logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mehmet Atabilen [2.B.], B. No: 2013/160, 8/9/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET ATABİLEN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/160)

 

Karar Tarihi: 8/9/2015

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Alparslan ALTAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Engin YILDIRIM

Raportör

:

Murat AZAKLI

Başvurucu

:

Mehmet ATABİLEN

Vekili

:

Av. Halit SALDAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, başvurucu lehine rehin tesis edilen aracın Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından yapılan icra takibi sonucu satılmasına rağmen rehin alacaklısı olarak rüçhanlı alacağa sahip olan başvurucuya satıştan elde edilen bedelin ödenmemesi nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma hakları ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddiaları hakkındadır.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 4/1/2013 tarihinde Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvuruda, Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 24/1/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 10/4/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Adalet Bakanlığına, başvuru konusu olay ve olgular bildirilmiş, başvuru belgelerinin bir örneği görüş için gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 17/6/2014 tarihli görüş yazısı başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 9/7/2014 tarihinde kaşı beyanlarını sunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen olaylar özetle şöyledir:

7. Rehin alan sıfatıyla başvurucu ile rehin veren sıfatıyla Sarı Otomotiv Nakliye Gıda Tic. ve San. Ltd. Şti. (Şirket) arasında Eskişehir 1. Noterliğinde 1/3/2007 tarihinde yapılan “Düzenleme Şeklinde Rehin Sözleşmesi” ile rehin verene ait 41 U 8927 plakalı kamyon üzerine, rehin verenin borcuna karşılık teminat teşkil etmek üzere 20.000,00 TL bedelle, süresiz olarak birinci dereceden başvurucu lehine rehin hakkı tesis edilmiştir.

8. Rehin edilen araç, 21/5/2007 tarihinde 26 TD 795 plakaya nakledilmiş ve aynı tarihte başvurucu lehine araç trafik kaydına rehin şerhi işlenmiştir.

9. SGK tarafından, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun gereği, rehin veren Şirket aleyhine, Şirketin kamu borcu niteliğinde olan prim borçlarının tahsili amacıyla SGK'nın 2010/150 sayılı dosyasında yapılan takip sonucu, 9/8/2010 tarihinde yapılan ihale ile rehinli araç, Ateşalp Gıda Ltd. Şti.ne satılmıştır.

10. Başvurucu, 1/11/2010 tarihinde Şirket aleyhine Eskişehir 5. İcra Müdürlüğünün 2010/10116 sayılı dosyasında “Taşınır Rehninin Paraya Çevrilmesi Yolu ile Takip” başlatmıştır.

11. Rehin veren Şirketin, başvurucuya olan borcunu ödenmemesi üzerine başvurucunun talebiyle 17/1/2011 tarihinde aracın trafik kaydına, yakalama şerhi işlenmiştir.

12. Başvurucu lehine rehinli olan aracın, SGK tarafından 9/8/2010 tarihinde yapılan ihale sonucu 3.610,00 TL bedelle satıldığının anlaşılması üzerine başvurucu, icra takibini başlattığı Eskişehir 5. İcra Müdürlüğüne başvurmuş ve SGK Eskişehir İl Müdürlüğüne müzekkere yazılarak rehin bedeli olan 20.000,00 TL'nin icra dosyasına gönderilmesini talep etmiştir.

13. Eskişehir 5. İcra Müdürlüğünce; 31/1/2011 tarihinde, 6183 sayılı Kanun'un 85. maddesinde hacizli malın rüçhanlı alacağı geçecek şekilde satılacağına ve satış bedelinin rüçhan hakkı olan alacaklıya ödeneceğine dair bir hüküm bulunmadığından talebin reddine karar verilmiştir.

14. Başvurucu, 30/3/2011 tarihinde, Şirket aleyhine Eskişehir 2. İcra Hukuk Mahkemesinde açtığı şikâyet davasında, Eskişehir 5. İcra Müdürlüğünün E.2010/10116 sayılı dosyasında rehin veren şirket aleyhine icra takibi yaptığını, rehinli araç üzerine 18/1/2011 tarihinde yakalama şerhinin konulduğunu ancak aracın Eskişehir SGK tarafından 2010/150 sayılı dosyada yapılan icra takibi sonucu satılarak bedelinin tahsil edildiğini, aracın rehin bedelinin altında satışının gerçekleştirilemeyeceğini, İcra Müdürlüğünce 27/1/2011 tarihli kararla aracın daha önce cebri icra yoluyla satıldığı gerekçesiyle rehinin paraya çevrilmesi talebinin reddi ile yakalama şerhinin kaldırılmasına karar verildiğini, SGK'nın rehin bedelini ödemesi talebinin İcra Müdürlüğünce reddedildiğini ileri sürerek İcra Müdürlüğü işleminin iptalini talep etmiştir.

15. Mahkemece, 30/6/2011 tarihli ve E.2011/234, K.2011/452 sayılı kararla; “toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı itibarı ile rehnedilen aracın 21/5/2007 tarihinde 26 TD 795 plakaya nakledildiği, rehin alacaklısının talebi üzerine 17/1/2011 tarihinde araç üzerine rehin şerhinin konulduğu, 18/1/2011 tarihinde de araç üzerine yakalama şerhinin işlendiği, anılan tarihlerden önce SGK tarafından yapılan icra takibi sonucu 9/8/2010 tarihinde 6183 sayılı Kanun gereği aracın ihale yoluyla Ateşalp Gıda Ltd. Şti.'ye satıldığı ve ihalenin kesinleştiği, rehin alacaklısı tarafından ihalenin feshi davasının açılmadığı, kesinleşen ihaleden sonra rehin alacaklısının rehin bedelini SGK'dan tahsil edilmesine yönelik talebinin yasal dayanağının bulunmadığı, icra dairesinin bu konuda herhangi bir yetkisinin olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

16. Temyiz üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 18/4/2012 tarihli ve E.2011/27895, K.2012/12996 sayılı ilamıyla “tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına” karar verilmiştir.

17. Karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 15/11/2012 tarihli ve E.2012/16500, K.2012/33219 sayılı ilamıyla; “düzeltilmesi istenen Yargıtay ilamıyla bunda atıf yapılan mahkeme kararında yazılı gerekçeler ve dosyada mevcut belgeler karşısında karar düzeltme isteği yerinde görülmediği gibi, HUMK'un 440. maddesinde yazılı dört halden hiçbirine de uymadığından, İİK'nın 366. ve HUMK'un 442. maddeleri uyarınca” reddedilmiştir.

18. Karar 5/12/2012 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

19. Başvurucu 4/1/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

20. 30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.”

21. 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Primlerin ödenmesi” kenar başlıklı 88. maddesi şöyledir:

“…

Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.

Kurum, 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen alacakları hariç olmak üzere her türlü alacağın teminatını teşkil etmek üzere Yeni Türk Lirası ve/veya yabancı para birimi üzerinden ticari işletme, taşınır ve/veya taşınmaz rehni dahil olmak üzere her türlü teminat almaya yetkilidir.

Kurumun 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen prim ve diğer alacakları amme alacağı niteliğinde olup, imtiyazlı alacaktır. Kurumun taraf olduğu her türlü dava ve icra takiplerinin kısmen veya tamamen aleyhe neticelenmesi halinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda yazılı tazminat ve cezalar Kurum hakkında uygulanmaz.

Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir. Yetkili iş mahkemesine başvurulması alacakların takip ve tahsilini durdurmaz.

…”

22. 5510 sayılı Kanun’un “Uyuşmazlıkların çözüm yeri” kenar başlıklı 101. maddesi şöyledir:

“Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.”

23. 6183 sayılı Kanun’un “Kanundaki terimler” kenar başlıklı 3. maddesi şöyledir:

“…

Tahsil dairesi terimi:

Alacaklı amme idaresinin bu kanunu tatbik etmekle vazifeli dairesini, servisini, memur veya memurlarını,

…ifade eder.

24. 6183 sayılı Kanun’un 21. maddesi şöyledir:

“Üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden evvel o mal üzerine amme alacağı için de haciz konulursa bu alacak da hacze iştirak eder ve aralarında satış bedeli garameten taksim olunur. (Ek hüküm: 30/3/2006 – 5479/4 md.) Genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler için tatbik edilen hacizlerde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 268 inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi hükmü uygulanmaz.

Rehinli alacaklıların hakları mahfuzdur. Ancak, gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya ve gayrimenkulün aynından doğan amme alacakları o eşya ve gayrimenkul bedelinden tahsilinde rehinli alacaklardan evvel gelir.

…”

25. 6183 sayılı Kanun’un “Menkul malların haczi” kenar başlıklı 77. maddesi şöyledir:

Her türlü menkul mallar cins ve nevileri, vasıfları, alametleri, sayı ve miktarları ve tahmin edilen değerleri haciz zaptında tesbit edilmek suretiyle haczolunur.

Resmi sicile kayıtlı olan menkul malların haczi, sicillerine işlenmek üzere sicilin tutulduğu daireye tebliğ edilmek suretiyle de yapılır.

…”

26. 6183 sayılı Kanun’un “Menkul malların satışı” kenar başlıklı 84. maddesi şöyledir:

“Menkul mallar tahsil dairelerince, köylerde ihtiyar kurullarınca haciz yapıldığı tarihin üçüncü gününden itibaren üç ay içinde satışa çıkarılır.

…”

27. 6183 sayılı Kanun’un “Satış şekli, artırma ve ilan” kenar başlıklı 85. maddesi şöyledir:

“Menkul mallar, tahsil dairelerinin satış mahallinde açık artırma ve peşin para ile satılır. Tahsil dairesince uygun görülmesi halinde, artırma malın mahallinde de yapılabilir. Açık artırma ile satışa çıkarılan mal, artırma sonunda üç defa yüksek sesle duyurulduktan sonra en çok artırana ihale edilir. Bozulma, çürüme ve benzeri sebeplerle korunması mümkün olmayan ya da beklediği zaman önemli bir değer düşüklüğüne uğrayacağı anlaşılan mallar en uygun yerde pazarlıkla, borsası bulunan mallar ilgili borsada satılabilir. İlk artırmada satılamayan malların ikinci artırması bir başka il veya ilçede yapılabilir.

Gerekli hallerde artırmanın yapılacağı yer, gün ve saat, satılacak malların nevi ve evsafı önceden ilan olunur.

İlanın şekli, artırmanın tarzı, yeri ve günü alacaklı amme idaresinin ve borçlunun menfaatine en uygun gelen şekil göz önünde tutularak alacaklı amme idaresince tesbit olunur.

Satılan mal, bedeli alınmadan teslim edilmez. Tahsil dairesi mal bedelinin ihale gününü takip eden günden itibaren üç gün içinde ödenmesi için mühlet verebilir.”

28. 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun “Şikayet ve şartlar” kenar başlıklı 16. maddesi şöyledir:

“Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.

Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

29. Mahkemenin 8/9/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 4/1/2013 tarihli ve 2013/160 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

30. Başvurucu, Şirket ile yapılan sözleşme gereği, borçlu şirketten alacaklarının teminatı olmak üzere Şirkete ait araç üzerine rehin konulduğunu, alacaklarının ödenmemesi üzerine Eskişehir 5. İcra Müdürlüğünde icra takibi başlattığını, aracın trafik kaydı üzerine yakalama şerhi koymak istediğini ancak aracın SGK tarafından yapılan icra takibi sonucu satıldığını öğrendiğini, Eskişehir 5. İcra Müdürlüğüne başvurarak aracın bedelinin ödenmesini talep ettiğini ancak İcra Dairesince talebin reddedildiğini, Eskişehir 2. İcra Hukuk Mahkemesinde açtığı şikâyet davasının 2004 sayılı Kanun ile 6183 sayılı Kanun'a aykırı olarak reddedildiğini, Yargıtay tarafından hükmün onandığını, rehinli alacaklı olarak diğer tüm alacaklılara göre rüçhanlı alacaklı olduğunu, kamu alacağından öncelikli bir alacak hakkının bulunduğunu; aracın, rehin bedelinin altında satılması ve rehin bedelinin ödenmemesinin Anayasa'nın 10. maddesinin son fıkrasına aykırılık teşkil ettiğini, SGK'nın yaptığı işlemin hukuka aykırı olduğunu, Mahkeme ve Yargıtay kararlarının gerekçeli olmadığını, rehin ile güvence altına alınan alacağının ödenmediğini belirterek mülkiyet ve adil yargılanma hakları ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüş, yeniden yargılama yapılmasını veya rehin alacağı miktarı olan 20.000,00 TL’nin tazminat olarak ödenmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme

31. Başvuru dilekçesi ve ekleri incelendiğinde başvurucunun, rehin ile güvence altına alınan alacağının ödenmemesi nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma hakları ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun ihlal iddialarına ilişkin nitelendirmesi ile bağlı olmayıp hukuki nitelendirmeyi kendisi yapar. Başvurucunun anılan ihlal iddiaları, adil yargılanma hakkı ile mülkiyet hakkının ihlali iddiaları kapsamında incelenmiştir. Başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlali iddiaları ayrıca değerlendirilmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı İddiası

32. Başvurucu, borçlu Şirketten alacaklarının teminatı olmak üzere anılan şirkete ait araç üzerine rehin konulması için borçlu ile rehin sözleşmesi düzenlediklerini, alacaklarının ödenmemesi üzerine Eskişehir 5. İcra Müdürlüğünde icra takibi başlattığını, aracın trafik kaydı üzerine yakalama şerhi koymak istediğini ancak aracın SGK tarafından yapılan takip sonucu satıldığını öğrendiğini, Eskişehir 5. İcra Müdürlüğüne başvurarak aracın bedelinin ödenmesini talep ettiğini ancak İcra Dairesince talebin reddedildiğini, Eskişehir 2. İcra Hukuk Mahkemesinde açtığı şikâyet davasının 2004 sayılı Kanun ile 6183 sayılı Kanun'a aykırı olarak reddedildiğini, rehinli alacaklı olarak diğer tüm alacaklılara göre rüçhanlı alacaklı olduğunu, kamu alacağından öncelikli bir alacak hakkının bulunduğunu, SGK'nın yaptığı işlemin hukuka aykırı olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

33. Adalet Bakanlığı başvurunun bu kısmına ilişkin görüş sunmamıştır.

34. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

35. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

36. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların, Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

37. Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, bariz takdir hatası veya açık keyfîlik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).

38. Başvuru konusu olayda rehin alan sıfatıyla başvurucu ile rehin veren sıfatıyla Sarı Otomotiv Nakliye Gıda Tic. ve San. Ltd. Şti. arasında Eskişehir 1. Noterliğinde 1/3/2007 tarihinde yapılan “Düzenleme Şeklinde Rehin Sözleşmesi” ile rehin verene ait araç üzerine, rehin verenin borcuna karşılık teminat teşkil etmek üzere 20.000,00 TL bedelle, süresiz olarak birinci dereceden başvurucu lehine rehin hakkı tanınmış ve aracın sicil kaydına işlenmiştir.

39. SGK tarafından, 6183 sayılı Kanun gereği, rehin veren Şirketin kamu borçlarının tahsili amacıyla SGK'nın 2010/150 sayılı dosyasında yapılan takip sonucu, 9/8/2010 tarihinde yapılan ihale ile rehin edilen araç Ateşalp Gıda Ltd. Şti.ye satılmıştır.

40. Başvurucu, 30/3/2011 tarihinde, Şirket aleyhine Eskişehir 2. İcra Hukuk Mahkemesinde açtığı şikâyet davasında, Eskişehir 5. İcra Müdürlüğünün 2010/10116 esas sayılı dosyasında rehin veren Şirket aleyhine icra takibi başlattığını ancak İcra Müdürlüğünce, aracın daha önce cebrî icra yoluyla satıldığı gerekçesiyle rehinin paraya çevrilmesi talebinin reddi ile yakalama şerhinin kaldırılmasına karar verildiğini, SGK'nın rehin bedelini ödemesi talebinin de reddedildiğini belirterek İcra Müdürlüğü işleminin iptalini talep etmiştir.

41. Mahkemece, “rehnedilen aracın SGK tarafından yapılan icra takibi sonucu 9/8/2010 tarihinde 6183 sayılı Kanun gereği ihale yoluyla satıldığı ve ihalenin kesinleştiği, rehin alacaklısı tarafından ihalenin feshi davasının açılmadığı, kesinleşen ihaleden sonra rehin alacaklısının rehin bedelini SGK'dan tahsil edilmesine yönelik talebinin yasal dayanağının bulunmadığı, icra dairesinin bu konuda herhangi bir yetkisinin olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, temyiz üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince hüküm onanmış ve karar düzeltme istemi reddedilmiştir.

42. Mahkemenin gerekçesi ile başvurucunun iddiaları incelendiğinde iddiaların özünün, derece mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, başvurucu lehine rehin edilen aracın SGK tarafından yapılan takip, haciz ve ihale sonucu satıldığı, Eskişehir 5. İcra Müdürlüğünce yapılan bir satış işleminin bulunmadığı, SGK’nın yaptığı icra takibi ve satış süreci ile icra müdürlüklerince yapılan icra takibi ve satış süreçlerinin farklı olduğu, Eskişehir 2. İcra Hukuk Mahkemesince de bu hususların değerlendirilerek karar verildiği belirlenmiştir.

43. Başvurucu, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşler hakkında bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi Mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir.

44. Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, derece mahkemesi kararlarının bariz takdir hatası veya açık keyfîlik de içermediği anlaşıldığından başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Gerekçeli Karar Hakkının İhlali İddiası

45. Başvurucu, Eskişehir 2. İcra Hukuk Mahkemesinde açtığı şikâyet davasının 2004 sayılı Kanun ile 6183 sayılı Kanun'a aykırı olarak reddedildiğini, Yargıtay tarafından hükmün onandığını, Mahkeme ve Yargıtay kararlarının gerekçeli olmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

46. Adalet Bakanlığı, başvurunun bu kısmına ilişkin görüş sunulmayacağını bildirmiştir.

47. Anayasa’nın 141. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.”

48. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında; herkesin, yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme hakkı ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa’nın, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılmasını ifade eden 141. maddesinin de hak arama hürriyetinin kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır (Vedat Benli, B. No: 2013/307, 16/5/2013, § 30).

49. Ancak derece mahkemeleri, kendisine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değildir. Bununla beraber, ileri sürülen iddialardan biri kabul edildiğinde davanın sonucuna etkili olması söz konusu ise mahkeme bu hususa belirli ve açık bir yanıt vermek zorunda olabilir. Böyle bir durumda dahi ileri sürülen iddiaların zımnen reddi yeterli olabilir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56).

50. Öte yandan temyiz mercilerinin kararlarının tamamen gerekçeli olması zorunlu değildir. Temyiz mercisinin yargılamayı yapan mahkemenin kararıyla aynı fikirde olması ve bunu ya aynı gerekçeyi kullanarak ya da basit bir atıfla kararına yansıtması yeterlidir. Burada önemli olan husus, temyiz mercisinin bir şekilde temyizde dile getirilmiş ana unsurları incelediğini, derece mahkemesinin kararını inceleyerek onadığını ya da bozduğunu göstermesidir (Yasemin Ekşi, § 57).

51. Somut olayda Mahkemece, başvurucunun iddiaları, davalının cevapları dikkate alınmış, her iki tarafın da ileri sürdüğü deliller ve takip dosyaları değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiştir (bkz. § 15). Tarafların temyizi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, yaptığı değerlendirme sonucu ilk derece mahkemesinin kararını, hükümde belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun bularak onamış (bkz. § 16), karar düzeltme istemini de Mahkeme kararındaki gerekçelere ve dosya kapsamındaki delillere göre reddetmiştir (bkz. § 17). Dolayısıyla somut olayda Mahkeme ve Yargıtay kararlarının gerekçesiz olduğundan söz edilemez.

52. Açıklanan nedenlerle, gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurucunun bu yöndeki iddiası diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun” bulunmuştur.

c. Mülkiyet Hakkının İhlali İddiası

53. Başvurucu, borçlu Şirketten alacaklarının teminatı olmak üzere Şirkete ait araç üzerine rehin konulması için borçlu ile rehin sözleşmesi düzenlediklerini, alacaklarının ödenmemesi üzerine Eskişehir 5. İcra Müdürlüğünde icra takibi başlattığını ancak aracın SGK tarafından yapılan icra takibi sonucu satıldığını öğrendiğini, Eskişehir 5. İcra Müdürlüğüne başvurarak aracın bedelinin ödenmesini talep ettiğini ancak İcra Dairesince talebin reddedildiğini, rehin ile güvence altına alınan alacağının ödenmediğini belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

54. Adalet Bakanlığı, mülkiyet hakkına yapılan müdahalelerin Anayasa'nın 13. maddesi ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini bildirmiştir.

55. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı başvuru dilekçesindeki hususları belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

56. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

"... Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."

57. 6216 sayılı Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."

58. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmak için ihlale neden olduğu iddia edilen işlem veya eylem için idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının tüketilmiş olması gerekir.

59. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun davranılmadığı takdirde, ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine başvurulmalıdır.

60. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle genel yargı mercilerinde, olağan yasa yolları ile çözüme kavuşturulması esastır. Bireysel başvuru yoluna, iddia edilen hak ihlallerinin bu olağan denetim mekanizması içinde giderilememesi durumunda başvurulabilir (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 18).

61. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle hukuk sisteminde düzenlenen başvuru yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun, Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve adli mercilere usulüne uygun olarak iletmesi ve bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Bayram Gök, § 19).

62. Bireysel başvurunun ikincil niteliğinin bir sonucu olarak olağan kanun yollarında ve genel mahkemeler önünde görüşülmeyen iddialar, Anayasa Mahkemesi önünde şikâyet konusu edilemeyeceği gibi genel mahkemelere sunulmayan yeni bilgi ve belgeler de Anayasa Mahkemesine sunulamaz (Bayram Gök, § 20).

63. Yukarıda belirtildiği üzere 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesine göre süresi içinde ödenmeyen SGK prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak bu Kanun’a göre icra ve satış işlemleri yapılmaktadır. SGK'nın 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen prim ve diğer alacakları amme alacağı niteliğinde olup imtiyazlı alacaktır. Ayrıca SGK'nın prim ve diğer alacaklarının tahsili sürecinde 6183 sayılı Kanun'un uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde iş mahkemeleri yetkilidir. 5510 sayılı Kanun’un 101. maddesinde de bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği hüküm altına alınmıştır.

64. 6183 sayılı Kanun’a göre yapılacak icra ve takip işlemlerinde Kanun'un 3. maddesinde tanımlanan tahsil dairesi görevlileri yetkilidirler. Aynı Kanun’un 77. maddesinde, her türlü menkul malların haczedilebileceği; resmî sicile kayıtlı olan menkul malların haczinin, sicillerine işlenerek yapılabileceği düzenlenmiş, 84. ve 85. maddelerinde menkul malların satışının nasıl yapılacağı açıkça belirtilmiştir.

65. Başvuru konusu olayda, başvurucu ile borçlu Şirket arasında Eskişehir 1. Noterliğinde 1/3/2007 tarihinde yapılan “Düzenleme Şeklinde Rehin Sözleşmesi” ile rehin verene ait araç üzerine, rehin verenin borcuna karşılık teminat teşkil etmek üzere 20.000,00 TL bedelle, süresiz olarak birinci dereceden başvurucu lehine rehin hakkı verilmiş ve 21/5/2007 tarihinde araç üzerine rehin şerhi işlenmiştir.

66. SGK tarafından, 6183 sayılı Kanun gereği, rehin veren Şirket aleyhine, Şirketin kamu borcu niteliğinde olan prim borçlarının tahsili amacıyla SGK'nın 2010/150 sayılı dosyasında yapılan takip sonucu, 9/8/2010 tarihinde yapılan ihale ile rehinli araç, Ateşalp Gıda Ltd. Şti.ne satılmıştır. Bu satış, icra müdürlüğü aracılığıyla yapılan bir satış olmayıp SGK'nın 6183 sayılı Kanun'dan kaynaklanan yetkisiyle kendi yaptığı satıştır.

67. Başvurucu, 1/11/2010 tarihinde Şirket aleyhine Eskişehir 5. İcra Müdürlüğünün 2010/10116 sayılı dosyasında “Taşınır Rehninin Paraya Çevrilmesi Yolu ile Takip” başlatmış, rehinli aracın SGK tarafından 9/8/2010 tarihinde yapılan ihale sonucu satıldığının anlaşılması üzerine, icra takibini başlattığı Eskişehir 5. İcra Müdürlüğüne başvurarak SGK Eskişehir İl Müdürlüğüne yazılan müzekkere ile rehin bedeli olan 20.000,00 TL'nin icra dosyasına gönderilmesini talep etmiştir.

68. Eskişehir 5. İcra Müdürlüğünce, 6183 sayılı Kanun'un 85. maddesinde hacizli malın, rüçhanlı alacağı geçecek şekilde satılacağına dair bir hüküm bulunmadığından ve satış bedelinin rüçhan hakkı olan alacaklıya ödeneceğine dair bir hüküm de olmadığından talebin reddine karar verilmiştir.

69. Başvurucu, 30/3/2011 tarihinde, Şirket aleyhine Eskişehir 2. İcra Hukuk Mahkemesinde İcra Müdürlüğü işlemine karşı şikâyet davası açmış; Mahkemece, kesinleşen ihaleden sonra rehin alacaklısının, rehin bedelinin SGK'dan tahsil edilmesine yönelik talebinin yasal dayanağının bulunmadığı, icra dairesinin bu konuda herhangi bir yetkisinin de olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

70. Başvuru konusu olayda başvurucu lehine rehin edilen araç, SGK tarafından kendi dosyalarında yapılan takip sonucu satılmıştır. Yukarıda belirtildiği üzere SGK'nın prim ve diğer alacaklarının tahsili sürecinde, 6183 sayılı Kanun'un uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde iş mahkemeleri yetkilidir. Başvurucu, Eskişehir 2. İcra Hukuk Mahkemesinde rehin veren Şirket aleyhine şikâyet davası açmıştır. Şikâyet ettiği konu ise SGK'nın rehin veren Şirketin prim borcunun tahsili amacıyla kendi yaptığı takip üzerine satılan aracın bedelinin SGK tarafından ödenmesi talebinin reddi hususudur. Mahkemece, İcra Müdürlüğünün yaptığı işlemde hukuka aykırılık görülmediği için davanın reddine karar verilmiştir.

71. Başvurucu, lehine rehin verilen aracın SGK tarafında satılması nedeniyle alacağını tahsil edemediğini, hâlbuki rehinli alacaklının öncelik hakkının bulunduğunu dolayısıyla mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşse de aracın 5510 sayılı Kanun ile 6183 sayılı Kanun'dan kaynaklanan yetki dâhilinde satıldığı, 5510 sayılı Kanun'dan kaynaklanan uyuşmazlıklarda iş mahkemelerinin yetkili olduğu, başvurucunun iş mahkemesinde açtığı herhangi bir dava olmadığı gibi SGK aleyhine herhangi bir icra takibi yapmadığı veya dava açmadığı ve satış işleminin feshi talebinde de bulunmadığı dolayısıyla ihlale neden olduğunu ileri sürdüğü iddiaya ilişkin olarak hukuk sisteminde düzenlenen yargısal yollara başvurmadığından başvuru yollarını usulünce tüketmediği anlaşılmıştır.

72. Açıklanan nedenlerle, başvuru yolları usulüne uygun şekilde tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “başvuru yollarının tüketilmemesi” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun;

 1. Yargılamanın, sonucu itibarıyla adil olmadığı yönündeki iddiasının “açıkça dayanaktan yoksun olması”,

 2. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının “açıkça dayanaktan yoksun olması”,

 3. Mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının“başvuru yollarının tüketilmemesi”

 nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvuru üzerinde bırakılmasına,

8/9/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Mehmet Atabilen [2.B.], B. No: 2013/160, 8/9/2015, § …)
   
Başvuru Adı MEHMET ATABİLEN
Başvuru No 2013/160
Başvuru Tarihi 4/1/2013
Karar Tarihi 8/9/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, başvurucu lehine rehin tesis edilen aracın Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından yapılan icra takibi sonucu satılmasına rağmen rehin alacaklısı olarak rüçhanlı alacağa sahip olan başvurucuya satıştan elde edilen bedelin ödenmemesi nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma hakları ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddiaları hakkındadır.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Kanun yolu şikâyeti (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Gerekçeli karar hakkı (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Mülkiyet hakkı Tazminat (kamu kurumlarının tarafı olduğu uyuşmazlıklar) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5521 İş Mahkemeleri Kanunu 1
5510 Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 88
101
6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun 3
21
77
84
85
2004 İcra ve İflas Kanunu 16
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi