TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GÖKHAN ÜNAL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2012/30)
|
|
Karar Tarihi: 5/3/2013
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
Raportör
|
:
|
Bahadır YALÇINÖZ
|
Başvurucu
|
:
|
Gökhan ÜNAL
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, 26/4/1961 tarih ve
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 3.
maddesi ile 10/6/1983 tarih ve 2839 sayılı Milletvekili Seçim Kanunu’nun 4.
maddesinde yer alan kuralların Anayasa’ya aykırı olduğunu ve iptal edilmesi
gerektiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 27/9/2012 tarihinde
Anayasa Mahkemesine şahsen yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı
tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca, başvurunun karara
bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden,
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 33. maddesinin (3)
numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, milletvekili genel seçimlerinden önce yapılan
milletvekili dağılımı ve seçim çevresi belirleme işinin seçmen sayısı esas
alınarak değil, idari bölüm olan illerin esas alınarak tespit edildiğini
belirtmektedir.
6. 12/6/2011 tarihinde yapılan XXIV. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinde 298 sayılı Kanun’un 3. maddesi
ve 2839 sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca, her il bir seçim çevresi olarak
belirlenmiş, her il için önce bir milletvekili çıkarma hakkı verilmiş ve geriye
kalan milletvekili sayısı 2839 sayılı Kanun’un 4. maddesinde belirtilen usule
göre il bazında tespit edilmiştir.
B. İlgili Hukuk
7. 298 sayılı Kanun’un “Seçim
çevresi” kenar başlıklı 3. maddesi şöyledir:
“Özel kanunlarındaki çevre ayırmaları saklı kalmak şartiyle, seçimlerde her il bir seçim çevresidir.”
8. 2839 sayılı Kanun’un “Seçim
çevreleri ve çıkaracağı milletvekili sayısı” kenar başlıklı 4.
maddesi şöyledir:
“ İllerin çıkaracağı milletvekili sayısının tespitinde
toplam milletvekili sayısından ... her
il'e önce bir milletvekili verilir.
Son genel nüfus sayımı ile belli olan Türkiye nüfusu,
birinci fıkradaki illere verilen milletvekili sayısı çıkarıldıktan sonra kalan
milletvekili sayısına bölünmek suretiyle bir sayı elde edilir. İl nüfusunun bu
sayıya bölünmesi ile her ilin ayrıca çıkaracağı milletvekili sayısı tespit olunur.
(...)nüfusu milletvekili çıkarmaya yetmeyen illerin
nüfusları ile artık nüfus bırakan illerin artık nüfusları büyüklüklerine göre
sıraya konulur ve ilk hesapta iller arasında bölüştürülmemiş bulunan
milletvekillikleri bu sıraya göre dağıtılır.
Son kalan milletvekilliğinin verilmesinde, iki veya daha
fazla ilin eşit nüfus veya nüfus artığı göstermesi halinde, bunlar arasında ad
çekilir.
Yapılan tespit sonunda, çıkaracağı milletvekili sayısı 18'e
kadar olan iller, bir seçim çevresi sayılır. Çıkaracağı milletvekili sayısı
19'dan 35'e kadar olan iller iki, 36 ve daha fazla olan iller üç seçim
çevresine bölünür. Bu seçim çevreleri, numara sırasına göre adlandırılır.
Bu illerin seçim çevreleri belirlenirken:
a) Seçim çevreleri, mümkün olduğu ölçüde eşit veya birbirine
yakın sayıda milletvekili çıkaracak şekilde oluşturulur.
b) Mümkün olduğu ölçüde ilçelerin mülki bütünlüğü dikkate
alınır.
c) Aynı seçim çevresinde yer alacak ilçelerin nüfus ve
coğrafi yakınlıkları ile ulaşım imkanları gözönünde bulundurulur.
Bu illerin milletvekili sayısının seçim çevrelerine
dağıtımında; seçim çevrelerinin çıkaracakları milletvekili sayısı, nüfusları
bakımından illerin milletvekili sayısını tespit etmeye ilişkin esaslara göre
belirlenir.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
9. Mahkemenin 5/3/2013 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 27/9/2012 tarih ve 2012/30 numaralı
bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
10. Başvurucu, 298 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile 2839 sayılı
Kanun’un 4. maddelerinde, her ilin seçmen sayısına bakılmaksızın bir seçim
çevresi kabul edildiğini ve her il için önce bir milletvekili çıkarma hakkının
verildiğini, bu durum nedeniyle bazı illerde bir milletvekiline düşen seçmen
sayısının diğer bazı illerin yaklaşık dört katı oranında olduğunu, kendisinin
büyükşehirde yaşadığı için oyunun ağırlığının en az dörtte bir oranında
zayıfladığını, bu yolla seçme hakkına seçim öncesinde müdahale edildiğini, nitekim
11/6/2011 tarihinde yapılan milletvekili genel
seçiminde her il için önce bir milletvekili verildikten sonra dağılımın
yapıldığını belirterek 298 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile 2839 sayılı Kanun’un
4. maddesinin Anayasa’nın Başlangıç bölümüne, 2, 5, 10, 12, 14 ve 67.
maddelerine aykırı olduğunu ve iptali gerektiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
11. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun’un, “Bireysel başvuru hakkı”
kenar başlıklı 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:
“Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine
doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile
Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun
konusu olamaz.”
12. 6216 sayılı Kanun’un, “Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar”
kenar başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuru ancak
ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve
kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.”
13. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü ve 6216 sayılı Kanun’un
45. maddesinin (1) numaralı fıkraları uyarınca, Anayasa’da güvence altına
alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna
ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
tarafından ihlal edildiğini iddia eden medeni haklara sahip bütün gerçek ve
tüzel kişilere Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru ehliyeti tanınmıştır.
14. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (3) numaralı
fıkrasında ise yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemlerin doğrudan
bireysel başvuru konusu yapılamayacağı açıkça düzenlenmektedir.
15. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca çıkarılan
kanunlar ve alınan meclis kararları yasama işlemlerini oluşturmaktadır. Kanun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tarafından Anayasa’da belirlenen
usullere uyulmak suretiyle yapılan, Cumhurbaşkanınca Resmî Gazete’de
yayımlanan ve meclis kararları dışında kalan işlemlerdir. Meclis kararı ise
Türkiye Büyük Millet Meclisinin, yapısına ve iç işleyişine yönelik veya yürütme
ve yargı organlarıyla olan ilişkilerine dair kanun dışında yaptığı işlemlerdir.
16. Bireysel
başvuru yolu, bireylerin maruz kaldığı temel hak ihlallerinin tespitini yapan
ve tespit edilen ihlalin ortadan kaldırılması için etkin araçları içeren
anayasal bir güvencedir. Bu güvence kapsamında, bireylere doğrudan yasama
işleminin iptalini isteme yetkisi tanınmamıştır.
17. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuru yolu, kamusal bir düzenlemenin soyut biçimde Anayasa’ya
aykırılığının ileri sürülmesini sağlayan bir yol olarak kabul edilemez.
18. Bir yasama işleminin, temel hak ve özgürlüğün ihlaline
neden olması durumunda, bireysel başvuru yoluyla doğrudan yasama işlemine değil
ancak yasama işleminin uygulanması mahiyetindeki işlem, eylem ve ihmallere
karşı başvuru yapılabilecektir. Bu şekilde bireysel başvuru yolunun
kullanılabilmesi için söz konusu işlem, eylem ve ihmallere karşı varsa
başvurulabilecek kanun yollarının da daha öncesinde tüketilmiş olması
gerekmektedir.
19. Başvuru dilekçesinde, 298 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile
2839 sayılı Kanun’un 4. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali
gerektiği iddia edilmiştir. Bireysel başvuru kapsamında, bir yasama işleminin
doğrudan ve soyut olarak Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa
Mahkemesine başvuru yapılamaz.
20. Açıklanan nedenlerle, doğrudan ve soyut olarak yasama
işlemlerinin iptali talebini içerdiği anlaşılan başvurunun “konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Başvurunun, “konu bakımından
yetkisizlik” nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama
giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
5/3/2013 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.