TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
OĞUZHAN KOZACIOĞLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/2379)
|
|
Karar Tarihi: 20/3/2014
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Bahadır YALÇINÖZ
|
Başvurucu
|
:
|
Oğuzhan KOZACIOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Cavit ÇALIŞ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, vazife malullüğü aylığı bağlanmamasına ilişkin
işlemin iptali talebiyle açtığı davanın reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma
ve hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 10/4/2013 tarihinde
Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 26/12/2013
tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına,
dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, Van-Başkale Koru
Hudut Karakolunda piyade uzman çavuş olarak görev yaptığı sırada 22/3/2010 tarihinde kaçakçılara yönelik pusu faaliyeti icra
etmiş, keskin nişancıların yoğun ateşi nedeniyle kulaklarında çınlama ve işitme
güçlüğü çekmiştir.
6. Operasyonun ardından tutulan
tutanakta “Yoğun olarak yapılan atışlardan
etkilendiğini, kulaklarında aşırı çınlama ve işitmede güçlük çektiğini bildiren
P. Uzm. Çvş. Oğuzhan KOZACIOĞLU yaklaşık 3 saat sonra karakola döndüğümüzde
işitmenin azda olsa normalleştiğini fakat çınlamanın devam ettiğini söylemesi
üzerine Van merkeze dönüldüğünde K.B.B. Polikliniğine gözükmesi konusunda
uyarılarak ileride neden olabilecek sorunların önüne geçilmesi amacıyla iş bu
tutanak tarafımızdan imza altına alınmıştır” ifadelerine yer
verilmiştir.
7. Olaydan yaklaşık 7 ay sonra
sözleşme yenilenebilmesi için başvurucu Çanakkale Asker Hastanesine sevk
edilmiş, Hastanenin 26/10/2010 tarih ve 237 sayılı
raporuyla başvurucuya “Bilateral orta derecede sensörinöral
işitme kaybı” teşhisi konulmuş ve hakkında “… Piyade uzman çavuş olarak devam edemez”
kararı verilmesi üzerine 31/12/2010 tarihinden
itibaren başvurucunun sözleşmesi feshedilmiştir.
8. Sosyal Güvenlik Kurumu
Sağlık Kurulunca, Çanakkale Asker Hastanesinin düzenlediği rapor incelenmiş ve
başvurucunun “adi malul” olduğuna
karar verilmiştir. Bu karar sonrasında başvurucuya 15/1/2011
tarihinden itibaren adi malullük aylığı bağlanmış ve ikramiyesi ödenmiştir.
9. Başvurucu, 20/6/2011 tarihli dilekçesi ile Sosyal Güvenlik Kurumu
Başkanlığına başvuru yaparak vazife malullüğü aylığı bağlanması talebinde
bulunmuş, Başkanlığın bu talebe cevap vermemesi üzerine vazife malullüğü aylığı
bağlanmamasına ilişkin işlemin iptali ile adi malul aylığı ile vazife malulü
aylığı arasındaki farkın hak ediş tarihlerinden ödemenin yapılacağı tarihe
kadar yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle 23/8/2011 tarihinde Askeri
Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) dava açmıştır.
10. Diğer taraftan başvurucunun
nakdi tazminat istemiyle açtığı başka bir davada AYİM 3. Dairesi 15/12/2011 tarihli ara kararıyla başvurucu hakkında Gülhane
Askeri Tıp Akademisinden rapor istemiş, hazırlanan raporda “İşitme engeli yüzdesi %19 işitme engelinden dolayı
özür oranı %14 olduğu… travmatik muayene bulgusu
tespit edilmediğine…” ifadelerine yer verilmiş, rahatsızlığın 25 gün
işgücüne engel olacağı belirtilmiş ve aynı Dairenin 4/10/2012
tarih ve E.2011/2203, K.2012/2004 sayılı kararı ile “ Accurary Keskin Nişancı Tüfeğinin TSK’de kullanılan özel bir silah olduğu bu
silah ile yapılan atışların silahın Künye Defterine yazılması gerektiği,
mühimmatının cephanelikten alımı ve sarfı ile ilgili kayda rastlanılmadığı, … davacıda bulunan mevcut kulak rahatsızlığının, davacı vekili
tarafından ileri sürüldüğü gibi, 22 Mart 2011 tarihinde Koru Hd. Tk.lığı
bölgesinde icra edildiği iddia edilen pusu faaliyeti ile illiyet bağının
olmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır” gerekçesine yer vererek
dava reddedilmiştir.
11. AYİM 3. Dairesi,
başvurucunun vazife malullüğü aylığı bağlanmamasına ilişkin işlemin iptali ile
adi malul aylığı ile vazife malulü aylığı arasındaki farkın hak ediş tarihlerinden
ödemenin yapılacağı tarihe kadar yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle
açtığı davada başvurucunun talebi üzerine yapılan duruşmanın ardından 29/11/2012 tarih ve E.21012/1552, K.2012/2329 sayılı kararı
ile davayı reddetmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
“...
Davacının, AYİM 3'üncü D,sinde
görülen "Nakdi Tazminat ödenmemesi işleminin iptali" konulu ve
2011/2203 Esas, 2012/2004 Karar sayılı kararı ile esastan reddedilen davasının
görüm ve çözümüne ilişkin; AYİM 3'üncü D.sinin 01 Mart
2012 Gün ve GENSEK N0:2011/3854 ESAS NO; 2011/2203 sayılı ara kararı ile meslek
hayatı boyunca davacıya ait sağlık işlemleri, Accurary
tüfeğinin adedi bilgileri ve bu silah ile atış yapan diğer personel arasında
benzer kulak rahatsızlığı olup olmadığı, rahatsızlığa sebep olduğu ileri
sürülen atışın yapıldığı görev emri, görev sonuç raporu, mühimmat sarf
kayıtları davalı kurumdan istenmiştir. Davacıya ait geçmiş sağlık işlemlerinde
kulak rahatsızlığı ile ilgili bir şikâyetle vizite işlemi yapılmadığı, sözleşme
yenilemesi ile ilgili yapılan sağlık kurul raporlarında Kulak Burun Boğaz
Hastalıkları uzmanı tarafından muayene yapılmadığı rahatsızlığı ile ilgili son
raporun davacının şikâyeti üzerine muayene edilerek verildiği, davacının olay
tarihi olan 22.03.2010 ile rapor tarihi 26.10.2010 arasında da kulak
rahatsızlığı ile doktora başvurmadığı anlaşılmıştır
Rahatsızlığın meydana geldiği iddia edilen, 6'ncı Hudut Alay
Komutanlığının, 26 Mart 2012 tarih ve Dis.Sb.
2012/268 sayılı yazı ile davacının görev aldığı Keskin Nişancı Timinin; 15-31
Mart 2010 tarihinde Koru Hd.TKK.lığında
görevlendirildiği, bu görevlendirmede toplam beş ayrı Hudut Takımında toplam 16
personelin olduğu, Koru Hudut Takımında davacı ile beraber üç Uzm. Çvş.un görevlendirildiği, davaya
esas teşkil eden olayla ilgili adı geçen tutanakta imzası bulunan P.Uzm,Çvş. İdris AKSAKAL’ın
Yeşilbulak Hudut Takımında görevlendirildiği, 22 Mart
2011 tarihinde pusu görevi icra edildiğine ve veya bu görev esnasında davacının
sağlık sorunu yaşadığına ilişkin herhangi bir bilginin/belgenin olmadığı, 15-31
Mart 2010 tarihleri arasında Accurary Keskin Nişancı
silahı ile atış yapıldığını gösteren herhangi bir mühimmat sarf kaydının
bulunmadığı bildirilmiştir. Her ne kadar davacı vekili tarafından
duruşmada; dava dilekçesinde belirtilen çatışmanın 22.03.2010 tarihinde değil
de 17.03.2010 tarihinde meydana geldiği, P.Uzm.Çvş. İdris AKSAKAL'ın
Koru Hudut Takımına takviyeye gönderildiği, tutanağın Van merkeze dönüldükten
beş gün sonra düzenlendiğini iddia etmiş ise de, imza altına alınan tutanağın
olaydan üç saat sonra düzenlendiği ve olayın 22.03.2010 günü saat 04:30'da olduğu dava dilekçesinde bulunan tutanağın
içeriğinden anlaşılmaktadır.
...
Davacı vekili; davacının, rahatsızlığının 22 Mart 2011
tarihinde, 6'ncı Hd. A. K.lığ
1 'inci Hd. Tb. 1’ inçi Hd.
Bl. K.lığı emrinde görev yaptığı sırada, Van-Başkale
Koru Hudut Karakolu sorumluluk sahasında bulunan 407 numaralı hudut taşı
mevkiinde, saat 04.30 sulannda pusu faaliyeti icra
ettiği sırada, bir grup kaçakçı ile karşılaşılması üzerine keskin nişancı
timlerin yoğun atış yapması nedeniyle ortaya çıkan yoğun ses ortamındaki
akustik travma sonucu kulaklarında çınlama ve işitme
kaybı nedeniyle meydana geldiğini belirtmiş ise de davacının Mahkememizde
görülen "Nakdi Tazminat ödenmesi istemli” davasında alınan ara karara
6'ncı Hudut Alay Komutanlığınca verilen cevap yazısı ile söz konusu bölgede,
belirtilen tarihte bir pusu görevi icra edilmediği ve böyle bir görev esnasında
Accuracy KNT ile atış yapıldığını gösterir bir belgenin
bulunmadığının bildirildiği, ayrıca bahsi geçen tutanakta imzası bulunan P.Uzm Çvş. İdris AKSAKAL’ın Yeşilbulak Hd.Tk.lığında
görevlendirildiği, Koru Hd.Tk.K.nın ise tutanakta
imzasının olmasının gerektiği halde olmadığı göz önüne alındığında bu tutanağa
itibar edilmemesi gerektiği, davacı vekilinin duruşmada belirttiği olayın
17.03.2010 tarihinde gerçekleştiği, tutanağın Van merkezde imzalandığı vb.
hususlarının ise dava dosyasında bulunan belgelerle örtüşmediği ilave bir
araştırmaya gerek olmadığı ve davacıda bulunan mevcut kulak rahatsızlığının
vazife ile illiyet bağının olmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır”
12. Kararda, ayrıca, duruşmalı
yapılan yargılama sonucunda hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari
Ücret Tarifesi uyarınca 2.400 TL avukatlık ücretinin başvurucudan alınarak
davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.
13. Bu karara karşı yapılan
karar düzeltme başvurusu da aynı Dairenin 28/2/2013
tarih ve E. 2103/281, K. 2013/267 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
14. Karar başvurucuya 18/3/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
B. İlgili Hukuk
15. 8/6/1949 tarih ve 5434 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun mülga 44. maddesinin birinci
fıkrası şöyledir:
"Her ne sebep ve suretle olursa olsun vücutlarında hasıl olan arızalar veya düçar
oldukları tedavisi imkansız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamıyacak duruma giren iştirakçilere (Malül)
denir ve haklarında bu kanunun malüllüğe ait
hükümleri uygulanır."
16. 5434 sayılı Kanun'un mülga
45. maddesi şöyledir:
"44 üncü maddede yazılı malüllük;
a) İştirakçilerin vazifelerini yaptıkları sırada
vazifelerinden doğmuş olursa;
b) Vazifeleri dışında kurumların verdiği her hangi bir
kuruma ait başka işleri yaparken, bu işlerden doğmuş olursa;
c) Kurumların menfaatini korumak maksadiyle
bir iş yaparken o işten doğmuş olursa (Maksadın ilgili kurumlarca kabul
edilmesi şartiyle);
ç) Fabrika, atelye ve benzeri
işyerlerinde, işe başlamadan evvel iş sırasında veya işi bitirdikten sonra, o
işyerinde husule gelen ve yine o işyerinin mahiyetinden veya çalışma konusundan
ileri gelen kazadan doğmuş olursa;
Buna (Vazife malüllüğü) ve bunlara
uğrıyanlara da (Vazife malülü)
denir."
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 20/3/2014 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 10/4/2013 tarih ve 2013/2379 numaralı
bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu, operasyon sırasında kullanılan keskin nişancı
tüfeğiyle yapılan yoğun atışlar nedeniyle işitme kaybına maruz kaldığını,
Mahkemenin yeterli araştırma ve gerekli yerler ile yazışma yapmadan karar
verdiğini, vazife malulü olduğunun kabul edilmesi gerektiği halde açtığı
davanın reddedilmesinin Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine
aykırı olduğunu, ayrıca, başvuruya konu dava daha evvel açıldığı halde, 2/11/2011 tarihinde yürürlüğe giren 659 sayılı KHK uyarınca,
aleyhine avukatlık ücretine hükmedilmesinin Anayasa’nın 36. ve 91. maddeleriyle
13. maddesindeki ölçülülük ilkesine aykırı olduğunu belirterek, adil yargılanma
ve hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüş, maddi ve manevi
tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki tavsifi ile bağlı değildir. Başvurucunun, açtığı davada verilen kararın
sonucundan ve hükmedilen vekâlet ücretinden şikâyetçi olduğu görülmektedir. Bu
nedenle, başvurucunun açtığı davanın reddedilmesine yönelik ileri sürdüğü
iddialar “adil yargılanma hakkı”
kapsamında, vekâlet ücretine yönelik ileri sürdüğü iddialar ise adil yargılanma
hakkının bir unsuru olan “mahkemeye erişim
hakkı” kapsamında değerlendirilmiştir.
1. Yargılamanın Adil Olmadığı İddiası Yönünden
20. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi
gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
21. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça
dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
22. 6216 sayılı Kanun’un “Esas
hakkındaki inceleme” kenar başlıklı 49. maddesinin (6) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Bölümlerin, bir mahkeme kararına karşı yapılan
bireysel başvurulara ilişkin incelemeleri, bir temel hakkın ihlal edilip
edilmediği ve bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi ile
sınırlıdır. Bölümlerce kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme
yapılamaz.”
23. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine
karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü
fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel
başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
24. Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece
mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup
olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece
mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda
bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermesi ve bu durumun kendiliğinden
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu
çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular bariz takdir hatası
veya açık keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince esas yönünden incelenemez
(B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
25. Başvuru konusu olayda, başvurucu,
operasyon sırasında kullanılan keskin nişancı tüfeğiyle yapılan yoğun atışlar
nedeniyle işitme kaybına maruz kaldığını, Mahkemenin yeterli araştırma ve
gerekli yerler ile yazışma yapmadığını, vazife malulü olduğunun kabul edilmesi
gerektiği halde açtığı davanın reddedildiğini belirtmiş, AYİM 3. Dairesi ise
yaptığı araştırma sonucu elde ettiği bilgi ve belgeler ile başvurucunun nakdi
tazminat istemli aynı Dairede görülen davaya sunulan delilleri değerlendirmek
suretiyle uyuşmazlığı çözüme kavuşturmuştur.
26. Buna göre Mahkeme, başvurucunun geçmiş sağlık işlemlerinde
kulak rahatsızlığı ile ilgili bir şikâyetle vizite işlemi yapılmadığı, sözleşme
yenilemesi ile ilgili yapılan sağlık kurul raporlarında kulak burun boğaz
hastalıkları uzmanı tarafından muayene edilmediği, olayın gerçekleştiği iddia
edilen tarih olan 22/3/2010 ile rapor tarihi
26/10/2010 arasında da kulak rahatsızlığı ile doktora başvurmadığı, 6'ncı Hudut
Alay Komutanlığı Keskin Nişancı Timinin 15-31 Mart 2010 tarihinde Koru Hudut
Takımında görevlendirildiği, bu görevlendirmede toplam beş ayrı hudut takımında
toplam 16 personelin olduğu, Koru Hudut Takımında başvurucu ile beraber üç
uzman çavuşun görevlendirildiği, davaya esas teşkil eden olayla ilgili adı
geçen tutanakta imzası bulunan P. Uzm. Çvş. İ. A’nın Yeşilbulak
Hudut Takımında bulunduğu, 22/3/2010 tarihinde pusu
görevi icra edildiğine veya bu görev esnasında başvurucunun sağlık sorunu
yaşadığına ilişkin herhangi bir bilgi/belge olmadığı, 15-31 Mart 2010 tarihleri
arasında Accurary keskin nişancı silahı ile atış
yapıldığını gösteren herhangi bir mühimmat sarf kaydının bulunmadığı tespitini
yapmıştır. Ayrıca, Mahkeme, olay tarihinin farklılığına ve tutanağa ilişkin
duruşma safhasında ileri sürülen hususların dava dosyasında bulunan belgeler
ile örtüşmediği ve ilave bir araştırmaya gerek olmadığı kanaatiyle, başvurucuda
bulunan mevcut kulak rahatsızlığı ile yapılan vazife arasında illiyet bağının
olmadığı sonucuna ulaşmış ve davayı reddetmiştir.
27. Adil yargılanma hakkı bireylere dava sonucunda verilen
kararın değil, yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme
imkânı verir. Bu nedenle, bireysel başvuruda adil
yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama
sürecinde haklarına saygı gösterilmediği, bu çerçevede yargılama sürecinde
karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya
bunlara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve
iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili
iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz
olduğu gibi, mahkeme kararının oluşumuna sebep olan unsurlardan değerlendirmeye
alınmamış eksiklik, ihmal ya da açık keyfiliğe ilişkin bir bilgi ya da belge
sunmuş olması gerekir. Somut olayda başvurucunun, yargılama sürecinin hakkaniyete
aykırı olduğuna dair bir bilgi ya da belge sunmamış olup, mahkemece delillerin
değerlendirilmesinin ve verilen kararın içeriğinin adil olmadığı şikâyetini
dile getirdiği anlaşılmaktadır.
28. Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen
iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, derece mahkemesi kararının
bariz takdir hatası veya açık bir keyfilik de içermediği anlaşıldığından
başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden
incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun
olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Başvurucu Aleyhine
Hükmedilen Vekâlet Ücretinin Ölçülü Olmadığı İddiası Yönünden
29. Başvurucu, idare lehine maktu vekâlet ücretine
hükmedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür (§ 18). Aynı kapsamdaki bireysel başvurular Anayasa Mahkemesince
incelenmiş ve başvuruya konu maktu vekalet ücretinin mahkemeye erişim hakkına
müdahale oluşturduğu, bu müdahalenin meşru olduğu tespit edilerek, her somut
başvurunun özel koşulları çerçevesinde müdahalenin orantılılığı
değerlendirilmiş, orantılı görülen müdahaleleri konu alan başvuruların, açıkça
dayanaktan yoksun olduklarına karar verilmiştir (B. No: 2012/1061, 21/11/2013, §§
28-33; B. No: 2013/1613, 2/10/2013, §§ 38-39). Olayda
hükmedilen vekâlet ücretinin, dava açmayı imkânsız kılacak veya aşırı derecede
zorlaştıracak ağır bir ekonomik yük getirdiğine dair somut herhangi bir bulgu
tespit edilememiş olması itibarıyla, somut başvuru açısından farklı karar
verilmesini gerektiren bir yön bulunmadığından, başvurunun bu kısmının “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. Celal Mümtaz AKINCI bu
görüşe katılmamıştır.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1.
Yargılamanın adil olmadığı iddiasının “açıkça
dayanaktan yoksun olması”, nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, OY BİRLİĞİYLE,
2. Hükmedilen vekâlet ücretinin ölçülü olmadığı iddiasının “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, Celal Mümtaz AKINCI’ nın
karşı oyu ve OY ÇOKLUĞUYLA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına OY BİRLİĞİYLE,
20/3/2014 tarihinde karar verildi.