TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
LEVENT BİLGE BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/2108)
|
|
Karar Tarihi: 15/10/2014
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör
|
:
|
Aliye YILDIZ VARSIN
|
Başvurucu
|
:
|
Levent BİLGE
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, iş akdinin feshi üzerine açtığı işe iade
istemli tespit davasının Yargıtay tarafından reddedildiğini belirterek, adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 22/3/2013 tarihinde
Adana 6. İş Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari
yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 13/9/2013
tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına,
dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, O. B. San. ve Tic.
A.Ş.’nin alt işvereni konumunda olan S.-K. İnş. San. ve Tic. unvanlı şirkette 1/11/2006 tarihinde laboratuar memuru olarak çalışmaya başlamıştır.
6. Başvurucunun iş akdi, 17/6/2011
tarihinde ihbar ve kıdem tazminatı ödenmek suretiyle alt işveren tarafından
feshedilmiştir. Bu fesihten sonra başvurucu 20/6/2011
tarihinde asıl işveren konumundaki O. B. San. ve Tic. A.Ş’de laboratuar memuru olarak
çalışmaya başlamıştır.
7. Başvurucunun iş akdi, “…
beklenen görev ve sorumlulukları tam olarak yerine
getirmediği ve istenilen verimi gösteremediği …” gerekçesiyle
19/12/2011 tarihinde işveren tarafından feshedilmiştir. 19/12/2011
tarihli tutanağa göre, feshe ilişkin ihbar başvurucu tarafından okunmuş fakat
imzadan imtina edilmiştir.
8. Fesih üzerine başvurucu, 19/1/2012
tarihinde Adana 6. İş Mahkemesinde feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar
verilmesi istemiyle dava açmıştır.
9. Mahkeme, 7/8/2012 tarih ve
E.2012/703, K.2012/35 sayılı kararıyla davanın kabulü ile feshin geçersizliğine
ve başvurucunun işe iadesine hükmetmiştir.
10. Anılan kararın işveren tarafından temyiz edilmesi üzerine
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 9/11/2012 tarih ve
E.2012/25183, K.2012/24742 sayılı kararında, “… S. A.Ş. ile davacı arasındaki iş sözleşmesi alacakların ödenmesi ile 17/6/2011 tarihinde sona ermiştir. Taraflar arasında kurulan
iş ilişkisi yeni ve bağımsız bir ilişkidir. Davacının iş sözleşmesi 19/12/2011 tarihinde davalı tarafça feshedilmiştir. 4857 İş
Kanunu’na göre işe iade davası açabilmek için aranan ön koşullardan biri
işçinin davalı işyerinde en az altı ay çalışmış olmasıdır. Davacı, davalı
işyerinde kanuni süreyi doldurmadan iş sözleşmesi feshedilmiştir. Davacının işe
iade davası açabilmesi hakkı bulunmamaktadır. Mahkemece bu yön gözetilmeden
davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır ...”. şeklindeki
gerekçeye yer vererek kararı bozmuş ve ilk derece mahkemesinin yerine geçerek
davanın reddine karar vermiştir.
11. İş mahkemesi kararlarının temyizi üzerine Yargıtayca verilen kararlara karşı karar düzeltme yolu
öngörülmediğinden aynı tarihte kesinleşen karar, 4/3/2013
tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 22/3/2013 tarihinde
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulmuştur.
B. İlgili Hukuk
13. 22/5/2003 tarih ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun
18. maddesinin ilgili fıkraları şöyledir:
“Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran
işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş
sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya
da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe
dayanmak zorundadır.
Altı aylık kıdem hesabında bu Kanunun 66 ncı maddesindeki süreler dikkate alınır.
…
İşçinin altı aylık kıdemi, aynı işverenin bir
veya değişik işyerlerinde geçen süreler birleştirilerek hesap edilir. İşverenin
aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi
sayısı, bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenir.
…”
14. 22/11/2001 tarih ve 4721 sayılı Türk Medeni
Kanunu’nun 2. maddesi şöyledir:
“Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını
yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça
kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
15. Mahkemenin 15/10/2014 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 22/3/2013 tarih ve 2013/2108 numaralı
bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, iş akdinin gerçeğe
aykırı sebeplerle hukuka aykırı olarak feshedildiğini, açtığı işe iade
davasının, “davalı işyerinde en az altı ay
çalışmış olmak” koşulunu sağlamadığı gerekçesiyle dava açma hakkının
bulunmadığı belirtilerek reddedildiğini, iş sözleşmesinin altı aylık sürenin
bitimine birkaç gün kala feshedilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olacağı
yönünde Yargıtay kararları bulunmasına rağmen kendi davasında bu durumun
dikkate alınmadığını, aslında dava açmak için işyerinde altı ay çalışmış olma
koşulunu sağladığını belirterek, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat
talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
17. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlarda inceleme yapılamaz.”
18. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan
yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
19. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine
karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü
fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel
başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
20. Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece
mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup
olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece
mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda
bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermesi ve bu durumun kendiliğinden
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu
çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, bariz takdir hatası
veya açık keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (B. No:
2012/1027, 12/2/2013, § 26).
21. Başvuru konusu olayda başvurucu,
altı aylık sürenin dolmasına birkaç gün kala iş akdinin feshedilmesinin dürüstlük
kuralına aykırılık teşkil edeceğine ilişkin Yargıtay kararları bulunmasına
rağmen açmış olduğu feshin geçersizliğine dair davanın, altı aylık kıdem
süresinin dolmaması nedeniyle dava açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle
reddedildiğini belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
22. Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne dair karar,
Yargıtay tarafından bozulmuştur. Kararda 4857 sayılı İş Kanunu’na göre işe iade
davası açabilmek için aranan ön koşullardan birinin işçinin davalı işyerinde en
az altı ay çalışmış olması olduğu, başvurucunun iş sözleşmesinin davalı
işyerinde kanuni süreyi doldurmadan feshedildiği, buna göre işe iade davası
açma hakkının bulunmadığı ifade edilmiştir.
23. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun
altı aylık sürenin dolmasına birkaç gün kala iş akdinin feshedilmesinin
dürüstlük kuralına aykırı olduğuna dair Yargıtay kararlarının kendi davasında
uygulanmadığı iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün derece Mahkemesi ve
Yargıtay tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının
yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna
ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
24. Başvurucu tarafından dosyaya sunulan Yargıtay ilamında iş
akdinin altı aylık sürenin dolmasına bir gün kala feshedilmesinin dürüstlük
kuralına aykırılık teşkil edeceğine karar verildiği anlaşılmışsa da, benzer
konularda aynı derecedeki yargı mercileri arasındaki içtihat farklılıkları tek
başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde kabul edilemeyeceği gibi (B.
No: 2012/1056, § 36, 16/4/2013), başvuru konusu olayda
Yargıtayca dava dışı S. A. Ş. ile başvurucu
arasındaki iş ilişkisinin alacakların ödenmesi ile 17/6/2011 tarihinde sona
erdiği taraflar arasında kurulan iş ilişkisinin yeni ve bağımsız bir ilişki
olduğu tespitine yer verildikten sonra altı aylık kanuni süreyi doldurmadan iş
sözleşmesinin feshedildiği, başvurucunun işe iade davası açma hakkının
bulunmadığına karar verilmiştir. Bu durumda iş akdinin son gün feshedilmesinde
işverenin başvurucunun iş güvenliği hükümlerinden yararlanmasını engellemek
amacıyla kötü niyetli hareket edip etmediği ve feshin dürüstlük kuralına
aykırılık teşkil edip etmeyeceği hususunda değerlendirme ve takdir hakkının
kullanımı derece mahkemelerine aittir.
25. Başvurucu, yargılama sürecinde
karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığına, kendi
delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan
delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya
da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi
tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi Mahkeme
kararında bariz takdir hatası veya açık keyfilik oluşturan herhangi bir durum da
tespit edilememiştir.
26. Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen
ihlal iddialarının, kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, derece Mahkemesi
kararlarının bariz takdir hatası veya açık keyfilik de içermediği
anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden
incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun
olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Başvurunun,
“açıkça dayanaktan yoksun olması”
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 15/10/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.