TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GAZİ KUTLUAY BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2012/321)
|
|
Karar Tarihi: 4/11/2014
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Recep ÜNAL
|
Başvurucu
|
:
|
Gazi KUTLUAY
|
Vekili
|
:
|
Av. Ferhat AKAR
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, hakkında
yürütülen ceza davasının makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 17/10/2012
tarihinde Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde, belirlenen eksiklikler
tamamlatılmış ve Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü
Komisyonunca, 13/3/2013 tarihinde, başvurunun kabul
edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. İkinci Bölüm tarafından 24/7/2013 tarihinde yapılan toplantıda başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin görüş
için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular 30/7/2013 tarihinde Bakanlığa bildirilmiştir.
Bakanlığın yazılı görüşü 30/9/2013 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunulmuştur.
6. Bakanlık görüş yazısı,
başvurucuya 23/10/2013 tarihinde bildirilmiştir.
Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanlarını 5/11/2013
tarihinde sunmuştur.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvurucu, 1999–2000 yılları
arasında Beykoz (İstanbul) Mal Müdürü olarak görev yapmıştır. Bu dönemde, bağlı
birimlerin bir takım ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla İstanbul Boğaz
Komutanlığı Kadrosuz Satın Alma Komisyonu (Satın Alma Komisyonu) tarafından
alımlar yapılmıştır.
8. Başvurucu, Satın Alma
Komisyonunun çalışmalarına “maliye üyesi”
olarak katılmıştır.
9. İstanbul İkmal Destek
Komutanlığı Stok Malzeme Mal Saymanlığının malzeme alımları ile ilgili
dosyalarının Deniz Teftiş Kurulu Başkanlığınca incelenmesi neticesinde “usulsüzlük, yetki aşımı ve fahiş fiyatlarla malzeme
alımı” yapıldığı ve bu şekilde hazine zararına sebebiyet verildiği
tespit edilmiş olup; 20/8/2001 tarihli yazı ile Kuzey
Deniz Saha Komutanlığından gerekli kanuni işlemlerin yapılmasının istenmesi
üzerine, “2000 adet er dolabı alımı”
ve “beş kalem gıda alımı”
ihalesinde usulsüzlük ve görevi kötüye kullanma eylemlerinin işlendiği şüphesi
ile soruşturma açılmıştır.
10. “Er dolabı alımı” ile ilgili ihale hakkında 11/12/2001 tarih ve E.2001/1263, K.2001/726 sayılı iddianame
ile başvurucu ve diğer kişiler hakkında görevi ihmal suçunu işledikleri iddiası
ile kamu davası açılmıştır.
11. 2/12/1999 tarih ve 4483 sayılı
Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun uyarınca
yürütülen ön inceleme neticesinde, Beykoz Kaymakamlığının 29/5/2002 tarih ve
2002/9 sayılı kararı ile başvurucu hakkında “görevi
kötüye kullanmak” suçunu işlediği iddialarına ilişkin olarak isnat
edilen suçların sübut bulmadığı gerekçesi ile “soruşturma
izni verilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir. Yine Beykoz
Kaymakamlığının 14/11/2002 tarih ve 2002/32 sayılı
kararı ile başvurucu hakkında görevi kötüye kullanma suçu olarak nitelendirilen
“İstanbul İkmal Destek Komutanlığı Stok Mal
Saymanlığının malzeme alımındaki usulsüzlük ve bunun neticesinde hazine
zararının oluşması” iddiasına ilişkin olarak isnat edilen suçların
sübut bulmadığı gerekçesi ile “soruşturma
izni verilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.
12. Beykoz Cumhuriyet
Başsavcılığının 18/6/2003 tarih ve H.2003/3331,
K.2003/1288 sayılı kararı ile başvurucu hakkında “görevi kötüye kullanmak” suçundan, soruşturma izni verilmemesi
gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
13. Askeri Mahkemenin 24/12/2004 tarih ve E.2004/30, K.2004/793 sayılı kararı ile
Askeri Savcılığın 11/12/2001 tarih ve E.2001/1263, K.2001/726 sayılı
iddianamesi ile diğer sanıklarla birlikte başvurucu hakkında “suça konu alımlar” ile ilgili olarak “memuriyet görevini ihmal” suçundan kamu
davası açılmasına rağmen, Askeri Mahkemenin suç duyurusu sonrasında suça konu
ihaleyi kazanarak mal teslim ettikleri anlaşılan müteahhitler hakkında Askeri
Savcılığın 19/10/2004 tarih ve E.2004/1409, K.2004/600 sayılı iddianamesi ile “ihaleye fesat karıştırmak suçuna iştirak”
suçundan kamu davası açılmış olduğu da göz önüne alınarak başvurucu ve diğer
sanıklara isnat edilen eylemlerin 1/2/1926 tarih ve 765 sayılı mülga Türk Ceza
Kanunu’nun 205. maddesinde tanımlanan ihaleye fesat karıştırmak suçunu
oluşturduğu kanaatine varılarak, sivil şahıslarla işlenen suça ilişkin sevk
maddesinin de 765 sayılı Kanun’da yer alması sebebiyle 25/10/1963 tarih ve 353
sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesi
gereğince tüm sanıkları yargılama görevinin adli yargı yoluna ait olduğu
gerekçesiyle Askeri Mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın Üsküdar Ağır Ceza
Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
14. Askeri Mahkemenin
görevsizlik kararının bir kısım sanıklar tarafından temyiz edilmesi üzerine
Askeri Yargıtay Üçüncü Dairesinin, 24/5/2005 tarih ve
E.2005/644, K.2005/639 sayılı kararı ile 765 sayılı Kanun’un 205. maddesinde tanımlanan
suçun “maddi menfaat temin etmek”
unsurunun da bulunduğu, gerek iddianamede gerekse görevsizlik kararlarında bu
yönde bir anlatım bulunmamasına rağmen eylemin bu maddeye göre
değerlendirilmesi eleştiri konusu yapılmış, ayrıca iddianamede gösterilmemiş
vakıa ve eylemlerin görevsizlik kararına konu yapılmasının usul ve kanuna
aykırı olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararlarının bozulmasına karar
verilmiştir.
15. Bozma sonrası yargılama
aşamasında, bozma kararı doğrultusunda Askeri Savcılığın 2/3/2006
tarih ve E.2001/1263, K.2001/726 sayılı ek iddianamesi ile başvurucu ve diğer
bir kısım sanıklar hakkında ihaleye fesat karıştırmak suçundan
cezalandırılmaları talep edilmiştir. Askeri Mahkemenin, 28/3/2006
tarih ve E.2006/355, K.2006/145 sayılı kararı ile başvurucu ve diğer sanıkların
eylemlerinin ihaleye fesat karıştırma veya bu suça iştirak suçlarını
oluşturduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.
16. Askeri Yargıtay Üçüncü
Dairesinin 27/11/2007 tarih ve E.2007/2589,
K.2007/2584 sayılı kararıyla, eylemin görevi kötüye kullanma suçunun tanımına
uyduğu gerekçesiyle Askeri Mahkemenin kararı bozulmuştur.
17. Bozma kararı üzerine Askeri
Mahkemenin 28/8/2008 tarih ve E.2008/695, K.2008/741
sayılı kararı ile Askeri Yargıtayın bozma kararına
uyarak eylemin görevi kötüye kullanma suçunun tanımına uyduğu ancak bu suça
ilişkin dava zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile ceza davasının
düşmesine, hazine zararının giderilmesi için kararın, kesinleşmeyi müteakiben
İstanbul Muhakemat Müdürlüğüne gönderilmesine karar
verilmiştir. Başvurucu, soruşturma izni verilmemiş olmasına rağmen hakkında
zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmesi ve hazine zararından sorumlu
tutulmasının hukuka aykırı olduğu gerekçeleri ile bu kararı temyiz etmiştir.
18. Askeri Yargıtay Üçüncü
Dairesinin 14/7/2009 tarih ve E.2009/2086, K.2009/2072
sayılı kararı ile “askeri mahkemelere ve
adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi
halinde, eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç ise, asker
kişiler bakımından da asliye mahkemelerinin görevli olduğu…” ve
görev konusunun kamu düzenine ilişkin bir husus olduğu, yargılamanın her
aşamasında gözetilmesinin gerektiği gerekçeleri ile davanın düşmesine ilişkin
kararın görev yönünden bozulmasına karar verilmiştir.
19. Askeri Yargıtayın
bozma kararına karşı, Askeri Yargıtay Başsavcılığının 31/7/2009
tarih ve E.2009/6273, 2009/78 sayılı itirazı üzerine Askeri Yargıtay Daireler
Kurulunun 24/12/2009 tarih ve E.2009/109, K.2009/128 sayılı kararı ile Askeri
Yargıtay Üçüncü Dairesinin 14/7/2009 tarihli kararının kaldırılmasına, Askeri
Mahkemece muhakeme şartının gerçekleşmemesi nedeniyle hakkında verilmesi
gereken düşme kararının sonuç itibarıyla hukuka uygun olduğu, zamanaşımı gibi
farklı bir gerekçeye dayansa da bu yöndeki kararı temyizde başvurucunun hukuki
menfaati bulunmadığı gerekçeleriyle temyiz taleplerinin reddine oyçokluğuyla
karar vermiştir.
20. Başvurucu, 17/10/2012 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
21. 353 sayılı Kanun’un “Temyiz isteminin kabulü ve reddi” kenar
başlıklı 217. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Askeri Yargıtay, temyiz isteminin süresi içinde
yapılmadığını veya hükmün temyiz edilemez olduğunu veya temyiz edenin buna
hakkı olmadığını görürse, temyiz istemini reddeder.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
22. Mahkemenin 4/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun
17/10/2012 tarih ve 2012/321 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği
düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
23. Başvurucu, Anayasa
Mahkemesine yapmış olduğu bireysel başvurunun Askeri Mahkemenin 28/8/2008 tarih ve E.2008/695, K.2008/741 sayılı kararı ile
sonuçlanan yargılama sürecine ilişkin olduğunu, ceza yargılaması bakımından ilk
açılan davanın izin şartının gerçekleşmemesi sonucunda düşme kararı ile
sonuçlandığını, buna rağmen hakkında ceza davaları açıldığını, ceza mahkemesi
kararında, kararın Muhakemat Müdürlüğüne
kesinleştikten sonra gönderileceği yazılı olmasına rağmen, kesinleşme
beklenmeden gönderilerek mükerrer tazminat davaları açılmasına neden
olunduğunu, soruşturma izninin cezai ve hukuki sorumluluğu kapsadığını, 10
yıldan uzun süren hukuka aykırı davalar nedeniyle makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğini belirterek, maddi ve manevi tazminat taleplerinde
bulunmuştur.
B. Değerlendirme
24. Kabul edilebilirliğe ilişkin
olarak Bakanlık görüş yazısında, 30/3/2011 tarih ve
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası gereğince, Anayasa
Mahkemesinin bireysel başvuruları inceleme yetkisinin zaman bakımından
başlangıcının 23/9/2012 tarihi olduğu, bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem
ve kararların bireysel başvuruya konu olabileceği, başvurucunun şikâyetine esas
dosyanın, 24/12/2009 tarihli Askeri Yargıtay Daireler Kurulu kararı ile
kesinleştiği, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruları inceleme yetkisinin
başladığı tarihte söz konusu yargılamanın sonuçlandırıldığı bildirilmiştir.
25. Başvurucu Bakanlık görüş
yazısına karşı beyan dilekçesinde bir yargısal kararın kesinleşmesine bağlı
hakların kullanılabilmesi için, kesinleşmeye dair karardan bir şekilde hak
sahibinin haberdar olması gerektiğini, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru
bakımından sürenin kararın kesinleşmesinden değil, kesinleşen kararın tefhim
veya tebliğinden itibaren işlemeye başladığını, başvuruya konu kesinleşen
kararın kendisine tefhim veya tebliğ edilmediğini, bu nedenle başvurunun süresi
içerisinde yapıldığını ve Bakanlık görüşünün yerinde olmadığını bildirmiştir.
26. 6216 sayılı Kanun’un geçici
1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve
kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.”
27. Anılan Kanun hükmü uyarınca
Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012
tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve
kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir. Bu açık
düzenleme karşısında, anılan tarihten önce kesinleşmiş nihaî işlem ve kararları
da içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir.
28. Anayasa Mahkemesinin zaman
bakımından yetkisi için kesin bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin
geriye yürür şekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin gereğidir (B. No:
2012/51, 25/12/2012, § 18).
29. Başvurucunun şikâyetine konu
olan ceza davasını sonuçlandıran Askeri Mahkemenin 28/8/2008
tarih ve E.2008/695, K.2008/741 sayılı kararına karşı temyiz başvurusu, Askeri
Yargıtay Daireler Kurulunun 24/12/2009 tarih ve E.2009/109, K.2009/128 sayılı
kararı ile reddedilmiştir. Buna göre, başvuruya konu ceza yargılamasını
sonuçlandıran nihai kararın 23/9/2012 tarihinden önce
kesinleştiği açıktır.
30. Açıklanan nedenlerle,
başvuru konusu kararın bireysel başvuruların incelenmeye başlandığı tarih
olarak belirlenen 23/9/2012 gününden önce kesinleşmiş
olduğu anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik
şartları yönünden incelenmeksizin “zaman
bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle, başvurunun, “zaman bakımından
yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama
giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 4/11/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.