logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(İsmail Güngör [2.B.], B. No: 2013/2761, 10/3/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

İSMAİL GÜNGÖR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/2761)

 

Karar Tarihi: 10/3/2015

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Alparslan ALTAN

Üyeler

:

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

Raportör Yrd.

:

Gökçe GÜLTEKİN

Başvurucu

:

İsmail GÜNGÖR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, 9/9/2004 tarihinde Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan tazminat davasında hukuka aykırı karar verildiğini ve yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, ihlalin tespitini ve tazminat ödenmesini talep etmiştir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 22/4/2013 tarihinde Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde belirlenen eksiklikler tamamlanmış, Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 31/10/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 16/12/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 19/12/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu aleyhine, trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi istemiyle 9/9/2004 tarihinde Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açılmıştır.

8. Mahkemenin 27/3/2008 tarih ve E.2004/722, K.2008/149 sayılı kararıyla, keşif akabinde alınan bilirkişi raporunda, başvurucunun 5/8, davacının 3/8 oranında kusurlu olduklarının tespit edildiği, bilirkişi raporuna itiraz üzerine dosyanın yeniden kusur oranının değerlendirilmesi ve tazminat hesaplanması amacıyla bilirkişi incelemesine gönderildiği ve alınan raporda başvurucuya %40, davacıya %60 kusur izafe edildiği, kusur yönünden alınan ikinci raporun oluşa uygun bulunduğu ve hükme esas alındığı, bu kusur oranı doğrultusunda yapılan hesaplama ile davacılar hakkında geçici iş görmezlik karşılığı tazminat hesaplandığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

9. Temyiz incelemesi sonucunda ise Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 18/6/2009 tarih ve E.2008/13399, K.2009/8103 sayılı ilâmıyla, davacıların, trafik kazası sonucu yaralandıkları ve sürekli iş göremez hale geldiklerini iddia ederek tedavi giderleri ile iş göremezlik zararlarının giderilmesi isteminde bulundukları, Mahkemece geçici iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararların tazminine karar verildiği, davacıların sürekli iş göremezlik nedeniyle uğradıkları zararın giderilmesi istemlerinin karşılanmadığı, meslekte kazanma gücü kaybı konusunda Adli Tıp Kurumundan alınacak raporla davacıların iş göremezlik oranları belirlendikten sonra varılacak sonuca göre tazminata karar verilmesi gerektiği belirtilerek, İlk Derece Mahkemesinin kararı bozulmuştur.

10. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/2/2011 tarih ve E.2009/529, K.2011/287 sayılı kararıyla 6/1/2011 tarihli bilirkişi raporu ve tüm deliller değerlendirilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

11. Kararın temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 23/1/2013 tarih ve E.2008/13399, K.2009/8103 sayılı ilâmıyla hüküm onanmıştır.

12. Karar, 22/3/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

13. Başvurucu, 22/4/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

14. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 30. maddesi,22/4/1926 tarih ve 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu'nun 41., 46. ve 47.maddeleri,13/10/1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 85. maddesi ile 90. maddesi (B. No: 2013/7740, 8/5/2014, §§ 15-22).

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 22/4/2013 tarih ve 2013/2761 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

16. Başvurucu, 9/9/2004 tarihinde Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi istemiyle aleyhine açılan tazminat davasında hukuka aykırı karar verildiğini, alınan bilirkişi raporları birbirine aykırı olduğu halde aleyhine olan raporun dikkate alınarak hüküm kurulduğunu, olayda kusurunun olmadığını, trafik kazasından yaklaşık iki yıl sonra keşif yapıldığını, yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını, bu nedenle ruhsal durumunun bozulduğunu belirterek, eşitlik ilkesinin, maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkı ileadil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

17. Başvuru dilekçesi ve ekleri incelendiğinde, başvurucunun,9/9/2004 tarihinde Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan tazminat davasında delillerin eksik ve hatalı değerlendirilmesi sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin eşitlik ilkesini, maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkı ile adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun ihlal iddialarına ilişkin nitelendirmesi ile bağlı olmayıp hukuki nitelendirmeyi bizzat yapar. Başvurucunun iddialarının temel olarak yargılama sürecinin ve sonucunun adil olmadığına ilişkin olduğu, bu nedenle başvurunun adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Başvurucunun, makul sürede yargılama yapılmadığı yönündeki ihlal iddiaları ayrıca değerlendirilmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı İddiası

18. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

19. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

20. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

21. Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, bariz takdir hatası veya açık keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).

22. Başvuru konusu olayda, başvurucu aleyhine trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi istemiyle Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde tazminat davası açılmıştır. Başvurucu, kaza sonrası trafik kazası tespit tutanağı düzenlenmediğini, yapılan yargılamada olay tarihinden yaklaşık iki yıl sonra keşif yapıldığını ve alınan ilk bilirkişi raporuna göre 5/8 oranında kusurlu bulunduğunu, bilirkişi raporuna yapılan itiraz sonucunda düzenlenen ikinci bilirkişi raporuna göre davacı tarafın araç sürücüsünün %60 oranında kusurlu bulunduğunu, Mahkemenin aleyhine olan bilirkişi raporuna göre karar verdiğini belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

23. Mahkemece, tarafların dilekçeleri ve delilleri toplanmış, bilirkişi raporları alınmış ve 27/3/2008 tarihli kararla, başvurucunun %40 oranında kusurlu olduğunu bildiren bilirkişi raporunun hükme esas alındığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 18/6/2009 tarihli ilâmıyla, davacıların sürekli iş göremezlik nedeniyle uğradıkları zararın giderilmesi istemlerinin karşılanmadığı, meslekte kazanma gücü kaybı konusunda Adli Tıp Kurumundan alınacak raporla davacıların iş göremezlik oranları belirlendikten sonra varılacak sonuca göre tazminata karar verilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, Adli Tıp Kurumundan rapor alınmış, Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/2/2011 tarihli kararıyla bilirkişi raporu ve tüm deliller değerlendirilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 23/1/2013 tarihli ilâmıyla onanmıştır.

24. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Derece Mahkemeleri tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

25. Başvurucu, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının Derece Mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık keyfilik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir.

26. Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, Derece Mahkemesi kararlarının bariz takdir hatası veya açık keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Yargılamanın Süresinin Makul Olmadığı İddiası

27. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

28. Başvurucu, 9/9/2004 tarihinde Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan tazminat davasında yargılamanın makul sürede tamamlanmadığını belirterek, Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

29. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı bir çok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, gerek Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan gerek AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).

30. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).

31. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu tazminat davasında, 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).

32. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 9/9/2004 tarihidir.

33. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52). Somut başvuru açısından bu tarih, Yargıtay tarafından onama kararının verildiği 23/1/2013 tarihidir.

34. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, 9/9/2004 tarihinde Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tazminat davasında, keşif yapıldığı, 14/9/2006 ve 28/11/2007 tarihli bilirkişi raporları alınarak Mahkemenin 27/3/2008 tarihli kararıyla davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmektedir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 18/6/2009 tarihli ilâmıyla kararın bozulması sonucunda, bozmaya uyularak yargılamaya devam edildiği, 2/2/2010 tarihinde Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasına karar verildiği, Adli Tıp Kurumunun 13/4/2010 tarihli raporu ve diğer deliller değerlendirilerek Mahkemenin 23/2/2011 tarihli kararıyla davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtayın 23/1/2013 tarihli ilâmıyla onandığı ve bu tarihte kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.

35. 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64).

36. Başvuruya konu tazminat davasının incelenmesinde; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında dava karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun tutum ve davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına sebep olduğu da söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı, söz konusu sekiz yıl dört ay on dört günlük yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

37. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

38. Başvurucu, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle ihlalin tespitini, maddi ve manevi olarak toplam 50.000,00 TL tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

39. 6216 sayılı Kanun'un“Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

40. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin sekiz yıl dört ay on dört günlük yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında başvurucuya takdiren net 5.850,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

41. Başvurucu tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucuların maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

42. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun,

1. Yargılamanın sonucunun adil olmadığı yönündeki iddiasının“açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

3. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

B. Başvurucuya net 5.850,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

C. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

10/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(İsmail Güngör [2.B.], B. No: 2013/2761, 10/3/2015, § …)
   
Başvuru Adı İSMAİL GÜNGÖR
Başvuru No 2013/2761
Başvuru Tarihi 22/4/2013
Karar Tarihi 10/3/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, 9/9/2004 tarihinde Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan tazminat davasında hukuka aykırı karar verildiğini ve yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, ihlalin tespitini ve tazminat ödenmesini talep etmiştir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) İhlal Manevi tazminat
Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (bariz takdir hatası, içtihat farklılığı vs.-hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 30
818 Borçlar Kanunu 41
46
47
2918 Karayolları Trafik Kanunu 85
90
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi