TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ORHAN DİKGÖZ VE HASAN GEŞGİN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/3919)
|
|
Karar Tarihi: 23/3/2016
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Okan TAŞDELEN
|
Başvurucular
|
:
|
1.Orhan DİKGÖZ
|
|
|
2. Hasan GEŞGİN
|
Vekili
|
:
|
Av. Murat SADAK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, gözaltı ve tutuklulukta geçirilen sürelerin uzun
olması nedeniyle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının; öz geçmiş belgelerinin
mahkûmiyete esas alınan tek delil olması, asılları olmaksızın fotokopi
belgelere dayanılması, Hizbullah terör örgütüne ilişkin yargılamalarda kolluk
aşamasında verilen ifadelerinin tamamına yakınının daha sonrada inkâr edilmesi,
zamanaşımının hesabında hata yapılması nedenleriyle adil yargılanma hakkının;
yargılama dolayısıyla eğitim ve öğrenim hakkının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 4/6/2013 tarihinde İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
vasıtasıyla yapılmıştır.Başvuru
formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde belirlenen
eksiklikler tamamlatılmış ve başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil
edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 25/2/2014 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 15/05/2014 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 14/7/2014 tarihli yazısında Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Projesi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde
ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucular, Hizbullah terör örgütüne yönelik soruşturma
kapsamında 6/6/2001 tarihinde gözaltına alınmış ve 9/6/2001 tarihinde
tutuklanmışlardır.
8. Başvurucular hakkında “Hizbullah
isimli yasadışı silahlı terör örgütünün sair efradı bulundukları”
iddiasıyla 2001 yılındakamu davası açılmıştır.
9. Yargılama İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2001/262
sayılı dosyası üzerinden yürütülmüştür.
10. Yargılama sürerken başvurucu Hasan Geşgin
(Geşgin) 6/7/2004 tarihinde, başvurucu Orhan Dikgöz (Dikgöz) ise 30/12/2004
tarihinde tahliye edilmiştir.
11. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi 27/12/2005 tarihli ve
E.2001/262, K.2005/466 sayılı kararı ile başvurucuların ve diğer on bir sanığın
Hizbullah terör örgütü üyesi olmak veya örgüte yardım etmek suçlarından
mahkûmiyetine hükmetmiştir.
12. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 19/6/2007 tarihli ve
E.2006/6870, K.2007/5393 sayılı ilamı ile bir sanığa ek savunma hakkı
verilmesi, kimi sanıklar yönünden zorunluluk bulunmasına rağmen müdafii görevlendirilmemesi ve bazı belgelerin dosyaya
getirtilmemesi gerekçeleriyle tüm sanıklar yönünden İlk Derece Mahkemesi kararı
bozulmuştur.
13. Dosya,İstanbul
10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/373 esasına kaydedilmiştir.
14. Yargılama esnasındaki savunmalarında başvurucu Dikgöz; poliste işkenceye dayalı ifade verdiğini,
Cumhuriyet Savcılığındaki beyanının ise yanlış anlaşıldığını, sanıklar A.Ç. ile
H.T.'yi köylüsü olmaları dolayısıyla tanıdığını,
sahte kimliği asker kaçağı olması nedeniyle temin ettiğini, örgüt üyesi
olmadığını ve örgüte öz geçmiş vermediğini, kod adı kullanmadığını
belirtmiştir. Başvurucu Geşgin ise diğer sanıkları
tanımadığını, örgütle ilgisinin olmadığını, operasyon sonucunda ele geçen
disket ve dokümanlarda öz geçmişinin bulunduğunun iddia edildiğini fakat
bilgilerin dahi yanlış yazıldığını ileri sürmüştür.
15. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi 26/5/2009 tarihli ve
E.2007/373, K.2009/124 sayılı ilamı ile başvurucuların terör örgütü üyeliği
suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar vermiştir.
16. Mahkeme, başvurucu Dikgöz
bakımından 2000 tarihli operasyonlarda başvurucunun öz geçmiş raporunun ele
geçirildiğini, öz geçmişteki ve diğer bazı dokümanlardaki yazıların
başvurucunun eli ürünü olduğunun anlaşıldığını, örgütün Marmara ve Bursa alan
sorumlusu kişilerden elde bilgi ve belgelere göre başvurucunun "Onur"
kod adı ile Bursa ili sorumlusu olarak görevlendirildiğini dikkate alarak suçun
sübuta erdiğini değerlendirmiştir. Başvurucu Geşgin
yönünden ise operasyonlarda başvurucunun öz geçmişinin ele geçirilmesi,
rapordaki doğum tarihi ve soyad (Gezgin) farklı
olmasına rağmen, polisteki ifadelerinden öz geçmişteki bilgilerin ve fotoğrafın
başvurucuya ait olduğunun anlaşılması, başvurucu Dikgöz'den
elde edilen evraklarda başvurucu Geşgin'in örgütü
övücü kitaplarla yakalandığının ve serbest bırakıldığının belirtilmesi,
başvurucunun aşamalardaki savunmaları itibarıyla örgüt üyeliği suçu sabit
görülmüştür.
17. Başvurucular bu kararı temyiz etmişlerdir. Başvuru
dosyasında ve UYAP'ta temyiz dilekçesine
rastlanılmamıştır.
18. Yargıtay 9. Ceza Dairesi 13/2/2013 tarihli ve E.2010/4769,
K.2013/2337 sayılı ilamı ile mahkûmiyet hükmünü onamıştır. İlamda “yapılan
yargılama sonucunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların
suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma suçlarına uygun şekilde
vasfı tayin edilmiş,cezaları
azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle
reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik
görülmediği” belirtilmiştir.
19. Başvurucular, anılan kararı 10/5/2013 tarihinde
öğrendiklerini ileri sürmüşlerdir. Başvurucuların karardan daha erken bir
tarihte haberdar olduklarına dair bir bilgi veya belgeye rastlanılmamıştır.
20. Başvurucular 4/6/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
21. Silahlı örgüt üyeliği suçu 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı
Türk Ceza Kanunu'nun 314. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenmektedir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 23/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
23. Başvurucular;
i. Günlerce gözaltında kaldıklarını ve tutuklu yargılandıkları
sürenin uzun olduğunu belirterek kişi özgürlüğü ve güvenliği haklarının,
ii. Öz geçmişlerin mahkûmiyete esas tek delil olduğunu, asılları
olmayan öz geçmiş raporlarının fotokopilerinin delil olarak
kullanılamayacağını, ayrıca 2000 yılındaki operasyonda ele geçen örgüt
arşivinin kaybolması nedeniyle ayrı bir soruşturmanın yürütüldüğünü, bu
raporların başka birileri tarafından hazırlanmış olabileceğini, iki örgüt
yöneticisi ve bir itirafçının ifadelerin öz geçmiş bilgilerinin kişilerin
haberi olmaksızın sosyal amaçlı toplandığını söylediklerini, öz geçmiş
raporlarında hatalı bilgiler bulunduğunu, yasak usuller olmaksızın hiç kimsenin
kendisini ve başkasını mahkûm ettirecek beyanlarda bulunmayacağını, Hizbullah
dosyalarındaki kolluk ifadelerinin neredeyse tamamının sonraki aşamalarda inkâr
edildiğini, mahkûmiyetlerine yetecek derecede bütün şüphelerden uzak, kesin ve
inandırıcı bir maddi delile dayanılmadığını, suç oluşsa dahi öz geçmiş
tarihleri (1994) dikkate alındığında zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek
masumiyet karinesini ve hukuka aykırı delil yasağını da içerecek biçimde adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Başvurucu Geçkin,
ayrıca yargılama nedeniyle eğitim ve öğrenim hakkının da ihlal edildiğini iddia
etmiştir. Başvurucuların her biri ayrı ayrı 25.000 TL maddi ve manevi tazminat
talebinde bulunmuşlardır.
B. Değerlendirme
24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddialarının kişi hürriyeti
ve güvenliği, adil yargılanma ile eğitim ve öğrenim hakkı kapsamında
incelenmesi uygun görülmüştür.
1. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
25. Başvurucular, özgürlüklerinden mahrum bırakıldıkları sürenin
uzun olduğunu ileri sürmüşlerdir.
26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’ungeçici
1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
"Mahkeme, 23/9/2012
tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel
başvuruları inceler."
27. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin bir
tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür şekilde
uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin gereğidir (Zafer Öztürk, B. No: 2012/51, 25/12/2012, § 18).
28. 6216 sayılı Kanun hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman
bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup Mahkeme, ancak bu
tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel
başvuruları inceleyebilir. Bu açık düzenleme karşısında anılan tarihten önce
kesinleşmiş ya da sonuçlanmış hususları da içerecek şekilde yetki kapsamının
genişletilmesi mümkün değildir.
29. Somut olayda başvurucuların tutukluluğunun 2004 yılında
(bkz. § 10) yani bireysel başvuruların incelenmeye başlandığı tarih olarak
belirlenen 23/9/2012 gününden önce sona erdiği anlaşılmaktadır.
30. Açıklanan nedenle başvurunun bu kısmının zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Adil Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
31. Başvurucular öz geçmiş dışında mahkûmiyetlerini gerektirecek
delil bulunmadığını, fotokopi delillere dayanılarak karar verilemeyeceğini,
Hizbullah terör örgütü yargılamalarında kolluk aşamasında verilen ifadelerinin
neredeyse tamamının daha sonra baskı altında verildiği gerekçesiyle geri
çekildiğini, suç için öngörülen zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek adil
yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
32. Başvurucular, yukarıdaki iddialarını temyiz aşamasında dile
getirdiklerine dair bir belge sunmamışlarsa da aşağıdaki gerekçelerle bu yönde
bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
33. Anayasa'nın "Görev
ve yetkileri" kenar başlıklı 148. maddesinin dördüncü fıkrası
şöyledir:
"Bireysel başvuruda,
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz."
34. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel
başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelemesi" kenar
başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"Mahkeme, ... açıkça
dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir."
35. 6216 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında
açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar
verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında
ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
36. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece
mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup
olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece
mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda
bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermesi, bu
durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal
etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular,
derece mahkemesi kararları bariz takdir hatası veya açık keyfîlik
içermedikçe Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati
Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
37. Başvuruya konu olayda Ağır Ceza Mahkemesinin, başvurucuların
fotokopi olduğunu belirttikleri ve inkâr ettikleri öz geçmiş raporlarına
dayanması delillerin kabul edilebilirliğini ilgilendirmekte ve Mahkemenin
takdir yetkisi kapsamında kalmaktadır. Öte yandan başvurucu Dikgöz'ün
mahkûmiyetine karar verirken öz geçmiş ve diğer bazı belgeler üzerinde
yaptırdığı imza incelemelerine, örgütte yer alan iki kişiden ele geçen bilgi ve
belgelerde başvurucunun Bursa sorumlusu olarak geçmesine de dayanıldığı
görülmektedir. Başvurucu Geşkin bakımından ise farklı
bilgiler içermesine rağmen öz geçmişin başvurucuya ait olduğu ortaya konmuş ve
başvurucu Dikgöz'den ele geçen belgelerdeki ifadeler
de hükme esas teşkil etmiştir (bkz. § 16). Hizbullah dosyalarında kolluk
aşamasında verilen ifadelerin neredeyse tamamının baskı altında alınması
nedeniyle sonradan geri çekildiği yönündeki başvurucuların iddiası, bu
hususların başvurucuların kişisel durumlarıyla ilişkilendirilmemesi ve belgeyle
desteklenmemesi itibarıyla genel ve soyut bir iddia mahiyetindedir. Zamanaşımı
hususu da hukuk kurallarının derece mahkemelerince yorumlanması ve
uygulanmasını ilgilendirmektedir.
38. Derece mahkemelerinin gerekçesi ve başvurucuların iddiaları
incelendiğinde şikâyetlerin özünün, Derece Mahkemesi tarafından delillerin
değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve
esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
39. Başvurucular yargılama sürecinde sunulan deliller ve
görüşlerden bilgi sahibi olamadıklarına, kendi delillerini ve iddialarını sunma
olanağının kendilerine tanınmadığına, dosyadaki delillere ve iddialara etkili
bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadıklarına ya da uyuşmazlığın çözüme
kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının Derece Mahkemesi tarafından
dinlenmediğine ilişkin bir bilgi veya kanıt sunamamıştır. Mahkeme ve Yargıtayın kararlarında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit
edilememiştir.
40. Açıklanan nedenlerle başvurucuların iddialarının kanun yolu
şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşıldığından diğer kabul edilebilirlik koşulları
yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
3. Eğitim ve Öğrenim
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
41. Başvurucu Geşkin, hakkındaki
yargılamanın eğitim hakkını da ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
42. 6216 sayılı Kanun'un, "Bireysel
başvuru usulü" kenar başlıklı 47. maddesinin (3) numaralı
fıkrasının ilgili kısımları şöyledir:
"Başvuru dilekçesinde
... ihlal gerekçelerinin, başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamaların,
başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği
tarih ile varsa uğranılan zararın belirtilmesi gerekir. Başvuru dilekçesine,
dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların
aslı ya da örneğinin ... eklenmesi şarttır."
43. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel
başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelemesi" kenar
başlıklı 48. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuru hakkında
kabul edilebilirlik kararı verilebilmesi için 45 ila 47 nci maddelerde öngörülen şartların taşınması
gerekir."
44. 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (3) numaralı, 48.
maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 59. maddesinin ilgili fıkraları uyarınca
Anayasa Mahkemesine başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle
olaylar hakkındaki iddialarını ve dayanılan Anayasa hükmünün kendisine göre
ihlal edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını kanıtlamak
başvurucuya düşer (Veli Özdemir,
B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 19).
45. Başvurucunun, kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali
nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa
hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu
ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğini başvuru dilekçesine
eklemesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia
edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti
yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle
ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, § 20).
46. Başvuruya konu ihlal iddiasıyla ilgili deliller sunarak
olaya ilişkin iddialarını ve hangi Anayasa hükmünün ihlal edildiğine ilişkin
açıklamalarda bulunmak suretiyle hukuki iddialarını kanıtlamak yükümlülüğü
başvurucuya ait olmasına rağmen başvurucu tarafından hakkında açılan kamu
davasının eğitim ve öğrenim hakkının ihlal edildiği soyut şekilde ileri
sürülmekte olup bu hakkın nasıl ihlal edildiği hususunda bir açıklama ve
kanıtlamada bulunulmadığı görülmektedir.
47. Açıklanan nedenlerle ihlal iddiasının kanıtlanamadığı
anlaşıldığından başvurucunun iddiasının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın zaman bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Eğitim ve öğrenim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
23/3/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.