logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Güven Polatdemir [1.B.], B. No: 2023/80545, 23/10/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GÜVEN POLATDEMİR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2023/80545)

 

Karar Tarihi: 23/10/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Yusuf Enes KAYA

Başvurucu

:

Güven POLATDEMİR

Vekili

:

Av. Remziye ARSLAN KAYA

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 20/9/2023 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Bakanlık görüşü başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu ile R.K. ve B.K. 9/7/2023 tarihinde Büyükçekmece ilçesinde bulunan bir restoranda yemek yedikleri esnada başka masada oturan kişilerle kavga etmiştir. Bunun üzerine başvurucu ve diğer iki kişi restoranda çalışan garson ve diğer çalışanlarca zor kullanılarak dışarıya çıkarılmış, bu durum üzerine başvurucu ve diğer iki kişi restorandan ayrılmıştır.

6. 11/7/2023 tarihinde söz konusu restoranda çalışan M.M. ile müştekiler M.A. ve S.D. çalışmaya bir müddet ara verip restoran önünde bekledikleri sırada iki kişi motosikletle restorana gelerek uzaktan ateş etmeye başlamış, açılan ateş neticesinde M.M. başından vurularak olay yerinde hayatını kaybetmiş, müştekiler ise bacaklarından yaralanmıştır. Saldırıyı gerçekleştiren kişiler olay yerinden motosikletle kaçmıştır.

7. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) yürütülen soruşturma devam ederken 16/7/2023 tarihinde Acil Çağrı Merkezine silahlı saldırıyla ilgili ihbarda bulunulmuştur. İhbarda T.G. ve E.O.nun silahlı saldırının gerçekleştiği restoranda cinayet işledikleri ve yurt dışına kaçmak için hazırlık yaptıkları, Küçükçekmece’de bulunan bir adreste saklandıkları, kapıyı kimseye açmadıkları belirtilmiştir. İhbarda bulunan kişi, isminin gizli tutulmasını talep etmiştir.

8. Bu ihbar üzerine ihbarda adı geçen şüpheliler hakkında yakalama çalışmaları başlatılmış, şüphelilerden T.G.nin olaydan bir gün sonra yurt dışına kaçtığı tespit edilmiş, diğer şüpheli E.O. ise yakalanmıştır.

9. Başsavcılığın talebi üzerine Büyükçekmece 2. Sulh Ceza Hâkimliği 14/7/2023 tarihinde müdafilerin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkilerinin kısıtlanmasına karar vermiştir.

10. Başsavcılık 21/7/2023 tarihinde şüpheliler hakkında iletişimin tespitine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

11. Büyükçekmece 1. Sulh Ceza Hâkimliği 21/7/2023 tarihinde şüphelilerin kullandıkları telefon hatları üzerinden yaptıkları tüm görüşmelerin detaylarının, aradıkları ve arandıkları kişilerin abone kimlik bilgilerinin, aradıkları ve arandıkları kişilerin arama esnasındaki sinyal bilgilerinin tespit edilmesine karar vermiştir.

12. Bu karar üzerine Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığı iletişimin tespitine ilişkin kayıtları Başsavcılığa göndermiştir.

13. Başsavcılık 28/7/2023 tarihinde başvurucu hakkında yakalama emri düzenlenmesini talep etmiştir.

14. Büyükçekmece 3. Sulh Ceza Hâkimliği aynı gün Başsavcılığın talebini kabul ederek başvurucu hakkında yakalama emri düzenlenmesine karar vermiştir.

15. Başvurucu, ikamet ettiği Adana'da yakalama emri doğrultusunda yakalanmıştır.

16. Başsavcılık, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla başvurucunun ifadesini almıştır. Başvurucu ifadesinde "Restorana olay olmadan bir gün önce gittim. Yanımda [R.K., B.K. ve S.P.] vardı. Restorantta bulunduğum sırada yan masamda bulunan kişilerle aramızda bir tartışma yaşandı. Yan masada bulunan bir erkek şahıs kuzenim [S.P.]ye laf attı. Ben de uyardım. Laf atmaya devam edince aramızda arbede çıktı. Olay sırasında kafam kanadı. Arbede çıktıktan sonra iş yerinden ayrıldık. Göztepe’de [R.K.]ye ait araba otoparkına gittim. B.K. ile birlikte otoparka gittik. [R.K.]nin kavgadan sonra nereye gittiğini bilmiyorum. Olayın ertesi günü Büyükçekmece’ye gelmedim. Kavga ettiğimizin 36 saat sonrası İstanbul'dan ayrılıp Adana'ya gittim .Resterontta çalışan personeller B.K. ve [R.K.]ya saldırdı. [B.K.]nin sırt bölümünde kızarıklık oluştu. [R.K.] arbede sırasında yaralanmadı. Daha sonra aracımıza binerek mekandan uzaklaştık. Evimize gittik hasta olan oğlumun tedavilerini İstanbul'da yaptırdık. Kavgadan sonraki gün kız kardeşimin kayınbabasının Başakşehir’deki bir sitede evi olan [Ö.K.] beni yemeğe davet etti. Yemeği yedikten sonra kız kardeşime gittim. Sabah da kalkarak Adana'ya döndüm. Yemek yerken içki kullanmadım. Sadece mangal yaptık. Ölen M.M.yi tanımam. [E.O.] ile [T.G.]yi tanımam. Cinayetin işlendiği tarihte … numaralı telefonu kullanıyordum. Halen bu numarayı kullanıyorum. Üzerime atılı cinayet suçlamasını kabul etmiyorum. Kimseyi suç işlemeyi azmettirmedim. İstanbul'a kalp hastası olan oğlumu tedavi ettirmek amacıyla geldim. Olaydan sonra … plakalı araç ile restoranttan ayrıldım. Yemek yemeğe Başakşehir'e ise başka bir plakalı araç ile gittim. Olaydan sonra restoran çalışanlarından şikayetçi olmadık. Daha sonra konuştuğumuzda karşı tarafın Adıyamanlı olduğunu öğrendim. Kavga ettiğimizin ertesi günü restoran sahibi akrabalarımı arayarak özür mahiyetinde yemeğe davet edeceğini söylemiş. Ancak henüz davet edilmedik. Ben bizzat görüşmedim. Kavgayı duyan akrabalarımız evimize geldiği için telefon görüşmesini öğrendim" şeklinde beyanda bulunmuştur.

17. Aynı tarihte E.O.nun da ifadesi alınmıştır. E.O. ifadesinde "R.K. B.K. ve Güven Polatdemir isimli şahısları tanımam, T.G. isimli şahsı Bağcılar Güneşli Mahallesinden 4-5 yıldır tanırım, ben 9/7/2023 tarihinde ... isimli mekanda bana bahsetmiş olduğunuz kavga olayında yoktum, bu olaydan bilgim yoktur, ben olayın meydana geldiği tarihlerde T.G. isimli arkadaşım ile ... numaralı gsm hattı üzerinden görüştüm, bu hattı yıllardır annem kullanmaktaydı, yaklaşık 3 aydır bu hattı ben kullanmaktayım, ben olayın meydana geldiği 11/7/2023 tarihinde ikamet etmiş olduğum Güneşli Mahallesi Bağcılar İlçesinde bulunmaktaydım, ikamet ettiğim evden akşam üzeri çıktım, ancak Bağcılar İlçesi dışına çıkmadım, o gün orada manav arkadaşım M.F.D. isimli şahıs ile oturdum, ben bana bahsetmiş olduğunuz tarihlerde olayın meydana geldiği 11/7/2023 tarihinde Büyükçekmece İlçesi'ne kesinlikle gelmedim, ben bana bahsetmiş olduğunuz mağdurları tanımam, onlarla belirttiğim şekilde herhangi bir olayım olmadı, en son Büyükçekmece ilçesine 2 ay kadar önce geldim, ben belirtmiş olduğum telefon numarasından önce ... numaralı hattı kullanmaktaydım, ben ... numaralı gsm hattını T.G.isimli arkadaşıma yaklaşık 3 ay önce verdim, annemin numarasını kullanmaya başlayınca bunu da ona verdim, ben bu hattımı T.G.den daha sonradan geri alma amacıyla verdim, T.G.nin bankalarla sıkıntısı vardı, onu sürekli aramaktaydılar, bu nedenle kendisine verdim, suçlamaları kabul etmiyorum." şeklinde beyanda bulunmuştur.

18. Başsavcılık 31/7/2023 tarihinde başvurucunun üzerine atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve tutuklama nedeninin bulunduğunu belirterek tutuklanması istemiyle başvurucuyu sulh ceza hâkimliğine sevk etmiştir.

19. Sorgusunda başvurucu; öldürme eyleminin olduğu gün olay yerinde bulunmadığını, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirtmiştir. Başvurucunun müdafii de müvekkilinin olayla ilgisinin bulunmadığının telefon kayıtlarıyla belli olduğunu, tutuklanmasına yönelik somut bir soru sorulmadığını ve delil sunulmadığını ifade etmiştir.

20. Büyükçekmece 2. Sulh Ceza Hâkimliği 31/7/2023 tarihinde başvurucunun kasten öldürme suçundan tutuklanmasına karar vermiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:

"Olay yeri tutanakları, baz istasyonu kayıtları, görüntü inceleme tutanağı, müşteki anlatımları, tanıkların beyanları, ölü muayene tutanağı, kamera kayıtları, müştekilerin doktor raporu ve tüm dosya kapsamına dayanan kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması, şüpheliye atılı suçun CMK.nın 100/3 maddesindeki katalog suçlardan olması, suçun alt ve üst sınırı gözönüne alındığında şüphelinin yeniden kaçacağı ve müşteki ve tanıklar üzerinde baskı yapacağı hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin ve somut hal ve davranışlarının bulunmasına ve suç karşılığı yaptırım miktarına göre tutuklama tedbiri ölçülü olup adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacak olması nedenleriyle şüphelinin kasten öldürme suçundan CMK’nun 100 ve devamı maddelerince tutuklanmasına… [karar verildi.]"

21. Başvurucu bu karara 7/8/2023 tarihinde itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde başvurucu; isnat edilen suça iştirakinin ve yardımının söz konusu olmadığını, İstanbul'a oğlunun tedavisi için geldiğini, restorana kız kardeşinin eşi B.K. ve dayısı R.K.nın davetiyle gittiğini, 34 ... plakalı araçla geldiği olay yerinden aynı araçla ayrıldığını, 10/7/2023 tarihinde hastane kayıtlarından ve kredi kartı harcamasından görüleceği üzere oğlunu hastaneye götürüp muayene ettirdiğini, akşam saatlerinde başka bir araçla saat 20.00 sıralarında Başakşehir’de bulunan bir siteye gittiğini ve burada aile dostlarıyla düzenlenen piknik yemeğine katıldığını, saat 23.00’ten sonra kız kardeşi ve eşi B.K.nın 500 m ilerideki evine giderek dinlenmeye çekildiğini, sabah çocuğunu da alarak Adana'ya döndüğünü, HTS ve internet baz kayıtları incelendiğinde İstanbul'da bulunma sebebinin, nerede ve kimlerle zaman geçirdiğinin anlaşılabileceğini, R.K. ve B.K.yı tanıdığı için bu kişilerin cep telefonu ile kendi cep telefonunun aynı baz istasyonundan sinyal almasının ve bu kişilerle görüşmesinin normal olduğunu, diğer şüpheliler E.O. ve T.G. ile hangi tarihte ne şekilde görüştüğüne ilişkin kendisine bir soru yöneltilmediğini ve bu hususta bir delilin gösterilmediğini ileri sürmüştür.

22. Başvurucunun itirazı Büyükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesince 9/8/2023 tarihinde reddedilmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:

"Bilgi sahibi beyanları, olaydan önce yaşanan kavgaya ilişkin görüntü tutanakları, müştekilerin başka kimse ile husumetlerinin olmadığına dair beyanları, delillerin toplanma aşamasında olduğu bir kısım şüphelilerin yurt dışında firar olması göz önüne alındığında tutuklamanın orantılı bir tedbir olduğu, adli kontrol hükümlerinin bu aşamada yetersiz kalacağı kabul edilmekle itirazın reddine… [karar verildi.]"

23. İtirazın reddi kararı 22/8/2023 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu 19/9/2023 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

24. Başsavcılık 4/12/2023 tarihinde fezleke düzenleyerek dosyayı kamu davası açılmak üzere Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir. Fezlekede motosikletle restorana gelip saldırıyı gerçekleştiren kişilerin maktul ve müştekilere ateş ederek kaçtıkları, motosikleti en son şüpheli E.O.nun ikamet ettiği adreste durdurduklarının kamera kayıtlarından tespit edildiği, HTS kayıtları incelendiğinde şüpheliler E.O. ve T.G.nin cep telefonlarının olay yerinden olay saatiyle uyumlu şekilde sinyal verdiği, bu şekilde motosikleti kullanan ve ateş eden şüphelilerin E.O. ve T.G. olduğunun anlaşıldığı, şüpheliler R.K., B.K. ve başvurucunun restorandaki kavga sonrasında Bağcılar ilçesine gittiklerinin tespit edildiği, olayın meydana geldiği restoranın sahibi ve çalışanları ile şüpheliler R.K., B.K. ve başvurucunun husumetinin olduğu, şüpheliler E.O. ve T.G.nin ise işyeri sahipleri ve çalışanlarıyla herhangi bir husumetinin bulunmadığı, tüm soruşturma evrakı birlikte değerlendirildiğinde şüpheliler B.K., R.K. ve başvurucunun diğer şüpheliler E.O. ve T.G.yi kavga olayı sonrasında dışarı çıkartıldıkları restorana silahlı eylem yapma hususunda azmettirdikleri ileri sürülmüştür.

25. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı 20/12/2023 tarihinde fezlekedeki değerlendirmeler ışığında başvurucu hakkında iddianame düzenlemiştir.

26. Bakırköy 23. Ağır Ceza Mahkemesi 3/1/2024 tarihinde iddianamenin iadesine karar vermiştir. İddianamenin iadesi kararında şüpheliler R.K., B.K. ve başvurucunun diğer şüphelileri ne şekilde azmettirdiklerinin, bu şüphelilerin diğer iki şüpheliyle ne şekilde bağlarının olduğunun iddianamede anlatılmadığı, buna dair yeterince araştırma yapılmadığı, HTS kayıtlarına ilişkin tüm şüpheliler arasındaki irtibata ve telefonlarıyla ilgili ortak baz bilgilerine dair bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı, bu bağa ilişkin banka hesap hareketleri incelenmeksizin eksik soruşturma gerçekleştirildiği belirtilmiştir.

27. İddianamenin iadesi üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı yer bakımından yetkisizlik kararı vererek dosyayı Başsavcılığa göndermiştir.

28. Başsavcılık soruşturma kapsamında 2/2/2024 tarihinde restoranın sahibi S.Ş.nin ifadesini almıştır. S.Ş. ifadesinde "9/7/2023 günü işletmede kendilerini önceden tanımadığım isimlerini sonradan öğrendiğim R.K., B.K. ve Güven Polatdemir isimli şahıslar yan masada oturan müşteri ile bir anda kavgaya başladılar. Kavganın şiddeti artınca ve iş yeri zarar görmeye başlayınca iş yeri çalışanları ile olaya müdahale ettik. Bu şahısları sakinleştirip dışarı çıkardık. Ben bu şahısları dışarı çıkarınca R.K. ve B.K. isimli şahıslar karşı masadaki şahsı onlara karşı savunduğumuzu iddia ederek 'biz bunu sizin yanınıza bırakmayız, bizi burada koruyup kollamadınız, hesabını ödeyeceksiniz' şeklinde konuştular. Ben de kendilerini sakinleştirmeye devam ettim. Olayı tatlıya bağlamaya çalıştım ancak bu şahıslar mekdandan gitmek istediler ve mekandan ayrıldılar. 9/7/2023 günü amcamın oğlu olan Sa.Ş. beni aradı. Kendisini arayanlar olduğunu, mekana zarar vermekle tehdit edildiğini, kendisinin karşı tarafı ikna ederek beklettiğini, Adana’da olduğunu, İstanbul'a döndüğünde durumu tatlıya bağlayacağını bana söyledi. Ben de Sa.Ş.ye bu hususta bizlik bir durum olmadığını, bu şahıslarla kavga etmediğimizi kendisine söyledim. Sa.Ş. ile konuştuktan bir gün sonra 11/7/2023 günü saat 00:36'da mekanım kurşunlandı. Yaklaşık 7 el silah sesi duydum. Dışarıya çıktığımda çalışanım M.A.nın kanlar içerisinde olduğunu ve diğer çalışanımın da ayağından yaralandığını gördüm. O esnada ne yapacağımı bilemedim. Daha sonra polis ve ambulans geldi ve olaya müdahale ettiler." şeklinde beyanda bulunmuştur.

29. Aynı tarihte restoranın sahibinin amcasının oğlu Sa.Ş.nin de ifadesi alınmıştır. Bu kişi ifadesinde "9/7/2023 günü Adana ilinde bulunduğum esnada Whatsapp üzerinden daha önceden tanımadığım numarasını da bilmediğim R.K. isimli şahıs beni aradı, kendisini tanıtarak 'Bizim çocuklar Çatkapı restoranda dayak yemişler, bu durumu hazmedemiyorlar 10-15 kişi toplanıp mekanı dağıtacaklar, bu durumu mekan sahiplerinin yanına bırakmayacaklar' şeklinde konuştu, ben de kendisini ikna ederek hemşehri olduğumuzu, olayı tatlıya bağlayabileceğimizi söyledim, kendisi mekan sahipleri ile olayın tatlıya bağlanabileceğini, ancak akrabaları olan kişilerin yani sonradan öğrendiğim kadarıyla B.K., R.K. ve Güven Polatdemir'in kendilerini darp eden garsonların yanına bunu bırakmayacaklarını söyledi, ben yine kendisini ikna ettim telefon görüşmesini bu şekilde kapattık, bitirdik, olayın olduğu gün ben İstanbul’a döndüm, ancak iş yerinde bulunmuyordum, evde bulunduğum esnada olay bana haber verildi, ben de bunun üzerine restorana gittim olayı gördüm ve beni arayan R.K.yı geri aradım ve olayı anlattım 'hani söz vermiştim, tatlıya bağlayacaktık, bir ölü, bir yaralı var' dedim, bunun üzerine kendisi bana olaydan haberim yok bilmiyorum, arayıp sorayım, ben sana geri döneyim' dedi, ancak beni bir daha aramadı, bu şahısla bir daha da görüşmedim, kendisini önceden de tanımıyorum, olay sonrasında da yüz yüze gelmedim, benim bildiğim kadarıyla mekan ile ve kuzenim ile sıkıntısı olan başka bir şahıs yoktur." şeklinde beyanda bulunmuştur.

30. İfadelerde adı geçen R.K.nın da 22/2/2024 tarihinde ifadesi alınmıştır. Bu kişi ifadesinde "benim Bağcılar ilçesinde otoparkım ve oto yıkama üzerine iş yerim bulunmaktadır, bu iş yeri resmi olarak bana aittir, ancak bana sormuş olduğunuz kişilerden R.K. ve B.K.nın ağabeyi olan H.K. fiilen ortağımdır, R.K., B.K ve Güven benim uzaktan akrabam olduğu için kendilerini tanıyorum, H.K. otoparkın ortağı olduğu için R.K. ve B.K. zaman zaman geliyorlardı, Güven Polatdemir Adana'da ikamet ettiği için iş yerine nadiren geliyordu, olay yaşanmadan bir gün önce Güven Polatdemir beni arayarak S.S.ye ait olan restoranda kavga çıktığını, kendilerinin darp edildiğini, alkollü olduklarını gelip kendilerini almamızı isteyince ben ve H.K. Büyükçekmece İlçesi'ne doğru geldik, mekanın önüne giderek B.K., R.K. ve Güven Polatdemir ile tanımadığım kadın şahsı aldık, Bağcılar İlçesinde bulunan otoparka döndük, bu esnada Güven Polatdemir, R.K. ve B.K. yara aldıkları için hastaneye gidip tedavi oldular, ben otoparkta işime devam ettim, olayın büyüyeceğini hissettiğim için Sa.Ş.nin numarasına ulaştım ve kendisini aradım, Sa.Ş.ye 'Bizim akrabalar sizin mekanda dayak yemişler' diyerek sitemde bulundum, kendisi bana Adana'da olduğunu, döndüğünde bulaşarak işi tatlıya bağlayabileceklerini söyledi, ben de bu durumu H.K., R.K. ve B.K.ya ilettim, ertesi gün Sa.Ş. beni arayarak 'Biz seninle konuşmuştuk, olayı tatlıya bağlayacaktık, mekanı taramışlar, bir ölü bir yaralı var, bu ne şimdi' diye sordu, ben kendisine olayı bilmiyorum, kimin yaptığını da bilmiyorum, sorup sana döneyim, dedim. Durumu B.K. ve R.K.ya sorduğumda bana 'Biz yapmadık' dediler , ben de bunun üzerine kimseye dönüş yapmadım, kimseyle iletişim kurmadım, benim hiç kimseyle husumetim yoktur… Bana resmini göstermiş olduğunuz E.O. isimli şahsı hiç görmedim, T.G. isimli şahsı ismen bilmiyordum, bu şahıs otoparka araç yıkatmak için geldiğinde birkaç kez görmüştüm, kendisiyle hiç konuşmadım, bu şahıs geldiğinde bekleme bölümünde çay içerken H.K.R.K. ile oturuyorlardı, aralarında muhabbet olup olmadığını bilmiyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.

31. Başsavcılık HTS kayıtları ve baz istasyonu verilerine ilişkin bilirkişi raporu da aldırmıştır. 22/2/2024 tarihli bilirkişi raporunda; başvurucunun 1/1/2023-3/10/2023 tarihleri arasında diğer şüpheliler E.O. ve T.G. adına kayıtlı telefonlarla yaptığı herhangi bir görüşmeye dair kaydın olmadığı, R.K. ve B.K. ile görüşme kaydının bulunduğu belirtilmiştir. Olayın gerçekleştiği saatlerde ise başvurucunun herhangi bir görüşme kaydının bulunmadığı ifade edilmiştir. Bilirkişi raporunda ayrıca 10/7/2023 tarihi saat 23.26 ile 11/7/2023 tarihi 01.40 saatleri arasında Ziya Gökalp Mahallesi Başakşehir İstanbul adresinden başvurucunun kullandığı telefon hattından internet veri başlangıcı olduğu, başka bir bölgeye gitmiş olsa dahi veri alınan baz istasyonu kaydının değişmemesi nedeniyle başvurucunun bu saat aralığında konum değiştirip değiştirmediği konusunda kesin bir görüş bildirmenin mümkün olmadığı belirtilmiştir.

32. Bilirkişi raporunda sonuç olarak başvurucunun ve diğer şüphelilerin 11/7/2023 tarihinde saat 00.10-00.40 (olay saati 00.35) aralığında aynı yerde veya birbirlerine çok yakın konumlarda olabilecekleri kanaatine varılmıştır.

33. Başvurucunun bankalardaki hesap hareketleri de incelenmiştir. Yapılan inceleme sonucunda başvurucunun E.O. ve T.G. adına gerçekleştiği herhangi bir para transferinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

34. Toplanan deliller doğrultusunda Başsavcılık 26/2/2024 tarihinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere fezleke hazırlamıştır.

35. Fezlekede iddianamenin iadesi sonrasında dinlenen tanık R.K.nın ifadesinde tanık Sa.Ş.yi aradığını doğruladığı, ayrıca R.K.nın Bağcılar ilçesindeki otopark/oto yıkama işyerini şüpheliler R.K. ve B.K.nın ağabeyi olan H.K. ile birlikte işlettiklerini, B.K. ve R.K.nın zaman zaman işyerine geldiğini, yurt dışına kaçmış olan firari şüpheli T.G.nin işyerinde değişik zamanlarda birkaç kez bulunduğunu, şüpheliler B.K. ve R.K.nın T.G. ile oturduklarını beyan ettiği belirtilmiştir.

36. Fezlekede sonuç olarak şüpheliler E.O. ve T.G.nin eylemlerini gerçekleştirdikleri zamana dek olayın meydana geldiği işyerine hiç gitmedikleri, işyeri çalışanları ve sahipleri ile aralarında husumetin olmadığı, şüpheliler B.K., R.K. ve başvurucunun kavga olayından sonra işyeri çalışanlarına ve sahiplerine tehditlerde bulundukları, kavga olayından bir gün sonra ise işyerinin kurşunlandığı, şüpheliler B.K. ve R.K.nın şüpheli T.G.yi önceden tanıması dikkate alındığında şüpheliler B.K., R.K. ve başvurucunun kavga olayı sonrasında dışarı çıkartıldıkları restorana silahlı eylem yapma hususunda diğer şüpheliler E.O. ve T.G.yi azmettirdikleri kanaatine ulaşıldığı ifade edilmiştir.

37. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı fezlekedeki değerlendirmeler doğrultusunda 7/3/2024 tarihinde yeni bir iddianame düzenlemiştir. Başvurucunun tasarlayarak kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs etme suçlarından cezalandırılması talep edilmiştir.

38. Bakırköy 23. Ağır Ceza Mahkemesi 30/3/2024 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve kovuşturma evresi başlamıştır.

39. Başvurucunun yargılandığı dava ilk derece mahkemesinde derdesttir ve başvurucu hâlen tutukludur.

IV. İLGİLİ HUKUK

40. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tutuklama nedenleri" kenar başlıklı 100. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.

Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:

a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.

b) Şüpheli veya sanığın davranışları;

1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,

2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,

Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.

(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:

3. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83)

... "

41. 5271 sayılı Kanun'un "Tutuklama kararı" kenar başlıklı 101. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re'sen mahkemece karar verilir. Bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir.

Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;

a) Kuvvetli suç şüphesini,

b) Tutuklama nedenlerinin varlığını,

c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,

d) Adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını,

gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

42. Anayasa Mahkemesinin 23/10/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

43. Başvurucu; soruşturma dosyasındaki gizlilik kararı nedeniyle hakkındaki suçlamalara ilişkin deliller gösterilmeden hukuka aykırı şekilde tutuklandığını, suçun faili mi yoksa azmettiricisi mi olduğunu anlayamadığını, tutukluluğa itiraz dilekçesinde olay tarihinde olay yerinde olmadığını, hastane işleri için İstanbul’a geldiğini, işi bitince Adana’ya döndüğünü, diğer şüphelilerle akrabalık bağı nedeniyle aynı evde kaldığını ve görüştüğünü, suçla bir irtibatının bulunmadığını somut belgelerle ortaya koyduğu hâlde itirazının reddedildiğini, velayeti altındaki çocuklarından birinin kalp hastası ve ağır engelli olduğunu, çocuğunun bakımı ve tedavisiyle bizzat ilgilendiğini, buna rağmen tutuklanması nedeniyle çocuğunun tedavisinin aksadığını, çocuğunun da mağdur edildiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

44. Bakanlık görüşünde, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının gözönüne alınması gerektiği belirtilmiştir.

45. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında ihlal iddialarını yinelemiştir.

B. Değerlendirme

46. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

47. Anayasa'nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.

...

Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir."

48. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun şikâyetinin özü, tutukluluğun hukuki olmadığına ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamında, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

1. Genel İlkeler

49. Anayasa'nın 19. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına sahip olduğu ilke olarak ortaya konduktan sonra ikinci ve üçüncü fıkralarında, şekil ve şartları kanunda gösterilmek kaydıyla kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak sayılmıştır. Dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının kısıtlanması ancak Anayasa'nın anılan maddesi kapsamında belirlenen durumlardan herhangi birinin varlığı hâlinde söz konusu olabilir (Murat Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 42).

50. Ayrıca kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin ölçütlerin belirlendiği Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa'nın 19. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen ve tutuklama tedbirinin niteliğine uygun düşen; kanun tarafından öngörülme, Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Halas Aslan, B. No: 2014/4994, 16/2/2017, §§ 53, 54).

51. Anayasa'nın 13. maddesinde temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceği hükme bağlanmıştır. Öte yandan Anayasa'nın 19. maddesinde kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının sınırlanabileceği durumların şekil ve şartlarının kanunda gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Dolayısıyla Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri uyarınca kişi hürriyetine ilişkin müdahale olarak tutuklamanın kanuni bir dayanağının bulunması zorunludur (Murat Narman, § 43; Halas Aslan, § 55).

52. Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında, suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişilerin ancak kaçmalarını, delilleri yok etmelerini veya değiştirmelerini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hâllerde hâkim kararıyla tutuklanabilecekleri belirtilmiştir (Halas Aslan, § 57).

53. Buna göre tutuklama ancak suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler bakımından mümkündür. Bir başka anlatımla tutuklamanın ön koşulu, kişinin suçluluğu hakkında kuvvetli belirtinin bulunmasıdır. Bunun için suçlamanın kuvvetli sayılabilecek inandırıcı delillerle desteklenmesi gerekir. İnandırıcı delil sayılabilecek olguların niteliği büyük ölçüde somut olayın kendine özgü şartlarına bağlıdır (Mustafa Ali Balbay, B. No: 2012/1272, 4/12/2013, § 72).

54. Başlangıçtaki bir tutuklama için kuvvetli suç şüphesinin bulunduğunun tüm delilleriyle birlikte ortaya konulması her zaman mümkün olmayabilir. Zira tutmanın bir amacı da kişi hakkındaki şüpheleri teyit etmek veya çürütmek suretiyle ceza soruşturmasını ve/veya kovuşturmasını ilerletmektir (Dursun Çiçek, B. No: 2012/1108, 16/7/2014, § 87; Halas Aslan, § 76). Bu nedenle yakalama veya tutuklama anında delillerin yeterli düzeyde toplanmış olması mutlaka gerekli değildir. Bu bakımdan suç isnadına ve dolayısıyla tutuklamaya esas teşkil edecek şüphelere dayanak oluşturan olgular ile ceza yargılamasının sonraki aşamalarında tartışılacak olan ve mahkûmiyete gerekçe oluşturacak olguların aynı düzeyde değerlendirilmemesi gerekir (Mustafa Ali Balbay, § 73).

55. Öte yandan Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında, tutuklama kararının "kaçma" ya da "delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini" önlemek amacıyla verilebileceği belirtilmiştir. Bununla birlikte Anayasa koyucu, tutuklama nedenlerine ilişkin olarak "bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hâllerde" ibaresine yer vermek suretiyle hem tutuklama nedenlerinin Anayasa'da ifade edilenlerle sınırlı olmadığını belirtmiş hem de bunların dışında bir tutuklama nedeninin ancak kanunla düzenlenmesini mümkün kılmıştır (Halas Aslan, § 58).

56. Tutuklama nedenlerinin düzenlendiği 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinde tutuklama nedenleri sayılmıştır. Buna göre şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların bulunması, şüpheli veya sanığın davranışlarının delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturması hâllerinde tutuklama kararı verilebilecektir. Maddede ayrıca işlendiği konusunda kuvvetli şüphe bulunması şartıyla tutuklama nedeninin varsayılabileceği suçlara ilişkin bir listeye yer verilmiştir (Halas Aslan, § 59). Bununla birlikte başlangıçtaki bir tutuklama için Anayasa ve Kanun'da öngörülen tutuklama nedenlerinin dayandığı tüm olguların somut olarak belirtilmesi -işin doğası gereği- her zaman mümkün olmayabilir (Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, § 68).

57. Diğer taraftan Anayasa'nın 13. maddesinde temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamaların ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "tutuklamayı zorunlu kılan" ibaresiyle de tutuklamanın ölçülü olması gerektiğine işaret edilmektedir (Halas Aslan, § 72).

58. Ölçülülük ilkesi, "elverişlilik", "gereklilik" ve "orantılılık" olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik, öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını; gereklilik, ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını; orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (AYM, E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016, § 18; Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38).

59. Bu bağlamda dikkate alınacak hususlardan biri tutuklama tedbirinin isnat edilen suçun önemi ve uygulanacak olan yaptırımın ağırlığı karşısında ölçülü olmasıdır. Nitekim 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinde; işin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiriyle ölçülü olmaması hâlinde tutuklama kararı verilemeyeceği ifade edilmiştir (Halas Aslan, § 72).

60. Ayrıca tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunun söylenebilmesi için tutuklamaya alternatif diğer koruma tedbirlerinin yeterli olmaması gerekir. Bu çerçevede -tutuklamaya göre temel hak ve özgürlüklere daha hafif etkide bulunan- adli kontrol yükümlülüklerinin ulaşılmak istenen meşru amaç bakımından yeterli olması hâlinde tutuklama tedbirine başvurulmamalıdır. Nitekim bu hususa 5271 sayılı Kanun'un 101. maddesinin (1) numaralı fıkrasında işaret edilmiştir (Halas Aslan, § 79).

61. Her somut olayda tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirtinin olup olmadığının, tutuklama nedenlerinin bulunup bulunmadığının ve tutuklama tedbirinin ölçülülüğünün takdiri öncelikle anılan tedbiri uygulayan yargı mercilerine aittir. Zira bu konuda taraflarla ve delillerle doğrudan temas hâlinde olan yargı mercileri Anayasa Mahkemesine kıyasla daha iyi konumdadır (Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, § 123).

62. Bununla birlikte yargı mercilerinin belirtilen hususlardaki takdir aralığını aşıp aşmadığı Anayasa Mahkemesinin denetimine tabidir. Anayasa Mahkemesinin bu husustaki denetimi, somut olayın koşulları dikkate alınarak özellikle tutuklamaya ilişkin süreç ve tutuklama kararının gerekçeleri üzerinden yapılmalıdır (Selçuk Özdemir, § 76). Nitekim 5271 sayılı Kanun'un 101. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, tutuklamaya ilişkin kararlarda kuvvetli suç şüphesini, tutuklama nedenlerinin varlığını ve tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu gösteren delillerin somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterileceği belirtilmiştir (Halas Aslan, § 75; Selçuk Özdemir, § 67).

2. İlkelerin Olaya Uygulanması

63. Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucu, kasten öldürme suçundan 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.

64. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.

65. Somut olayda başvurucu, kasten öldürme suçundan tutuklanmıştır. Başvurucunun, kavga olayı sonrasında dışarı çıkartıldığı işyerine yönelik olarak, bir kişinin ölümüyle sonuçlanan silahlı saldırı eylemi yapması hususunda E.O. ve T.G.yi azmettirdiği ileri sürülmüştür. Bu kapsamda tutuklama kararında olay yeri tutanakları, baz istasyonu kayıtları, görüntü inceleme tutanağı, müşteki anlatımları, tanıkların beyanları, ölü muayene tutanağı, kamera kayıtları, müştekilerin doktor raporu ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunduğu belirtilmiştir. Somut olayda soruşturma dosyasındaki delillerden başvurucunun da içinde bulunduğu grubun alkol satışı yapılan restoranda eğlendiği, bu esnada restoranda kavga olayının meydana geldiği, bunun üzerine restoranda çalışan garson ve diğer çalışanlarca zor kullanılarak dışarıya çıkartıldıkları, bu durumun ardından tehditlerde bulunarak restorandan ayrıldıkları, ertesi gün de restorana yönelik silahlı saldırı olayının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Yine başvurucunun da içinde bulunduğu grubun restorandan ayrıldıktan sonra Bağcılar ilçesine gittiğine, burada otopark işleten R.K. ile buluştuğuna, R.K.nın restoranı işleten kişiyle telefon görüşmesi yaptığına, bu görüşmede başvurucunun ve diğer şüphelilerin restoranda meydana gelen olayla ilgili tehditlerini restoran sahibine ilettiğine dair tanık ve şüpheli ifadeleri bulunmaktadır. HTS ve baz verilerine ilişkin bilirkişi raporunda da başvurucunun ve diğer şüphelilerin 11/7/2023 tarihinde saat 00.10-00.40 (olay saati 00.35) aralığında aynı konumda veya birbirlerine çok yakın konumlarda olabilecekleri kanaatine varılmıştır. Sonuç itibarıyla, başvurucunun üzerine atılı suç bakımından kuvvetli suç belirtisinin bulunduğuna ilişkin olarak soruşturma mercilerince ve tutuklamaya karar veren yargı organlarınca yapılan değerlendirmelerin temelsiz olduğu söylenemez.

66. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar gözardı edilmemelidir.

67. Başvurucunun tutuklanmasına esas alınan kasten öldürme suçu Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında olup isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan kasten öldürme suçu, 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasındadır.

68. Somut olayda Büyükçekmece 2. Sulh Ceza Hâkimliğince başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken; başvurucuya isnat edilen suçun katalog suç olmasına, suçun alt ve üst sınırı gözönüne alındığında kaçma, müşteki ve tanıklar üzerinde baskı yapma hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunmasına dayanılmıştır. Sonuç olarak başvurucu hakkında verilen tutuklama kararında açıklanan kaçma şüphesine ilişkin tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.

69. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, § 151).

70. Öncelikle somut olayda kasten öldürme gibi oldukça ağır bir suçla ilgili soruşturma yürütüldüğü görülmektedir. Bu suçların soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakacak niteliktedir. Somut olayda maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasındaki zorlukların ve bu amaçla koruma tedbirlerine başvurmaya dair kamusal yararın da gözardı edilmemesi gerekir.

71. Somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında sonuç itibarıyla; Sulh Ceza Hâkimliğinin isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini gözönünde tutarak ve adli kontrol tedbirini yetersiz bularak başvurucu hakkında uyguladığı tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu, keyfî ve temelsiz olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.

72. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 23/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Güven Polatdemir [1.B.], B. No: 2023/80545, 23/10/2024, § …)
   
Başvuru Adı GÜVEN POLATDEMİR
Başvuru No 2023/80545
Başvuru Tarihi 20/9/2023
Karar Tarihi 23/10/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (suç süphesi ve tutuklama nedeni) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 100
101
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi