TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ALİ CAN İSTER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/1216)
|
|
Karar Tarihi:18/2/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Bahadır
YALÇINÖZ
|
Başvurucu
|
:
|
Ali Can
İSTER
|
Vekili
|
:
|
Av. Kaan
MUMCUOĞLU
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, astsubaylıktan subaylığa geçiş mülakat sınavında
başarısız sayılmaya ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada yargılamanın
sağlıklı ve yeterli hukuki denetim yapılmadan sonuçlandırıldığı belirtilerek
Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/2/2013 tarihinde Anayasa
Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil
edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Başkanlığının 31/10/2013
tarihli kararı ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 72.
maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı 13/10/2015tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik
ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 4/12/2015tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.
6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş
15/12/2015tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın
görüşüne karşı beyanlarına 28/12/2015 tarihinde ibraz
etmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu Kara Kuvvetleri Komutanlığında astsubay olarak
görev yapmaktadır. Subaylığa geçiş yazılı sınavında başarılı olmuş, 2/2/2012 tarihinde yapılan mülakat sınavında ise 60,857 puan
alarak başarısız sayılmıştır.
9. Başvurucu tarafından başarısız sayılmaya ilişkin işlemin
iptali istemiyle açılan davada, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) Üçüncü
Dairesi 4/10/2012 tarihli ve E.2012/768, K.2012/1919
sayılı kararıyla davanın reddine karar vermiştir. Kararın ilgili kısımları
şöyledir:
“Mülakatın adaya göre
değişen, yeterli bir zaman içerisinde bir oturum ile adayın geçmişi, kişiliği,
psikolojik yapısı, kendini ifade edebilme yeteneği ve askerlik mesleğine ön
yeterliliğin tespiti gibi konuların değerlendirildiği planlı bir görüşme
olduğu, adayda bulunması gereken ve testlerle ortaya çıkarılması mümkün olmayan
niteliklere, adayın sahip olma durumunu tespit etmek maksadıyla, mülakat kurulu
ile aday arasında yüz yüze, sözlü iletişim şeklinde, soru ve cevap yöntemi
uygulanarak gerçekleştirildiği, Mülakat komisyonu tarafından yapılan mülakat
sınavında adayların Cumhuriyetin Temel Değerlerine ve Atatürkçü Düşünce
Sistemine Bağlılığı. Fiziki Yapı ve Genel
Görünüş, Türkçenin Doğru Kullanımı ve Konuşma Düzgünlüğü, Aile Yapısı, Askeri
kurallara yatkınlığı Bireysel Eğilim ve Özellikli Davranışlar, Öz Disiplin ve
Psikolojik Dengesi üzerinden değerlendirildiği, mülakat sınavının sözlü sınav
niteliğinde olmadığı ve adayların bilgi seviyelerinin değerlendirilmediği,
değerlendirme kriterlerinin subaylarda bulunması gerekli görülen kişilik
özelliklerinden oluştuğu, mülakat komisyonunun Personel Başkanlığından bir
general, Per.Tem.Mrk.K., Pl, ve Ynt.D.Bşk.lığından bir
üye, Per. İşl.D.Bşk.lığından
bir üye, Tyn.D.Bşk.lığından bir üye, Per.Tem.Mrk.lığından bir üye ve bir psikolog/rehberlik ve
danışmanlık öğretmeni olmak üzere olmak üzere toplam yedi subay üyeden
oluştuğu, üyelerin subay statüsünde ve aralarında hiyerarşik görev
bağlantısının bulunmadığı, mülakat kurulu değerlendirilmesinin kişilik
değerlendirme testi sonuçları, aday dosyası, adli sicil, KİHBİ raporları, aday
tanıma ve değerlendirme kurulu ve değerlendirme sonuçları, adayla yapılan
mülakat ve diğer bilgilerin değerlendirmesi ile oluşturulduğu, değerlendirmenin
100 puan üzerinden yapıldığı, Kurul üyelerinin adaya mülakat kurulu
değerlendirme formunda yazılı puan değerleri üzerinden ayrı ayrı puan
verdikleri, her üyenin aday hakkında kanaatini açıkladığı ve notunu bağımsız
olarak verdiği, adayın puanların toplamının üye sayısına bölünerek almış olduğu
notun hesaplandığı, 70 baraj puanın altında kalan adaylar ile doğrudan ret
kararı verilecek şart kriterlerinden herhangi birini veya daha fazlasını
karşılamadığı anlaşılan adayların elendiği anlaşılmaktadır.
İdarenin kanunlarla tevdi edilen kamu
hizmetini, ancak nitelikli personel eliyle yerine getirebilmesi mümkündür.
Yürütülen kamu hizmetinin niteliğine en uygun personelin belirlenmesi, seçim,
atama ve görevlendirmelerin liyakat esasına göre yapılması ancak doğru çalışan
bir değerlendirme sistemi ile sağlanabilir. Liyakat sisteminin kurulması ve
işletilmesinde bu nedenle diğer birçok kriterin yanı sıra mülakat sınavının
idarece önemli bir kriter olarak kabul edildiği
görülmektedir. Anayasa Mahkemesi 07.02.2007 gün ve E.2005/47
K. 2007/14 sayılı kararında yazılı sınavdan geçerek yeterli hukuk bilgisine
sahip olduğu kabul edilen aday adaylarının meslek için gerekli olan genel ve
fiziki görünüm, intikal ve kavrama yeteneği gibi özelliklerin karşılıklı
görüşme sonucu saptanabileceğinin açık olduğunu, bu nedenle, yazılı yarışma
sınavında başarı gösteren aday adayları arasından en uygun koşulları
taşıyanları seçme olanağı veren mülakatın gerekli görülmesinin ve mülakatta
başarı göstermenin mesleğe kabul aşaması öncesinde adaylık için bir koşul
olarak aranmasının Anayasa'ya uyarlı olduğuna karar vermiştir.
…
Mülakat sınavında
adayların kişisel özelliklerinin değerlendirilmesi, mülakat komisyonu
üyelerince değerlendirmelerin ayrı ayrı puan verilmek suretiyle belirlenmesi,
müteakiben bu değerlendirmelerin birleştirilmesi suretiyle mülakat sınavı
sonucunda adayın puanının ve başarılı ya da başarısız olduğunun yazılı olarak
belirlenmesi, Mülakat Kurulu Kanaat Tutanağında adayda belirlenen eksikliklerin
belirtilmesi nedeniyle tesis edilen işlemin idari yargı yerlerince
denetlenebilir bir idari işlem niteliğinde olduğu, mülakat sınavında adayların
bilgi seviyeleri tespit edilmediğinden mülakat sınavının sesli ve görüntülü
kayıt altına alınmasının uyuşmazlığın çözümünde bir öneminin bulunmaması
nedeniyle zorunlu olmadığı anlaşıldığından mülakat sınavının Anayasanın 2'nci
maddesinde yer verilen Hukuk devleti ilkesine aykırı olmadığı kabul edilmiştir.
Dava konusu
uyuşmazlığı oluşturan mülakat sınavının belirtilen amaç ve niteliği nedeniyle
esas itibariyle bilgi tespitine yönelik sözlü sınavlarına ilişkin yargı
kararlarının uyuşmazlığın çözümünde dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Dava konusu ile benzer olan ve mülakat sınavının iptali istemine
ilişkin uyuşmazlıklarda Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3'üncü Dairesinin 09
Aralık 2004 gün ve E.2003/746 K.2004/1776; 15 Ocak 2009 gün ve E.2008/641
K.2009/81; 17 Eylül 2009 gün ve E.2009/240 K.2009/930; 15 Ekim 2009 gün ve
E.2008/1223 K.2009/1047; 10 Haziran 2010 gün ve E.2010/2 K.2010/718 sayılı
kararları ile davanın reddine karar verilmiştir.
Diğer yandan her adaya uygulanan KKY 51-8 (A)
Karar Kuvvetleri Komutanlığı Mülakat Yönergesi ile mülakat komisyonuna geniş
bir takdir yetkisinin verildiği görülmektedir. Ancak takdir yetkisinin sınırsız
olmadığı, kamu hizmetinin verimliliği, etkinliği ve kamu yararı ile kişisel
yarar arasında bir denge kurulması zorunluluğu, bu hak ve yetkinin sınırını
oluşturmaktadır. Takdir yetkisinin idarece takip edilen amaca uygun olarak
keyfilikten ve sübjektif değerlendirmelerden uzak objektif kıstaslara bağlı
kullanılması gerekmektedir. Özellikle Mülakat Komisyonu
üyelerinin birbirlerine yakın not değerlendirmesinde bulundukları ve oybirliği
ile Mülakat Kurulu Kanaat Tutanağında davacıda tespit edilen eksikliklerin
belirtildiği dikkate alındığında takdir yetkisinin takip edilen amaca aykırı
olarak keyfi, taraflı, kişisel ve duygusal değerlendirme yapılarak
kullanıldığına, not takdirinde objektiflikten uzaklaşıldığına dair hiçbir somut
bilgi, belge ve kanıtın bulunmaması nedeniyle davacının mülakat sınavında
başarısız sayılması işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından
davanın reddine karar verilmiştir.”
10. Başvurucunun karar düzeltme talebi de aynı Dairenin 24/1/2013 tarihli ve E.2013/130, K.2013/73 sayılı kararıyla
reddedilmiş ve karar 6/2/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
11. Başvurucu 11/2/2013 tarihinde
bireysel başvuru yapmıştır.
B. İlgili Hukuk
12. 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı
Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 109.
maddesi şöyledir:
“Türk Silâhlı
Kuvvetlerinin ihtiyacı göz önüne alınarak her sene tespit edilecek kontenjan
nispetinde emsali arasında temayüz etmiş en az dört yıl süreli fakülte veya
yüksek okulları bitiren astsubaylar; bağlı olduğu kuvvet komutanlığının,
Jandarma Genel Komutanlığının veya Sahil Güvenlik Komutanlığının teklifi
üzerine kendi sınıflarında veya askerî hâkim sınıfı hariç olmak üzere
öğrenimlerinin ilgilendirdiği ihtiyaç duyulan sınıflarda aşağıdaki şartlarla
teğmen nasbedilirler :
…
Yapılacak seçme sınavlarında başarı
gösterenlerin sıralaması, personelin sınav notu ile almış olduğu madalya, ödül,
takdir, taltif ve cezalar da dikkate alınmak suretiyle yönetmelikle belirtilen
esaslara göre yapılır.
…”
13. 926 sayılı Kanun’un 111. maddesi şöyledir:
“Yukarıda belirtilen hükümlerin tatbik şekli
ve karşılığı bulunmayan sınıfların hangi sınıf ve meslek imtihanlarına tabi tutulacakları,sicillerin ne
şekilde verileceği ve emsalleri arasında temayüz etmiş astsubayların subaylığa nasbedilmelerinde aranacak nitelikler ile seçme
sınavlarının yapılma usul, esas ve şartları Subay Sicil Yönetmeliğinde
gösterilir.”
14. 27/12/1998 tarihli ve 23566 sayılı
Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Subay
Sicil Yönetmeliği’nin 105. maddesi şöyledir:
“Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacı göz önüne
alınarak her sene tespit edilecek kontenjan nispetinde emsali arasında temayüz
etmiş en az dört yıl süreli fakülte veya yüksek okulları
bitiren astsubaylar; bağlı olduğu kuvvet komutanlığının, Jandarma Genel
Komutanlığının veya Sahil Güvenlik Komutanlığının teklifi üzerine, mensubu
oldukları kuvvet komutanlıklarında, Jandarma Genel Komutanlığında veya Sahil
Güvenlik Komutanlığında ve kendi sınıflarında veya askerî hâkim sınıfı hariç
olmak üzere öğrenimlerinin ilgilendirdiği ihtiyaç duyulan sınıflarda aşağıdaki
şartlarda teğmen nasbedilirler:
a) Subaylık için sınava müracaat tarihinde en
az üstçavuş rütbesinde ve astsubay olarak altıncı hizmet yılını tamamlamış,
dokuzuncu hizmet yılını bitirmemiş olmak.
b) Subaylık için sınava müracaat tarihinde
sicil notu ortalaması sicil tam notunun yüzde doksan ve daha yukarısı olmak.
c) Askerî disiplin, tutum ve davranışları,
görevindeki başarısı, meslekî bilgi ve yetenekleri ile genel kültürü bakımından
subaylığa lâyık bulunduğu sıralı sicil üstleri tarafından onanmış olmak.
ç) Yapılacak seçme sınavlarında ve subaylık nosyonu kazandırma eğitiminde başarılı olmak.
Yapılacak seçme sınavlarında başarı
gösterenlerin sıralaması, personelin sınav notu ile almış olduğu madalya, ödül,
takdir, taltif ve cezalar da dikkate alınmak suretiyle bu Yönetmelikle
belirtilen esaslara göre yapılır…”
15. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Mülakat Yönergesi’nin
İkinci Bölüm 1. maddesi şöyledir:
“Mülakat kavramı:
a. Mülakat, adaya güre değişen, yeterli bir zaman içerisinde bir oturum
ile adayın geçmişi, kişiliği, psikolojik yapışı, kendini ifade edebilme
yeteneği ve askerlik mesleğine ön yeterliliğin tespiti gibi konuların
değerlendirildiği planlı bir görüşmedir.
b. Mülakat personel temininde adayda bulunması gereken ve testlerle
ortaya çıkarılması mümkün olmayan niteliklere, adayın sahip olma durumunu
tespit etmek maksadıyla, mülakat kurulu ile aday arasında yüz yüze, sözlü
iletişim şeklinde, soru ve cevap yöntemi uygulanarak gerçekleştirilir.”
16. Aynı Yönerge’nin 6. maddesi
şöyledir:
“a. Değerlendirme (Kara Harp Okuluna ve
Astsubay Meslek Yüksek Okullarına öğretim elemeni temini, muvazzaf subay temini
ile Askeri Lise/Bando Astsb,Haz.Okuluna
öğrenci temini hariç), tüm temin faaliyetlerinde 100 puan üzerinden yapılır.
Kurul üyeleri adaya mülakat kurulu değerlendirme formunda yazılı puan değerleri
üzerinden ayrı ayrı puan verirler. Bu değerlendirme, mülakat kurulu
değerlendirme formunda yer alan her bir alt boyut için çok yetersizden, çok
iyiye doğru olmak üzere yapılır Üyelerin notlarının ortalaması, adayın mülakat
puanını oluşturur. Her üye aday hakkında kanaatini açıklar ve notunu bağımsız
olarak verir.
b. Mülakat sonucu belirlenen 70 baraj puanın altında kalan adaylar ile
doğrudan ret kararı verilecek şart kriterlerinden herhangi birini veya daha
fazlasını karşılamadığı anlaşılan adaylar elenir. Kesin karar kuruluna sevk
edilen adaylardan kurulca uygun bulunanlara geçer not verilir.
c. Kurul üyelerinin bağımsız değerlendirmeleri sonucu verdikleri notlar
bilgisayara kaydedilir Adayın puanların toplamı, üye sayısına bölünerek adayın
almış olduğu not hesaplanır. Mülakat değerlendirme çizelgesi bilgisayar çıktısı
olarak alınır. Karar bölümüne ise adayın aldığı nota göre “kabul veya red” damgası basılır. Adayın sınav kâğıdı başkan ve üyeler
tarafından imzalanıp onaylanır.
ç. Red kararı verilen ve kaybeden her aday
için hukuki bir durumda istifade edilmek üzere kanaat tutanağı tanzim edilir ve
imza altına alınarak muhafaza edilir…”
17. Yönerge ekinde yer alan Mülakat Kurulu Değerlendirme Çizelgesi'nde "Cumhuriyetin
Temel Değerlerine ve Atatürkçü Düşünce Sistemine Bağlılığı"
(Anayasa'nın demokratik, laik ve hukuk devleti ilkelerine bağlılık, Atatürkçü
düşünce sistemine bağlılığı, vatan sevgisi ve tarih bilinci), "Fiziki Yapısı ve Genel Görünüşü"
[kişinin genel görünüşü, fiziki yapısı ve davranışları, tik olmaması, yürüyüşü,
duruşu, tavır ve hareketleri (aşırı rahat, umursamaz, heyecanını kontrol
edemeyen, güven verme durumu, beğenilme ve etkileme gücü (karizma)
vb.], "Türkçenin Doğru Kullanımı ve
Konuşma Düzgünlüğü" [Türkçenin doğru kullanılması, ses tonu,
konuşma düzgünlüğü ve aksanı (artikülasyon), hitabet ve ikna kabiliyeti, anlama
ve kendini ifade etme yeteneği], "Aile
Yapısı" (aile yapısı, ailenin yaşam biçimi ve ilişkileri,
ahlaki değerlere sahip olması, karakter asalet, doğruluk, dürüstlük,
güvenirlik, şeref, namus, vicdan, adalet, sır saklamak), "Askerî Kurallara Yatkınlığı"
(askerlik sevgisi, kurallara uyma, itaatkâr olma, sadakat ve çevresel uyum),
"Adayın Bireysel Eğitim ve Özellikle
Davranışları" (zekâ ve akıl, kendisine güven, cesaret ve
yiğitlik, irade kuvveti, kararlı olma, eleştirel düşünme ve sorun çözme
becerileri, sezgi ve öngörü sahibi olması, genel kültür seviyesi), "Öz Disiplini ve Psikolojik Dengesi"
(öz disiplini ve davranış tutarlılığı, kişisel sorumluluk, istek ve
beklentilerini kontrol edebilme, soğukkanlılığını koruma, dikkat yoğunluğu
korkuları ve psikolojik dengesi) bölümlerine yer verilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 18/2/2016 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu; mülakat sınavının sesli
ve görüntülü kayıt altına alınmasının, mülakatta sorulan soruların ve bunlara
verilen cevapların kaydedilerek puanların açıklanmasının gerektiğini, yargı
kararlarının gerekçeli olmasının esas olduğunu, İdare Mahkemesinin resen tahkik
yapmak yerine kendisinin ileri sürdüğü hususları ispatlamasını beklemesinin,
yapılan denetimin sağlıklı olmadığını ve bu sebeple gerekçenin yetersiz
olduğunu gösterdiğini; işlemin hukuki denetiminin eksik yapıldığını belirterek
Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
ileri sürmüş; tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurunun adil
yargılanma hakkı çerçevesinde incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
21. Bakanlık, başvurucunun Mahkemece delillerin
değerlendirilmesine ilişkin şikâyetlerinin dördüncü derece temyiz türünden olup
olmadığı ile Derece Mahkemesinin delilleri takdirinde açık keyfîlik
bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğini bildirmiştir.
22. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı, hak ihlalinin tespit
edilerek öncelikle yargılamanın yenilenmesine, aksi hâlde tazminata
hükmedilmesine karar verilmesi gerektiğini ifade etmiştir.
23. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi
gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça
dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
25. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında
açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar
verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında
ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
26. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece
mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup
olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece
mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda
bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermesi ve bu
durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal
etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular,
derece mahkemesi kararları bariz takdir hatası veya açık keyfîlik
içermedikçe Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati
Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013,
§ 26).
27. Anayasa’nın “Hak arama
hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile
adil yargılanma hakkına sahiptir.”
28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile
ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar
konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme
tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak
görülmesini istemek hakkına sahiptir. …”
29. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin meşru
vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya
davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu
belirtilmiştir. Maddede geçen “adil
yargılanma hakkının” kapsamı Anayasa’da açık bir şekilde
düzenlenmediğinden bu hakkın kapsam ve içeriğinin Sözleşme’nin “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6.
maddesi çerçevesinde belirlenmesi gerekir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013,
§ 22).
30. Adil yargılanma hakkı, bireylere dava sonucunda verilen
kararın değil, yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme
imkânı verir. Bu nedenle bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin
şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama sürecinde haklarına
saygı gösterilmediğine, bu çerçevede yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu
deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde
itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı,uyuşmazlığın çözüme
kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği
veya kararın gerekçesiz olduğu gibi mahkeme kararının oluşumuna sebep olan
unsurlardan değerlendirmeye alınmamış eksiklik, ihmal ya da açık keyfîliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması
gerekir (Nadi Karakoç, B. No:
2013/2767, 2/10/2013, § 22).
31. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); Sözleşme ile güvence
altına alınan hak ve yükümlülüklere zarar gelmedikçe mahkemeler tarafından
yapıldığı iddia edilen iç hukuktaki olay ve hukuk hatalarını incelemenin kendi
görevi olmadığını, kararlarında bir yerel mahkemenin şu veya bu şekilde karar
vermesine neden olan unsurlar hakkında değerlendirme yapma yetkisi
bulunmadığını, zira bunun kendisini üçüncü ya da dördüncü derece yargı organı
olarak görmesi anlamına geleceğini ifade etmiştir (Kemmache/Fransa, B. No: 14992/89, 2/11/1993).
Ancak AİHM,iç hukukun yorum
ve uygulamasının, Mahkemenin içtihatları ışığında yorumlanan Sözleşme ilkeleri
ile uyumlu olup olmadığının değerlendirilmesi için kendisinin lüzumlu olduğunu
da belirtmektedir (Scordina/İtalya, B. No:36813/97, 26/3/2006, §§
190, 191).
32. Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel
ilkelerinden biri “belirlilik”tir. Bu ilkeye göre
yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya
ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması,
ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu birtakım
güvenceler içermesi gereklidir. Belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle
bağlantılı olup birey; hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın
veya sonucun bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini
doğurduğunu, bir kesinlik içinde kanundan öğrenebilme imkânına sahip olmalıdır.
Birey, ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörüp davranışlarını
düzenleyebilir. Hukuk güvenliği; kuralların öngörülebilir olmasını, bireylerin
tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de kanuni
düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli
kılar (Abdulhalim Karavil,
B. No: 2013/849, 15/4/2013, § 34).
33. Başvuru konusu olayda başvurucu,
katıldığı mülakat sınavında başarısız sayılması üzerine söz konusu işlemin
iptali istemiyle AYİM’de dava açmış; AYİM, mülakat
sınavında adayların kişisel özelliklerinin değerlendirildiği, Mülakat Komisyonu
üyelerince değerlendirmelerin ayrı ayrı puan verilmek suretiyle yapıldığı,
müteakiben bu değerlendirmelerin birleştirilmesi suretiyle mülakat sınavı
sonucunda adayın puanının ve başarılı ya da başarısız olduğunun yazılı olarak
belirlendiği, Mülakat Kurulu Kanaat Tutanağı'nda
adayda belirlenen eksikliklerin belirtilmesi nedeniyle tesis edilen işlemin
idari yargı yerlerince denetlenebilir bir idari işlem niteliğinde olduğu,
mülakat sınavında adayların bilgi seviyeleri tespit edilmediğinden mülakat
sınavının sesli ve görüntülü olarak kayıt altına alınmasının uyuşmazlığın
çözümünde bir öneminin bulunmaması nedeniyle zorunlu olmadığı, Karar Kuvvetleri
Komutanlığı Mülakat Yönergesi ile Mülakat Komisyonuna geniş bir takdir
yetkisinin verildiği ancak takdir yetkisinin sınırsız olmadığı, kamu hizmetinin
verimliliği, etkinliği ve kamu yararı ile kişisel yarar arasında bir dengenin
kurulması zorunluluğunun bu hak ve yetkinin sınırını oluşturduğu, takdir
yetkisinin idarece takip edilen amaca uygun olarak keyfîlikten
ve sübjektif değerlendirmelerden uzak objektif kıstaslara bağlı kullanılması
gerektiği, özellikle Mülakat Komisyonu üyelerinin birbirlerine yakın not
değerlendirmesinde bulundukları ve oybirliği ile Mülakat Kurulu Kanaat Tutanağı'nda başvurucuda tespit edilen eksikliklerin
belirtildiği gerekçesiyle takdir yetkisinin amaca aykırı olarak keyfî, taraflı,
kişisel ve duygusal değerlendirme yapılarak kullanıldığına, not takdirinde
objektiflikten uzaklaşıldığına dair hiçbir somut bilgi, belge ve kanıtın
olmadığı; başvurucunun mülakat sınavında başarısız sayılması işleminde bu
nedenlerle hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar
vermiştir.
34. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları
incelendiğinde davanın konusunun, başvurucunun katıldığı mülakat sınavında
başarısız sayılması işleminin iptali istemi olduğu, bu kapsamda iddiaların özünün
derece Mahkemesi tarafından delillerin ve mevzuatın değerlendirilmesinde ve
yorumlanmasında isabet olmadığına, esas itibarıyla yargılamanın sonucunun
hukuka aykırılık teşkil ettiğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
35. Davranış ve düşüncelere ilişkin bilgi edinme amacıyla bir
kişiyle yapılan mülakat; yazılı sınavı tamamlayıcı nitelikte olup liyakati
ölçmek, adayın mesleğe uygun yeteneğe ve kültürel birikime sahip olup
olmadığını belirlemek amacıyla yapılmaktadır. Bu kapsamda yapılacak bir
mülakatın nesnel olduğunun kabul edilebilmesi için ne şekilde uygulanacağına
ilişkin hususları ve değerlendirme esaslarını içeren bir yöntemin düzenlenmesi
gerekmektedir (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun28/12/2013 tarihli ve
E.2009/1089, K.2013/730 kararı).
36. Subaylığa geçişe ilişkin olarak yukarıda yer verilen mevzuat
uyarınca mülakatın adaya göre değişen, yeterli bir zaman içinde gerçekleşen bir
oturum ile adayın geçmişi, kişiliği, psikolojik yapısı, kendini ifade edebilme
yeteneği ve askerlik mesleğine ön yeterliliğin tespiti gibi konuların
değerlendirildiği planlı bir görüşme olduğu; adayda bulunması gereken ve
testlerle ortaya çıkarılması mümkün olmayan niteliklere adayın sahip olma
durumunu tespit etmek maksadıyla Mülakat Kurulu ile aday arasında yüz yüze,
sözlü iletişim şeklinde soru ve cevap yöntemi uygulanarak mülakatın
gerçekleştirildiği; mülakatın sözlü sınav niteliğinde olmadığı ve adayların
bilgi seviyelerinin değerlendirilmediği, değerlendirme kriterlerinin
subaylarda bulunması gerekli görülen kişilik özelliklerinden oluştuğu, mülakat
komisyonunun bir psikolog/rehberlik ve danışmanlık öğretmeni olmak üzere olmak
üzere toplam yedi subay üyeden oluştuğu, üyelerin subay statüsünde olduğu ve
aralarında hiyerarşik görev bağlantısının bulunmadığı, Mülakat Kurulu
değerlendirilmesinin yüz puan üzerinden yapıldığı, Kurul üyelerinin adaya
Mülakat Kurulu Değerlendirme Formu'nda yazılı puan
değerleri üzerinden ayrı ayrı puan verdikleri, her üyenin aday hakkında
kanaatini açıkladığı ve notunu bağımsız olarak verdiği, adayın puanları
toplamının üye sayısına bölünerek almış olduğu notun hesaplandığı, 70 baraj
puanın altında adayların elendiği anlaşılmakla mülakatın yapılışına ve
değerlendirme şekline ilişkin ölçütler belirlenmiştir.
37. Bu durumda başvurucunun belirli bir kesinlik içinde
mülakatın yapılış şeklini, puanlamasını, başarı ve sonuç değerlendirmesini
öngörebildiği, buna göre davranışlarını tanzim edebildiği, dolayısıyla hukuki
güvenliğe aykırı bir durumun bulunmadığı anlaşılmaktadır.
38. Sonuç olarak başvurucu, yargılama
sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşler hakkında bilgi sahibi
olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı
tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına
ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece
mahkemesi tarafından dinlenmediğine veya kararın gerekçesiz olduğuna ilişkin
bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi mahkemenin kararında bariz takdir hatası
veya açık keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da
tespit edilmemiştir.
39. Diğer taraftan mülakatta başarısız sayılma işlemine ilişkin
iddiaların incelendiği Ulaş Yılmaz (B.
No: 2013/2841, 4/11/2015) başvurusunda da Anayasa
Mahkemesince benzer yönde karar verilmiş olup bu başvuru bakımından farklı
karar verilmesini gerektiren bir husus bunmamaktadır.
40. Açıklanan nedenlerle başvurucu tarafından ileri sürülen
iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, Derece Mahkemesi kararının
bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik de
içermediği anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları
yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
18/2/2016tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi