TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET ÇAĞIRICI BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/3020)
|
|
Karar Tarihi: 23/3/2016
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Okan TAŞDELEN
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet ÇAĞIRICI
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Elif Tirenç
İPEK ULAŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; tutukluluğun beş yıl boyunca sürmesi ve dosya
üzerinden tutukluluk hâlinin devamına karar verilmesi nedenleriyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının; evde yapılan aramanın savcı ya da hâkim
kararına dayanmaması ve komşulardan veya ihtiyar heyetinden bir kişinin hazır
edilmemesi nedeniyle konut dokunulmazlığına saygı ilkesinin, kardeşi olan M.Ç.nin gözaltında ölümle tehdit edilmesi nedeniyle kötü
muamele yasağının, emniyette susma hakkını kullanmasına rağmen yer gösterme
işlemi yapılması, tutanakta imzadan kaçınma nedeninin belirtilmemesi, M.Ç.nin tehdit altında verdiği ifadesinin hükme esas
alınması, yasak delillerin dosyadan çıkartılma taleplerinin karşılanmaması,
suçsuzluğunu kanıtlamaya yönelik araştırma yapılmaması, telefon kayıtlarının
suçla ilişkisinin açıklanmaması, Kürtçe savunma hakkı tanınmaması
ve yargılamanın uzun sürmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının; adi suç ile
örgüt kapsamında işlenen suçtan yargılanan kişiler arasında ayrımcılık
yapılması nedeniyle ayrımcılık yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 30/4/2013 tarihinde Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi
vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 12/7/2013 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm tarafından 23/01/2014 tarihinde yapılan toplantıda
başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 20/2/2014 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.
6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş
4/3/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne
karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Projesi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde
ilgili olaylar özetle şöyledir:
1. Başvuruya Konu Yargılama
8. Başvurucu, kimliğini gizli tutan bir şahıs tarafından yapılan
ihbar üzerine Diyarbakır'da gerçekleşen iki bombalama eyleminin faili olduğu
iddiasıyla 3/7/2007 tarihinde gözaltına alınmıştır.
9. Başvurucunun evinde 3/7/2007 tarihinde arama yapılmış ve
bomba yapımında kullanıldığı anlaşılan çeşitli malzemeler ele geçirilmiştir.
10. Başvurucuya 6/7/2007 tarihinde avukatı olmaksızın polis
tarafından yer gösterme işlemi yaptırılmıştır. Tutanağa göre başvurucu,
6/4/2007 tarihinde Çevik Kuvvette görevli bir memurunun aracının altında ve
15/6/2007 tarihinde askerî servis aracının geçişi esnasında bomba patlatılması
olaylarını kendisinin gerçekleştirdiğini ve patlayıcı maddeleri teslim aldığı
yerle ilgili olarak yer gösterme yapabileceğini söylemiştir. Başvurucu,
tutanağı imzadan imtina ettiği notunu düşmüştür.
11. Başvurucu, aynı gün avukatının huzurunda verdiği polis
ifadesinde susma hakkını kullanmıştır.
12. Başvurucu 7/7/2007 tarihinde avukatının katılımıyla savcıya
verdiği ifadesinde suçlamaları kabul etmemiş, yer gösterme işlemindeki
beyanlarının Emniyetin yönlendirme ve baskısına dayalı olduğunu ileri
sürmüştür.
13. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi 7/7/2007 tarihinde
başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir.
14. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yukarıda
belirtilen olaylarla bağlantılı olarak başvurucu ve diğer bazı sanıklar
hakkında 27/8/2007 ve 5/12/2007 tarihlerinde iki ayrı iddianame düzenlenmiştir.
15. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi 27/12/2007 tarihinde her
iki davanın birleştirilmesine ve yargılamaya E.2007/440 sayılı dosya üzerinden
devam edilmesine karar vermiştir.
16. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi 21/6/2011 tarihinde
E.2007/440 sayılı dosyada yargılanan diğer sanıklara ilişkin hüküm kurmuş,
başvurucunun son savunmasını yapmamış olması nedeniyle ve dosyanın diğer
sanıklar yönünden sürüncemede kalmaması için başvurucuyla ilgili kısmın
tefrikine karar vermiştir.
17. Başvurucu hakkındaki yargılama, Mahkemenin 2011/454 esasına
kaydedilmiştir.
18. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi 15/12/2011 tarihli ve
E.2011/454, K.2011/524 sayılı kararıyla başvurucunun devletin birliğini ve ülke
bütünlüğünü bozmak suçundan müebbet hapis cezasıyla, 15/6/2007 tarihli
bombalama eyleminden dolayı tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüs suçundan dokuz
kez 18 yıl 4 ay hapis cezasıyla, izinsiz patlayıcı madde bulundurmak suçundan
iki kez 5 yıl 6 ay 20 gün hapis ve para cezasıyla, özel kişilere ve kamuya
karşı işlenen mala zarar verme suçlarından sırasıyla 3 yıl 9 ay ve üç kez 4 yıl
6 ay, 5 yıl 7 ay 15 gün hapis cezalarıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.
19. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi kararını, Silvan Sulh Ceza
Mahkemesinin 2007/216 ve 218 ile Diyarbakır 6. Ağır Mahkemesinin 2007/306 ve
308 Müt. sayılı aramaya izin
ve el koyma işleminin onanması kararlarına, başvurucunun Diyarbakır merkezde
bulunan evinde yapılan arama sonucunda ele geçen malzemelere ve dosyadaki diğer
delillere dayandırmıştır (Gerekçeli karar, s. 13, 17).
20. Başvurucu vekili eksik incelemeye dayalı ve usul ve yasaya
aykırı biçimde hüküm kurulması nedeniyle kararı temyiz edeceklerine dair süre
tutum dilekçesi vermiş ise de UYAP üzerinden yapılan sorgulama ve Mahkemesiyle
yapılan yazışma sonucundan gerekçeli temyiz dilekçesinin verilmediği
anlaşılmıştır.
21. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 10/12/2012 tarihli ve
E.2012/10515, K.2012/14632 sayılı ilamıyla patlayıcı madde bulundurmak ve 15/6/2007
tarihli eylemle bağlantılı mala zarar vermek suçundan kurulan hükümler
bozulmuş; kararın diğer kısımları onanmış ya da düzeltilerek onanmıştır.
22. Bu karar, başvurucuya 1/4/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
23. Başvurucu 30/4/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
2. Bireysel Başvuru Sonrası Devam Eden
Yargılama
24. Yargıtayın bozma kararı sonrasında
dosya, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/225 esasına kaydedilmiştir.
25. Duruşma tutanaklarında başvurucunun başka bir suçtan tutuklu
olduğu belirtilmektedir.
26. Mahkeme 12/9/2013 tarihli ve E.2013/225, K.2013/435 sayılı
kararıyla başvurucunun patlayıcı madde bulundurmak suçundan bir kez 5 yıl 6 ay
20 gün hapis ve para cezasıyla cezalandırılmasına, 15/6/2007 tarihli eyleme
ilişkin olarak mala zarar verme suçundan da hüküm kurulmasına yer olmadığına
karar vermiştir.
27. Dosyanın temyiz incelemesi devam etmektedir.
3. İnsan Hakları Tazminat Komisyonuna Başvuru
28. Başvurucu, somut olaydaki yargılamanın makul süreyi aştığından
bahisle 13/6/2013 tarihindeİnsan Hakları Tazminat
Komisyonuna (Komisyon) başvurmuştur.
29. Komisyonun 5/9/2013 tarihli ve K.2013/453 sayılı kararıyla
başvurucuya ilişkin olarak 6 yıl 2 ay 2 gündür devam eden yargılama süresinin
makul olmadığına ve başvurucuya 3.750 TL tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
30. Bu karar, itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.
B. İlgili Hukuk
31. 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair
Kanun'un 2. maddesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığına ilişkin
başvuru yolunu ve Kanun'un 7. maddesi kabul edilebilir başvurulara dair
verilecek kararı ve itiraz usulünü düzenlemektedir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
32. Mahkemenin 23/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
33. Başvurucu;
i. Tutukluluğunun beş yıldır sürdüğünü ve dosya üzerinden
yapılan inceleme sonucunda tutukluluk hâlinin devamına karar verildiğini belirterek
kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının,
ii. Herhangi bir savcı ya da hâkim kararı olmaksızın ve şartları
oluşmaksızın evinde arama yapıldığını, arama esnasında kendilerinin evde
olmadığını, sadece on sekiz yaşından küçük bir çocuğun evde bulunduğunu, arama
tutanağının mahalle muhtarına imzalattırıldığını, komşulardan ya da ihtiyar
heyetinden bir kişinin hazır edilmediğini belirterek özel hayata saygı
ilkesinin,
iii. Kardeşi M.Ç.nin gözaltında ölümle
tehdit edildiğini ve bu korku altında kendisi aleyhinde beyanda bulunmasının
sağlandığını belirterek kötü muamele yasağının,
iv. Yer gösterme işleminin yapılabilmesi için şüphelinin ifade
vermesinin gerektiği oysa kendisinin Emniyette susma hakkını kullandığını,
tutanakta imzadan kaçınmasının gerekçesinin açıklanmadığını, yer gösterme ve
arama sonucu elde edilen yasak delillerin dosyadan çıkarılması taleplerinin
kabul edilmediğini, kardeşi M.Ç.nin ölüm tehdidi
altında verdiği ifadesinin hükme esas alındığını, başvurucunun suçsuzluğunu
kanıtlamaya yönelik araştırma yapılmadığını, yurt dışına çıkmış olmasının bomba
yapımı ve patlatılması hususunda eğitim aldığına dayanak yapıldığını, telefon
görüşmelerinin ne şekilde kendisini 15/6/2007 tarihli olayla ilişkilendirdiğini
anlamadığını, Kürtçe savunma yapmasına izin verilmemesi nedeniyle kendisini tam
olarak ifade edemediğini, makul süre ile yargılamaların mümkün olan en kısa
sürede tamamlanmasının amaçlandığını, kendisi hakkındaki soruşturmanın asılsız
ihbarla başladığını ve Yargıtayın 2012 tarihli
kararıyla iç hukuk yollarının tüketildiğini belirterek adil yargılanma
hakkının,
v. Adi bir suçtan
yargılanan kişi ile örgüt kapsamında yer alan suçlamayla yargılanan kişiler
arasında ayrımcılık yapıldığını ve kendisi gibi ikinci gruptaki kişilerin ön
koşulsuz bir tutuklamayla karşılaştığını belirterek ayrımcılık yasağının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, bu nedenlerle yargılamanın yenilenmesini
ve 100.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini ya da genel mahkemelerde dava
açmasına izin verilmesini talep etmiştir.
34. Başvurucu maddi imkânsızlığını gerekçe göstererek adli
yardım talebinde bulunmuş fakat başvuru 30/4/2013 tarihinde harç yatırılmak
suretiyle yapılmıştır.
B. Değerlendirme
35. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının kötü muamele
yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği, konut dokunulmazlığına saygı hakkı, makul
sürede yargılanma da dâhil olmak üzere adil yargılanma hakkı ve ayrımcılık
yasağı kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.
1. Adli Yardım Talebi
Yönünden
36. Başvurucu, maddi imkânsızlığının bulunduğunu belirterek adli
yardım talebinde bulunmuştur.
37. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Esas hakkındaki inceleme" kenar
başlıklı 49. maddesinin (7) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuruların incelenmesinde, bu Kanun ve
İçtüzükte hüküm bulunmayan hâllerde ilgili usul kanunlarının bireysel
başvurunun niteliğine uygun hükümleri uygulanır."
38. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
(İçtüzük) "Bireysel başvuru harcı ve
adlî yardım" kenar başlıklı 62. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
"(1) 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa
Bağlı (I) sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları” başlıklı Bölümünün ilk
cümlesinde belirtilen bireysel başvuru harcı Maliye Veznelerine yatırılır.
(2) Adlî yardım talepleri, genel hükümlere göre başvuruların kabul
edilebilirliği hakkında karar verecek Bölüm veya Komisyonlar tarafından hükme
bağlanır."
39. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu'nun 334. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Kendisi ve ailesinin
geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip
giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve
savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde,
taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan
yararlanabilirler."
40. 6100 sayılı Kanun'un 337. maddesinin (3) numaralı fıkrası
şöyledir:
"Adli yardım, daha önce yapılan yargılama giderlerini
kapsamaz."
41. İçtüzük'ün yaptığı atıf nedeniyle
adli yardım talebinin 6100 sayılı Kanun'un 334. maddesinin (1) numaralı fıkrası
uyarınca değerlendirilmesi gerekiyor ise de başvuru harcının başvuru tarihi
itibarıyla yatırılmış olduğu anlaşıldığından bu hususta bir karar verilmesine
gerek görülmemiştir.
42. Hukukumuzda yargılama giderlerine ve bu arada harçlardan
geçici muafiyete ilişkin adli yardım hükümleri, 6100 sayılı Kanun'un 334. ila
340. maddelerinde yer almaktadır. Dolayısıyla 6216 sayılı Kanun ile İçtüzük'ün yukarıda belirtilen hükümleri uyarınca bireysel
başvuru harcından geçici muafiyete ilişkin adli yardım talepleri hakkında
bireysel başvurunun niteliğine uygun düştüğü oranda uygulanacak olan genel
hükümler, 6100 sayılı Kanun'un 334. ila 340. maddeleridir. Anılan Kanun'un 337.
maddesinin (3) numaralı fıkrasında adli yardımın daha önce yapılan yargılama
giderlerini kapsamayacağı belirtilmiştir.
43. Somut olayda, başvurucunun 30/4/2013 tarihli bireysel
başvuru formunda adli yardım talep ettiği ancak aynı tarihte gerekli harcı da
yatırdığı anlaşılmıştır. Bireysel başvuruda harç dışında başvurucu tarafından
ödenmesi gereken başka bir yargılama gideri bulunmamaktadır.
44. Bu itibarla başvuru harcının yatırılmış olması ve adli
yardımın daha önce yapılan giderleri kapsamaması nedeniyle başvurucunun adli
yardım talebi hakkında karar verilmesine yer bulunmamaktadır (Fettah Hansu, B. No: 2013/906, 16/4/2013,
§ 21).
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
45. Başvurucu yukarıda belirtilen gerekçelerle kötü muamele ile
ayrımcılık yasağının, kişi hürriyeti ve güvenliği ile konut dokunulmazlığına
saygı haklarının ve makul sürede yargılanma da dâhil olmak üzere adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
46. Bakanlık yazısında kötü muamele yasağına, tutukluluk
süresine, konut dokunulmazlığına saygı hakkına, başvurucuya ana dilinde savunma
hakkının verilmemesine ilişkin olarak görüş bildirilmiş; başvurucunun yargılama
süresini ve yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığını ilgilendirdiği
değerlendirilen şikâyetlerine yönelik görüş sunulmasına gerek görülmediği
belirtilmiştir. Bakanlık yazısında ayrıca Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin
2/7/2007 tarihli kararına istinaden başvurucunun evinde arama yapıldığına
değinilmiştir.
47. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
48. Başvurucunun kötü muamele iddialarının kendisine değil,
kardeşi M.Ç.ye ilişkin olduğu ve İlk Derece Mahkemesinin 15/12/2011 tarihli
kararıyla başvurucunun suç isnadına dayanan tutukluluk hâlinin sona erdiği
anlaşılmakla birlikte aşağıda belirtilen gerekçelerle bu hususlarda ayrı bir
değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.
49. 6216 sayılı Kanun'un "Başvuru
hakkının kötüye kullanılması" kenar başlıklı 51. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuru
hakkını açıkça kötüye kullandığı tespit edilen başvurucular aleyhine, yargılama
giderlerinin dışında, ayrıca ikibin Türk Lirasından
fazla olmamak üzere disiplin para cezasına hükmedilebilir."
50. İçtüzük'ün "Başvuru hakkının kötüye kullanılması"
kenar başlıklı 83. maddesi şöyledir:
"Başvurucunun istismar
edici, yanıltıcı ve benzeri nitelikteki davranışlarıyla bireysel başvuru
hakkını açıkça kötüye kullandığının tespit edilmesi hâlinde başvuru reddedilir
ve yargılama giderleri dışında, ilgilinin ikibin Türk
Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına karar
verilir."
51. Anılan düzenlemeler vasıtasıyla genel hukuk teorisinde bir
kamu düzeni kuralı olarak ele alınan ve genel olarak bir hakkın açıkça
öngörüldüğü amaç dışında ve başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının
hukuk düzenince himaye edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının
bireysel başvuru alanında özel olarak ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda
bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve Anayasa Mahkemesinin
başvuruyu gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru
hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28).
52. Bu kapsamda özellikle Anayasa Mahkemesini yanıltmak amacıyla
gerçek olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge
sunulması, başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur
hakkında bilgi verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan
ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler
hakkında Anayasa Mahkemesinin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında
doğru bir kanaat oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri
sınırları saklı kalmak kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette
hakaret, tehdit veya tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru
yolu kapsamında ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan
kaldırılmasına ilişkin amaçla bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda
bulunulması durumunda başvuru hakkının kötüye kullanıldığı kabul
edilebilecektir (S.Ö., § 29).
53. Somut başvuru açısından başvurucunun herhangi bir savcılık
veya mahkeme kararı olmaksızın evinde arama yapıldığı yönündeki iddiasının gerçeği
yansıtmadığı zira gerekçeli kararda ve Bakanlık yazısında belirtilen
bilgilerden aramanın Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin kararına istinaden
gerçekleştirildiği anlaşılmıştır (bkz. §§ 19, 45).
54. Öte yandan İçtüzük'ün 59.
maddesinin (5) numaralı fıkrasında belirtilen yükümlülüğe açıkça aykırı olarak
yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla Komisyona
başvurulduğuna, Komisyonun 5/9/2013 tarihinde yargılamanın makul süreyi
aştığına ve başvurucuya tazminat ödenmesi gerektiğine karar verdiğine ve bu
kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiğine dair başvurucu herhangi bir
bildirimde bulunmamıştır.
55. Açıklanan nedenlerle başvurucunun aramanın savcı veya hâkim
kararı olmaksızın gerçekleştirildiği iddiasının yanıltıcı olduğu ve yargılama
süresine ilişkin değerlendirmeleri etkileyecek nitelikte olan Komisyona başvuru
hususunda Anayasa Mahkemesini bilgilendirmediği anlaşıldığından başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanımı
nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
56. Başvurucu aleyhine başvuru hakkının kötüye kullanılması
nedeniyle 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi ve İçtüzük'ün
83. maddesi uyarınca takdiren 500 TL disiplin para
cezasına hükmedilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebi hususunda karar verilmesine YER
OLMADIĞINA,
B. Başvurunun başvuru
hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,
C. 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi uyarınca başvurucunun 500 TL
disiplin para cezası ile CEZALANDIRILMASINA,
D. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
E. Kararın bir örneğinin Diyarbakır Barosuna GÖNDERİLMESİNE
23/3/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.