TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BÜĞDÜZ KÖYÜ MUHTARLIĞI
BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2012/22)
|
|
Karar Tarihi: 25/12/2012
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
Raportör
|
:
|
Salim KÜÇÜK
|
Başvurucu
|
:
|
Büğdüz Köyü Muhtarlığı
|
Vekili
|
:
|
Av. Yalçın KASAROĞLU
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, Çankırı İli, Orta İlçesi, Büğdüz
ve Dodurga Köyleri arasındaki yayla ve mera uyuşmazlığı ile ilgili davanın,
yargılama ve kanun yolu incelemeleri sürecinde usul hükümlerinin yanlış
uygulandığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 26/9/2012 tarihinde Anayasa Mahkemesine
şahsen yapılmıştır. Belirlenen eksikliklerin tamamlanmasının ardından, dilekçe
ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel
bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, başvurunun karara bağlanması
için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü’nün 33. maddesinin (3) numaralı
fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III.
OLAYLAR VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Yabanabat (Kızılcahamam) Asliye Hukuk Mahkemesi, Büğdüz
ve Dodurga Köyleri arasındaki yayla ve mera uyuşmazlığından kaynaklanan davayı,
23 Teşrinievvel 1927 tarih ve E.1927/504, K.1927/770 sayılı kararıyla Büğdüz Köyü Muhtarlığı lehine sonuçlandırmıştır.
6. Dodurga Köyü Muhtarlığının yargılamanın yenilenmesi talebini
kabul eden Orta Asliye Hukuk Mahkemesi, bu kez Dodurga Köyü Muhtarlığı lehine 8/5/1968 tarih ve E.1966/12, K.1968/39 sayılı kararı
vermiştir.
7. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, temyizen
incelediği Orta Asliye Hukuk Mahkemesinin kararını 30/9/1968
tarih ve E.1968/5939, K.1968/6083 sayılı ilamıyla yetki yönünden bozmuştur.
8. Dodurga Köyü Muhtarlığının karar düzeltme talebi üzerine aynı
Daire, 31/12/1968 tarih ve E.1968/8637, K.1968/8507
sayılı ilamıyla bu kez Orta Asliye Hukuk Mahkemesinin kararını onamıştır.
9. Büğdüz Köyü Muhtarlığının onama kararına karşı karar düzeltme talebini
de kabul eden aynı Daire, 14/7/1969 tarih ve
E.1969/3309, K.1969/4545 sayılı ilamıyla Orta Asliye Hukuk Mahkemesinin
kararını tekrar bozmuştur.
10. Orta Asliye Hukuk Mahkemesi, 29/4/1970
tarih ve E.1969/99, K.1970/56 sayılı kararı ile Dairenin bozma ilamına
direnilmesine karar vermiş ve bu karar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun
14/6/1974 tarih ve E.1970/1–571, K.1974/697 sayılı ilamıyla onanmıştır.
11. Büğdüz Köyü Muhtarlığının karar düzeltme isteğini kabul eden Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu, bu kez 3/12/1975 tarih ve
E.1974/1–838, K.1974/1558 sayılı ilamıyla onama kararını kaldırarak Orta Asliye
Hukuk Mahkemesinin direnme kararını bozmuştur.
12. Dodurga Köyü Muhtarlığının karar düzeltme istemini de kabul eden
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 19/11/1976 tarih ve
E.1976/1–1919, K.1976/2945 sayılı ilamıyla Orta Asliye Hukuk Mahkemesince
verilen direnme kararını onamıştır.
B. İlgili
Hukuk
13. Anayasa’nın 127. maddesinin birinci ve beşinci fıkraları
şöyledir:
“Mahalli idareler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek
ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar
organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan
kamu tüzelkişileridir.”
…
Merkezî
idare, mahallî idareler üzerinde, mahallî hizmetlerin idarenin bütünlüğü
ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması,
toplum yararının korunması ve mahallî ihtiyaçların gereği gibi karşılanması
amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idarî vesayet yetkisine
sahiptir.”
14. 18/3/1924 tarih ve 442 sayılı Köy Kanunu’nun 2. maddesi şöyledir:
“Cami,
mektep, otlak, yaylak, baltalık gibi orta malları bulunan ve toplu veya dağınık
evlerde oturan insanlar bağ ve bahçe ve tarlalariyle
birlikte bir köy teşkil ederler.”
15. 442 sayılı Köy Kanunu’nun 16. maddesi şöyledir:
“Köy
gelirleri, köy işlerini gören köyün aylıklı adamlarının aylık ve yıllıklariyle köy sınırları içinde yapılacak mecburi köy
işlerine yetmezse:
En yüksek
haddi yirmi lirayı aşmamak üzere herkesin hal ve vaktine göre köy ihtiyar
meclisi karariyle köyde oturanlara ve köyde maddi
alakası bulunanlara salma salınır”.
16. 442 sayılı Köy Kanunu’nun 20. maddesi şöyledir:
“Her köyde
bir köy derneği, bir köy muhtarı, bir de ihtiyar meclisi bulunur. Köyde 24 üncü
maddeye göre köy muhtarını ve ihtiyar meclisi azalarını seçmeğe hakkı olan
kadın ve erkek köylülerin toplanmasına köy derneği derler. Köy muhtarı ve
ihtiyar meclisi azaları doğrudan doğruya köy derneği tarafından ve köylü kadın
ve erkekler arasından seçilir. Köy muhtarı ihtiyar meclisinin başıdır.”
17. 442 sayılı Köy Kanunu’nun 56. maddesi şöyledir:
“…mecburi
işleri yapmıyan köylüden ihtiyar meclisinin karariyle haline göre bir kuruştan yüz kuruşa kadar ceza
alınır. …Cezaya mahküm olan adam o işten gene kaçarsa
evvelki ceza iki kat olarak alınır.
İhtiyar
meclisince salınan parayı ödemiyenlerden iki katı
(66) ncı maddeye göre tahsil olunur”.
18. 25/2/1998 tarih ve 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 4. maddesinin birinci
fıkrası şöyledir:
“Mera,
yaylak ve kışlakların kullanma hakkı bir veya birden çok köy veya belediyeye
aittir. Bu yerler Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.”
IV.
İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 25/12/2012 tarihinde yapmış
olduğu toplantıda, başvurucunun 26/9/2012 tarih ve 2012/22 numaralı bireysel
başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
20. Başvurucu, Çankırı İli, Orta İlçesi, Büğdüz
ve Dodurga Köyleri arasındaki yayla ve mera uyuşmazlığından kaynaklanan,
Kızılcahamam ve Orta Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülen davanın, yargılama ve
kanun yolu incelemeleri sürecinde usul hükümlerinin yanlış uygulanması
nedeniyle Büğdüz Köyü aleyhine sonuçlandığını
belirterek, Anayasa’nın 36 ve 138. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
21. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Herkes,
Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal
edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek
için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”
22. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar
başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes,
Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki
herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa
Mahkemesine başvurabilir.”
23. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel
başvuru hakkına sahip olanlar” kenar başlıklı 46. maddesinin (2)
numaralı fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
“(2)Kamu
tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz.”
24. Anayasa’nın 148. maddesinin
üçüncü ve 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkraları uyarınca,
Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki
herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini iddia eden herkese
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapma hakkı tanınmıştır. Dolayısıyla medeni haklara sahip gerçek ve
tüzel kişiler bireysel başvuru yönünden dava ehliyetine sahiptir.
25. 6216 sayılı Kanun’un
46. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, bireysel başvurunun ancak ihlale yol
açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir
hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabileceği kurala bağlanmış, buna
karşılık aynı maddenin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde ise kamu
tüzel kişilerinin bireysel başvuru yapamayacakları belirtilmiştir.
26. Anılan fıkrada belirtilen “kamu
tüzel kişisi” kavramı içine, merkezi idare birimleri yanında,
mahalli idareler de girmektedir. Bu açıdan mahalli idareler üzerindeki vesayet
denetiminin gevşek veya sıkı olmasının ya da ilgili idarenin içinde bulunduğu
hukuki ilişkinin niteliğinin bir önemi yoktur.
27. Anayasa’nın 127. maddesinin birinci ve beşinci fıkraları
uyarınca “köy”, köy halkının
müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere oluşturulan, kuruluş esasları kanunla
düzenlenen ve merkezi idarenin idari vesayet denetimi altına bulunan kamu tüzel
kişiliğine sahip bir mahalli idare birimidir. 442 sayılı Kanun’da ise vergi
salma ve ceza verme gibi kamu gücü ayrıcalıkları ve yetkileriyle donatılmış
köyün karar organlarının seçimle işbaşına geleceği düzenlenmiştir.
28. Bireysel başvuru, kamu gücünün kullanılmasından kaynaklanan hak
ihlallerine karşı tanınan bir yol olduğundan kamu tüzel kişilerine bireysel
başvuru hakkı tanınması, bu anayasal kurumun hukuki niteliği ile bağdaşmamaktadır.
29. Anayasa’nın 127. maddesinin birinci fıkrası uyarınca
yöneticileri doğrudan seçimle işbaşına gelen ve kamu tüzel kişiliğini haiz
mahalli idare birimi olan köye, kamu tüzel kişilerinin bireysel başvuru
yapamayacaklarını hükme bağlayan 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (2)
numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yapma hakkı tanınmamıştır.
30. Açıklanan nedenlerle kamu tüzel kişisi olan başvurucunun
bireysel başvuru ehliyeti bulunmadığı anlaşıldığından, başvurunun diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “kişi yönünden yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Başvurunun, “kişi yönünden yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama
giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 25/12/2012 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.