TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
AHMET ÖZIŞIK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/2714)
Karar Tarihi: 6/10/2015
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serruh KALELİ
Hicabi DURSUN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Raportör
Recep ÜNAL
Başvurucu
Ahmet ÖZIŞIK
Vekili
Av. Özge Ayşe ÇAVUŞ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Adli yardım talebi içeren başvuru, işkence yöntemleri kullanılarak başvurucudan zorla imza örneği alındığı, bu konuya ilişkin şikâyet üzerine başlatılan soruşturma kapsamında psikiyatrik muayene raporu beklenmeden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, yapılan işlemlerin kanuni dayanaktan yoksun ve keyfî olduğu, bu nedenlerle işkence ve kötü muamele yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği ile etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiaları hakkındadır.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 17/4/2013 tarihinde İzmir Bölge İdare Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön inceleme neticesinde başvurunun, Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 16/1/2014 tarihinde, adli yardım talebi karara bağlanmaksızın başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan E.2011/764 sayılı itirazın iptali davasında davalı tarafı teşkil etmektedir.
6. Anılan davanın 17/1/2013 tarihli duruşmasında başvurucu, davanın açılmasına neden olan icra takibine yönelik itirazını tekrar ettiğini, bu kapsamda imzaya itiraz yanında, asıl borç ve ferîlerine de itiraz ettiğini, imza örneklerinin Muğla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Belediyeler ve Narlıdere İlçe Seçim Kurulu Başkanlığından temin edilebileceğini, ayrıca dava dosyasını incelemek istediğini, gerekirse avukat tutmak istediğini bildirmiştir.
7. Duruşma sonunda İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesince başvurucunun huzurda imza örneklerinin alınmasına karar verilmiştir.
8. Duruşmanın sona ermesini müteakiben Mahkeme kaleminde başvurucunun imza örnekleri alınmıştır.
9. Bu işlem sonrasında başvurucu, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına müracaatta bulunarak anılan dava kapsamında verilen ara karar gereği imza ve yazı örneklerinin istendiğini, avukatının gelmesini beklerken duruşma salonunun önünden uzaklaştığını, daha sonra Mahkeme yazı işleri müdürünün, kendisini görüp imza atması konusunda ısrar ettiğini, imza atmak istememesine rağmen olay yerine gelen iki polis memurunun baskılarıyla ile imza ve yazı örneklerini vermek zorunda kaldığını, kendisine manevi baskı uygulayan görevlilerden şikâyetçi olduğunu bildirmiştir.
10. Başvurucunun şikâyeti üzerine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan 2013/7480 sayılı soruşturma kapsamında başvurucu, görevli Cumhuriyet savcısı tarafından adli muayenesinin yapılması için 22/1/2013 tarihinde Adli Tıp Kurumuna sevk edilmiştir.
11. Adli Tıp Kurumu İzmir Şube Müdürlüğünde görevli adli tıp uzmanı tarafından 22/1/2013 tarihinde başvurucunun muayenesi yapılmış olup aynı tarihli ve 2013/1194 sayılı adli tıp raporu düzenlenmiştir. Raporun ilgili kısımları şöyledir:
“…
17/1/2013 tarihinde … mahkemenin kaleminde yazı ve imza örnekleri alınması sırasında mahkeme görevlileri dava sonrasında görevli polis memurlarıyla tartışma sonucu manevi baskıya maruz kaldığını, olay günü yoğun tepki yaşadığını bildiren şahsın yapılan fizik muayenesi normal olarak değerlendirildi.
SONUÇ:
Şahsın EÜTF Hastanesi psikiyatri polikliniğine sevkinin yapılarak 17/01/2013 tarihli olay ile psikolojik kalıcı bir rahatsızlığın meydana gelip gelmediği hususunda yaptırılacak muayeneden sonra istenilen hususlarda rapor düzenlenebileceğini bildirir ön rapordur.”
12. Belirtilen ön rapor doğrultusunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Polikliniğine hitaben yazılan tarihsiz ve 2012/106028 sayılı yazı ile başvurucunun muayenesinin yapılarak olay nedeniyle ruh sağlığının etkilenip etkilenmediği hususunda rapor düzenlenmesi talep edilmiştir.
13. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Sekreterliğince başvurucunun muayenesi için 26/6/2013 tarihine randevu verilmiştir.
14. Başvurucunun psikiyatrik muayenesinin sonucu beklenmeksizin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 30/1/2013 tarihli ve 2013/7480 sayılı kararı ile başvurucunun iddiaları ile ilgili olarak delil yetersizliği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:
İzmir 5. Sulh Ceza Mahkemesi Yazı İşleri Müdürü olan şüpheli E… B… savunmasında suçlamayı kabul etmediğini, müştekiye baskı yapmadığını, polisten de yardım istemediğini, müştekinin kendi rızası ile imza örneklerini verdiğini, öğle tatili başlamak üzere olduğundan A… isimli polis memurunun koridorda gezdiğini, ancak müştekiye bir baskının olmadığını belirtmiştir.
Şüpheli A… Ö…. de ifadesinde görevi gereği katları gezdiği sırada bir şahsın agresif davrandığını duyması üzerine olay yerine gittiğinde Yazı İşleri Müdürünü gördüğünü, ‘bir problem var mı?’ diye sorduğunda Yazı İşleri Müdürünün ‘hayır, bir şahsın imza örneği vardı onu alıyoruz’ demesi üzerine olay yerinden ayrıldığını, yanında başka bir polis memuru olmadığını, herhangi bir görevlinin kendisinden yardım istemediğini, kimseye baskı yapmadığını belirtmiştir.
İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/764 (e)sas sayılı dosyasının yapılan incelemesinde 17.01.2013 tarihli celsede verilen ara kararı gereğince davalı Ahmet Özışık’ın huzurda imza örneklerinin alınmasına karar verildiği ve davalının iki sayfadan ibaret imza ve yazı örneklerinin alındığı anlaşılmıştır.
Cumhuriyet Başsavcılığımızca yapılan soruşturma sonucunda şüphelilerin müştekiye baskı yaparak imza ve yazı örneklerini aldıklarına dair yeterli ve inandırıcı delil elde edilemediği, müştekinin mahkeme ara kararı gereğince imza örneklerinin alındığı anlaşılmakla;
Şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına, …”
15. Başvurucu, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı itiraz yoluna gitmiştir.
16. İtiraz mercii olan Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/3/2013 tarihli ve 2013/630 Değişik İş sayılı kararı ile başvurucunun itirazının reddine karar verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
Toplanan kanıtlar, iddia ve savunma ile yapılan soruşturma sonunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, itirazın reddine karar verilmek gerekmiştir.”
17. İtirazın reddine dair karar, başvurucuya 2/4/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
18. Başvurucu 17/4/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
19. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” kenar başlıklı 172. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. …”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 6/10/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvurucunun 17/4/2013 tarih ve 2013/2714 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu, duruşma sırasında avukatıyla birlikte dava dosyasını inceledikten sonra beyanda bulunacağını bildirdiği hâlde hukuk mahkemesi hâkiminin bu hususu tutanağa geçirmeksizin “Seni yakalamışken beyanını alayım.” diyerek sorguya başladığını, yasak sorgu yöntemi kullanarak ağzından bilgi almaya çalıştığını, tutanağı imzalamak istemediği hâlde korkutularak imzasının alındığını, duruşma sonrasında çağırdığı avukatını beklemekte iken iki polis memuru tarafından zorla Mahkeme kalemine sokulduğunu ve Mahkeme kaleminin kapısının kapatıldığını, burada bulunan personel tarafından azarlandığını, işkence yöntemleri kullanılarak kendisinden zorla imza örneği alındığını ve sonrasında imza örneği hâkim huzurunda alınmış gibi tutanağın hâkime imzalatıldığını, bu konuya ilişkin şikâyeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında psikiyatrik muayene için sevk edildiği Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinden gelecek rapor beklenmeden Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, kalem odasının kapısı kapatılarak polis zoruyla imza attırmanın manevi işkence niteliğinde, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele olduğunu, muhataplarının konumlarını kullanmaları nedeniyle karşı koyamadığını, yapılan işlemlerin kanuni dayanaktan yoksun ve keyfî olduğunu, bu nedenlerle Anayasa’nın 17., 19. ve 40. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüş, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesi şöyledir:
(2) Bireysel başvurular harca tabidir.
(3) … Başvuru dilekçesine, … harcın ödendiğine dair belgenin eklenmesi şarttır.
…
(6) Başvuru evrakında herhangi bir eksiklik bulunması hâlinde, Mahkeme yazı işleri tarafından eksikliğin giderilmesi için başvurucu veya varsa vekiline onbeş günü geçmemek üzere bir süre verilir ve geçerli bir mazereti olmaksızın bu sürede eksikliğin tamamlanmaması durumunda başvurunun reddine karar verileceği bildirilir.”
23. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) “Bireysel başvuru harcı ve adlî yardım” kenar başlıklı 62. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“(2) Adlî yardım talepleri, genel hükümlere göre başvuruların kabul edilebilirliği hakkında karar verecek Bölüm veya Komisyonlar tarafından hükme bağlanır.”
24. Başvurucu, adli yardım talebi kapsamında, Sosyal Güvenlik Kurumunda kaydının göründüğünü, aylık kazancının çok düşük olduğunu ve bunun primlerden görülebileceğini, muhtarlığın kendisine fakirlik belgesi vermediğini, bu nedenle fakirlik belgesi sunamadığını, aylık kazancı çok düşük olan bir kişinin, yargılama harçlarının bu kadar yüksek olduğu bir ortamda bu giderleri ödeyememesinin hakkaniyet ilkesinin bir gereği olduğunu, adli yardımın geçici olduğunu, devletin her hâlükârda ilgili kanun hükümleri gereği alacağını tahsil edeceğini, ortada bir zarar olmadığını, adli yardım konusunda salt fakirlik şartı aranmayarak dönemsel ödeme güçlüğü içinde bulunmasının da dikkate alınması gerektiğini ileri sürmüştür.
25. Birinci Bölümün 28/5/2015 tarihli ara kararı ile başvuru formunda, başvurucunun ödeme gücünden yoksunluğunu ispata yönelik herhangi bir somutlaştırıcı açıklamaya yer verilmediği ve form ekinde de bu yönde herhangi bir belge sunulmadığı, bu çerçevede başvurucunun yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle adli yardım talebinin reddine, İçtüzük’ün 59. maddesinin (3) numaralı fırkasının (b) bendi ile 62. ve 66. maddelerinin (1) numaralı fıkraları gereğince, ödenmeyen harç tutarının tebliğden itibaren 15 gün içerisinde tamamlanması için başvurucuya bildirimde bulunulmasına oybirliği ile karar verilmiştir.
26. Anılan ara karar gereğince bireysel başvuru harcının tamamlanmasına yönelik yazılı bildirim, başvurucu vekiline 11/6/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Buna rağmen başvurucu vekili, kendisine tanınan süre içerisinde bireysel başvuru harcının tamamlandığına dair makbuzu Anayasa Mahkemesine sunmamıştır.
27. İçtüzük’ün “Düşme kararı” kenar başlıklı 80. maddesi şöyledir:
“(1) Bölümler ya da Komisyonlarca yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hâllerde düşme kararı verilebilir:
b) Başvurucunun davasını takipsiz bıraktığının anlaşılması.
…”
28. Başvurucu vekilinin, kendisine tanınan süre içerisinde bireysel başvuru harcını tamamlamamış olması, başvurucunun davasını takipsiz bıraktığı anlamına gelmekte olup İçtüzük’ün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi gereğince düşme kararı verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle başvurunun, takipsiz bırakılması nedeniyle DÜŞMESİNE 6/10/2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.