarafından haberleştirilmiştir. Bu şekilde kamusal bir tartışmaya dönüşen konuya ilişkin olarak o ilçede görevli belediye başkanı da videonun yayınlanmasının ardından kamu görevlileri hakkında idari süreçlerin başlatıldığını ve bu süreçleri takip ettiklerini belirten kamuoyunu bilgilendirici bir paylaşımda bulunmuştur. Dolayısıyla konuşmayı yapan kişilerin kamu görevlisi ve kadınlara yönelik olarak yapılacak bir konuşmanın toplumun her kesimi tarafından tepki verilebilecek bir konu olması dikkate alındığında başvurucunun yaptığı paylaşımın videodaki sözlere tepki bağlamında dile getirildiği, bu bağlamda değer yargısı niteliğindeki ifadelerin bütünüyle temelsiz olmadığı açıktır. Bu durumda başvurucunun paylaşımının sebepsiz bir kişisel saldırı niteliğinde olduğu söylenemez. Kaldı ki başvurucunun ifadelerinin salt M.S.ye yönelik olarak dile getirilmediği, videodaki kişilerin tamamının söyledikleri sözlere karşı kullanıldığı anlaşılmıştır. Mahkeme kararında bu açıdan da bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür.

19. Öte yandan her ne kadar başvurucu tarafından sarf edilen Pislik, kişiliksiz, had(d)ini bilmezler, Lanet olsun insan müsved(d)eleridir. şeklindeki ifadelerin rahatsız edici, kaba ve kışkırtıcı olduğu kabul edilse bile her kaba ve kırıcı sözün bir cürüm oluşturduğunun kabul edilmesi ve bu kapsamda sözün sahibine ceza hukuku yaptırımı ile müdahale edilmesi beklenmemelidir. İnsanlar ilişkilerinde iletişime geçtikleri kişilerin dünya görüşü, eylemleri ya da iletişimin konusuna bağlı olarak nazik davranmayı tercih edebilecekleri gibi kırıcı ya da kaba eylemlerde de bulunabilir. Her söz kendisini var eden durumla birlikte değerlendirilmelidir. Belirli bir durumda kaba olarak kabul edilebilecek bir söz ve bilhassa sövme olarak nitelendirilebilecek bir kelime başka bir durumun yarattığı duygu ve düşüncenin en güçlü ifadesi olarak ortaya çıkabilir. Eldeki somut olayda olduğu gibi derinliğine bir anlam iletişimini gerektirmeyen gündelik ilişkilerde kaba yahut kırıcı olduğu değerlendirilen ifadeleri kullanan herkes hakkında otomatik olarak ceza mahkûmiyetine karar verilmesi iletişimi olanaksızlaştırır ve bu durum demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsuru olan ifade özgürlüğü üzerinde caydırıcı etki doğurur (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. (Ali Gündüz [1. B.], B. No: 2021/61126, 28/11/2024, § 18; Kerim Karabıçak [1. B.], B. No: 2021/61944, 20/12/2023, § 13). Dahası başvurucunun ifadesinde tercih ettiği kabalık düzeyi ile videodaki sözlerin nezaketsizlik düzeyi arasında açık bir orantısızlığın var olduğu da söylenemez.

20. Anayasa Mahkemesi birçok kararında ifade özgürlüğüne gerekçesiz olarak veya Anayasa Mahkemesince ortaya konulan kriterleri karşılamayan bir gerekçe ile yapılan müdahalelerin Anayasa'nın 26. maddesini ihlal edeceğini ifade etmiştir (Kemal Kılıçdaroğlu, § 58; Bekir Coşkun, § 56; Tansel Çölaşan, § 56; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, § 120). Yukarıdaki açıklamalar ışığında başvurucunun ifade özgürlüğü ile ifadelerin muhatabının şeref ve itibarının korunması hakkı arasında bir denge kurmaya çalışmayan, yalnızca soyut bir değerlendirmeyle somut olayda hakaret suçunun oluştuğunu kabul eden mahkemenin başvurucunun mahkûmiyeti bakımından ileri sürdüğü gerekçenin mahkûmiyetin zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık geldiğini ortaya koyacak nitelikte, başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahale bakımından ilgili ve yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir.

21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

22. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması ile 500.000 TL maddi ve 500.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

23. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

24. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 34.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Yeniden yargılama yapılmasına karar verildiğinden ve başvurucu ileri sürdüğü maddi zarara ilişkin olarak belgeye dayalı açıklama yapmadığından başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Adana 17. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2021/496, K.2023/189) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 34.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 26/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Erdoğan Polat [2. B.], B. No: 2023/53048, 26/3/2025, § …)
   
Başvuru Adı ERDOĞAN POLAT
Başvuru No 2023/53048
Başvuru Tarihi 20/6/2023
Karar Tarihi 26/3/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, sosyal medya hesabı üzerinden yapılan paylaşımdan dolayı hakaret suçundan adli para cezasına hükmedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü İfade özgürlüğü - şeref ve itibar dengesi İhlal Yeniden yargılama
İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi