TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
A.Ç. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/3028)
Karar Tarihi: 21/1/2015
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
:
Serruh KALELİ
Üyeler
Burhan ÜSTÜN
Hicabi DURSUN
Erdal TERCAN
Zühtü ARSLAN
Raportör
Muharrem İlhan KOÇ
Başvurucu
A. Ç.
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, isnat edilen suça ilişkin somut delil olmadan uzun süredir tutuklu devam eden yargılama sonunda mahkûmiyetine karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliğinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/4/2013 tarihinde yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 27/12/2013 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu 17/6/2009 tarihinde yasa dışı silahlı örgüte (KCK) üye olma suçlamasıyla gözaltına alınmış ve Şırnak Sulh Ceza Mahkemesinin 18/6/2009 tarih ve 2009/94 sayılı kararıyla tutuklanmıştır.
6. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun da aralarında olduğu sanıklar hakkında açılan kamu davası Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2009/680 sayılı dosyasında görülmektedir.
7. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2/1/2013 tarih ve E.2009/680 sayılı kararıyla tutuklu olarak devam eden yargılamada isnat edilen suç kapsamında başvurucunun sonuç olarak 9 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir. Bu karar başvurucunun hazır olduğu duruşmada tefhim edilmiştir.
8. Başvurucu 2/4/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Başvuru tarihi itibarıyla dava temyiz aşamasındadır.
B. İlgili Hukuk
10. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314. maddesi şöyledir:
“(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
…”
11. 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5. maddesi şöyledir:
“3 ve 4 üncü maddelerde yazılı suçları işleyenler hakkında ilgili kanunlara göre tayin edilecek hapis cezaları veya adlî para cezaları yarı oranında artırılarak hükmolunur. Bu suretle tayin olunacak cezalarda, gerek o fiil için, gerek her nevi ceza için muayyen olan cezanın yukarı sınırı aşılabilir. Ancak, müebbet hapis cezası yerine, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
12. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. ve devamı maddeleri (B. No: 2013/5267, 7/3/2014, § 14).
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 21/1/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 2/4/2013 tarih ve 2013/3028 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu, uzun süredir tutuklu olduğunu, tahliye taleplerinin reddedildiğini, adil olmayan bir yargılama sonunda somut bir delil olmadan mahkûmiyetine karar verildiğini belirterek Anayasa’nın 19. ve 36. maddelerinde düzenlenen kişi hürriyeti ve güvenliği ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, maddi ve manevi kayıplarının giderilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
15. Başvuru kapsamında adli yardım talebinde bulunulmuştur. Başvurucu hükmen tutuklu olarak halen ceza infaz kurumunda bulunmaktadır. Bir geliri olmadığına ve çocuklarının öğrenci olduğuna ilişkin belgeler ve sosyal güvenlik kayıtlarını sunmuştur.
1. Adli Yardım Talebi Yönünden
16. Hukukumuzda yargılama giderlerine ve bu kapsamda harçlardan geçici muafiyete ilişkin adli yardım hükümleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 334. ila 340. Maddelerinde düzenlenmiş olup, bireysel başvuru harcından geçici muafiyete ilişkin adli yardım talepleri hakkında da bireysel başvurunun niteliğine uygun düştüğü oranda bu maddeler uygulanır.
17. Adli yardım talebinin kabul edilebilmesi için başvurucunun kendisinin ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama giderini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olması ve taleplerinin açıkça dayanaksız olmaması gerekmektedir.
18. Adli yardıma konu talebin dayanaksız olmamasının, bireysel başvurulara ilişkin 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun' un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan "açıkça dayanaktan yoksunluktan" farklı bir anlam taşıdığını belirtmek gerekir. Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun dayanaksız olması bu kapsamda yapılacak incelemeyle sınırlı bir anlam taşımakta olup, adli yardım bakımından dayanaksız olmayan bir başvuru, bireysel başvuru bakımından açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle kabul edilemez bulunabilir (B. No: 2012/1181, 17/9/2013, § 24).
19. Başvuru kapsamında ibraz edilen belgelere göre (§ 15), başvurucunun adli yardımdan yararlandırılma şartlarının bulunduğu anlaşıldığından adli yardım talebinin kabulü gerekir.
2. Kabul Edilebilirlik
a. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Yönünden
20. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. …”
21. Devam eden tutukluluğun hukuka aykırı olduğu iddiasıyla yapılan bireysel başvurularda şikâyetlerin temel amacı, tutukluluğun hukuka aykırı olduğunun ya da devamını haklı kılan sebeplerin bulunmadığının tespitidir. Bu tespit yapıldığı takdirde buna bağlı olarak ilgilinin serbest kalmasının yolu açılabilecektir. Dolayısıyla bu kapsamda yapılacak bireysel başvurular, olağan kanun yolları tüketilmek şartıyla tutukluluk hali devam ettiği sürece yapılabilir (B. No: 2012/726, 2/7/2013, § 30).
22. Ancak kişi hakkında ilk derece mahkemesinde hüküm verilmiş ise bireysel başvuru açısından talep, “bir suç isnadına bağlı olarak tutukluluğun” hukuka aykırılığının tespitiyle sınırlı kalacaktır (B. No: 2014/912, 6/3/2014, § 48).
23. Kişi serbest bırakılmadan yargılanmakta olduğu davada ilk derece mahkemesi kararıyla mahkûm olmuşsa, mahkûmiyet tarihi itibarıyla tutukluluk hali sona erer. Çünkü bu durumda kişinin hukuki durumu “bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu” olma kapsamından çıkmaktadır. Bireysel başvuru incelemesi açısından, tutuklamanın şartları ile mahkûmiyete hükmedilmesi arasındaki esaslı fark bunu gerektirir. Zira mahkûmiyete karar verilmekle isnat olunan suçun işlendiği, sanığın bundan sorumlu olduğunun sübuta erdiği kabul edilmekte ve bu nedenle hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmedilmektedir. Mahkûmiyetle birlikte kişinin kuvvetli suç şüphesi ve bir tutuklama nedenine bağlı olarak tutukluluk hali sona ermektedir. Bu açıdan mahkûmiyet kararının kesinleşmiş olması ayrıca gerekmez (B. No: 2014/912, 6/3/2014, § 49).
24. “Bir suç isnadına bağlı olarak” tutuklulukta geçen sürenin başlangıcı, başvurucunun ilk kez yakalanıp gözaltına alındığı durumlarda bu tarih, doğrudan tutuklandığı durumlarda ise tutuklama tarihidir. Sürenin sonu ise kural olarak kişinin serbest bırakıldığı ya da ilk derece mahkemesince hüküm verildiği tarihtir (B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 66).
25. Bu kapsamda “bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu olma” durumunda, tutukluluk nedeniyle yapılacak bireysel başvurunun ilk derece yargılaması devam ederken tutukluluğun devamına karar verilen her aşamada başvuru yolları tüketildikten sonra ve serbest bırakılma dışında nihayet bu durumun ortadan kalktığı mahkûmiyet kararından itibaren süresinde yapılması gerekir (B. No: 2013/5267, 7/3/2014, § 28).
26. Somut olayda başvurucu, isnat edilen suç nedeniyle 17/6/2009 tarihinde gözaltına alınmış ve daha sonra tutuklanmıştır. Tutuklu olarak devam eden yargılamada mahkûmiyet kararının açıklandığı 2/1/2013 tarihinde tutukluluk hali sona ermiştir. Başvurucu, hükümle birlikte verilen tutukluluğun devamına dair karara itiraz ettiğine ilişkin bir belge sunmamıştır.
27. Bireysel başvurunun kabul edilebilirlik şartlarından biri başvuru süresidir. Süre, başvurunun her aşamasında dikkate alınması gereken bir usul şartıdır.
28. Bireysel başvuruların 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası uyarınca, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir (B. No: 2013/2001, 16/5/2013, § 14,15).
29. Bu belirlemeler karşısında, tutuklulukla ilgili başvurunun ilk derece mahkemesinin nihai kararını verdiği 2/1/2013 tarihinden veya hükmen tutukluluğa itiraz edilmişse bu yolun tüketildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekirken 2/4/2013 tarihinde yapılan bireysel başvuruda “süre aşımı” olduğu sonucuna varılmıştır.
30. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının “süre aşımı” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Adil Yargılanma Hakkı Yönünden
31. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
32. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, ikincil nitelikte bir hukuk yoludur. Bu nedenle, kanunlarda yer alan idari ve yargısal başvuru yollarının bireysel başvurudan önce tüketilmiş olması gerekir (B. No: 2012/363, 5/3/2013, § 17).
33. Başvuru konusu olayda, somut bir delil olmadan verildiği ileri sürülen mahkûmiyet kararının temyiz edilmiş olduğu ve ileri sürülen iddiaların temyiz merciince inceleneceği dikkate alındığında, şikâyetler bakımından etkili bir yargısal başvuru yolunun henüz tüketilmemiş olduğu açıktır.
34. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının “başvuru yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle,
A. Başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne,
B. Başvurunun,
1. Kişi hürriyeti ve güvenliğinin ihlal edildiğine ilişkin kısmının “süre aşımı”,
2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin kısmının “başvuru yollarının tüketilmemiş olması”,
nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Başvurucunun başvuru harcını ödemekten muaf tutulmasına,
21/1/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.