logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Abdurrahman Gök [1. B.], B. No: 2023/75230, 12/6/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ABDURRAHMAN GÖK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2023/75230)

 

Karar Tarihi: 12/6/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Muzaffer KORKMAZ

Başvurucu

:

Abdurrahman GÖK

Vekilleri

:

Av. Semra BALYAN

 

 

Av. Resul TAMUR

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; tutuklama tedbirinin hukuki olmaması, tutukluluğun makul süreyi aşması, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması ve sulh ceza hâkimliklerinin bağımsız ve tarafsız olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) PKK/KCK terör örgütünün medya yapılanmasına yönelik başlatılan soruşturma kapsamında 25/4/2023 tarihinde gözaltına alınmıştır.

3. Başsavcılık, başvurucuyu silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması istemiyle Diyarbakır 5. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) sevk etmiştir.

4. Başvurucu, sorgusunda Mezopotamya Haber Ajansında gazeteci olarak çalıştığını ve örgütle bir iltisakının bulunmadığını ifade etmiştir.

5. Hâkimlikçe başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmasına karar verilmiştir. Kararda, başvurucunun üzerine atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin bulunduğu belirtilerek silahlı terör örgütüne üye olma suçunun niteliği, suça ilişkin olarak kanunda öngörülen yaptırımın ağırlığı ve suçun 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında düzenlenen katalog suçlar arasında sayılması hususlarına bağlı olarak adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacağı ifade edilmiştir.

6. Başvurucunun karara itirazı, Diyarbakır 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 8/6/2023 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir. Bu karar başvurucuya 12/6/2023 tarihinde tebliğ edilmiştir.

7. Başvurucu 10/7/2023 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başsavcılık, başvurucu hakkında tutuklama kararına konu olan suçtan cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde kamu davası açmıştır.

9. İddianamede, PKK/KCK terör örgütünün medya yapılanması hakkında bilgiler verilerek başvurucunun bu yapılanma ile bağlantılı olduğu ve bu yönde faaliyette bulunduğu ileri sürülmüştür. İddianamede suçlamalara esas alınan temel olgular ve değerlendirmeler şöyledir:

i. Başsavcılık, başvurucunun görev aldığı Mezopotamya Haber Ajansında örgüte müzahir olarak yayın faaliyeti yürütüldüğünü ileri sürmüştür. Başsavcılık bu hususa ilişkin olarak örgüt propagandası içerdiğini iddia ettiği, farklı tarihlerde yayımlanan çok sayıda haber metnine yer vermiş, ayrıca tanık beyanlarına dayanmıştır.

- Tanık Ü.A.nın beyanı şöyledir:

"...b-Basın boyutu: Türkiye’de örgüt ideolojisini benimsetmek için kurulan basın yayın organları ve kuruluşlardan oluşur. Türkiye’de basın alanında legal olarak faaliyet yürüten Mezopotamya Ajansı Demokratik Modernite Dergisi, Xwebun Gazetesi terör örgütünün propagandasını yapmaktadır. İllegal olarak faaliyet yürüten ANF, Nuçe Ciwan vb. yayın organlarından farkı, terör örgütüne yönelik propaganda haberlerini soruşturmadan kurtulmak için haberde sıkıntı olabilecek kelimeleri değiştirerek yayınlaması ve bu şekilde adli süreçten kurtulmaya çalışmasıdır. Tamamen terör örgütünün güdümünde yayın yapmaktadırlar. Basın alanında faaliyet yürüten yayın organlarının finansı terör örgütü tarafından karşılanmaktadır. Mezopotamya Haber Ajansı, Demokratik Modernite Dergisi ve Xwebun Gazetesi içerisinde çalışan muhabir ve yazar kişiler illegal alanda bulunan ANF, Nuçe Ciwan gibi haber siteleri ile Avrupa’da yayın yapan Sterk TV, Medya Haber gibi terör örgütünün haber kanallarına da haber yapmaktadır. Basın boyutu içerisinde; PEL Prodüksiyon, ARİ Yapım, PİA Prodüksiyon Mezopotamya Haber Ajansı, JinNews Haber Ajansı, Hebun (Xwebun) Gazetesi, Yeni Yaşam Gazetesi, Demokratik Modernite, Zarok TV ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği isimli oluşumlar yer alır. DGH ve YPS birimleri ülke genelinde yaptığı illegal eylemlerin görüntüleri ve videolarını, basın boyutunda faaliyet yürüten şahıslar aracılığıyla, örgüt üst yönetiminin kontrolünde olan ANF, Gerilla TV, Nuçe Ciwan, Sterk TV, Medya Haber gibi yayın organlarına gönderilir. Genel Eylem çağrıları, Kandil’de yapılan röportajlarda bu alan faaliyetleri kapsamında dünya geneli yayınlanır. Örgüt kitlesel propagandasını bu kurumlar aracılığı ile yapar. Basın boyutundan sorumlu F.A. dır. Türkiye geneli bütün basın ve yayın alanında faaliyet yürüten örgüt mensuplarına talimatlar verir. F.A. görev ve faaliyetleri yönünden E.B.ye karşı sorumludur. Mezopotamya Haber Ajansı içerisinde Ö.P., E.A., A.K., M.Ş.O. ... isimli şahıslar PKK terör örgütü talimatları ile bu haber ajansında faaliyet yürütürler. Mezopotamya haber ajansı ANF, Nuçe Ciwan, Gerilla TV gibi PKK terör örgütüne ait basın organlarının Türkiye’deki legal yapısını oluşturuyor. Mezopotamya haber ajansında çalışanlar aslında PKK’ya ait olan ANF, Nuçe Ciwan, Gerilla TV gibi basın organlarına haber yaparak göndermektedir. Gönderilen bu haberlerde PKK’nın basın organlarında yayınlanmaktadır.

- Başsavcılık, Ü.A.nın doğrudan başvurucuya yönelik olan beyanına da dayanmıştır. Buna göre Ü.A.nın beyanı şöyledir:

"Abdurrahman Gök isimli şahsın basın alanında Kadro örgüt mensuplarından talimat almak suretiyle faaliyet yürüttüğünü biliyorum, basın alanına yönelik yukarıda belirttiğim açıklamalar aynen geçerlidir, bu alanda yani basın alanında görev yapan örgüt mensuplarının çalıştıkları kurumlar, birimler ve yerler zaman zaman değişkenlik göstermektedir. Bu kurumlar arasında bir akışkanlık söz konusudur.Yukarıda belirttiğim kurumlar bir bütün olarak örgüt tarafından yönetilir, örgüt adına faaliyet yürüten şahıslar yasal olarak görüne bilmek adına ve basın kartına sahip olabilmek adına bu kurumlardan birinde resmi olarak yer alırlar. Örgütsel faaliyetlerinden dolayı Pel Yapım'a gittiğimde bu şahsı orada bulunurken gördüm. Bu şahsı gördüğümde kendisinin örgüt adına faaliyet yürüten kanallar için programlar hazırladığını bana söyledi. Pel Yapım'da karşılaştığımız sırada Abdurrahman bana örgütün basın alanında faaliyet yürüttüğünü, bu kapsamda ceza evine girip çıktığını, çıktıktan sonra örgütün tekrardan kendisi ile irtibata geçerek kendisini yeniden basın alanında görevlendirdiğini, kendisinin de bu doğrultuda örgüte müzahir yukarıda belirttiğim basına içerik üretmek suretiyle görevini yerine getirdiğini bizzat aktardı. Pel Yapım içerisinde faaliyet yürüten örgüt kadrolarının talimatı ile Pel Yapım'a gelip belli yayınlar çekip bu yayınları Avrupa'da yayınlattığından bahsetti. Bu şahıs daha çok yayın yapma ve yayın çekme boyutunda görevliydi, Mezopotamya'da kaydının bulunması yukarıda belirttiğim şekilde basın kartı alabilmesine yönelik oluşturulmuş bir kayıttır. Dediğim gibi bu birimler arasında geçişkenlik ve akışkanlık söz konusudur.."

- Başsavcılıkça yürütülmekte olan başka bir soruşturma kapsamında ifade veren CV23TY45UP78 kod isimli gizli tanığın beyanı şu şekildedir:

"...Şanlıurfa yolu üzerinde halen faaliyet yürüten Pel Yapım isimli işyeri daha önce Bağlar ilçesi Bağcılar mahallesinde bulunan Zümrütkent villalarında faaliyet yürütüyordu. Burada bir villa içerisinde terör örgütüne yönelik yayınlar hazırlanarak terör örgütünün kanalları olan Sterk TV, Medya Haber, ANF, Nuçe Ciwan gibi haber kanallarına bu haberler gönderiliyordu. Avrupa’da faaliyet yürüten bu haber kanalları Ari Yapım, Pel Yapım, Pia Yapım ile anlaşmalar yapıp sanki yasal programlar yapılıyormuş gibi fiş ve fatura keserek Avrupa’dan yüklü miktarda para alınmakta, bu paralarla terör örgütüne yönelik eylem faaliyet ve propaganda yayınları yapılmaktadır. Aynı zamanda bu prodüksiyonlar HDP'ye bağlı belediyelerden çekim, belgesel, tanıtım adı altında fatura keserek yüksek miktarlarda parayı belediyelerden kendilerine aktarmaktadırlar. Aslında çok fazla maliyeti olmayan bu yayınlar karşılığında belediyelere çok yüksek miktarlarda faturalar kesilerek, belediyelerden alınan bu paralar sanki yasal bir iş yapılmış gibi terör örgütüne aktarılmaktadır. 2020 yılında PKK terör örgütü Şanlıurfa yolu üzerinde bulunan bir plazanın alt katını stüdyoya çevirerek üst iki katını ise montaj, düzenleme ve haber alma birimi olarak kullanmaya başladı. Pel Yapım, Pia ve Ari Yapım tamamen PKK/KCK terör örgütü tarafından kullanılmak üzere kurulmuş şirketlerdir. PİA Yapım şirketinin sahibi/imtiyaz sahibi S.D., ARİ Yapım şirketinin sahibi/imtiyaz sahibi B.K., PEL Yapım isimli şirketin sahibi H.Ç. olarak gözükmektedir fakat PEL, ARİ ve PİA Yapım şirketleri PKK/KCK terör örgütüne aittir. PEL Yapım şirketinin tüm mali işlerini ise R.T. yürütmektedir. Avrupa’da faaliyet gösteren Medya Haber ve Sterk TV ile PEL Yapım arasındaki koordineyi E.T. sağlamaktadır. PKK/KCK terör örgütü adına yurt dışında faaliyet yürüten Sterk TV, Medya Haber gibi yayın organları HİVRON isimli şirket aracılığıyla Türkiye’de faaliyet yürüten PEL Yapım, ARİ Yapım ve PİA Yapım isimli şirketlerden program satın almakta, bu programlar PEL yapımın stüdyolarında ya da farklı alanlarda çekilerek Avrupa’ya gönderilmekte, Sterk TV ve Medya Haber’de yayınlanmaktadır..."

ii. Başsavcılık, başvurucu hakkında düzenlenen mobil telefon HTS analiz raporuna göre başvurucunun PKK/KCK kapsamında hakkında adli takibat bulunanve tanık beyanlarında adı geçen kişilerle telefon görüşmeleri yaptığının tespit edildiğini ifade etmiştir.

iii. Başsavcılık, başvurucunun konutunda yapılan aramada bazı yasaklı yayınların ele geçirildiğini, başvurucu hakkındaki açık kaynak araştırmasında ise sosyal medya hesabından örgüt propagandası niteliğinde paylaşımlar yapıldığının tespit edildiğini vurgulamıştır.

10. Yargılamayı yürüten Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi 5/12/2023 tarihinde yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol tedbiri uygulamak suretiyle başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.

11. Bireysel başvuru inceleme tarihi itibarıyla yargılama Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde devam etmektedir.

12. Komisyon tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. İLGİLİ HUKUK

13. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 20/1/2020 tarihli ve E.2019/5611 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...16-22 Mayıs 2007 tarihleri arasında gerçekleştirilen PKK/KONGRE-GEL terör örgütünün 5. Genel Kurulunun sonuç bildirisinde ilan edilen KCK'nın, silahlı terör örgütünün elebaşısı Abdullah Öcalan’ın örgütün amacı doğrultusunda tabana yayılmasını sağlamak amacıyla ortaya koyduğu “Kent Meclisleri, Demokratik Siyaset Akademisi, Demokratik Toplum Kongresi ve Kooperatifler Hareketi” şeklindeki dört ayaklı bir paradigmadan oluştuğu, bu paradigmanın üçüncü ayağı olan Demokratik Toplum Kongresinin, sözde kurucu meclis işlevi gören bir yapılanma olduğu ve Kuzey Kürdistan Parlamentosu/Meclisi olarak nitelendirildiği, terör örgütünün hedefi olan demokratik özerklik stratejisini hayata geçirmek için örgüt elebaşısının talimatları doğrultusunda kurulduğu, KCK/TM parlamento yapısını oluşturan sözde yasama organı olduğu, genel kurul, daimi meclis, başkanlık divanı, yürütme kurulu ve komisyonlar gibi organlarının bulunduğu, çalışma usulüne ilişkin sözde iç tüzüğünün olduğu, demokratik özerkliği gerçekleştirmek amacıyla siyasi parti, dernek, sendika ve sivil toplum kuruluşlarını örgütleyerek konferans ve çalıştaylar düzenlediği, örgütlenme yapısı itibarıyla KCK ile özdeşlik gösterdiği, bileşenlerinin KCK yapılanması içinde yer alan sözde kent meclisleri, ilçe meclisleri, mahalle meclisleri ve köy komünlerinin olduğu, delege ve üyelerinin anılan bu sözde meclis üyeleri ile bazı milletvekilleri, belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri olduğu, yaptığı kongre ve konferanslar sonucunda 14 Temmuz 2011 tarihinde demokratik özerlik ilan edildiği ve 27 Aralık 2015 tarihinde demokratik özerk bölgelerin oluşturulmasının istendiği ve ayrıca öz yönetim ilanlarına sahip çıkıldığı..."

14. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 17/9/2019 tarihli ve E.2018/7107 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...KCK yapısının siyasal alana yönelik yapılanması “ekoloji ve yerel yönetimler komitesi”, “sosyal alan”, “ideolojik alan”, “ekonomik ve mali alan komitesi” şeklinde oluşmuş olup KCK Sözleşmesinde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde faaliyetlerde bulunmuştur. Sosyal alan da kendi içinde sosyal komite, halk sağlığı komitesi, dil ve eğitim komitesi, emekçiler komitesi, şehit aileleri ile dayanışma ve gaziler komitesi, gençlik komitesi, kadın komitesi, özgür yurttaş komitesi, basın komitesi ve benzeri adlarla komite ve koordinasyonlar kurulup faaliyetler yürütmüşlerdir..."

15. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 12/9/2017 tarihli ve E.2017/1896 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...İzleme ve tespit tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre; PKK/KCK terör örgütü lehine yurt dışından uydu aracılığı ile yayın yapan STERK TV isimli televizyondan yayınlanan eylem çağrısı üzerine 30.06.2013 günü Gaziantep ili Şahinbey ilçesinde gerçekleşen kanunsuz toplantı ve gösteri yürüyüşüne katıldığı anlaşılan sanık Tahir Süslü'nün, “biji serok Apo” şeklinde slogan attığı, atılan sloganın Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/9-69-99 sayılı ve Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 05.06.2002 tarih 5079-6668 sayılı kararlarında da işaret olunduğu üzere TCK'nın 215. maddesinde düzenlenen, "kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde suçu ve suçluyu övme" suçunu oluşturacağı..."

16. Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 12/3/2024 tarihli ve E.2021/15466 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; bir siyasi partinin il başkanı olarak görev yapan sanığın; ülkemizde yasaklı yayınlar listesinde yer alan Norveç Merkezli yayın yapan STERK TV'de canlı yayına telefon ile bağlanarak "olay ve olgular" bölümünün birinci bendinde detaylandırılan sanığın sözleri nedeniyle açık ve yakın tehlikenin ortaya çıktığına..."

17. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 10/3/2022 tarihli ve E.2021/3358 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...PKK/KCK silahlı terör örgütüne müzahir internet siteleri ve yapılan açık kaynak araştırmalarında; “ANF News” isimli internet sitesinde 12.08.2015 tarihinde; ''KCK Kürt halkı için öz yönetimden başka çare kalmadı'' başlığıyla, “ANF News” isimli internet sitesinde 13.08.2015 tarihinde; ''KJK öz yönetim ilanı demokratikleşme yolunda önemli bir adımdır'' başlığı ile ''KJK Şırnak, Cizre, Silopi ve Nusaybin'de öz yönetim ilanında ortaya konulan irade, demokratikleşme yolunda önemli bir adım olarak anlaşılmalı ve desteklenmelidir.'' şeklinde bazı il ve ilçelerde bu özerklik ilanlarının benimsenmesi, özendirilmesi ve artırılması yönünde talimat niteliğinde haberlerin yapılması üzerine..."

18. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 15/3/2021 tarihli ve E.2018/3213 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...Sanıkların örgütün ANF News Agency üzerinden yayınlanan çağrısı üzerine 09.10.2011 tarihinde PKK/KCK terör örgütünün hükümlü lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanma yıl dönümünü protesto etmek amacıyla Gemlik özgürlük yürüyüşü adı altında yapılması planlanan yürüyüşe katılmaları, 04.10.2011 tarihinde ise terör örgütü mensubunun cenazesini karşılayarak olaylı geçen yürüyüşte yer almaları, ayrıca 15.05.2011 tarihli Kürt-Der açılışı toplantısında yer alıp örgüt bayrak ve flamalarının da taşındığı basın açıklaması toplantısında hazır bulunmaları, ayrıca sanık M.K. nın basın açıklaması yapması, sanık H.C. nin ise aynı yürüyüşte PKK pankartını taşıması gibi örgütsel toplantı ve faaliyetlerde bulunduklarının sanıkların ikrarı ve dosya kapsamından anlaşılmakla..."

19. Diğer ilgili hukuk için bkz. Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, §§ 64-89; Ayhan Bilgen [GK], 2017/5974, 21/12/2017, §§ 48-62.

III. İNCELEME VE GEREKÇE

A. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia

20. Başvurucu; suç şüphesi ve bunu haklı kılan deliller olmamasına rağmen hakkında tutuklama kararı verildiğini, tutuklama kararının ve bu karara itirazı üzerine verilen tutukluluğun devamına ilişkin kararın gerekçe içermediğini belirterek ölçülü olmayan tedbir nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

21. Öte yandan başvurucu; ifade hürriyeti kapsamında kalan eylemlerinin tutukluluğuna dayanak kılındığını belirterek hakkında uygulanan tedbirin siyasi amaç taşıdığını iddia etmiştir. Başvurucu, bu nedenlerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkıyla bağlantılı olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 18. maddesi ile ifade hürriyetinin de ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

22. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, ilgili Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına atıf yapılarak değerlendirmenin bu içtihat doğrultusunda yapılmasının uygun olacağı ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formundaki açıklamalarını yinelemiştir.

23. Başvurucunun şikâyetinin özü, tutukluluğun hukuki olmadığına ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

24. Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucu, PKK/KCK silahlı terör örgütünün üyesi olma suçundan 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.

25. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.

26. Soruşturma mercileri, başvurucu hakkındaki tutuklama kararında ve iddianamede esasen PKK/KCK silahlı terör örgütünün medya yapılanmasına dair genel nitelikteki tespitler ile başvurucunun hakkındaki tanık beyanına, mobil telefon HTS analiz raporuna ve başvurucunun sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlara dayanmıştır (bkz. §§ 5, 9).

27. Yargı mercilerinin KCK ve bileşenlerine yönelik tespitleriyle (bkz. §§ 13-18) birlikte iddianamede örgütün medya yapılanmasına ve başvurucuya yönelik yer verilen -soyut bir şekilde kanaat ve değerlendirmelerin dile getirilmesi niteliğinde değil aksine belirli olaylarla ilgili gözlem ve bilgilerin aktarılması mahiyetinde olan ve birbirleriyle uyumluluk arz eden-tanık beyanları (bkz. § 9) ile mobil telefon HTS analiz raporu bir bütün olarak gözetildiğinde belirtilen tüm bu hususların tutuklama tedbirinin uygulanmasında suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin temelsiz ve keyfî olduğu söylenemeyecektir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, § 75; Metin Evecen, B. No: 2017/744, 4/4/2018, §§ 47-52; Recep Uygun, B. No: 2016/76351, 12/6/2018, § 43; Zeynep Kaplan, B. No: 2015/7311, 22/1/2019, § 52).

28. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar gözardı edilmemelidir.

29. Somut olayda Hâkimlikçe başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken işlendiği iddia olunan silahlı terör örgütüne üye olma suçunun niteliğine, suça ilişkin olarak kanunda öngörülen yaptırımın ağırlığına, kaçma şüphesine, delillerin karartılması ihtimaline ve isnat edilen suçun 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında düzenlenen katalog suçlar arasında yer almasına dayanılmıştır.

30. Dolayısıyla somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Hâkimlik tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden özellikle -suçun ağırlığına atfen- kaçma şüphesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Yıldırım Ataş, B. No: 2014/4459, 26/10/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66).

31. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri gözetilmelidir. Somut olayda başvurucunun terörle bağlantılı bir suç nedeniyle tutuklandığı dikkate alındığında Hâkimliğin isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214).

32. Yukarıda ulaşılan sonuçlar karşısında başvurucunun siyasi bir amaçla tutuklandığı ve tutuklama tedbiri nedeniyle ifade hürriyetinin ihlal edildiği iddialarının incelenmesi gerekli görülmemiştir.

33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığına İlişkin İddia

34. Başvurucu, tutukluluğunun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

35. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye edilmiş veya hükümlü hâle gelmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek, B. No: 2014/6500, 29/9/2016, §§ 33-45; Ahmet Kubilay Tezcan, B. No: 2014/3473, 25/1/2018, § 26). Somut olayda 5/12/2023 tarihinde tahliye edilen başvurucu yönünden anılan kararlardan ayrılmayı gerektiren bir durumun olmadığı anlaşılmıştır.

36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Soruşturma Dosyasına Erişimin Kısıtlandığına İlişkin İddia

37. Başvurucu; soruşturma dosyasında gizlilik kararının bulunması nedeniyle hakkındaki suçlamaları ve bu suçlamalara dayanak delilleri öğrenemediğini, bu kararın tebliğ edilmediğini ve itiraz kanun yoluna başvuramadığını belirterek bu nedenlerle kişi hürriyeti ve güvenliğihakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

38. Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası bağlamında incelenmesi gerekir.

39. Somut olayda başvurucu, soruşturma dosyasında verilen kısıtlama kararınıntebliğ edilmediğini belirtmekle birlikte tutuklama kararına itiraz ettiği 4/5/2023 tarihli dilekçeden kısıtlama kararından haberdar olduğu anlaşılmıştır. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan incelemede de başvurucunun kısıtlama kararına karşı sonradan itiraz ettiğine yönelik bir bilgi ve belge görülmemiş, başvurucu da duruma yönelik başvuru tarihinden sonra herhangi bir açıklamada bulunmamıştır.

40. Buna göre en geç 4/5/2023 tarihinden itibaren anılan müdahaleye karşı doğrudan bireysel başvuru yapılabileceği, ancak şikâyet konusu müdahaleye ilişkin otuz günlük başvuru süresi geçtikten sonra bireysel başvuru yapıldığı sonucuna varılmıştır.

41. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

D. Sulh Ceza Hâkimliklerinin Bağımsız ve Tarafsız Olmadığına İlişkin İddia

42. Başvurucu, soruşturma aşamasında karar veren sulh ceza hâkimliklerinin bağımsız ve tarafsız olmadığını ileri sürmüştür.

43. Sulh ceza hâkimliklerinin kanuni hâkim güvencesini sağlamadığı, tarafsız ve bağımsız mahkeme olmadığına ilişkin iddialar Anayasa Mahkemesince birçok kararda incelenmiş; bu kararlarda sulh ceza hâkimliklerinin yapısal özellikleri dikkate alınarak söz konusu iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varılmıştır (Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 101-115; Mehmet Baransu (2), B. No: 2015/7231, 17/5/2016, §§ 64-78, 94-97). Somut başvuruda, aynı mahiyetteki iddialara ilişkin olarak anılan kararlarda varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

44. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 2. Tutukluluğun makul süreyi aşması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

4. Sulh ceza hâkimliklerinin yapısı ile bağımsız ve tarafsız olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

C. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 12/6/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Abdurrahman Gök [1. B.], B. No: 2023/75230, 12/6/2025, § …)
   
Başvuru Adı ABDURRAHMAN GÖK
Başvuru No 2023/75230
Başvuru Tarihi 10/7/2023
Karar Tarihi 12/6/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tutuklama tedbirinin hukuki olmaması, tutukluluğun makul süreyi aşması, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması ve sulh ceza hâkimliklerinin bağımsız ve tarafsız olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (suç süphesi ve tutuklama nedeni) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Tutukluluk (süre) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Tutulan kişinin yargı merciine başvuru hakkı (hakim önüne çıkarılma) Süre Aşımı
Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 91
100
101
109
141
142
153
5237 Türk Ceza Kanunu 214
314
3713 Terörle Mücadele Kanunu 1
2
3
5
6755 Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun 3
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi