logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Leyla Onay [2.B.], B. No: 2013/1762, 16/10/2014, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

LEYLA ONAY BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/1762)

 

Karar Tarihi: 16/10/2014

R.G. Tarih-Sayı: 10/1/2015-29232

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Alparslan ALTAN

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Yunus HEPER

Başvurucu

:

Leyla ONAY

Vekili

:

Av. Derya İSKENDEROĞLU

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu tıp doktoru olarak uzmanlık alanı ile ilgili bilgiler vermek üzere katıldığı özel bir televizyon kanalında yayınlanan programda, tanınmış bir kişinin hasta olması dolayısıyla muhtemel yaşam süresine ilişkin tahminini içeren ifadelerin bilgisi dışında canlı yayında yayınlanması sonucu yaşadığı olumsuzlukların tazmini amacıyla açtığı davanın reddi nedeniyle adil yargılanma hakkının ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 26/2/2013 tarihinde İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 26/3/2014 tarihinde başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

5. İç hastalıkları uzmanı olan başvurucu, 15/10/2007 tarihinde özel bir televizyon kanalında yayınlanan programa konuk olarak katılmıştır. Başvurucu programın yayında olmadığını düşündüğü sırada, tanınmış bir kişinin hasta olması dolayısıyla “sizler de şahit olun benim kaç senelik tecrübeme dayanarak söylüyorum 5 ay ömrü yoktur, ortalama 5 ay” şeklinde hastanın muhtemel yaşam süresine ilişkin tahminini içeren ifadelerde bulunmuştur.

6. Başvurucu bu olay nedeniyle itibarının sarsıldığını, toplum önünde küçük düşürüldüğünü, mesleğini yapamaz hale geldiğini, iş ve kazanç kaybına uğradığını ileri sürerek olayın gerçekleşmesinde sorumluluklarının bulunduğunu düşündüğü program sunucuları, program yönetmenleri ve yönetmen yardımcısı hakkında Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde 30/11/2007 tarihinde maddi ve manevi tazminat talep ederek dava açmıştır.

7. Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 29/12/2009 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi şöyledir:

“…davaya konu program CD çözümü incelenmiş. Davaya konu sözlerin davacı tarafından program sırasında söylendiği, yayında olmadıkları sırada bu sözlerin söylendiği şeklindeki beyana değer verilemeyeceği, davacının konuşmasına dikkat etmesi gerektiği, davacının kendi söylediği sözlerin yayınlanması nedeniyle program sunucuları ve program görevlilerinden maddi ve manevi tazminat talep edemeyeceği davanın yerinde olmadığı kanaatine varıldığından reddine karar verilmesi uygun görülmüştür.”

8. İlk Derece Mahkemesinin kararı Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 17/4/2012 tarihli ilamı ile onanmıştır.

9. Başvurucunun karar düzeltme istemi de Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 16/1/2013 tarihli ilamı ile reddedilmiştir. Bu ilam başvurucuya 22/2/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

B. İlgili Hukuk

10. 11/1/2011 tarih ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

11. Mahkemenin 16/10/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 26/2/2013 tarih ve 2013/1762 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

12. Başvurucu, tıp doktoru olarak uzmanlık alanı ile ilgili bilgiler vermek üzere katıldığı bir televizyon programında, tanınmış bir kişinin hasta olması dolayısıyla muhtemel yaşam süresine ilişkin tahminini içeren ifadelerin bilgisi dışında canlı yayında yayınlanmasının ardından itibarının sarsıldığını, toplum önünde küçük düşürüldüğünü, mesleğini yapamaz hale geldiğini, iş ve kazanç kaybına uğradığını ileri sürerek sorumluluğu olduğunu iddia ettiği kişiler aleyhine tazminat davası açmıştır. Başvurucu, söz konusu yayından sonra yazılı ve görsel medyada hakkında karalama kampanyası başlatılması nedeniyle oluşan durumun telafi edilmesi amacıyla tekrar programa konuk edildiğinde de kendisine ağır bir suç işlemiş gibi davranıldığını ileri sürmüştür. Başvurucu, kişilik haklarına saldırıldığını iddia ederek açtığı tazminat davası sonucunda verilen ret kararı ile adil yargılanma hakkının ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

13. Başvuru dilekçesi ve ekleri incelendiğinde, başvurucunun, Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davanın reddine karar verilmesinin ifade özgürlüğünü ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Ancak Anayasa Mahkemesi başvurucunun ihlal iddialarına ilişkin nitelendirmesi ile bağlı değildir; hukuki nitelendirmeyi bizzat yapar. Bu bağlamda başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddiasının yargılama sonucunda verilen karara yönelik olması nedeniyle söz konusu iddianın adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddia çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.

14. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

15. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

16. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

17. Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, bariz takdir hatası veya açık keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).

18. Başvuru konusu olayda başvurucu, katıldığı bir televizyon programında tanınmış bir kişinin hasta olması dolayısıyla muhtemel yaşam süresine ilişkin tahminini içeren ifadelerinin bilgisi dışında canlı yayında yayınlanması nedeniyle olayda sorumlu olduğunu düşündüğü kişiler hakkında tazminat davası açmıştır. İlk Derece Mahkemesi, davaya konu programın CD çözümünün incelendiği, sözlerin başvurucu tarafından program sırasında söylendiğinin tespit edildiği ve yayında olmadıkları sırada bu sözlerin söylendiği şeklindeki beyana değer verilemeyeceği, başvurucunun kendi söylediği sözlerin yayınlanması nedeniyle program sunucuları ve program görevlilerinden maddi ve manevi tazminat talep edemeyeceği gerekçesiyle davayı reddetmiştir.

19. Başvurucu, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemeleri tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık keyfilik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir.

20. Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının bariz takdir hatası veya açık bir keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

 V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle, başvurunun “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerine bırakılmasına, 16/10/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Leyla Onay [2.B.], B. No: 2013/1762, 16/10/2014, § …)
   
Başvuru Adı LEYLA ONAY
Başvuru No 2013/1762
Başvuru Tarihi 26/2/2013
Karar Tarihi 16/10/2014
Resmi Gazete Tarihi 10/1/2015 - 29232

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu tıp doktoru olarak uzmanlık alanı ile ilgili bilgiler vermek üzere katıldığı özel bir televizyon kanalında yayınlanan programda, tanınmış bir kişinin hasta olması dolayısıyla muhtemel yaşam süresine ilişkin tahminini içeren ifadelerin bilgisi dışında canlı yayında yayınlanması sonucu yaşadığı olumsuzlukların tazmini amacıyla açtığı davanın reddi nedeniyle adil yargılanma hakkının ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Kanun yolu şikâyeti (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6098 Türk Borçlar Kanunu 49
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi