TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET ALİ ÜNLÜ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2012/350)
|
|
Karar Tarihi: 4/11/2014
|
R.G. Tarih-Sayı: 13/1/2015-29235
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin TURAN
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet Ali ÜNLÜ
|
Vekili
|
:
|
Av. İsa ÖZER
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, tutukluluğa
itirazının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 268. maddesi gereğince itiraz
merciine gönderilmemesi ve soruşturma aşamasında karar veren mercilerin
görevsiz ve yetkisiz olması nedeniyle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ile
adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 10/10/2012
tarihinde Nurdağı Sulh Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına
engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci
Komisyonunca 14/4/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine
karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 29/5/2014 tarihinde kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular 29/5/2014 tarihinde Adalet Bakanlığına
bildirilmiştir. Adalet Bakanlığı, görüşünü 15/7/2014
tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.
6. Adalet Bakanlığı tarafından
Anayasa Mahkemesine sunulan görüş başvurucuya 4/9/2014
tarihinde bildirilmiştir. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Nurdağı
Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2012/963 sayılı soruşturma kapsamında “uyuşturucu madde bulundurmak” ve “tarihi eser kaçakçılığı” suçlarını
işlediği şüphesiyle 29/9/2012 tarihinde gözaltına
alınmıştır.
9. Başvurucu, Cumhuriyet
Başsavcılığınca 30/9/2012 tarihinde tutuklama
talebiyle Nurdağı Sulh Ceza Mahkemesine sevk edilmiş, aynı tarihte anılan
Mahkemenin 2012/21 sorgu sayılı kararıyla başvurucunun tutuklanmasına karar
verilmiştir.
10. Başvurucu, tutuklama
kararına karşı 1/10/2012 tarihinde itiraz yoluna
başvurmuş olup, Sulh Ceza Mahkemesinin 1/10/2012 tarih ve Değişik İş 2012/406
sayılı kararı ile itirazın reddine karar verilmiş, başvurucu müdafiinin bu karara itirazı üzerine Nurdağı Asliye Ceza Mahkemesi,
10/10/2012 tarih ve 2012/125 Değişik İş sayılı kararı ile itirazın kesin olarak
reddine karar vermiştir.
11. Başvurucu hakkında Nurdağı
Cumhuriyet Başsavcılığınca “uyuşturucu veya
uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama” suçundan Nurdağı Asliye
Ceza Mahkemesine kamu davası açılmış, Mahkemece, 6/1/2014
tarih ve E.2014/2, K. 2014/6 sayılı kararla görevsizlik kararı verilerek
dosyanın Gaziantep Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
12. Nurdağı Asliye Ceza
Mahkemesinin 6/1/2014 tarih ve E.2014/2, K. 2014/6
sayılı görevsizlik kararının içeriğine göre başvurucu 11/12/2012 tarihinde
tahliye olmuştur.
13. Başvurucu 10/10/2012
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
14. 5271 sayılı Kanun’un 104.
maddesi şöyledir:
“(1) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında
şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir.
(2) Şüpheli veya sanığın tutukluluk hâlinin devamına veya
salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. Ret kararına itiraz
edilebilir.”
15. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu’nun 268. maddesi şöyledir:
“(1) Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm
koymadığı hâllerde 35 inci Maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden
itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya
tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle
yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim
onaylar. 263 üncü Madde hükmü saklıdır.
(2) Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse
kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye
yetkili olan mercie gönderir.
(3) İtirazı incelemeye yetkili merciler aşağıda gösterilmiştir:
a) Sulh ceza hâkiminin kararlarına yapılan itirazların incelenmesi,
yargı çevresinde bulundukları asliye ceza mahkemesi hâkimine aittir.”
16. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu’nun 20. maddesi şöyledir:
“(1) Yetkili olmayan hâkim veya mahkemece yapılan işlemler, sadece
yetkisizlik nedeniyle hükümsüz sayılmaz.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 4/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun
10/10/2012 tarih ve 2012/350 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği
düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
18. Başvurucu, tutukluluğa itirazının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
268. maddesi gereğince itiraz mercii olan Asliye Ceza Mahkemesine
gönderilmediğini ve bu şekilde “ kesin
olmayan kararın zaman yönünden kesinleştirildiğini”, Nurdağı Cumhuriyet
Başsavcılığı ve Sulh Ceza Mahkemesinin yer itibariyle yetkisiz olduklarını, bu
hususun sorgu aşamasında dikkate alınmadığını, ayrıca kararın müdafi yerine
(şüpheliye) başvurucuya tebliğ edildiğini, bu nedenlerle Anayasa’nın 19., 36. ve 37. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
19. Başvurucunun iddialarından
verilen tutukluluk kararı nedeniyle itiraz hakkının elinden alındığı ve
itirazın yetkili olmayan yargı yeri tarafından değerlendirildiği kısmının
özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğine ilişkin olması, soruşturma
makamlarının yetkisiz ve görevsiz olduğu kısmının ise adil yargılanma hakkı
kapsamında olması nedeniyle iki ayrı başlık altında değerlendirilmesi
gerekmektedir.
1. Tutukluluğa İtirazın İtiraz Merciine Gönderilmemesi
İddiası
20. Başvurucu, tutukluluğa
itirazının, itiraz mercii olan Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmeden tutuklama
kararının kesinleştirildiğini iddia etmektedir.
21. Anayasa’nın 19. maddesinin
sekizinci fıkrası şöyledir:
“Her ne sebeple olursa olsun,
hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu
kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak
amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir..”
22. AİHS’in 5. maddesinin (4) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Yakalama veya tutulma yoluyla özgürlüğünden yoksun kılınan
herkes, tutulma işleminin yasaya uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar
verilmesi ve eğer tutulma yasaya aykırı ise, serbest bırakılması için bir
mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.”
23. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve
incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça
dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
24. Anayasa’nın 19. maddesinin
sekizinci ve AİHS’nin 5. maddesinin (4) numaralı fıkraları, her ne sebeple
olursa olsun hürriyeti kısıtlanan kişiye tutuklanmasının kanuniliği hakkında
süratle karar verebilecek ve tutuklama kanuna aykırı ise serbest bırakılmasına
hükmedebilecek bir mahkemeye başvurma hakkı tanımaktadır.
25. Bir suç isnadına bağlı
olarak gerçekleşen tutuklulukla ilgili olarak 5271 sayılı Kanun’un 104. maddesinde,
şüphelinin her aşamada mahkemeden serbest bırakılmasını isteyebileceği, bu
isteğin reddine ilişkin kararlara karşı da itiraz kanun yoluna başvurabileceği
belirtilmiştir. Aynı kanunun 268. maddesinde ise, tutuklama kararları da dahil her türlü mahkeme kararlarına karşı itirazın mümkün
olduğu, bu itirazın ne şekilde yapılacağı ve hangi sürede nereye yapılması
gerekeceği ayrıntılı bir biçimde hüküm altına alınmıştır.
26. Somut olayda, başvurucu
Nurdağı Sulh Ceza Mahkemesinin 30/9/2012 tarihli kararıyla
tutuklanmış ve başvurucunun 1/10/2012 tarihli itirazı merciince reddedilerek
tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir. Başvurucunun itirazı üzerine
Mahkemece dosya Nurdağı Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmiş, Asliye Ceza
Mahkemesi ise, 10/10/2012 tarihli kararıyla itirazın
kesin olarak reddine karar vermiştir. Dolayısıyla başvurucu tarafından iddia
edilen tutukluluğa itirazın itiraz mercii olan Asliye Ceza Mahkemesine
gönderilmediği ve incelenmediği iddiasının gerçekle uyumlu olmadığı anlaşılmıştır.
27. Açıklanan nedenlerle,
başvurucu tarafından ileri sürülen bu iddianın “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle başvurunun kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiği İddiası
28. Başvurucu, soruşturma
makamlarının yetkisiz ve görevsiz olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının
ihlal edildiğini iddia etmektedir.
29. Anayasa’nın 36. maddesinin
birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile
adil yargılanma hakkına sahiptir.”
30. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
“Başvuruda bulunabilmek için
olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”
31. 6216 sayılı Anayasa Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
32. Anılan Anayasa ve Kanun hükümleri uyarınca Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru, “ikincil
nitelikte bir kanun yolu” olup bu yola başvurulmadan önce kural
olarak olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.
33. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm
organlarının uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun davranılmadığı
takdirde, ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari mercilere ve derece
mahkemelerine başvurulmalıdır.
34. Bireysel başvurunun ikincil
niteliği gereği, başvurucunun, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği
iddialarını öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine usulüne
uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtları zamanında bu
mercilere sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için
gerekli özeni göstermiş olması gerekir. Bu şekilde olağan denetim
mekanizmaları önünde ileri sürülüp takip edilmeyen temel hak ve özgürlüklerin
ihlaline ilişkin iddialar, Anayasa Mahkemesi önünde bireysel başvuru konusu
yapılamaz (B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
35. Başvurucu hakkında “2863
Sayılı Kanuna Aykırılıktan” Nurdağı Cumhuriyet Başsavcılığınca
soruşturma yürütülmüş, yürütülen soruşturma kapsamında Nurdağı Sulh Ceza
Mahkemesinin 30/9/2012 tarih ve 2012/21 Sorgu sayılı
kararıyla tutuklanmış, itiraz üzerine Nurdağı Asliye Ceza Mahkemesinin
10/10/2012 tarih ve 2012/125 değişik iş sayılı kararıyla itirazın kesin olarak
reddine karar verilmiştir
36. Başvurucunun soruşturmaya konu olayın
İslâhiye ilçesinde meydana geldiği ve bu nedenle soruşturma yapma görev ve
yetkisinin bu yer Cumhuriyet Başsavcılığına ait olmasına rağmen, soruşturmanın
Nurdağı Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmesi ve sorgu işleminin aynı yer Sulh
Ceza Mahkemesince yapılması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasının, yargılamanın henüz sonuçlanmamış olması nedeniyle derece
mahkemeleri önünde ileri sürülme imkânı bulunduğundan, yargılama süreci sona
ermeden Anayasa Mahkemesince incelenmesi, bireysel başvuru yolunun ikincilliği
ilkesi gereği mümkün değildir. Dolayısıyla, bu şikâyet bakımından olağan kanun yolları
tüketilmemiştir.
37. Açıklanan nedenlerle, başvurunun, bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “başvuru yollarının tüketilmemesi” nedeniyle kabul
edilemezliğine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
Başvurunun,
A. Tutukluluğa
ilişkin şikâyetler yönünden “açıkça
dayanaktan yoksun olması”,
B. Görev ve yetkisizlik şikâyetleri yönünden “başvuru yollarının tüketilmemiş olması”
nedenleriyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
4/11/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.