TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
TUFAN ŞAHİN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2012/799)
|
|
Karar Tarihi: 26/3/2013
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Mehmet ERTEN
|
|
|
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Zühtü ARSLAN
|
Raportör
|
:
|
Muharrem İlhan KOÇ
|
Başvurucu
|
:
|
Tufan ŞAHİN
|
Vekili
|
:
|
Av. Sevgi DUTAR
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, taksirle yaralama isnadıyla yargılandığı davada
Küçükçekmece 3. Sulh Ceza Mahkemesince verilen adli para cezasına ilişkin
mahkûmiyet kararının kesin olması nedeniyle hak arama hürriyetinin ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 19/11/2012 tarihinde
Küçükçekmece 3. Sulh Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir
eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca, başvurunun karara bağlanması
için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü’nün 33. maddesinin (3) numaralı
fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. 25/1/2011 günü başvurucunun sevk ve idaresindeki araçla başka bir aracın
karıştığı trafik kazası nedeniyle, diğer araç sürücüsü kemik kırılmasına neden
olacak şekilde yaralanmıştır.
6. Başvurucu hakkında, taksirle yaralama suçundan Küçükçekmece 3.
Sulh Ceza Mahkemesine 24/2/2011 tarih ve 2011/4227
sayılı iddianameyle kamu davası açılmıştır.
7. Başvurucu, Küçükçekmece 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 19/10/2012 tarih ve E.2011/700, K.2012/2456 sayılı
kararıyla, 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesinin
(1) numaralı fıkrası ve (2) numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca 2.240 TL
adli para cezasına kesin olarak mahkûm edilmiştir.
B. İlgili Hukuk
8. 5237 sayılı Kanun’un 89.
maddesinin (1) numaralı fıkrası ve (2) numaralı fıkrasının (b) bendi şöyledir:
“(1)
Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama
yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya
adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2)
Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
…
b)
Vücudunda kemik kırılmasına,
…
Neden
olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.”
9. 23/3/2005 tarih ve 5320 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 31/3/2011
tarih ve 6217 sayılı Kanun ile eklenen geçici 2. maddesi şöyledir:
“ Bölge
adliye mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından çevrilenler hariç
olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk
Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna
başvurulamaz.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
10. Mahkemenin 26/3/2013 tarihinde yapmış
olduğu toplantıda, başvurucunun 19/11/2012 tarih ve 2012/799 numaralı bireysel
başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
11. Başvurucu, hakkında verilen adli para cezasına ilişkin
mahkûmiyet hükmünün kesin olduğunu, bu hükme karşı kanun yoluna
başvuramadığını, bunun hak arama özgürlüğünü sınırladığını, bir karara karşı
itiraz hakkını da içeren savunma hakkının daraltılması sonucunu doğurduğunu,
ceza adalet sisteminde “önemsiz sayılabilecek suçlar” kategorisi oluşturmanın
hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığını belirterek, Anayasa’nın 36. ve 40. maddelerinde tanımlanan hak arama
hürriyeti, adil yargılanma ve etkili başvuru
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve bu ihlalin kaldırılmasını veya
tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
12. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes,
meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı
veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
13. Anayasa’nın 141. maddesinin son fıkrası şöyledir:
“Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması,
yargının görevidir.”
14. Anayasa’nın 142. maddesi şöyledir:
“Mahkemelerin
kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla
düzenlenir.”
15. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve
incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Mahkeme,
…açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
16. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı
organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak
da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Maddeyle
güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği
taşımasının ötesinde, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde
yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden
birisidir.
17. Anayasa’nın tüm maddeleri aynı etki ve değerde olup, aralarında
bir üstünlük sıralaması bulunmadığından, uygulamada bunlardan birine öncelik
tanımak olanaklı değildir. Bu nedenle, kimi zaman zorunlu olarak birlikte
uygulanan iki Anayasa kuralından biri, diğerinin sınırını oluşturabilmektedir.
18. Hak arama özgürlüğü Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenmiş ve
anılan maddede hak arama hürriyeti için herhangi bir sınırlama nedeni
öngörülmemiş ise de, Anayasa’nın, mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri,
işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceğini öngören 142. ve
davaların mümkün olan süratle sonuçlandırılmasını ifade eden 141. maddelerinin,
hak arama hürriyetinin kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği
açıktır.
19. Anayasa’da, “mahkemelerin
kuruluşunun, görev ve yetkilerinin, işleyişinin ve yargılama usullerinin”
kanunla düzenlenmesi öngörülmüştür. Buna göre, usul kanunlarının Anayasa’ya
uygun olmak koşuluyla düzenlenmesi kanun koyucunun takdirine bırakılmıştır.
Anayasa’da tüm mahkeme kararlarının temyiz edilebilmesi hakkını içeren bir
kurala yer verilmemiştir.
20. Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Türkiye
tarafından imzalanan ancak henüz onaylanmayan Ek 7 nolu
protokolünün “Cezai konularda iki dereceli
yargılanma hakkı”nı
düzenleyen 2. maddesinde “az önemli suçlar”
yönünden bu hakka istisna getirilebileceği düzenlenmektedir.
21. Ceza adalet sistemi üzerinde sonuçları dikkate alındığında “az önemli suçlar”
kategorisi içerisinde mütalaa edilmesi mümkün suçlar yönünden temyiz sınırı
öngörülmesinin ve kanunda belirlenen sınırının, adalet duygusunu rencide edecek
veya hukuk devleti kavramıyla bağdaşmayacak sonuçlara yol açacak boyutta
bulunmaması nedeniyle anayasal hakları ihlal etmediği açıktır. (Anayasa
Mahkemesinin 23/7/2009 tarih ve E.2006/65, K.2009/114
sayılı kararı).
22. Açıklanan nedenlerle, başvurunun diğer kabul edilebilirlik
şartları yönünden incelenmeksizin, “açıkça
dayanaktan yoksunluk” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Başvurunun, “açıkça dayanaktan yoksunluk” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama
giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 26/3/2013 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.