TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ALİ GÜRSOY BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2012/833)
|
|
Karar Tarihi: 26/3/2013
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Mehmet ERTEN
|
|
|
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Zühtü ARSLAN
|
Raportör
|
:
|
Muharrem İlhan KOÇ
|
Başvurucu
|
:
|
Ali GÜRSOY
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, Sivas 3. Asliye Ceza Mahkemesinde
resmî belgede sahtecilik suçundan yargılandığı davada eksik inceleme
neticesinde hakkında hapis cezasına hükmedilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 16/11/2012 tarihinde Sivas 3. Asliye Ceza Mahkemesi vasıtasıyla
yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde
Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca, başvurunun karara bağlanması
için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü’nün 33. maddesinin (3) numaralı
fıkrası uyarınca kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar
verilmiştir.
III. OLAYLAR VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu 24/4/2004 tarihinde Sivas
ilinde bulunan bir tüketim kooperatifini yönetim kurulu başkanı olarak temsile
yetkili kılınmış, bu yetki 28/10/2006 tarihinde sona etmiştir.
6. Başvurucu hakkında, 20/11/2006 keşide
tarihli çeki kooperatifi temsil yetkisinin olmadığı dönemde düzenlediği iddiasıyla
Sivas 3. Asliye Ceza Mahkemesinde resmî
belgede sahtecilik suçundan kamu davası açılmıştır.
7. Sivas 3. Asliye Ceza Mahkemesi 18/9/2012 tarih ve E.2012/93, K.2012/616 sayılı kararıyla
başvurucunun resmi belgede sahtecilik suçundan hapis cezasıyla
cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermiştir.
8. Bu karara yapılan itiraz ise Sivas
2. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/10/2012 tarih ve 2012/560
Değişik İş sayılı kararıyla reddedilmiş ve karar kesinleşmiştir.
B. İlgili Hukuk
9. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Resmi belgede sahtecilik” başlıklı 204.
maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, … kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.”
10. 5237 sayılı Kanun’un “Resmi
belge hükmünde belgeler” başlıklı 210. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Özel belgede sahtecilik suçunun konusunun,
emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, … olması
halinde, resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümler uygulanır”
11. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinin
(1) numaralı fıkrası şöyledir:
“…Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı,
mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı,
hükümdür.”
12. 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinin (5), (6), (8), (10), (11)
ve (12) numaralı fıkraları şöyledir:
“(5) …
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir
hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.”
“(6) …
Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar
verilmez.”
“(8)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş
yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur.
…
Denetim
süresi içinde dava zamanaşımı durur.”
“(10)
Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik
tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri
bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
(11) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç
işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı
davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. …”
“(12)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 26/3/2013 tarihinde yapmış
olduğu toplantıda, başvurucunun 16/11/2012 tarihli ve 2012/833 numaralı
bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
14. Başvurucu, resmî belgede sahtecilik iddiasıyla
yargılandığı davada, temsile yetkili
olduğu kooperatif adına ileri tarihli keşide
ettiği çekin, görevi devrettikten sonraki dönemde düzenlenmiş kabul edilip,
eksik incelemeyle resmî belgede sahtecilik suçundan hakkında ceza tayin
edildiğini belirterek Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve yeniden yargılanma talebinde
bulunmuştur.
B. Değerlendirme
15. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle
yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil
yargılanma hakkına sahiptir.”
16. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası
şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve
özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin
kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine
başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş
olması şarttır.”
17. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve
özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf
olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal
edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”
18. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve
incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Mahkeme, …açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemezliğine karar verebilir.”
19. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması,
sanığa yüklenen suça ilişkin yargılama sonunda cezaya hükmedilmesi hâlinde,
hükmün açıklanmasının belirli koşulların gerçekleşmesine bağlı olarak
ertelenmesi anlamına gelmektedir. Kanunda belirtilen koşulların gerçekleşmesine
karşın, sanığın kabul etmemesi hâlinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verilemeyeceği 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinin (6) numaralı
fıkrasının son cümlesinde ifade edilmektedir. Bu kapsamda sanığın, yargılamanın
hukuki kesinliği ifade eden bir hükümle sonuçlanmasını ya da cezaya hükmedilmesi
durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını tercih etme imkânı
bulunmaktadır.
20. 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesine göre,
yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis ya
da adli para cezası ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar
verilebilir. Anılan maddenin (5) numaralı fıkrasında, hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasının, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç
doğurmamasını ifade ettiği belirtilmektedir. Öte yandan, aynı Kanun’un 223. maddesinin
(1) numaralı fıkrasında ifade edilen hüküm niteliğindeki kararlar arasında
hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı sayılmamaktadır.
21. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması
kararı, yargılamayı hükümle sonuçlandıran bir karar niteliğinde olmayıp, ceza
yargılamasını sona erdiren düşme nedenlerinden birisidir. 5271 sayılı Kanun’un
231. maddesinin (10) ve (11) numaralı fıkralarında belirtildiği üzere, denetim
süresi içinde kasıtlı yeni bir suç işlenmediği takdirde açıklanması geri
bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesine, denetim süresi içinde
kasıtlı yeni bir suç işlenmesi hâlinde hükmün açıklanmasına karar verilir.
22. Aynı maddenin (12) numaralı fıkrasında,
hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz kanun yoluna
başvurulabileceği düzenlenmiştir. Bununla birlikte, denetim süresi içinde
kasıtlı yeni bir suç işlenmesi hâlinde hükmün açıklanmasıyla veya bu süre
içinde kasıtlı yeni bir suç işlenmemesi hâlinde düşme kararıyla yargılama nihai
olarak sona erdiğinde, hüküm niteliği olan bu kararlara karşı kanun yoluna
başvurulabilir ve esasa ilişkin itirazlar bu aşamada ileri sürülebilir.
23. Somut olayda başvurucu, yargılama sonunda
hakkında beraat kararı verilmemesi hâlinde lehe hükümler kapsamında hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Yargılama
sonunda eksik incelemeye dayalı olarak verilen mahkûmiyet kararının temel
hakları ihlal ettiği iddiası, başvurucunun talebi üzerine hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verilmiş olması ve temyiz yoluna başvurmayı mümkün
kılan bir karar verilmesini başvurucunun tercih etmediği
dikkate alındığında dayanaktan yoksun görünmektedir.
24. Açıklanan nedenlerle, hükmün açıklanmasının
geri bırakılması kararı kapsamındaki mahkûmiyet kararının eksik incelemeye
dayanması nedeniyle ihlal oluşturduğuna ilişkin başvurunun, diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksunluk” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Başvurunun
“açıkça dayanaktan yoksunluk” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 26/3/2013 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.