TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ALİ KUTSAL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/1474)
|
|
Karar Tarihi: 3/4/2014
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Zühtü ARSLAN
|
Raportör
|
:
|
Bahadır YALÇINÖZ
|
Başvurucu
|
:
|
Ali KUTSAL
|
Vekili
|
:
|
Av. Yahya Kazım ZABUNOĞLU
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, açtığı tazminat
davasının reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 20/2/2013
tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari
yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel bir
eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci
Komisyonunca, 26/11/2013 tarihinde, kabul
edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, Süleyman Demirel
Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı olarak görev yapmakta iken kendisine yönelik “Yönetim Görevinden Ayırma” cezası
uygulanmasına ilişkin 8/3/2002 tarih ve 4 oturum
sayılı Yüksek Disiplin Kurulunun işlemi hakkında Antalya 1. İdare Mahkemesinde
yürütmeyi durdurma talepli iptal davası açmış, Mahkeme 14/11/2002 tarih ve
E.2012/1217 sayılı kararı ile Yüksek Disiplin Kurulu kararında cezanın
verilmesi veya verilmemesi doğrultusunda kullanılan oyların kararda yer
almadığı, karara katılmayan üyelerin görüşlerinin karara yazılmadığı ve bu
üyeler tarafından kararın imzalanmadığı, bu sebeplerle Kurul kararının şekil
şartlarına uymadığı gerekçesiyle yürütmeyi durdurma kararı vermiş, daha sonra
23/9/2003 tarih ve E.2002/1217, K.2003/999 sayılı kararı ile işlemin iptaline
ve mahrum kalınan parasal hakların en yüksek yasal faizi ile birlikte
hesaplanarak başvurucuya ödenmesine hükmetmiştir.
6. Antalya 1. İdare
Mahkemesince verilen yürütmeyi durdurma kararı üzerine Mahkeme kararında
belirlenen eksiklikler giderilerek başvurucuya 7/3/2003
tarih ve 2003/1 sayılı kararı ile yeniden “Yönetim
Görevinden Ayırma” cezası verilmiştir.
7. Başvurucu tarafından bu
cezanın iptali istemiyle açılan davada Antalya 2. İdare Mahkemesi, 10/3/2004 tarih ve E.2003/482, K.2004/272 sayılı kararı ile
işlemin iptaline karar vermiştir.
8. Antalya 2. İdare
Mahkemesinin kararına karşı davalı idare temyiz yoluna başvurmuş, Danıştay
Sekizinci Dairesi, 11/3/2005 tarih ve E. 2004/3438, K.
2005/1110 sayılı kararı ile başvurucu vekilinin Çankaya Üniversitesinde öğretim
üyesi olarak görev yapması münasebetiyle incelenen davadaki temsil yetkisinin
araştırılması gerekirken ilk derece mahkemesi tarafından eksik inceleme
yapıldığı gerekçesiyle bozma kararı vermiştir.
9. Danıştay Sekizinci
Dairesinin bozma kararına uyan Antalya 2. İdare Mahkemesi 15/12/2005
tarih ve E.2005/739, K.2005/1901 sayılı kararı ile başvurucunun vekilinin
yükseköğretim kurum ve kuruluşlarına karşı dava takip yetkisinin bulunmadığı,
bununla birlikte davayı temsil eden vekile ilişkin Mahkemeye azilname yahut vekaletten çekilme dilekçesi de teslim
edilmediği gerekçesiyle usulüne uygun yeniden dava açılmak üzere 6/1/1982 tarih
ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu uyarınca dilekçe ret kararı
vermiştir.
10. Başvurucu, Antalya 2. İdare
Mahkemesinin dilekçe ret kararı üzerine Mahkemeye 9/2/2006
tarihli yenileme dilekçesi ibraz etmiş, bu sırada Isparta İdare Mahkemesinin
faaliyete geçmesi ve dava konusunun da bu Mahkemenin yetki alanına girmesi
nedeniyle Antalya 2. İdare Mahkemesi yetkisizlik nedeniyle dosyanın Isparta
İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
11. Isparta İdare Mahkemesi, 24/5/2007 tarih ve E.2007/975, K.2007/760 sayılı kararı ile
davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmiştir. Mahkeme
gerekçesi şöyledir;
“ ….. söz konusu cezanın 5525 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu
Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun kapsamında olduğu,
davaya devam edilmesine yönelik 10/7/2006 tarihli iki nüsha dilkeçenin
11/6/2006 tarihinde mahkeme kaydına geçtiği, ancak söz konusu dilekçelerin
imzasız olması nedeniyle geçerli bir talep olarak dikkate alınmasının mümkün
olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; 5525
sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içersinde anılan disiplin cezasına karşı açılan davaya devam
edilmesi yönünde hukuken geçerli bir talep olmadığından 5525 sayılı Kanun
kapsamında olan “Yönetim Görevinden Ayırma” cezasının iptali istemiyle açılan
davanın 5525 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca 5525
sayılı Kanun’un 1. maddesinin 4. fıkrasında yer alan “Disiplin cezalarının affı
ilgililere geçmiş süreler için özlük hakları ve parasal yönden herhangi bir
talep hakkı vermez” hükmü uyarınca dava konusu disiplin cezasının af kapsamında
kalmasının davacıya parasal yönden herhangi bir hak kazandırmayacağı açıktır.
Açıklanan nedenlerle davanın, esası hakkında
karar verilmesine yer olmadığına…”
12. Isparta İdare Mahkemesinin
kararına karşı başvurucu temyiz yoluna başvurmuş ancak Danıştay Sekizinci
Dairesi, 29/12/2008 tarih ve E.2007/6342, K.2008/8631
sayılı kararı ile kararın onanmasına karar vermiş, ardından başvurucunun karar
düzeltme talebi de 17/5/2010 tarih ve E.2009/3681, K.2010/2651 sayılı karar ile
reddedilmiştir.
13. Bunun yanında, başvurucu,
bahse konu disiplin cezalarının iptal edilmesinin ardından Antalya 1. İdare
Mahkemesinde tam yargı davası açmış, Mahkeme, 2/2/2005
tarih ve E.2004/1721, K.2005/95 sayılı kararı ile dava dilekçesinin 2577 sayılı
Kanun’un 3. ve 5. maddelerine uygun hazırlanmadığı gerekçesiyle usulüne uygun
hazırlanmış dilekçelerle her iki disiplin cezasından dolayı uğradığını ileri
sürdüğü zararlar için ayrı dava açılmak üzere dilekçenin reddi kararı
vermiştir.
14. Başvurucu, dilekçe ret
kararı üzerine yeniden dava dilekçesi hazırlamış ve dilekçesinde Antalya 2.
İdare Mahkemesince iptal edilen davalı idare işlemi nedeniyle mahrum kaldığı
20.000,00 TL maddi ve iptal edilen disiplin cezaları nedeniyle 5.000,00 TL
manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
15. Antalya 1. İdare
Mahkemesince dava hakkında yetkisizlik kararı verilmiş ve dava dosyası Isparta
İdare Mahkemesine gönderilmiştir. Isparta İdare Mahkemesi ise 31/1/2008 tarih ve E.2007/274, K.2008/78 sayılı kararı ile
davanın reddine karar vermiştir. Karar gerekçesi şöyledir:
“Bu durumda, davacıya
verilen disiplin cezasının iptali istemiyle açılan davada, Mahkememiz
tarafından davaya devam edilmesi yönünde hukuken geçerli bir talep olmadığı
kanaatine varılarak anılan disiplin cezasının 5525 sayılı Yasa kapsamında
görüldüğü, bu nedenle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı
yolunda karar verildiği ve 5525 sayılı Yasa’nın 1. maddesinin son bendinde,
disiplin cezalarının affının ilgililere geçmiş süreler için özlük hakları ve
parasal yönden herhangi bir talep hakkı vermeyeceği hükme bağlandığından,
davacının maddi ve manevi tazminat isteminin hukuki dayanağı bulunmadığı
kanaatine varılmıştır.”
16. Başvurucu, bu karara karşı
temyiz yoluna başvurmuş, Danıştay Sekizinci Dairesi, 17/4/2012
tarih ve E.2008/7923, K.2012/1757 sayılı kararı ile temyiz talebini
reddetmiştir.
17. Başvurucu tarafından bu
karara karşı yapılan karar düzeltme talebi de aynı Dairenin 9/11/2012
tarih ve E.2012/6957, K.2012/8887 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
18. Karar, başvurucuya 21/1/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
B. İlgili
Hukuk
19. 6/1/1982 tarih ve 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesi şöyledir:
“İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya
tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri
gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu
husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın
tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra
tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 nci
madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.”
20. Aynı Kanun’un 46. maddesi
şöyledir:
“1. Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi
mahkemelerinin nihai kararları, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda temyiz edilebilir.
2. (Değişik:10/6/1994-4001/20 md.)
Özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde,Danıştay
dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarına karşı tebliğ
tarihini izleyen otuz gün içinde Danıştayda temyiz
yoluna başvurulabilir. “
21. Aynı Kanun’un 54. maddesi
şöyledir:
“1. (Değişik birinci cümle: 5/4/1990
- 3622/23 md.) Danıştay dava daireleri ve İdari veya
Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verdikleri kararlar ile bölge
idare mahkemelerinin itiraz üzerine verdikleri kararlar hakkında, bir defaya
mahsus olmak üzere kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş
gün içinde taraflarca;
a) Kararın esasına etkisi olan iddia ve itirazların, kararda
karşılanmamış olması,
b) Bir kararda birbirine aykırı hükümler bulunması,
c) Kararın usul ve kanuna aykırı bulunması,
d) (Değişik: 5/4/1990 - 3622/23 md.) Hükmün esasını etkileyen belgelerde hile ve
sahtekarlığın ortaya çıkmış olması,
Hallerinde kararın düzeltilmesi istenebilir.
2. (Değişik: 5/4/1990 - 3622/23 md.) Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava
Daireleri Kurulları ile bölge idare mahkemeleri, kararın düzeltilmesi isteminde
ileri sürülen sebeplerle bağlıdırlar.
3. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/24 md.)
Kararın düzeltilmesi istekleri esas kararı vermiş olan
daire, kurul ve bölge idare mahkemesince incelenir. Dosyanın incelenmesinde
tetkik hakimliği yapanlar, aynı konunun düzeltme
yoluyla incelenmesinde bu görevi yapamazlar.”
22. 22/6/2006 tarih ve 5525 sayılı
Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında
Kanun’un 2. maddesi şöyledir:
“Bu Kanun kapsamına giren ve 23/4/1999
tarihinden 14/2/2005 tarihine kadar işlenmiş fiillerden dolayı verilmiş olan
disiplin cezalarına karşı bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce idarî
yargı mercilerine başvurmuş olanlardan, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren otuz gün içinde dosyanın bulunduğu yargı merciine müracaat etmek
suretiyle davaya devam etmek istediklerini bildirmeyenlerin davaları hakkında,
görülmekte olan davalarda davayı gören mahkemece, karar temyiz edilmiş ise Danıştayca, karar verilmesine yer olmadığına ve tarafların
yaptıkları masrafların üzerlerinde bırakılmasına karar verilir, vekâlet
ücretine hükmedilmez.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün
içinde davaya devam etmek istediklerini bildirenlerin davalarının görülmesine
devam olunur. Ancak, davanın davacının aleyhine sonuçlanması halinde bu Kanunla
getirilen af hükümleri uygulanır.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
23. Mahkemenin 3/4/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun
20/2/2013 tarih ve 2013/1474 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği
düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
24. Başvurucu, hakkında
uygulanan disiplin cezası nedeniyle uğramış olduğu zararın karşılanması için
açmış olduğu tam yargı davasının reddedildiğini ve bu kararın gerekçesini daha
önce aynı cezai işleme ilişkin olarak hükme bağlanan iptal davasının
oluşturduğunu, ancak iptal davasında, 5525 sayılı Kanun uyarınca davaya devam
etmek istediğine ilişkin dilekçenin imzasız olması nedeniyle esas hakkında
karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm tesis edildiğini, bu hükmün 2577
sayılı Kanun’a açıkça aykırılık teşkil ettiğini, talep dilekçesinin imzasız
olması nedeniyle dilekçenin yenilenmesine karar verilmesi gerekirken usul
hatası yapılarak ve aşırı şekilci bir yaklaşımla anılan kararın alındığını
belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat
talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
25. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1.
maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden
sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel
başvuruları inceler.”
26. Anılan hüküm uyarınca
Anayasa Mahkemesinin yetkisinin zaman bakımından başlangıcı 23/9/2012
tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve
kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir. Anayasa
Mahkemesinin yetki kapsamının anılan tarihten önce kesinleşmiş nihai işlem ve
kararları da içerecek şekilde genişletilmesi mümkün değildir (B. No: 2012/947, 12/2/2013, § 16).
27. 2577 sayılı Kanun'un 12.
maddesinde, ilgililerin haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam
yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi
ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki
kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği
veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden
itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilecekleri, bu halde de
ilgililerin aynı Kanun'un 11. maddesi uyarınca idareye başvurma haklarının
saklı olduğu kuralına yer verilmiştir.
28. Başvuru konusu olayda,
bireysel başvuruya esas olan disiplin cezasına karşı başvurucunun açtığı davada
Antalya 2. İdare Mahkemesi iptal kararı vermiş, kararın temyizi üzerine
Danıştay Sekizinci Dairesi kararı usul yönünden bozmuş, ardından Antalya 2.
İdare Mahkemesinin yetkisizlik kararı vermesi sonrasında davayı Isparta İdare
Mahkemesi görmeye başlamış ve bu sırada yürürlüğe giren 5525 sayılı Kanun’un 2.
maddesi uyarınca disiplin cezasına karşı dava açanların otuz gün içinde davaya
devam etmek istediklerini bildirmeleri gerektiği, aksi halde bu davalar
hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verileceği kural altına
alınmıştır. Isparta İdare Mahkemesinde başvurucunun açtığı iptal davası
devam etmekte iken 5525 sayılı Kanun uyarınca davaya devam edilmesi yönünde
süresi içinde talepte bulunulmuş, ancak dilekçenin imzasız olması nedeniyle
Mahkeme tarafından bu talebin hukuken geçerli bir talep olmadığı kanaatine
varıldığı belirtildikten sonra dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına
kararı verilmiş, bu karar Danıştay tarafından onanmış ve karar düzeltme talebi
reddedilerek 17/5/2010 tarihinde kesinleşmiştir.
29. Başvurucu, disiplin
cezasının iptali istemiyle açtığı dava hakkında verilen iptal kararı sonrasında
(Bu karar Danıştay tarafından bozulmuş ve davayı yeniden gören Isparta İdare
Mahkemesi ise dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı vermiştir)
cezanın uygulanmasından dolayı uğradığını ileri sürdüğü zararın tazmini
istemiyle tam yargı davası açmış, bu dava hakkında Isparta İdare Mahkemesi,
disiplin cezasının iptali istemiyle açılan davaya devam edilmesi yönünde
hukuken geçerli bir talep olmadığı için bu dava hakkında karar verilmesine yer
olmadığına karar verildiğini ve 5525 sayılı Kanun'un 1. maddesinin de disiplin
cezalarının affının ilgililere geçmiş süreler için özlük ve parasal yönden bir
talep hakkı vermediğini belirterek başvurucunun maddi ve manevi tazminat
taleplerini reddetmiştir.
30. Isparta İdare Mahkemesi
maddi ve manevi tazminat davasını reddederken iki gerekçeye yer vermiştir.
Bunlardan ilki disiplin cezasına karşı açılan dava hakkında karar verilmesine
yer olmadığına yönelik karar verilmesi ve ikincisi 5525 sayılı Kanun'un 1.
maddesinin disiplin cezası affının ilgililere özlük ve parasal yönden bir talep
hakkı vermemesidir.
31. Başvurucu ise başvuru
formunda adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia ederken bu iddianın
dayanağı olarak; 5525 sayılı Kanun uyarınca davaya devam etmek istediğine
ilişkin dilekçenin imzasız olması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer
olmadığı yönünde tesis edilen hükmün, 2577 sayılı Kanun’a açıkça aykırılık
teşkil ettiği, talep dilekçesinin imzasız olması nedeniyle dilekçenin
yenilenmesine karar verilmesi gerekirken usul hatası yapılarak ve aşırı şekilci
bir yaklaşımla anılan kararın alındığı hususlarıdır.
32. Görüldüğü üzere başvurucunun
ihlal iddiasının dayanağı, disiplin cezasının iptali istemiyle açılan davada
verilen kararın gerekçesinden kaynaklanmaktadır. Isparta İdare Mahkemesinin bu
gerekçesine konu karar ise bireysel başvuruda Anayasa Mahkemesinin zaman
bakımından yetkisinin başladığı 23/9/2012 tarihinden
önce Danıştay Sekizinci Dairesinin 17/5/2010 tarih ve E.2009/3681, K.2010/2651
sayılı karar düzeltme talebinin reddine ilişkin karar ile kesinleşmiştir.
33. Bu durumda, sözü edilen
ihlal iddiasının dayanağı olan disiplin cezasının iptali istemiyle açılan
davaya ait Mahkeme kararının, Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin
başladığı 23/9/2012 tarihinden önce kesinleşmiş olduğu
anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları
yönünden incelenmeksizin “zaman bakımından
yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
34. Diğer taraftan, başvurucu,
açtığı tazminat davasında hangi sebep veya sebeplerle hak ihlali yapıldığı
hakkında ayrı bir iddiada bulunmamıştır.
35. Bu nedenle, disiplin
cezasının iptali istemiyle açılan davada ihlal nedeni olarak ileri sürülen
iddiaların zaman bakımından Anayasa Mahkemesinin yetkisine girmediği ve açılan
tazminat davasının reddedilmesine yönelik olarak da ayrı bir ihlal nedeni ileri
sürülmediği görüldüğünden, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik
şartları yönünden incelenmeksizin “açıkça
dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1.
Disiplin cezasının iptali istemiyle açtığı davada adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddiası yönünden, “zaman
bakımından yetkisizlik”,
2. Tazminat talebiyle açtığı
davada adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası yönünden, “açıkça dayanaktan yoksun olması”,
nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
3/4/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.