TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
FARUK AKÇA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/2769)
|
|
Karar Tarihi: 20/11/2014
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan
ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal
Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M.
Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Muharrem
İlhan KOÇ
|
Başvurucu
|
:
|
Faruk
AKÇA
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, kanuni tutukluluk
süresinin aşılması ve tarafsız tanık beyanları yerine müşteki beyanları esas
alınarak mahkûmiyetine
karar verilmesi nedenleriyle Anayasa’nın 19. ve 36. maddelerinin
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 15/4/2013
tarihinde Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesi aracılığıyla yapılmıştır. Dilekçe ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına
engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci
Komisyonunca, 28/2/2014 tarihinde kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine
karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, 5/6/2007 tarihinde kardeşini ve kardeşinin eşini öldürme
suçlamasıyla aynı tarihte gözaltına alınmış ve İnebolu Sulh Ceza Mahkemesinin
6/6/2007 ve Sorgu No: 2007/11 sayılı kararıyla tutuklanmıştır.
6. İnebolu Cumhuriyet
Başsavcılığının 2008/37 sayılı iddianamesiyle başvurucu hakkında açılan kamu
davasında İnebolu Ağır Ceza Mahkemesince verilen 23/10/2008
tarih ve E.2008/5, K.2008/64 sayılı hükmün Yargıtay 1. Ceza Dairesinin
22/11/2010 tarihli ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir.
7. Bozma sonrasında İnebolu
Ağır Ceza Mahkemesince verilen 27/01/2011 tarihli
hüküm Yargıtay 1.Ceza Dairesi'nin 17/10/2011 tarihli ilamıyla bozulmuştur.
8. İkinci bozma sonrasında
yürütülen yargılama sonunda, İnebolu Ağır Ceza Mahkemesinin 16/2/2012
tarih ve E.2012/5, K.2012/18 sayılı kararıyla başvurucunun, anılan suçlardan
müebbet hapis ve 25 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Başvurucu hakkında olumlu kanaat oluşmadığının belirtilmesine karşın,
hükmedilen cezalarda kazanılmış hak nedeniyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun
62. maddesi uygulanmıştır.
9. Bu karar Yargıtay 1. Ceza
Dairesinin 19/11/2012 tarih ve E.2012/5195,
K.2012/8411 sayılı ilamıyla onanmıştır.
10. Yargıtay onama ilamı 19/3/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
11. Başvurucu 15/4/2013
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
12. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu’nun 81. ve 82. maddeleri.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
13. Mahkemenin 20/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun
15/4/2013 tarih ve 2013/2769 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
14. Başvurucu, yargılama sürecinde kanuni
tutukluluk süresinin aşıldığını, tarafsız tanık beyanları
yerine müşteki beyanları esas alınarak tarafsızlığa aykırı yürütülen yargılama
sonunda mahkûmiyetine
karar verildiğini ve hükmedilen cezada takdiri indirim uygulanmadığını
belirterek Anayasa’nın 19. ve 36. maddelerinde düzenlenen kişi
hürriyeti ve güvenliği ile adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kişi
Hürriyeti ve Güvenliği Yönünden
15. 6216 sayılı Kanun’un geçici
1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden
sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel
başvuruları inceler.”
16. Bu hüküm gereğince Anayasa
Mahkemesi, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai
işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler. Dolayısıyla
Mahkeme’nin zaman bakımından yetkisi ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai
işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurularla sınırlıdır. Kamu
düzenine ilişkin bu düzenleme karşısında, anılan tarihten önce kesinleşmiş
nihaî işlem ve kararları da içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi
mümkün değildir (B. No: 2012/832, 12/2/2013, § 14).
17. Başvurunun kabul
edilebilmesi için ihlal iddiasına dayanak teşkil eden nihai işlem veya
kararların 23/9/2012 tarihinden evvel kesinleşmemiş
olmaları da gerekmektedir. Nihai işlem veya kararların anılan tarihten önce
kesinleştikleri tespit edildiği takdirde ilgili şikâyetler bakımından
başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. Mahkemenin yargı
yetkisine ilişkin bu tespitin bireysel başvuru incelemesinin her aşamasında
yapılabilmesi mümkündür (B. No: 2012/726, 2/7/2013, §
32).
18. Ancak kişi serbest
bırakılmadan yargılanmakta olduğu davada ilk derece mahkemesi kararıyla mahkûm
olmuşsa, mahkûmiyet tarihi itibarıyla da tutukluluk hali sona erer. Çünkü bu
durumda kişinin hukuki durumu “bir suç
isnadına bağlı olarak tutuklu” olma kapsamından çıkmaktadır.
Mahkûmiyetle birlikte kişinin kuvvetli suç şüphesi ve bir tutuklama nedenine
bağlı olarak tutukluluk hali sona ermektedir. Bu açıdan mahkûmiyet kararının
kesinleşmiş olması ayrıca gerekmez (B. No: 2012/726, 2/7/2013,
§ 33).
19. Somut olayda başvurucu 6/6/2007 tarihinde isnat edilen suçlar nedeniyle tutuklanmış
ve yargılandığı davada mahkûmiyet kararının verildiği 16/2/2012 tarihinde
başvurucunun “suç isnadına bağlı olarak
tutukluluk” hali sona ermiştir.
20. Açıklanan nedenlerle, başvurunun
“kişi hürriyeti ve güvenliğinin”
ihlal edildiği yönündeki kısmının “zaman
bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
2. Adil
Yargılanma Hakkı Yönünden
21. Anayasa’nın 148. maddesinin
dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlarda inceleme yapılamaz.”
22. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan
yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
23. 6216 sayılı Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların
Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın
148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular
kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin
şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
24. Anılan kurallar uyarınca,
ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve
olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının
yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan
sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu
olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının
adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfilik
içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve
özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti
niteliğindeki başvurular bariz takdir hatası veya açık keyfilik bulunmadıkça
Anayasa Mahkemesince incelenemez (B. No: 2012/1027, 12/2/2013,
§ 26).
25. Başvuru konusu olayda,
tarafsız tanık beyanları yerine müşteki beyanları esas alınarak tarafsızlığa
aykırı yürütülen yargılama sonunda eksik incelemeyle mahkûmiyete karar
verildiği, hükmedilen cezadan takdiri indirim uygulanmadığı
belirtilmekte olup, başvurucunun iddialarının özünün esas itibarıyla
yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Başvurucu hakkında
hükmedilen cezalardan takdiri indirim yapıldığı görülmektedir.
26. Başvurucu, yargılama
sürecinde iddia makamının veya müştekilerin sunduğu deliller ve görüşlerden
bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma veya sunulan
delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme imkânı bulamadığına ya da
uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi
tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmamıştır.
27. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun iddiasının kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin
olduğu, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden
incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun
olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurunun,
1. “Kişi özgürlüğü ve
güvenliğinin” ihlal edildiğine ilişkin şikâyetlerinin “zaman bakımından yetkisizlik”,
2. “Adil yargılanma hakkının” ihlal edildiğine ilişkin şikâyetlerinin “açıkça dayanaktan yoksun olması”
nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
20/11/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE
karar verildi.