TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
SÜLEYMAN ÖZÇELİK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/1715)
Karar Tarihi: 20/5/2015
Başkan
:
Alparslan ALTAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Raportör
Hüseyin TURAN
Başvurucu
Süleyman ÖZÇELİK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, uzun bir süredir tutuklu olduğunu, formül gerekçelerle tutukluluğunun devamına karar verildiğini, kendisiyle aynı durumda olan kişilerin serbest bırakıldığını ve tutukluluğun infaza dönüştüğünü ileri sürerek Anayasa’nın 10., 19., 38. ve 40. maddelerinde koruma altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 27/2/2013 tarihinde Söke Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde belirlenen eksiklikler tamamlatılmış ve Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 31/12/2013 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm tarafından 23/1/2014 tarihinde yapılan toplantıda kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular 24/1/2014 tarihinde Adalet Bakanlığına bildirilmiştir. Adalet Bakanlığı, görüşünü 24/2/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.
6. Adalet Bakanlığı tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş başvurucuya bildirilmiş ve başvurucu, Adalet Bakanlığının görüşüne karşı beyanlarını 17/3/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve ekli belgelerde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Kuşadası 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 30/10/2010 tarihli ve 2010/71 sorgu sayılı kararı ile uyuşturucu madde ticareti yapma isnadıyla tutuklanmıştır.
9. Başvurucu hakkında uyuşturucu ticareti yapma suçunu işlediği gerekçesiyle hazırlanan iddianame, Söke 1. Ağır Ceza Mahkemesince 4/8/2011 tarihinde kabul edilmiştir.
10. Başvurucu son olarak, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 5/9/2012 tarihinde dosya üzerinden verdiği tutukluluk halinin devamına ilişkin karara itiraz etmiş, ancak itiraz İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/10/2012 tarihli ve 2012/2427 Değişik İş kararı ile reddedilmiştir. Başvurucu bu kararı 12/10/2012 tarihinde öğrendiğini beyan etmiştir.
11. Başvurucunun tutukluluk durumu, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesince 5/12/2012 ve 31/1/2013 tarihlerinde resen incelenerek tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir.
12. İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/3/2013 tarihli ve E.2011/198, K.2013/35 sayılı kararı ile başvurucunun suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme suçundan 3 yıl hapis, zincirleme uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan 15 yıl 9 ay hapis ve 2.700 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir
13. Başvurucu, hakkında verilen kararı temiz etmiş olup, dava Yargıtay önünde derdesttir.
14. Başvurucu 27/2/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
15. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesi.
16. 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler. Mahkeme, öncelikle başvurucunun mazeretinin geçerli görülüp görülmediğini inceleyerek talebi kabul veya reddeder."
17. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 64. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Başvurucu mücbir sebep veya ağır hastalık gibi haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvurusunu yapamadığı takdirde, mazeretinin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilir. Komisyonlar raportörlüğünce mazeretin kabulünün gerekip gerekmediği yönünde karar taslağı hazırlanır. Komisyon, öncelikle başvurucunun mazeretinin geçerli görülüp görülmediğini inceleyerek mazereti kabul veya reddeder.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 20/5/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 27/2/2013 tarihli ve 2013/1715 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu uzun bir süredir tutuklu olduğunu, mahkemenin basit gerekçelerle tutukluluğunun devamına karar verdiğini, dosya kapsamında sadece kendisinin tutuklu olduğunu ve bu şekilde masumiyet karinesine aykırı davranıldığını ileri sürerek Anayasa’nın 10., 19., 38. ve 40. maddelerinin ihlal edildiğini iddia etmiş ve adli yardım talebinde bulunmuştur. Başvurucu ayrıca, bireysel başvuruda bulunma hakkının bulunduğunu 23/10/2012 tarihinde öğrendiğini, ancak tutuklu olarak bireysel başvuruda bulunacağına ilişkin bir bilgisinin olmadığını, bunu öğrendiği tarihten itibaren başvuruda bulunduğunu ifade etmiştir.
B. Değerlendirme
20. Başvurucunun şikâyetlerinin özü, yaklaşık otuz aydır tutuklu olarak yargılanması ve tutukluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinin yeterli olmamasına ilişkindir. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı değildir. Bu şikâyetler temelinde yapılan başvurunun kişi hürriyeti ve güvenliği kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
1. Adli Yardım Talebi Yönünden
21. Anayasa Mahkemesinin 17/9/2013 tarihli ve B. No: 2012/1181 sayılı kararında belirtilen adli yardım talebinin değerlendirilmesine ilişkin ilkeler temelinde somut olayda, hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun, sosyal güvenlik kapsamında bir geliri, adına kayıtlı taşıtı veya taşınmaz malı olmadığı, geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu sunduğu belgelerden anlaşılmaktadır. Dolayısıyla açıkça dayanaktan yoksun olmayan başvurucunun adli yardım talebinin kabulü gerekir.
2. Kabul Edilebilirlik Yönünden
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. …”.
23. Başvurucu, uzun süredir gerekçesiz olarak devam eden tutukluk nedeniyle mağdur olduğunu ifade etmektedir.
24. Devam eden tutukluluğun hukuka aykırı olduğu iddiasıyla yapılan bireysel başvurularda şikâyetlerin temel amacı, tutukluluğun hukuka aykırı olduğunun ya da devamını haklı kılan sebep veya sebeplerin bulunmadığının tespitidir. Bu tespit yapıldığı takdirde buna bağlı olarak ilgilinin tutukluluk halinin devamına gerekçe olarak gösterilen hukuki sebeplerin varlığı sona erecek ve böylece kişinin serbest kalmasının yolu açılabilecektir. Dolayısıyla belirtilen nedenlerle ve serbest bırakılmayı temin edebilecek bir karar alma amacıyla yapılacak bireysel başvuruların, olağan kanun yolları tüketilmek şartıyla, tutukluluk hali devam ettiği sürece yapılabilmesi mümkündür (Korcan Pulatsü, B. No: 2012/726, 2/7/2013, § 30).
25. Somut olayda başvurucu isnat edilen suç nedeniyle 30/10/2010 tarihinde tutuklanmış, devam eden yargılama sırasında İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesince 5/9/2012 tarihinde tutukluluğun devamına karar verilmiş, itiraz üzerine İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/10/2012 tarihli kararıyla itirazın kesin olarak reddine karar verilmiştir.
26. Başvuru formunda başvurucu, nihai karar olarak İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin itiraz üzerine verilen 12/10/2012 tarihli kararını belirtmiş ve öğrenme tarihi olarak yine aynı tarihi göstermiştir. Başvurucu, bireysel başvuruda bulunma hakkının bulunduğunu 23/10/2012 tarihinde öğrendiğini, ancak tutuklu olarak bireysel başvuruda bulunacağına ilişkin bir bilgisinin olmadığını, başvuru yapabileceğini 25/2/2013 tarihinde öğrendiğini ileri sürmüş ve bu tarihten itibaren başvuruda bulunduğunu belirtmiştir.
27. Başvurucunun 12/10/2012 tarihli nihai karara karşı 25/2/2013 tarihinde bireysel başvuru hakkının olduğunu yeni öğrendiğini belirtmiş olması, 6216 sayılı Kanun ve İçtüzük kapsamında bir mazeret olarak değerlendirilemez.
28. Bu belirlemeler karşısında, “bir suç isnadına bağlı olarak” tutuklulukla ilgili şikayetleri içeren bireysel başvurunun, nihai olarak verilen kararın öğrenildiği 12/10/2012 tarihinden itibaren otuz gün içinde yapılması gerekirken 27/2/2013 tarihinde yapılan bireysel başvuruda süre aşımı olduğu sonucuna varılmıştır.
29. Açıklanan nedenlerle, başvuru yollarının tüketildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılmayan bireysel başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “süre aşımı” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olması ve talebinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması nedeniyle adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun “süre aşımı” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Adli yardım talebinin kabulüyle geçici muafiyet sağlanan yargılama giderlerinin tahsilinin başvurucunun mağduriyetine neden olacağı anlaşılmakla, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,
20/5/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.