TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
RAMAZAN GENÇ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/3185)
Karar Tarihi: 7/5/2015
Başkan
:
Alparslan ALTAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Raportör
Hüseyin TURAN
Başvurucu
Ramazan GENÇ
Vekili
Av. Naim KARAKAYA
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, hukuka aykırı bir şekilde tutuklandığını belirterek Anayasa’nın 19. maddesinde tanımlanan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, tahliye ve tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/5/2013 tarihinde Bakırköy 27. Asliye Ceza Mahkemesi aracılığıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvuruda Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 29/1/2014 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm tarafından 15/5/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Adalet Bakanlığının 11/6/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Bakırköy Cumhuriyet Savcılığınca yürütülen 2013/6957 sayılı soruşturma dosyası kapsamında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve nitelikli yağma suçunu işlediği iddiasıyla çıkarıldığı Bakırköy 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 15/4/2013 tarihli ve 2013/67 sorgu sayılı kararıyla tutuklanmıştır.
8. Bakırköy 5. Sulh Ceza Mahkemesinin tutuklama kararının gerekçesi şöyledir:
“ Tüm hazırlık evrakı kapsamı, hazırlık soruşturmasında daha önce sorguları yapılan İ.G. ve S. F.Y’nin beyanları, söz konusu senet üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinin müşteki şikayetiyle göstermiş olduğu tutarlılık, atılı suçların CMK. 100/3-a maddesinde sayılan suçlardan olması dikkate alındığında CMK. 100 ve devamı maddeleri dikkate alındığında şüphelinin CMK 100 ve devamı maddeleri uyarınca TUTUKLANMASINA”
9. Tutuklama kararına yapılan itiraz üzerine Bakırköy 1. Asliye Ceza Mahkemesi 24/4/2013 tarihli ve 2013/392 Değişik İş sayılı kararıyla başvurucunun itirazının ve tahliye talebinin “şüpheliye yüklenen suçların niteliği, mevcut delil durumu, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması, suçun CMK’nun 100/3-a maddesindeki suçlardan olması, adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacağı” gerekçeleriyle reddine karar vermiştir.
10. Bu kararın başvurucunun vekili tarafından 29/4/2013 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığı kaleminden öğrenildiği bildirilmiştir.
11. Başvurucu 6/5/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
12. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 149. maddesi şöyledir:
“ (1) Yağma suçunun;
a) Silâhla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Yol kesmek suretiyle ya da konut veya işyerinde,
e) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,
h) Gece vaktinde,
İşlenmesi hâlinde, fail hakkında on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
13. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesi şöyledir:
“(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
…
7. (Ek bent: 06/12/2006 - 5560 S.K.17.md) Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149)
,..”
14. 5271 sayılı Kanun’un 101. maddesi şöyledir:
“(1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re'sen mahkemece karar verilir. Bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir.
(2) Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;
a) Kuvvetli suç şüphesini,
b) Tutuklama nedenlerinin varlığını,
c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,
gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir.
(3) Tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanır.
(4) Tutuklama kararı verilmezse, şüpheli veya sanık derhâl serbest bırakılır.
(5) Bu madde ile 100 üncü madde gereğince verilen kararlara itiraz edilebilir.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 7/5/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 6/5/2013 tarih ve 2013/3185 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu kuvvetli suç şüphesini gösteren olgular ve geçerli bir tutuklama sebebi olmadan, talep ettiği deliller toplanmadan, sadece müştekinin soyut ve birbiriyle çelişkili iddialarına dayanılarak tutuklandığını, hiçbir gerekçe gösterilmeden adli kontrol tedbirine karar verilmediğini ve tutuklama kararına yaptığı itirazın hukuka aykırı bir şekilde reddedildiğini belirterek Anayasa’nın 19. maddesinde düzenlenen kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
17. Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde, başvurucunun, kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedenleri bulunmadığı halde özgürlüğünden mahrum bırakılması nedeniyle başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple başvurucunun bu iddiasının kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
18. Anayasa'nın 19. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:
"Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hakim kararıyla tutuklanabilir. Hakim kararı olmadan yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir.”
19. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
20. Anayasa’nın 19. maddesinin birinci fıkrasında herkesin kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına sahip olduğu ilke olarak konduktan sonra, ikinci ve üçüncü fıkralarında şekil ve şartları kanunda gösterilmek şartıyla kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak sayılmıştır. Dolayısıyla kişinin özgürlük ve güvenlik hakkının kısıtlanması ancak Anayasa’nın anılan maddesi kapsamında belirlenen durumlardan herhangi birinin varlığı halinde söz konusu olabilir (Ramazan Aras, B. No: 2012/239, 2/7/2013, § 43).
21. Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında, suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişilerin, ancak kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilecekleri hükme bağlanmıştır. Buna göre bir kişinin tutuklanabilmesi öncelikli olarak suç işlediği hususunda kuvvetli belirti bulunmasına bağlıdır. Bu, tutuklama tedbiri için aranan olmazsa olmaz unsurdur. Bunun için suçlamanın kuvvetli sayılabilecek inandırıcı delillerle desteklenmesi gerekir. İnandırıcı delil sayılabilecek olgu ve bilgilerin niteliği büyük ölçüde somut olayın kendine özgü şartlarına bağlıdır (Hanefi Avcı, B. No: 2013/2814, 18/6/2014, § 46).
22. Ancak bu nitelemeye bağlı olarak kişinin suçla itham edilebilmesi için yakalama veya tutuklama anında delillerin yeterli düzeyde toplanmış olması mutlaka gerekli değildir. Zira tutukluluğun amacı, yürütülen soruşturma ve/veya kovuşturma sırasında kişinin tutuklanmasının temelini oluşturan şüphelerin doğruluğunu kanıtlayarak veya ortadan kaldırarak adli süreci daha sağlıklı bir şekilde yürütmektir. Buna göre, suç isnadına esas teşkil edecek şüphelere dayanak oluşturan olgular ile ceza yargılamasının sonraki aşamalarında tartışılacak olan ve mahkûmiyete gerekçe oluşturacak olguların aynı düzeyde değerlendirilmemesi gerekir (Mustafa Ali Balbay, B. No: 2012/1272, 4/12/2013, § 73).
23. Tutukluluk, 5271 sayılı Kanun’un 100. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 100. maddeye göre kişi, ancak suç işlediğine dair kuvvetli şüphelerin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde tutuklanabilir. Maddede tutuklama nedenlerinin neler olduğu da belirtilmiştir. Buna göre, (a) şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa, (b) şüpheli veya sanığın davranışları; 1) delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, 2) tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa tutukluluk kararı verilebilecektir. Kuralda ayrıca işlendiği konusunda kuvvetli şüphe bulunması halinde tutuklama nedeninin varsayılabileceği suçlar bir liste halinde belirtilmiştir (Ramazan Aras, B. No: 2012/239, 2/7/2013, § 46).
24. Diğer yandan, Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükler ihlal edilmediği sürece derece mahkemelerinin kararlarındaki kanun hükümlerinin yorumlanmasına ya da maddi veya hukuki hatalara dair hususlar bireysel başvuru incelemesinde ele alınamaz. Tutukluluk konusundaki kanun hükümlerinin yorumu ve somut olaylara uygulanması da derece mahkemelerinin takdir yetkisi kapsamındadır. Ancak kanun veya Anayasa’ya bariz şekilde aykırı yorumlar ile delillerin takdirinde açıkça keyfilik halinde hak ve özgürlük ihlaline sebebiyet veren bu tür kararların bireysel başvuruda incelenmesi gerekir. Aksinin kabulü bireysel başvurunun getiriliş amacıyla bağdaşmaz (Ramazan Aras, B. No: 2012/239, 2/7/2013, § 49).
25. Başvurucu, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/6957 sayılı soruşturması kapsamında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve yağma suçlarını işlediği iddiasıyla Bakırköy 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 15/4/2013 tarihli ve 2013/67 sorgu sayılı kararı ile tutuklanmıştır. Tutuklamaya gerekçe olarak, “Tüm hazırlık evrakı kapsamı, hazırlık soruşturmasında daha önce sorguları yapılan İ.G. ve F.Y’nin beyanları, söz konusu senet üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinin müşteki şikayetiyle göstermiş olduğu tutarlılık, atılı suçların CMK. 100/3-a maddesinde sayılan suçlardan olması dikkate alındığında CMK. 100 ve devamı maddeleri” gösterilmiştir.
26. Başvurucunun itirazı üzerine Bakırköy 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 20/4/2013 tarih ve 2013/392 Değişik İş kararı ile “Şüpheliye yüklenen suçların niteliği, mevcut delil durumu, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması, suçların CMK. 100/3-a maddesinde sayılan suçlardan olması, adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacağının anlaşıldığı” gerekçesiyle itirazın ve tahliye talebinin reddine karar verilmiştir.
27. Somut olayda başvurucu, hakkında yürütülen soruşturma kapsamında “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve nitelikli yağma suçlarını” işlediği iddiasıyla 15/4/2013 tarihinde tutuklanmıştır. Tutuklama kararının gerekçelerinde isnat edilen suçlamalara ilişkin müşteki beyanı, diğer şüphelilerin anlatımları ve bilirkişi raporu gösterilmiştir. Başvurucu ise atılı suçlamaları kabul etmemiştir.
28. Başvurucu hakkındaki tutuklama kararı ve itiraz üzerine verilen karar gerekçeleri dikkate alındığında, başvurucunun tutuklanması için yeterli şüphenin ve tutuklama nedenlerinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda başvurucunun, suç işlediğinden şüphelenilmesi için somut olgu ve bilgi bulunmadığı halde tutuklandığı ve tutukluluğun sürdürüldüğü iddiasının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
29. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği şikâyetinin “açıkça dayanaktan yoksunluk” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
7/5/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.