TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
MEHMET ÇAĞIRICI BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/3020)
Karar Tarihi: 23/3/2016
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Erdal TERCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Raportör
Okan TAŞDELEN
Başvurucu
Mehmet ÇAĞIRICI
Vekilleri
Av. Elif Tirenç İPEK ULAŞ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; tutukluluğun beş yıl boyunca sürmesi ve dosya üzerinden tutukluluk hâlinin devamına karar verilmesi nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; evde yapılan aramanın savcı ya da hâkim kararına dayanmaması ve komşulardan veya ihtiyar heyetinden bir kişinin hazır edilmemesi nedeniyle konut dokunulmazlığına saygı ilkesinin, kardeşi olan M.Ç.nin gözaltında ölümle tehdit edilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının, emniyette susma hakkını kullanmasına rağmen yer gösterme işlemi yapılması, tutanakta imzadan kaçınma nedeninin belirtilmemesi, M.Ç.nin tehdit altında verdiği ifadesinin hükme esas alınması, yasak delillerin dosyadan çıkartılma taleplerinin karşılanmaması, suçsuzluğunu kanıtlamaya yönelik araştırma yapılmaması, telefon kayıtlarının suçla ilişkisinin açıklanmaması, Kürtçe savunma hakkı tanınmaması ve yargılamanın uzun sürmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının; adi suç ile örgüt kapsamında işlenen suçtan yargılanan kişiler arasında ayrımcılık yapılması nedeniyle ayrımcılık yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 30/4/2013 tarihinde Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 12/7/2013 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm tarafından 23/01/2014 tarihinde yapılan toplantıda başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 20/2/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.
6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 4/3/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
1. Başvuruya Konu Yargılama
8. Başvurucu, kimliğini gizli tutan bir şahıs tarafından yapılan ihbar üzerine Diyarbakır'da gerçekleşen iki bombalama eyleminin faili olduğu iddiasıyla 3/7/2007 tarihinde gözaltına alınmıştır.
9. Başvurucunun evinde 3/7/2007 tarihinde arama yapılmış ve bomba yapımında kullanıldığı anlaşılan çeşitli malzemeler ele geçirilmiştir.
10. Başvurucuya 6/7/2007 tarihinde avukatı olmaksızın polis tarafından yer gösterme işlemi yaptırılmıştır. Tutanağa göre başvurucu, 6/4/2007 tarihinde Çevik Kuvvette görevli bir memurunun aracının altında ve 15/6/2007 tarihinde askerî servis aracının geçişi esnasında bomba patlatılması olaylarını kendisinin gerçekleştirdiğini ve patlayıcı maddeleri teslim aldığı yerle ilgili olarak yer gösterme yapabileceğini söylemiştir. Başvurucu, tutanağı imzadan imtina ettiği notunu düşmüştür.
11. Başvurucu, aynı gün avukatının huzurunda verdiği polis ifadesinde susma hakkını kullanmıştır.
12. Başvurucu 7/7/2007 tarihinde avukatının katılımıyla savcıya verdiği ifadesinde suçlamaları kabul etmemiş, yer gösterme işlemindeki beyanlarının Emniyetin yönlendirme ve baskısına dayalı olduğunu ileri sürmüştür.
13. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi 7/7/2007 tarihinde başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir.
14. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yukarıda belirtilen olaylarla bağlantılı olarak başvurucu ve diğer bazı sanıklar hakkında 27/8/2007 ve 5/12/2007 tarihlerinde iki ayrı iddianame düzenlenmiştir.
15. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi 27/12/2007 tarihinde her iki davanın birleştirilmesine ve yargılamaya E.2007/440 sayılı dosya üzerinden devam edilmesine karar vermiştir.
16. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi 21/6/2011 tarihinde E.2007/440 sayılı dosyada yargılanan diğer sanıklara ilişkin hüküm kurmuş, başvurucunun son savunmasını yapmamış olması nedeniyle ve dosyanın diğer sanıklar yönünden sürüncemede kalmaması için başvurucuyla ilgili kısmın tefrikine karar vermiştir.
17. Başvurucu hakkındaki yargılama, Mahkemenin 2011/454 esasına kaydedilmiştir.
18. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi 15/12/2011 tarihli ve E.2011/454, K.2011/524 sayılı kararıyla başvurucunun devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak suçundan müebbet hapis cezasıyla, 15/6/2007 tarihli bombalama eyleminden dolayı tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüs suçundan dokuz kez 18 yıl 4 ay hapis cezasıyla, izinsiz patlayıcı madde bulundurmak suçundan iki kez 5 yıl 6 ay 20 gün hapis ve para cezasıyla, özel kişilere ve kamuya karşı işlenen mala zarar verme suçlarından sırasıyla 3 yıl 9 ay ve üç kez 4 yıl 6 ay, 5 yıl 7 ay 15 gün hapis cezalarıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.
19. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi kararını, Silvan Sulh Ceza Mahkemesinin 2007/216 ve 218 ile Diyarbakır 6. Ağır Mahkemesinin 2007/306 ve 308 Müt. sayılı aramaya izin ve el koyma işleminin onanması kararlarına, başvurucunun Diyarbakır merkezde bulunan evinde yapılan arama sonucunda ele geçen malzemelere ve dosyadaki diğer delillere dayandırmıştır (Gerekçeli karar, s. 13, 17).
20. Başvurucu vekili eksik incelemeye dayalı ve usul ve yasaya aykırı biçimde hüküm kurulması nedeniyle kararı temyiz edeceklerine dair süre tutum dilekçesi vermiş ise de UYAP üzerinden yapılan sorgulama ve Mahkemesiyle yapılan yazışma sonucundan gerekçeli temyiz dilekçesinin verilmediği anlaşılmıştır.
21. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 10/12/2012 tarihli ve E.2012/10515, K.2012/14632 sayılı ilamıyla patlayıcı madde bulundurmak ve 15/6/2007 tarihli eylemle bağlantılı mala zarar vermek suçundan kurulan hükümler bozulmuş; kararın diğer kısımları onanmış ya da düzeltilerek onanmıştır.
22. Bu karar, başvurucuya 1/4/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
23. Başvurucu 30/4/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
2. Bireysel Başvuru Sonrası Devam Eden Yargılama
24. Yargıtayın bozma kararı sonrasında dosya, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/225 esasına kaydedilmiştir.
25. Duruşma tutanaklarında başvurucunun başka bir suçtan tutuklu olduğu belirtilmektedir.
26. Mahkeme 12/9/2013 tarihli ve E.2013/225, K.2013/435 sayılı kararıyla başvurucunun patlayıcı madde bulundurmak suçundan bir kez 5 yıl 6 ay 20 gün hapis ve para cezasıyla cezalandırılmasına, 15/6/2007 tarihli eyleme ilişkin olarak mala zarar verme suçundan da hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermiştir.
27. Dosyanın temyiz incelemesi devam etmektedir.
3. İnsan Hakları Tazminat Komisyonuna Başvuru
28. Başvurucu, somut olaydaki yargılamanın makul süreyi aştığından bahisle 13/6/2013 tarihindeİnsan Hakları Tazminat Komisyonuna (Komisyon) başvurmuştur.
29. Komisyonun 5/9/2013 tarihli ve K.2013/453 sayılı kararıyla başvurucuya ilişkin olarak 6 yıl 2 ay 2 gündür devam eden yargılama süresinin makul olmadığına ve başvurucuya 3.750 TL tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
30. Bu karar, itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.
B. İlgili Hukuk
31. 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un 2. maddesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığına ilişkin başvuru yolunu ve Kanun'un 7. maddesi kabul edilebilir başvurulara dair verilecek kararı ve itiraz usulünü düzenlemektedir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
32. Mahkemenin 23/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
33. Başvurucu;
i. Tutukluluğunun beş yıldır sürdüğünü ve dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda tutukluluk hâlinin devamına karar verildiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının,
ii. Herhangi bir savcı ya da hâkim kararı olmaksızın ve şartları oluşmaksızın evinde arama yapıldığını, arama esnasında kendilerinin evde olmadığını, sadece on sekiz yaşından küçük bir çocuğun evde bulunduğunu, arama tutanağının mahalle muhtarına imzalattırıldığını, komşulardan ya da ihtiyar heyetinden bir kişinin hazır edilmediğini belirterek özel hayata saygı ilkesinin,
iii. Kardeşi M.Ç.nin gözaltında ölümle tehdit edildiğini ve bu korku altında kendisi aleyhinde beyanda bulunmasının sağlandığını belirterek kötü muamele yasağının,
iv. Yer gösterme işleminin yapılabilmesi için şüphelinin ifade vermesinin gerektiği oysa kendisinin Emniyette susma hakkını kullandığını, tutanakta imzadan kaçınmasının gerekçesinin açıklanmadığını, yer gösterme ve arama sonucu elde edilen yasak delillerin dosyadan çıkarılması taleplerinin kabul edilmediğini, kardeşi M.Ç.nin ölüm tehdidi altında verdiği ifadesinin hükme esas alındığını, başvurucunun suçsuzluğunu kanıtlamaya yönelik araştırma yapılmadığını, yurt dışına çıkmış olmasının bomba yapımı ve patlatılması hususunda eğitim aldığına dayanak yapıldığını, telefon görüşmelerinin ne şekilde kendisini 15/6/2007 tarihli olayla ilişkilendirdiğini anlamadığını, Kürtçe savunma yapmasına izin verilmemesi nedeniyle kendisini tam olarak ifade edemediğini, makul süre ile yargılamaların mümkün olan en kısa sürede tamamlanmasının amaçlandığını, kendisi hakkındaki soruşturmanın asılsız ihbarla başladığını ve Yargıtayın 2012 tarihli kararıyla iç hukuk yollarının tüketildiğini belirterek adil yargılanma hakkının,
v. Adi bir suçtan yargılanan kişi ile örgüt kapsamında yer alan suçlamayla yargılanan kişiler arasında ayrımcılık yapıldığını ve kendisi gibi ikinci gruptaki kişilerin ön koşulsuz bir tutuklamayla karşılaştığını belirterek ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, bu nedenlerle yargılamanın yenilenmesini ve 100.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini ya da genel mahkemelerde dava açmasına izin verilmesini talep etmiştir.
34. Başvurucu maddi imkânsızlığını gerekçe göstererek adli yardım talebinde bulunmuş fakat başvuru 30/4/2013 tarihinde harç yatırılmak suretiyle yapılmıştır.
B. Değerlendirme
35. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının kötü muamele yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği, konut dokunulmazlığına saygı hakkı, makul sürede yargılanma da dâhil olmak üzere adil yargılanma hakkı ve ayrımcılık yasağı kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.
1. Adli Yardım Talebi Yönünden
36. Başvurucu, maddi imkânsızlığının bulunduğunu belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
37. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Esas hakkındaki inceleme" kenar başlıklı 49. maddesinin (7) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuruların incelenmesinde, bu Kanun ve İçtüzükte hüküm bulunmayan hâllerde ilgili usul kanunlarının bireysel başvurunun niteliğine uygun hükümleri uygulanır."
38. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) "Bireysel başvuru harcı ve adlî yardım" kenar başlıklı 62. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa Bağlı (I) sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları” başlıklı Bölümünün ilk cümlesinde belirtilen bireysel başvuru harcı Maliye Veznelerine yatırılır.
(2) Adlî yardım talepleri, genel hükümlere göre başvuruların kabul edilebilirliği hakkında karar verecek Bölüm veya Komisyonlar tarafından hükme bağlanır."
39. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 334. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler."
40. 6100 sayılı Kanun'un 337. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:
"Adli yardım, daha önce yapılan yargılama giderlerini kapsamaz."
41. İçtüzük'ün yaptığı atıf nedeniyle adli yardım talebinin 6100 sayılı Kanun'un 334. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca değerlendirilmesi gerekiyor ise de başvuru harcının başvuru tarihi itibarıyla yatırılmış olduğu anlaşıldığından bu hususta bir karar verilmesine gerek görülmemiştir.
42. Hukukumuzda yargılama giderlerine ve bu arada harçlardan geçici muafiyete ilişkin adli yardım hükümleri, 6100 sayılı Kanun'un 334. ila 340. maddelerinde yer almaktadır. Dolayısıyla 6216 sayılı Kanun ile İçtüzük'ün yukarıda belirtilen hükümleri uyarınca bireysel başvuru harcından geçici muafiyete ilişkin adli yardım talepleri hakkında bireysel başvurunun niteliğine uygun düştüğü oranda uygulanacak olan genel hükümler, 6100 sayılı Kanun'un 334. ila 340. maddeleridir. Anılan Kanun'un 337. maddesinin (3) numaralı fıkrasında adli yardımın daha önce yapılan yargılama giderlerini kapsamayacağı belirtilmiştir.
43. Somut olayda, başvurucunun 30/4/2013 tarihli bireysel başvuru formunda adli yardım talep ettiği ancak aynı tarihte gerekli harcı da yatırdığı anlaşılmıştır. Bireysel başvuruda harç dışında başvurucu tarafından ödenmesi gereken başka bir yargılama gideri bulunmamaktadır.
44. Bu itibarla başvuru harcının yatırılmış olması ve adli yardımın daha önce yapılan giderleri kapsamaması nedeniyle başvurucunun adli yardım talebi hakkında karar verilmesine yer bulunmamaktadır (Fettah Hansu, B. No: 2013/906, 16/4/2013, § 21).
2. Kabul Edilebilirlik Yönünden
45. Başvurucu yukarıda belirtilen gerekçelerle kötü muamele ile ayrımcılık yasağının, kişi hürriyeti ve güvenliği ile konut dokunulmazlığına saygı haklarının ve makul sürede yargılanma da dâhil olmak üzere adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
46. Bakanlık yazısında kötü muamele yasağına, tutukluluk süresine, konut dokunulmazlığına saygı hakkına, başvurucuya ana dilinde savunma hakkının verilmemesine ilişkin olarak görüş bildirilmiş; başvurucunun yargılama süresini ve yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığını ilgilendirdiği değerlendirilen şikâyetlerine yönelik görüş sunulmasına gerek görülmediği belirtilmiştir. Bakanlık yazısında ayrıca Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2/7/2007 tarihli kararına istinaden başvurucunun evinde arama yapıldığına değinilmiştir.
47. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
48. Başvurucunun kötü muamele iddialarının kendisine değil, kardeşi M.Ç.ye ilişkin olduğu ve İlk Derece Mahkemesinin 15/12/2011 tarihli kararıyla başvurucunun suç isnadına dayanan tutukluluk hâlinin sona erdiği anlaşılmakla birlikte aşağıda belirtilen gerekçelerle bu hususlarda ayrı bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.
49. 6216 sayılı Kanun'un "Başvuru hakkının kötüye kullanılması" kenar başlıklı 51. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığı tespit edilen başvurucular aleyhine, yargılama giderlerinin dışında, ayrıca ikibin Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasına hükmedilebilir."
50. İçtüzük'ün "Başvuru hakkının kötüye kullanılması" kenar başlıklı 83. maddesi şöyledir:
"Başvurucunun istismar edici, yanıltıcı ve benzeri nitelikteki davranışlarıyla bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığının tespit edilmesi hâlinde başvuru reddedilir ve yargılama giderleri dışında, ilgilinin ikibin Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilir."
51. Anılan düzenlemeler vasıtasıyla genel hukuk teorisinde bir kamu düzeni kuralı olarak ele alınan ve genel olarak bir hakkın açıkça öngörüldüğü amaç dışında ve başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının hukuk düzenince himaye edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının bireysel başvuru alanında özel olarak ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve Anayasa Mahkemesinin başvuruyu gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28).
52. Bu kapsamda özellikle Anayasa Mahkemesini yanıltmak amacıyla gerçek olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması, başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında Anayasa Mahkemesinin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (S.Ö., § 29).
53. Somut başvuru açısından başvurucunun herhangi bir savcılık veya mahkeme kararı olmaksızın evinde arama yapıldığı yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığı zira gerekçeli kararda ve Bakanlık yazısında belirtilen bilgilerden aramanın Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin kararına istinaden gerçekleştirildiği anlaşılmıştır (bkz. §§ 19, 45).
54. Öte yandan İçtüzük'ün 59. maddesinin (5) numaralı fıkrasında belirtilen yükümlülüğe açıkça aykırı olarak yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla Komisyona başvurulduğuna, Komisyonun 5/9/2013 tarihinde yargılamanın makul süreyi aştığına ve başvurucuya tazminat ödenmesi gerektiğine karar verdiğine ve bu kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiğine dair başvurucu herhangi bir bildirimde bulunmamıştır.
55. Açıklanan nedenlerle başvurucunun aramanın savcı veya hâkim kararı olmaksızın gerçekleştirildiği iddiasının yanıltıcı olduğu ve yargılama süresine ilişkin değerlendirmeleri etkileyecek nitelikte olan Komisyona başvuru hususunda Anayasa Mahkemesini bilgilendirmediği anlaşıldığından başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
56. Başvurucu aleyhine başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi ve İçtüzük'ün 83. maddesi uyarınca takdiren 500 TL disiplin para cezasına hükmedilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebi hususunda karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
B. Başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,
C. 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi uyarınca başvurucunun 500 TL disiplin para cezası ile CEZALANDIRILMASINA,
D. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
E. Kararın bir örneğinin Diyarbakır Barosuna GÖNDERİLMESİNE
23/3/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.