TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AHMET YILDIRIM BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2012/144)
|
|
Karar Tarihi: 2/10/2013
|
R.G. Tarih- Sayı: 15/11/2013-28822
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Zühtü ARSLAN
|
Raportör
|
:
|
Recep ÜNAL
|
Başvurucu
|
:
|
Ahmet YILDIRIM
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, Anamur (Mersin)
İlçe Müftülüğünde şef olarak görev yapmaktayken Hakkâri İl Müftülüğüne şef
olarak atandığını, bu işleme karşı idari yargıda açtığı dava sonucunda
mahkemenin işlemin iptaline karar verdiğini ve bu kararın uygulanması için
başvurmasına rağmen idarenin yargı kararını uygulamadığını belirterek anayasal
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 3/10/2012
tarihinde Anamur Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde belirlenen eksiklikler
tamamlatılmış ve Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci
Komisyonunca, 15/4/2013 tarihinde başvurunun karara
bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden,
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 33. maddesinin (3)
numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki
ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, 1979 yılında
Diyanet İşleri Başkanlığı (Başkanlık) teşkilatında göreve başlamış, 1997
yılında ise Anamur Müftülüğü şefliğine atanmıştır.
6. Bir soruşturma kapsamında
Başkanlık başmüfettişince, 18/7/2005 tarihli yazıyla
başvurucunun savunması istenmiş, başvurucu, 19/8/2005 tarihinde savunmasını
sunmuştur. Bu arada Başkanlığın 18/8/2005 tarih ve
3037 sayılı onayı ile başvurucu, Hakkari İl Müftülüğü İdari Mali İşler
Şefliğine atanmıştır. Başvurucu, atama işleminin iptali talebiyle aynı tarihte
Mersin 1. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) iptal davası açmıştır.
7. Başkanlığın 26/9/2005 tarihli kararı ile kınama cezası ile
cezalandırılan başvurucu, bu cezaya karşı 29/11/2005 tarihinde Başkanlığa itiraz
etmiştir. Başkanlık Merkez Disiplin Kurulunun 4/1/2006
tarihli kararıyla itirazı kabul edilen başvurucunun disiplin cezası
kaldırılmıştır. Bu karar başvurucuya 18/1/2006 tarih
ve 144 sayılı yazı ile bildirilmiştir.
8. Başvurucu, disiplin cezasının
kaldırılması üzerine eski görevine atanma talebiyle 10/7/2006
tarihinde Başkanlığa müracaat etmiştir. Başkanlık, 26/7/2006
tarih ve 903 sayılı yazı ile başvurucunun talebini reddetmiştir.
9. Başvurucu 25/9/2006
tarihinde emekliliğini talep etmiştir.
10. İdare Mahkemesi, 5/10/2006 tarih ve E.2005/2400, K.2006/1925 sayılı kararı
ile başvurucunun davasını (§ 6) reddetmiştir. Başvurucu bu kararı temyiz
etmiştir.
11. Başkanlığın, 18/10/2006 tarih ve 1323 sayılı onayı ile başvurucu emekliye
ayrılmıştır.
12. Başvurucunun 22/6/2008 tarihinde Başbakanlık aracılığıyla yaptığı
emeklilik sonrası yeniden hizmete alınarak Anamur Müftülüğündeki görevine
atanma talebini içeren müracaatı, Başkanlığın 28/7/2008 tarih ve 3059 sayılı
yazısı ile reddedilmiştir. Yazıda şu ifadelere yer verilmiştir:
“…
1. Hakkari İl Müftülüğüne naklen
atanma işleminizin hukuka uygun olduğunun mahkeme kararıyla tespit edildiği,
karara dayanak olarak; tarafınızdan tartışmalı olduğunu iddia ettiğiniz tanık
ifadeleri dışında, kendi ifadeniz ve müftünün ifadelerinin de gösterildiği,
2. Tanıklar adına el yazısı ile yazılan dilekçelerdeki
imzalarla, aynı kişilere ait tanık ifade zabıtlarındaki imzaların birbirine
benzemediği,
3. Başmüfettiş Hüseyin ÇELİKER ile ifade sahiplerinin iddia
konusu eylemlerinin 2005 yılı Ocak ayında vaki olduğu, 5525 sayılı Memurlar ve
Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun gereği
‘14/02/2005 tarihinden önce işlenen fiillerden dolayı
disiplin soruşturma ve kovuşturmasının yapılamayacağı’nın
hükme bağlanması sebebiyle tahkikat açılamayacağı, ayrıca 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu’nun değişik 127. maddesinin son fıkrası gereğince ‘ceza verme yetkisi’nin de zaman aşımına uğradığı,
4. Emekliye ayrılma durumunuzun da kendi isteğinizle
gerçekleştiği,
Hususları göz önünde bulundurularak, … dilekçeniz
hakkında yapılacak bir işlem bulunmadığı belirtilmektedir.
…”
13. Başvurucunun temyizi (§ 10)
üzerine Danıştay Beşinci Dairesi, 10/11/2008 tarih ve
E.2007/2072, K.2008/5504 sayılı kararı ile İdare Mahkemesi kararını bozmuştur.
14. İdare Mahkemesi, 12/3/2009 tarih ve E.2009/216, K.2009/240 sayılı kararı ile Danıştayın bozma kararına uyarak atama işleminin iptaline
karar vermiştir.
15. Başvurucunun İdare
Mahkemesinin iptal kararına istinaden yeniden hizmete alınma ve atanma talebi
üzerine, Başkanlık Personel Dairesi Başkanlığı Başkanlık Hukuk Müşavirliğinden
görüş istemiştir. Hukuk Müşavirliğinin 11/6/2009 tarih
ve 1176 sayılı yazı ile bildirdiği görüşü şöyledir:
“…
Konu, ilgili mevzuat hükümleri ve mezkur Danıştay kararı
çerçevesinde değerlendirildiğinde, Ahmet Yıldırım’ın emeklilik işlemi onay
tarihi olan 18/10/2006 tarihinde tekemmül ettiğinden,
bu onayla birlikte kamu görevlisi statüsü sona ermiş ve emekli statüsü
kazanmıştır. Bu nedenle, kendi isteğiyle emekliye ayrılan adı geçenin, henüz
memuriyeti devam ederken hakkında tesis olunan nakil işleminin iptaline karar
verilmiş olması nedeniyle göreve iadesinin söz konusu olamayacağı, göreve iade
yönünden uygulanması gerekli bir yargı kararının varlığından söz etmeye hukuken
imkan bulunmadığı …”
16. Hukuk Müşavirliğinin görüşü,
Personel Dairesi Başkanlığının 26/9/2009 tarih ve 2877
sayılı yazısı ile başvurucuya bildirilmiştir.
17. Başkanlık, İdare
Mahkemesinin atama işleminin iptaline dair kararını temyiz etmiş, Danıştay
Beşinci Dairesi, 14/6/2010 tarih ve E.2009/3898,
K.2010/4135 sayılı kararı ile temyiz, 27/4/2011 tarih ve E.2010/6013,
K.2011/2144 sayılı kararı ile de karar düzeltme başvurularının reddine karar
vermiştir. Bu şekilde İdare Mahkemesinin iptal kararı kesinleşmiştir.
18. Başvurucu, 3/10/2012 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
19. 14/7/1965 tarih ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu’nun “Emeklilerin yeniden
hizmete alınması” kenar başlıklı 93. maddesi şöyledir:
“T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre emekli
olanlardan (5434 sayılı Kanunun 104 üncü maddesine göre emeklilikle ilgili
görevlere yeniden atanamayacaklar hariç) sınıfında yazılı nitelikleri taşımakta
bulunanlar kanunun 92 nci maddesi hükümlerine göre
kurumlarda boş kadro bulunmak şartiyle yeniden
memurluğa alınabilirler.”
20. 657 sayılı Kanun’un “Memurluktan çekilenlerin yeniden atanmaları”
kenar başlıklı 92. maddesi şöyledir:
“İki defadan fazla olmamak üzere memurluktan kendi
istekleriyle çekilenlerden veya bu Kanun hükümlerine göre çekilmiş
sayılanlardan tekrar memurluğa dönmek isteyenler, ayrıldıkları sınıfta boş
kadro bulunmak ve bu sınıfın niteliklerini taşımak şartıyla ayrıldıkları
tarihte almakta oldukları aylık derecesine eşit bir derecenin aynı kademesine
veya 71 inci madde hükümlerine uyulmak suretiyle diğer bir sınıfta eşit
derecedeki kadrolara atanabilirler.
657 sayılı Kanuna tabi olmayan personelden kendi istekleri
ile görevinden çekilmiş olanlar, boş kadro bulunmak ve gireceği sınıfın
niteliklerini taşımak kaydı ile bu Kanuna tabi kurumlardaki memuriyetlere
atanabilirler.
Yasama görevinde veya bakan olarak geçirilen her yıl bir
kademe ilerlemesi ve her iki yıl bir derece yükselmesine esas olacak şekilde
değerlendirilir.”
21. 6/1/1982 tarih ve 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararların
sonuçları” kenar başlıklı 28. maddesinin (1) numaralı fırkası
şöyledir:
“Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi
mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının
icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya
mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz
günü geçemez. Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili
davalarda verilen kararlar hakkında, bu kararların kesinleşmesinden sonra
idarece işlem tesis edilir.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
22. Mahkemenin 2/10/2013 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun
3/10/2012 tarih ve 2012/144 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği
düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
23. Başvurucu, hukuki dayanaktan
yoksun bir atama kararıyla Hakkâri iline atandığını, burada emekli olduktan
sonra sözü edilen atama işleminin İdare Mahkemesince iptal edildiğini, fakat
idarenin iptal öncesi hukuki durumu geri getirecek şekilde işlem yapmadığını ve
yeniden memuriyet görevine dönme isteğini reddettiğini, idarenin bu olumsuz
işlemi ile kesinleşmiş mahkeme kararını uygulamaktan kaçındığını, her ne kadar
idarenin emeklilik sonrası memuriyete tekrar atama taleplerini kabul etme
zorunluluğu yoksa da kendisinin isteyerek emekli olmadığını, ailevi durumu
itibariyle atandığı yerde çalışmasının olanaksız olması nedeniyle emekli olmak
zorunda kaldığını belirterek, yeniden eski görevine atanmaması sonucunda adil
yargılanma, ailenin korunması ve çalışma hakları ile hukuk devleti ve eşitlik
ilkelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ve önceki görevine yeniden atamasının
yapılmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme
24. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un Geçici 1.
maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden
sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel
başvuruları inceler.”
25. Anılan hüküm uyarınca
Anayasa Mahkemesinin yetkisinin zaman bakımından başlangıcı 23/9/2012
tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve
kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir. Anayasa
Mahkemesinin yetki kapsamının anılan tarihten önce kesinleşmiş nihai işlem ve
kararları da içerecek şekilde genişletilmesi mümkün değildir (B. No: 2012/947, 12/2/2013, § 16).
26. Başvurucunun, 18/8/2005 tarihinde Hakkari İl Müftülüğüne naklen atandığı,
bu işleme karşı İdare Mahkemesinde açtığı iptal davasının 5/10/2006 tarihinde
reddedildiği, bunun üzerine 18/10/2006 tarihinde kendi isteği ile emekliye
ayrıldığı, buna rağmen davasını takip ederek İdare Mahkemesinin ret kararını
temyiz ettiği, temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dairesinin 10/11/2008
tarihinde ret kararını bozması üzerine İdare Mahkemesinin 12/3/2009 tarihinde
atama işleminin iptaline karar verdiği, başvurucunun iptal kararının
uygulanarak eski görev ve görev yerine yeniden atanmak üzere Başkanlığa
başvuruda bulunduğu, başvurucunun emekli olması nedeniyle kararın
uygulanamayacağı gerekçesiyle bu talebinin reddedildiği, bu arada İdare
Mahkemesinin iptal kararının Danıştayca onandığı ve
yargı sürecinin, Başkanlığın karar düzeltme talebinin reddedildiği 27/4/2011
tarihinde sona erdiği ve iptal kararının kesinleştiği anlaşılmaktadır.
27. Başvurucu, İdare Mahkemesi
kararının uygulanmaması nedeniyle çalışma özgürlüğü, mahkemeye erişim ve aile
hayatına saygı hakları ile Anayasa’nın 2., 5. ve 10.
maddelerinde düzenlenen ilkelerin ihlal edildiğini iddia etmektedir.
28. Başvurucunun iddialarının
özü mahkeme kararının uygulanmadığı şikâyetine dayanmaktadır. Adil yargılanma
hakkının unsurlarından biri de mahkemeye erişim hakkıdır. Mahkemeye erişim
hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme ve aynı zamanda mahkemece verilen
kararın uygulanmasını isteme haklarını da kapsar. Mahkeme kararlarının
uygulanması, yargılamanın dışında olmakla birlikte onu tamamlayan ve
yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Karar uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır (benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Honsby/Yunanistan, 18357/91, 19/3/1997, § 40). Bu nedenle yargı kararlarının uygulanması
“mahkemeye erişim hakkı”
kapsamında değerlendirilmektedir. Buna göre, yargılama sonucunda mahkemenin bir
karar vermiş olması yeterli değildir; ayrıca bu kararın etkili bir şekilde
uygulanması da gerekir. Hukuk sisteminde, nihai mahkeme kararlarını,
taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde, uygulanamaz hale getiren
düzenlemeler bulunması veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde
engellenmesi hallerinde, “mahkemeye erişim
hakkı” da anlamını yitirecektir.
29. Kural olarak mahkeme
kararlarının uygulanması, ilam zamanaşımı dolmadığı sürece, her zaman talep
edilebilir. Bu yöndeki bir talebe rağmen mahkeme kararı uygulanmamışsa olumsuz
kamu gücü işleminden kaynaklanan bir süregelen ihlalden söz edilebilir. Bu durumda
başvurucu mahkeme kararının uygulanması talebini müteakiben makul bir süre
bekledikten sonra Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilir.
Başvurucunun talebinden vazgeçtiği ya da takipsiz bıraktığı anlaşılmadıkça bu
tür başvuruların süresinde yapıldığını kabul etmek gerekir. Anayasa
Mahkemesinin zaman bakımından yetkili olup olmadığının ve başvurunun süresinde
yapılıp yapılmadığının da bu çerçevede belirlenmesi gerekir.
30. Başvuru konusu olayda
başvurucu idari işlemin iptali ismiyle açtığı dava sonuçlanmadan 18/10/2006 tarihinde kendi isteğiyle emekliye ayrılmış,
İdare Mahkemesinin 12/3/2009 tarihinde naklen atama işleminin iptaline karar
vermesi üzerine idareye başvurarak kararın uygulanmasını istemiştir. İdare ise
başvurucunun emekli olması nedeniyle mahkeme kararının uygulama kabiliyetinin
bulunmadığını belirterek başvurucunun talebini reddetmiştir. Mahkeme kararı Danıştayın temyiz denetiminden geçerek 27/4/2011
tarihinde kesinleşmiştir. Naklen atama işleminin iptaline ilişkin mahkeme kararı
verilmeden önce başvurucu emekli olduğundan iptal kararının, verildiği anda
uygulama kabiliyetinden yoksun olduğu anlaşılmaktadır. Verildiği anda uygulanma
kabiliyeti bulunmayan bir mahkeme kararına ilişkin olarak süregelen ihlalden
söz edilmesi mümkün değildir.
31. Açıklanan nedenlerle
uygulanmadığı ileri sürülen kararın Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından
yetkisinin başladığı 23/9/2012 tarihinden önce,
27/4/2011 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin
“zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Başvurunun,
“zaman bakımından yetkisizlik”
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 2/10/2013
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.